Migren botoksu yüzde 60’lara varan başarı sağlıyor

Pek çok kişi baş ağrısını önemsemediği için doktora ya çok geç gidiyor ya da hiç gitmiyor. Çevresindeki migren hastalarından tavsiyeler alarak kendi ağrılarını geçirmeye çalışan sayısı oldukça yüksek. Oysa migren tedavisinin kişiye özel olması gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Tedavi yöntemini hastanın yapısına göre belirlemek önemli. Kimi zaman stresten kimi zaman uyku düzeninden tetiklenebilen migrene karşı örneğin kişide depresif bulgular ya da anksiyete varlığı değerlendirilmeli, kısaca hasta özelinde bir tedavi planı oluşturulmalı. Ayrıca inatçı ağrılara karşı migren botoksu sayesinde yüzde 60-65’lere varan kalıcı çözümlere de ulaşılabiliyor” dedi.

 

Migrenin çok farklı nedenlerle oluşabileceğini dile getiren Kütükçü, “Örneğin kadınlarda hormon dengeleri migrenle yakından ilişkili özellikle de östrojen değişimine bağlı regl döneminde ortaya çıkan ataklar varsa bu tür migrenin şiddetini ve sıklığını uygun tedavilerle azaltabiliyoruz. Bununla beraber bu tip atakların menopozdan sonra da yavaş yavaş kaybolacağını öngörmek mümkün” dedi.

 

Botoks işlemi nörologlar tarafından yapılmalı

Migren tedavilerinin temel olarak; atak anı ve öncesi yöntemler şeklinde ikiye ayrıldığını söyleyen Kütükçü, “Var olan atağı ortadan kaldırmak için klasik ağrı kesicilerin yanında triptan dediğimiz migrene özgü ilaçlardan faydalanabiliyoruz. Önleyici tedavilerde ise antidepresan, tansiyon ve antiepileptik gibi farklı ilaçlardan yardım alıyoruz. Ayda 15 günden fazla ağrıya neden olan kronik migren aşamasına gelinmiş ise klasik ilaç tedavisinin ötesine geçebiliyoruz. Bu tedavi seçeneklerine botoks ve halk arasında bilinen adıyla migren aşısı örnek verilebilir. Kronik migren hastalarında botoks uygulamasının yüzde 60-65 arasında bir başarı gösterdiğini de belirtmekte fayda var. Ancak botoks işleminin uzman nörologlar tarafından gerçekleştirilmesi oldukça kritik. Botoksun etki süresi üç aydan dokuz aya kadar değişebilse de en önemlisi bu süre zarfında yaşam kalitesinin ciddi şekilde artması. Bu iki yöntem dışında kimi zaman sinirleri bloke eden blokaj işlemleri de söz konusu olabilir” şeklinde konuştu.

 

Alışveriş merkezleri migren hastaları için zorlayıcı olabilir

Migren hastalarının yüksek seslere, parlak ışıklara ve yoğun kokulara karşı hassasiyet geliştirdiğinden bahseden Kütükçü, “Tam da bu nedenle AVM gibi parlak ışıklı, gürültülü ve havasız ortamlar pek çok migren hastasının şikayetlerini ciddi şekilde tetikler. Ağrıyan bölgeye mentollü krem uygulaması, şakaklara soğuk masaj, boyun bölgesine sıcak masaj, magnezyum takviyesi, karanlık, sessiz ve yoğun kokuların olmadığı bir ortamda istirahat gibi eylemler şikayetleri hafifletmeye yardımcı olabilir” dedi.

 

Migrene özel bir tanı yöntemi yok

Gerilim tipi baş ağrısının migrenle karıştırabildiğinden söz eden Kütükçü, “Arkadan öne doğru yayılan ve çoğunlukla hafif şiddetli olan bu ağrı türü; stres ile baş edemeyen, detaycı kişilerde yaygın görülür. Sık sık migrenle karıştırılsa da ikisi arasında ayırt edici farklar bulunur. Migren genellikle tek taraflı ve zonklama şeklinde ağrı, ışığa ve sese hassasiyet ve bulantı hatta kusmalarla beraber seyreder. Bir atak üç günden fazla sürmez dolayısıyla migren 4 ila 72 saat arasında sınırlanır ancak gerilim baş ağrısı günlerce ya da haftalarca sürebilir. Migrenin spesifik bir tanı yöntemi bulunmadığı için, hasta ile doktor arasındaki diyaloğa bağlı olarak sonuca varılır dolayısıyla hastanın ağrı tarifi büyük önem taşır” dedi.

 

Tetikleyici faktörler kişiye özel değişebiliyor

Migren tetikleyicilerinin kişiden kişiye değişkenlik gösterebildiğini açıklayan Kütükçü, “Örneğin başının yalnızca hafta sonu ağrıdığını söyleyen bir hastanın hafta içi ve hafta sonu olmak üzere uyku alışkanlıklarını incelemek gerekir. Bazen de pazar kahvaltıları normalden daha geç yapılabildiği için kan şekerindeki düşüşle migren tetiklenmiş olabilir, hafta içi kahve içme alışkanlığı olan kişilerde ise kafein almadıkları günlerde benzer şekilde tetiklenme yaşanabilir. Migreni harekete geçiren en yaygın faktörler; demir eksikliği, magnezyum düşüklüğü, kansızlık, elektrolit dengesizliği, aşırı sıvı kaybı, stres ve yorgunluk olarak sıralanabilir. Bazı yiyecek ve içeceklerin de migreni olumlu ve olumsuz yönde etkileyebileceğini söylemek mümkün örneğin kimi hastada çikolata, peynir, kuru yemiş atağa sebep olurken bir başka hastada çikolata yemenin ağrıyı geçirdiğine şahit olabiliyoruz” dedi.