BÖBREK NAKLİ OLAN KADINLAR DA ANNE OLABİLİR

SAĞLIK-YAŞAM 25.06.2019 - 15:51, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1827+ kez okundu.
 

BÖBREK NAKLİ OLAN KADINLAR DA ANNE OLABİLİR

  Böbrek nakli olan kadınların anne olması düşünüldüğü kadar zor değil. Tüm dünyada 1958 yılından bu yana yaklaşık böbrek nakli geçirmiş 5.000 civarında kadın hamile kaldı ve bu kadınların 4.500’ünden fazlası başarılı bir doğumla bebeklerini kucaklarına aldı. Doğurganlığın böbrek nakli olanlardan çok kronik böbrek yetersizliği olan ve halen diyaliz gören hastalarda azaldığını belirten Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, uzun süreli diyalize girenlerin ancak yüzde 1’inin gebe kalabildiğini ama böbrek hastası kadınların buna rağmen anne olma hayalinden vazgeçmemesi gerektiğini söyledi.   Böbrek naklindense diyaliz daha büyük sorun Akut ve kronik olmak üzere tüm böbrek rahatsızlıkları, çocuk sahibi olma hayali kuran kadınların bazılarının bu hayali ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olabiliyor çünkü bu hastaların çoğu gebe kaldıklarında nelerle karşılaşacaklarını bilemiyorlar. Özellikle kronik böbrek rahatsızlıklarında doğurganlığın azaldığı söyleyen Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, uzun süreli diyalize girenlerin ancak yüzde 1’inin gebe kalabildiğinin altını çiziyor. Düşünülenin aksine böbrek nakli olanlarda ise gebelik oranı artıyor.   Kronik böbrek hastalarında yüksek tansiyon belirleyici Önceden böbrek hastalığı olan kadınların gebe kalabilmesi ve gebeliğin sorunsuz devam edebilmesi, gebelik öncesindeki hastalığın derecesine ve hipertansiyonun varlığına bağlı. Kronik böbrek hastası kadınlarda her 4 kişiden birinde gebelik sırasında hipertansiyon, yarısında ise proteinüri (idrarda protein varlığı) görülüyor. Kronik böbrek hastalığı olan kadınlarda gebelik kaybı, rahim içi büyüme geriliği ve erken doğum riskinin yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, bu risklerin akut böbrek rahatsızlığı, nefrotik sendrom veya sonradan ortaya çıkan hipertansiyon durumlarında da geçerli olabileceğinin altını çiziyor.   32. haftaya kadar mutlaka takibi yapılmalı Böbrek hastalığı olan gebelerin 32. haftaya kadar on beş günde bir, sonrasında ise her hafta takip edilmesi gerekiyor. İdeal olarak bu takibin perinatoloji uzmanları ve nefrologlar tarafından yapılması öneriliyor. Takiplerle beraber aylık böbrek fonksiyon testleri ve 24 saatlik idrarda protein kaybının da kayıt altına alınması önem taşıyor. Hastada tansiyon yükselmesi var ise bu durumun ciddiyetle takip tedavisi şart. Böbrek hastalığı veya tansiyonun şiddetlenmesi durumunda, eğer fetus yaşayacağı olgunluğa erişmişse doğumun gerçekleştirilmesi gündeme gelebiliyor.   Hasta diyalize giriyorsa Diyalize giren gebe hastalarda hem hemodiyaliz hem de periton diyalizi yapılabiliyor ama periton diyalizi yapılacak hastalarda rahmin büyümüş olduğunun göz önünde bulundurulması şart. Bu dönemde hemodiyalizin sıklığı artırılarak diyaliz öncesindeki serum üre düzeyinin 50mg/dl altında tutulması veya heparin dozları ayarlanarak vajinal kanamadan ve tam tersine pıhtılaşmadan kaçınılması gerekli olabiliyor. Diyaliz sırasında asit baz değişiklikleri, elektrolit düzeyleri ve hem annenin hem de bebeğin hacim değişikliklerinin de dikkate alınması gerekiyor. Ek olarak gebelikte kansızlık şiddetlenip kalsiyum emilimi arttığından ve diyaliz hastaları kalsiyum yüksekliğine meyilli olduğundan D vitamini dozlarının azaltılması öneriliyor. Bu dönemde dikkatle takip edilmesi gereken bir diğer konu NST olarak bilinen elektronik fetal monitörizasyon. Hemodiyaliz erken kasılmalara neden olabileceğinden NST’nin gebeliğin ortalarından itibaren yapılması ve erken doğuma karşı gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.  

 

Böbrek nakli olan kadınların anne olması düşünüldüğü kadar zor değil. Tüm dünyada 1958 yılından bu yana yaklaşık böbrek nakli geçirmiş 5.000 civarında kadın hamile kaldı ve bu kadınların 4.500’ünden fazlası başarılı bir doğumla bebeklerini kucaklarına aldı. Doğurganlığın böbrek nakli olanlardan çok kronik böbrek yetersizliği olan ve halen diyaliz gören hastalarda azaldığını belirten Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, uzun süreli diyalize girenlerin ancak yüzde 1’inin gebe kalabildiğini ama böbrek hastası kadınların buna rağmen anne olma hayalinden vazgeçmemesi gerektiğini söyledi.

 

Böbrek naklindense diyaliz daha büyük sorun

Akut ve kronik olmak üzere tüm böbrek rahatsızlıkları, çocuk sahibi olma hayali kuran kadınların bazılarının bu hayali ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olabiliyor çünkü bu hastaların çoğu gebe kaldıklarında nelerle karşılaşacaklarını bilemiyorlar. Özellikle kronik böbrek rahatsızlıklarında doğurganlığın azaldığı söyleyen Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, uzun süreli diyalize girenlerin ancak yüzde 1’inin gebe kalabildiğinin altını çiziyor. Düşünülenin aksine böbrek nakli olanlarda ise gebelik oranı artıyor.

 

Kronik böbrek hastalarında yüksek tansiyon belirleyici

Önceden böbrek hastalığı olan kadınların gebe kalabilmesi ve gebeliğin sorunsuz devam edebilmesi, gebelik öncesindeki hastalığın derecesine ve hipertansiyonun varlığına bağlı. Kronik böbrek hastası kadınlarda her 4 kişiden birinde gebelik sırasında hipertansiyon, yarısında ise proteinüri (idrarda protein varlığı) görülüyor. Kronik böbrek hastalığı olan kadınlarda gebelik kaybı, rahim içi büyüme geriliği ve erken doğum riskinin yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, bu risklerin akut böbrek rahatsızlığı, nefrotik sendrom veya sonradan ortaya çıkan hipertansiyon durumlarında da geçerli olabileceğinin altını çiziyor.

 

32. haftaya kadar mutlaka takibi yapılmalı

Böbrek hastalığı olan gebelerin 32. haftaya kadar on beş günde bir, sonrasında ise her hafta takip edilmesi gerekiyor. İdeal olarak bu takibin perinatoloji uzmanları ve nefrologlar tarafından yapılması öneriliyor. Takiplerle beraber aylık böbrek fonksiyon testleri ve 24 saatlik idrarda protein kaybının da kayıt altına alınması önem taşıyor. Hastada tansiyon yükselmesi var ise bu durumun ciddiyetle takip tedavisi şart. Böbrek hastalığı veya tansiyonun şiddetlenmesi durumunda, eğer fetus yaşayacağı olgunluğa erişmişse doğumun gerçekleştirilmesi gündeme gelebiliyor.

 

Hasta diyalize giriyorsa

Diyalize giren gebe hastalarda hem hemodiyaliz hem de periton diyalizi yapılabiliyor ama periton diyalizi yapılacak hastalarda rahmin büyümüş olduğunun göz önünde bulundurulması şart. Bu dönemde hemodiyalizin sıklığı artırılarak diyaliz öncesindeki serum üre düzeyinin 50mg/dl altında tutulması veya heparin dozları ayarlanarak vajinal kanamadan ve tam tersine pıhtılaşmadan kaçınılması gerekli olabiliyor. Diyaliz sırasında asit baz değişiklikleri, elektrolit düzeyleri ve hem annenin hem de bebeğin hacim değişikliklerinin de dikkate alınması gerekiyor. Ek olarak gebelikte kansızlık şiddetlenip kalsiyum emilimi arttığından ve diyaliz hastaları kalsiyum yüksekliğine meyilli olduğundan D vitamini dozlarının azaltılması öneriliyor. Bu dönemde dikkatle takip edilmesi gereken bir diğer konu NST olarak bilinen elektronik fetal monitörizasyon. Hemodiyaliz erken kasılmalara neden olabileceğinden NST’nin gebeliğin ortalarından itibaren yapılması ve erken doğuma karşı gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.