Çakıcı’nın 12 Eylül adlı kitabından acı anılar

GÜNDEM 16.10.2017 - 07:24, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1929+ kez okundu.
 

Çakıcı’nın 12 Eylül adlı kitabından acı anılar

Söyleşi: Ayça ÖZTORUN AYÇA ÖZTORUN, UNUTMAMAK 12 EYLÜL ADLI KİTAPTAKİ YÜREK BURKAN OLAYLARA DİRENEN YİĞİT KADINI PERVİN ÇAKICI'YI DİNLEDİ.  A.ÖZTORUN- Sevgili Pervin 12 Eylül'de yaşadığın o korkunç geceyi bize anlatır mısın?   PERVİN ÇAKICI-O zamanları hafızalardan silmek imkansız fakat darbenin bizlerde bıraktığı izleri asla unutmamak, unutturmamak gerekiyor.   A.ÖZTORUN-Babanla birlikte  gözaltına alındın? Sizi Mamak Emniyetine götürdüklerinde sorgu odasında neler oldu?    PERVİN ÇAKICI-Evet babamla beni götürdüler. İlk önce hücreye koydular beni.  Hücreden çıkarılıp, sorgu yapılan odaya getirilmiştim. Göz bağım çıkaran polis, bir taraftan da; “ hayırsız evlat baban senin yüzünden ölüyor” diye söyleniyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, göz bağımın açılmasıyla, ayaklarından sürükleyerek, acıdan dört büklüm birini önüme fırlattılar. “bak baban geberiyor. Silahları çıkarmazsan hastaneye götürmeyeceğiz.” diyen tehditkâr boğuk bir sesle irkildim. “Kızım kimseye iftira etme! Edersen babalık hakkımı helal etmem.” Dikkatli baktığımda, yerde yatanın babam olduğunu fark ettim. O yerde inleyerek, “kızım kimseye iftira etme edersen babalık hakkımı helal etmem. “ diyordu. “Bak geberiyor ama hâlâ kızına mesaj vermekten vazgeçmiyor.” diyen, öfkeden kudurmuş sesin bir işaretiyle, babam Mihrali Çakıcı’yı bacağından tutup, apar topar, getirdikleri gibi sürükleyerek alıp götürdüler. Haykırıyordum;  “Katiller, işkenceciler, babamı öldürdünüz beni de öldürün!” diyerek, ölerek yaşadığım acıdan kurtulacağımı düşünüyordum. Beni artık kimse tutamıyor, önüme çıkan polislerin yakasına yapışıp, “beni de öldürün! Öldürün” diye haykırıyordum.  Bağırmalarım, DAL’da tüm hücrelere ulaşıyordu. O sırada orada bulunanlar birbirlerine, bir öğretmenin öldürüldüğünü fısıldıyorlardı. O kadar bağırdım ağladım ki, yorgunluktan bayılmış olmalıyım. Hücrelerden atılan sloganlarla kendime geldim. Artık ağlayamıyordum.  Kafamda dolaşan, “Babam nerede? Ona ne oldu sorularıyla boğuşuyordum. Günler sonra, Mamak A blok 1. Koğuşun mazgalından asker, yarın mahkemeye gideceğimi ve hazır olmamı söyledi. Babamı göreceğim için o gece uyuyamadım. O nasıldı? DAL da kalp krizi geçirmişti. Hastaneye götürülmedi… Kafamın içinde birçok soru… Koğuşlarda ölen insanların sedyelerle taşındığını duyuyorduk. Haber alamıyordum. Babam sağ mı, yaşıyor mu? Gece boyu bu sorularla uğraştım, durdum. İncitmemek için birbirimizi, gözyaşlarımızı saklayarak içimize ağladık. Mamak bir numaralı Mahkeme salonunun koridorunda beklerken, karşımda bana sabit ve dikkatli bakan biriyle göz göze geldim. Kim olduğunu çıkaramadığım için, gözlerimi başka tarafa çevirdim. Yüz ifademle rahatsızlığımı belli ettim. Benim onu tanımadığımı anladı ve askerden aldığı izinle yanıma sokuldu. Bana dönerek; “kızım beni tanımadın mı? Ben babanım” dedi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hayır, babam bu değildi. Eli, yüzü, teni, bakışı değişmiş, solmuştu. Bir ölü gibiydi. Elini elime alamadım. Kelepçeliydik ikimizde. Dokunamadım, koklayamadım, öpemedim. “Baba seni ne hale getirmişler” diye çığlık atamadım. Birbirimizi incitmemek için, gözyaşlarımızı saklayarak içimize ağladık. 12 Eylül Faşist darbesinin yarattığı koşullar hâlâ devam ediyor. Sevgili babam, bugün Kenan Evren öldü ve hesap vermeden gitti!.. Sana iyi haberler veremeyeceğim.  O öldü ancak, 12 Eylül Faşist darbesinin yarattığı koşullar hâlâ devam ediyor. Cenazesinde sadece askerler ve ailesi vardı.  Siyasiler, darbenin kaymağını yiyenler, cenaze törenine katılmaya cesaret edemediler. Halkın gönlünde itibarsız biri olarak yerini aldı. Tarihin çöplüğüne hak ettiği şekilde atıldı. Ancak bugünler için hazırlan yasalar, kurumlar, ülkemde varlığını sürdürüyor. O cenazesine gidemeyenler var ya, hepsi Demokrasi havarisi kesildiler… Sen ölümle burun buruna geldiğinde bile, “başkasına iftira atmayasın” diyerek beni sevdiğin ve koruduğun için, arkadaşlarımı da korumak istemiştin. Yapılan o insanlık dışı işkenceleri, başkasının yaşaması için, bizi her yüzleştirmelerinde, bana uyarılarını polislerin dediği gibi –mesajlarını- ilettin.   “Oğlum dayan yapmadığın bir şeyi kabul etme!” Sen yalnız benim değil, bütün gençlerin, devrimcilerin babası olmayı hak ettin. İşkenceden kurtulmak için işlemediği cinayeti kabul etmek isteyen o genci nasıl ikna etmeye çalıştığına tanığım. “oğlum dayan, yapmadığın bir şeyi kabul etme” yüreklendirmen bugün ki gibi gözlerimin önünde. Hepimiz on sekiz, on dokuz, yirmili yaşlardaydık. İçimizden biri on yedisinde yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’di. Erdal için, “asmayalım da besleyelim mi” diyen, Kenan Evren ve onun zihniyeti insanlık var oldukça lanetlenecek, insanlığın utancı olarak tarihe geçecektir. 9 Mayıs 2015 Ankara UnutaMAMAK 12 EYLÜL KADINLARI adlı kitap, Redaksiyon kitap yayınlarından çıkmıştır.   UNUTAMAMAK 12 EYLÜL KADINLARI “Türküler hep bizi ayakta tutuyordu değil mi Hasret?” “Yaralı ve tutsağız ama yalnız değiliz.” “Hiç bir baskının yok edemeyeceği şeyler olması iyi!” “Biz…Başkaldıranlardık. Çoğumuz 78 kuşağı.” “Biz koskoca bir orduya kafa tuttuk arkadaş” “Kadınlar adildir… Ben kadınlara inanırım.” “Kızım kimseye iftira etme, edersen babalık hakkımı helal etmem” “Meğerse arkadaşımın bebeği ölmüş ve anneyi zehirlemeye başlamıştı.” “Bir yaşam hayali kurarsın, bütün dünyayı kucaklayacak, eşit ve özgür, vicdanlı; yasak derler…” Anne diyorum çok çok sıkı ört üstümü MEVSİM FAŞİZM…   A.ÖZTORUN-Aslında sorulacak o kadar çok şey vardı fakat anlattıklarınla sözün bittiği yerdeyim. MİHRALİ ÇAKICI'YI Altın başlı Öğretmen olarak saygı ve sevgiyle anıyor, kahrolsun darbeler, kahrolsun diktatörlük diyorum.   

Söyleşi: Ayça ÖZTORUN

AYÇA ÖZTORUN, UNUTMAMAK 12 EYLÜL ADLI KİTAPTAKİ YÜREK BURKAN OLAYLARA DİRENEN YİĞİT KADINI PERVİN ÇAKICI'YI DİNLEDİ. 

A.ÖZTORUN- Sevgili Pervin 12 Eylül'de yaşadığın o korkunç geceyi bize anlatır mısın?

 

PERVİN ÇAKICI-O zamanları hafızalardan silmek imkansız fakat darbenin bizlerde bıraktığı izleri asla unutmamak, unutturmamak gerekiyor.

 

A.ÖZTORUN-Babanla birlikte  gözaltına alındın? Sizi Mamak Emniyetine götürdüklerinde sorgu odasında neler oldu? 

 

PERVİN ÇAKICI-Evet babamla beni götürdüler. İlk önce hücreye koydular beni. 

Hücreden çıkarılıp, sorgu yapılan odaya getirilmiştim. Göz bağım çıkaran polis, bir taraftan da; “ hayırsız evlat baban senin yüzünden ölüyor” diye söyleniyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, göz bağımın açılmasıyla, ayaklarından sürükleyerek, acıdan dört büklüm birini önüme fırlattılar. “bak baban geberiyor. Silahları çıkarmazsan hastaneye götürmeyeceğiz.” diyen tehditkâr boğuk bir sesle irkildim.

Açıklama: IMG_8507-1.jpg

“Kızım kimseye iftira etme! Edersen babalık hakkımı helal etmem.”

Dikkatli baktığımda, yerde yatanın babam olduğunu fark ettim. O yerde inleyerek, “kızım kimseye iftira etme edersen babalık hakkımı helal etmem. “ diyordu. “Bak geberiyor ama hâlâ kızına mesaj vermekten vazgeçmiyor.” diyen, öfkeden kudurmuş sesin bir işaretiyle, babam Mihrali Çakıcı’yı bacağından tutup, apar topar, getirdikleri gibi sürükleyerek alıp götürdüler.

Haykırıyordum;  “Katiller, işkenceciler, babamı öldürdünüz beni de öldürün!” diyerek, ölerek yaşadığım acıdan kurtulacağımı düşünüyordum. Beni artık kimse tutamıyor, önüme çıkan polislerin yakasına yapışıp, “beni de öldürün! Öldürün” diye haykırıyordum.

Açıklama: E1EE78EE-5686-4DE1-AC8A-98B389F52728.jpg

 Bağırmalarım, DAL’da tüm hücrelere ulaşıyordu. O sırada orada bulunanlar birbirlerine, bir öğretmenin öldürüldüğünü fısıldıyorlardı. O kadar bağırdım ağladım ki, yorgunluktan bayılmış olmalıyım. Hücrelerden atılan sloganlarla kendime geldim. Artık ağlayamıyordum.  Kafamda dolaşan, “Babam nerede? Ona ne oldu sorularıyla boğuşuyordum.

Günler sonra, Mamak A blok 1. Koğuşun mazgalından asker, yarın mahkemeye gideceğimi ve hazır olmamı söyledi. Babamı göreceğim için o gece uyuyamadım. O nasıldı? DAL da kalp krizi geçirmişti. Hastaneye götürülmedi… Kafamın içinde birçok soru… Koğuşlarda ölen insanların sedyelerle taşındığını duyuyorduk. Haber alamıyordum. Babam sağ mı, yaşıyor mu? Gece boyu bu sorularla uğraştım, durdum.

İncitmemek için birbirimizi, gözyaşlarımızı saklayarak içimize ağladık.

Mamak bir numaralı Mahkeme salonunun koridorunda beklerken, karşımda bana sabit ve dikkatli bakan biriyle göz göze geldim. Kim olduğunu çıkaramadığım için, gözlerimi başka tarafa çevirdim. Yüz ifademle rahatsızlığımı belli ettim. Benim onu tanımadığımı anladı ve askerden aldığı izinle yanıma sokuldu. Bana dönerek; “kızım beni tanımadın mı? Ben babanım” dedi.

Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hayır, babam bu değildi. Eli, yüzü, teni, bakışı değişmiş, solmuştu. Bir ölü gibiydi. Elini elime alamadım. Kelepçeliydik ikimizde. Dokunamadım, koklayamadım, öpemedim.

“Baba seni ne hale getirmişler” diye çığlık atamadım. Birbirimizi incitmemek için, gözyaşlarımızı saklayarak içimize ağladık.

Açıklama: B4DC7162-F22C-4DD1-92B3-686966F5B4F5.jpg

12 Eylül Faşist darbesinin yarattığı koşullar hâlâ devam ediyor.

Sevgili babam, bugün Kenan Evren öldü ve hesap vermeden gitti!..

Sana iyi haberler veremeyeceğim.  O öldü ancak, 12 Eylül Faşist darbesinin yarattığı koşullar hâlâ devam ediyor. Cenazesinde sadece askerler ve ailesi vardı.  Siyasiler, darbenin kaymağını yiyenler, cenaze törenine katılmaya cesaret edemediler. Halkın gönlünde itibarsız biri olarak yerini aldı. Tarihin çöplüğüne hak ettiği şekilde atıldı. Ancak bugünler için hazırlan yasalar, kurumlar, ülkemde varlığını sürdürüyor. O cenazesine gidemeyenler var ya, hepsi Demokrasi havarisi kesildiler…

Sen ölümle burun buruna geldiğinde bile, “başkasına iftira atmayasın” diyerek beni sevdiğin ve koruduğun için, arkadaşlarımı da korumak istemiştin. Yapılan o insanlık dışı işkenceleri, başkasının yaşaması için, bizi her yüzleştirmelerinde, bana uyarılarını polislerin dediği gibi –mesajlarını- ilettin.

 

“Oğlum dayan yapmadığın bir şeyi kabul etme!”

Sen yalnız benim değil, bütün gençlerin, devrimcilerin babası olmayı hak ettin. İşkenceden kurtulmak için işlemediği cinayeti kabul etmek isteyen o genci nasıl ikna etmeye çalıştığına tanığım. “oğlum dayan, yapmadığın bir şeyi kabul etme” yüreklendirmen bugün ki gibi gözlerimin önünde.

Hepimiz on sekiz, on dokuz, yirmili yaşlardaydık. İçimizden biri on yedisinde yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’di. Erdal için, “asmayalım da besleyelim mi” diyen, Kenan Evren ve onun zihniyeti insanlık var oldukça lanetlenecek, insanlığın utancı olarak tarihe geçecektir.

9 Mayıs 2015 Ankara

UnutaMAMAK 12 EYLÜL KADINLARI adlı kitap, Redaksiyon kitap yayınlarından çıkmıştır.

 

UNUTAMAMAK 12 EYLÜL KADINLARI

“Türküler hep bizi ayakta tutuyordu değil mi Hasret?”

“Yaralı ve tutsağız ama yalnız değiliz.”

“Hiç bir baskının yok edemeyeceği şeyler olması iyi!”

“Biz…Başkaldıranlardık. Çoğumuz 78 kuşağı.”

“Biz koskoca bir orduya kafa tuttuk arkadaş”

“Kadınlar adildir… Ben kadınlara inanırım.”

“Kızım kimseye iftira etme, edersen babalık hakkımı helal etmem”

“Meğerse arkadaşımın bebeği ölmüş ve anneyi zehirlemeye başlamıştı.”

“Bir yaşam hayali kurarsın, bütün dünyayı kucaklayacak, eşit ve özgür, vicdanlı; yasak derler…”

Anne diyorum çok çok sıkı ört üstümü MEVSİM FAŞİZM…

 

A.ÖZTORUN-Aslında sorulacak o kadar çok şey vardı fakat anlattıklarınla sözün bittiği yerdeyim. MİHRALİ ÇAKICI'YI Altın başlı Öğretmen olarak saygı ve sevgiyle anıyor, kahrolsun darbeler, kahrolsun diktatörlük diyorum. 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.