Dalyan kefalini dünya tanımalı

GÜNDEM 10.12.2017 - 12:51, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2919+ kez okundu.
 

Dalyan kefalini dünya tanımalı

Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, 25 yıldır olta balıkçılığı yapıyor. “Ben balığı bilirim, deniz balığını daha iyi bilirim” diyen Genel, Adana’ya atandığı günden bu yana dalyanlar üzerinde araştırma yapıyor. Kaymakam Genel, amatör bir çalışmayla Tuzla dalyanında “Dalyan kefali” adlı belgesel bile hazırladı. Genel, böylece Adana’daki dalyanlara ve burada tamamen doğal ortamlarda beslenerek yetişen kefal, çupra ve levreklere dikkatleri çekmeyi hedefliyor.
  Adana’ya atandığı günden bu yana birbirinden ilginç ve örnek çalışmalara imza atan Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, şimdi de “Dalyan kefali”ni tanıtmayı planlıyor. Bunun için belgesel de hazırlayan Genel, “Balıkçı olduğum onların dilinden anladığım için amatör bir ruhla, dalyanların kıymetini, dalyan kefalinin önemini anlatmak istedim. Arkadaşlarla belgesel tarzında bir çalışma yaptık. Umarım faydalı olur” dedi. Kaymakam Genel ile balıkçılık, Adana’daki dalyanlar üzerine yaptığımız röportaj şöyle: “DALYANLAR İLAHİ BİR MUCİZEDİR” -              Sizin balıkçılık yönünüz olduğunu biliyoruz. Son zamanlarda dalyanlar üzerine bazı çalışmalar yaptığınızı duyduk, bize biraz bunlardan bahseder misiniz? “25 yıldır olta balıkçısıyım. Dolayısıyla ben balığı bilirim. Deniz balığını daha iyi bilirim. Dalyanı yıllardır duyarım ama dalyan konusunda bilgim yoktu. Adana’ya geldikten sonra dalyanı araştırdım, öğrendim. Dalyanın ilahi bir mucize olduğunu anladım. Önce şunu anlamak lazım; Her ne kadar Adana’da isek de Adanalılar dalyanın ne olduğunu bilmiyorlar, ben bunu konuşmalarından anlıyorum. Mesela balığın dalyanda beslendiğini zannediyorlar. Bu yasal olarak mümkün değil. Mesela bir dalyanı kiraladınız değil mi? Dalyanlar devletindir, ihale ile kiraya verilir. Bir balıkçı, işletmeci alır işletir. Asla fenni yem kullanamazsın, yasaktır. Peki nasıl beslenir dalyanda balık, doğal beslenir.” TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK DALYANI ADANA’DA -              Dalyanlar için “İlahi bir lütuf” diyorsunuz, peki dalyanlar nasıl oluşmuş, nasıl işler? “Dalyan Adana gibi delta ovaları olan yerlerde oluşan ilahi bir mucizedir. Bu ne demek; denizin kenarında deniz seviyesinden daha düşük eğer bir ova varsa deniz her gel-git olayında yükseldikçe bir kanal bulur karaya doğru deniz akmaya başlar, akar. Kodu deniz seviyesinden düşük olduğu için orayı deniz suyu ile doldurur. 6 saat denizden karaya su akar, 6 saat sonra deniz gel-git olayı aşağı çöker. Bu sefer de dolan suyun bir kısmı denize doğru akmaya başlar. Bir 6 saat sonra tekrar deniz yükselir, bu sefer yine denizden karaya doğru akar, bu 24 saatte 4 kere bu gidiş-geliş olur. İşte buna dalyan denir. Mesela Karataş dalyanı, Türkiye’nin en büyük ikinci dalyanıdır. 120 bin dönüm civarındadır. 5 tane dalyan vardır Adana’da; Karataş yani Akyatan dalyanı, Tuzla, Ağyatan, 2’de Yumurtalık’ta olmak üzere. Bahar aylarında dalyanın kanalları yasal olarak resmi olarak açılmak zorundadır. Komple önleri açılır. Bahar aylarında karadaki dalyandaki su;  sığ bir metre -2 metre civarında olduğu için; ortama 1,5 metre, çabuk ısınır ve gelgit olayı karadan denize doğru olur. Ilık su, soğuk olan deniz suyuna doğru aktığı için denizdeki balıklar, kefal, çupra, levrek başka balıklar buna itibar etmez. Çünkü bunlar ılık su, sığ su balıklarıdır. Bunlar lagünden, dalyandan denize doğru akan ılık suya doğru hücum ederler, yumurta bırakmak için. Ve böylece denizdeki kefal, çupra, levrek lagüne dolar. Bu bir kaç ay sürer. Daha sonra haziran ayı olması lazım, yasal olarak kanallar kapatılır. Aslında tamamen kapatılmaz, kuzuluk sistemi kurulur. (Kamışlarla dalyanın kenarı belli aralıklarla çevrilir.)  Yine o gelgitlerle dalyana gidiş geliş devam eder. Mesela şu mevsimde deniz suyu daha ılık, dalyandaki su daha soğuktur. Su yükseldiği zaman denizden ılık su dalyana doğru aktığı için balık ılık suya doğru hücum eder. İşte orada kuzuluk dediğimiz sistemle karşılaşıyoruz. Orada kuzuluk sisteminde kapana kısılmak gibi bir şeydir. Girer ve çıkamaz. İşte oradan balık kepçelerle hasat edilir ve piyasaya sürülür.” DALYAN KEFALİNİN BAĞIRSAKLARINI BİLE YİYEBİLİRSİNİZ! -Dalyandaki kefalin lezzeti nereden geliyor? “Dalyan kefali, çuprası, levreği dünyanın en hijyenik, en sağlıklı, en lezzetli balıklarıdır. Bunu iddialı olarak söylüyorum. Bir de anti parantez şunu söyleyeyim. Bizim dalyanlarımızda 5 çeşit kefal bulunur. Bunun biri yani en büyüğü 5-6 kiloya kadar çıkan Topakbaş ya da has kefal denilen bir türdür. Genellikle kefal denilince akla gelen kefal odur. Bunun havyarı da yöresel olarak kurutulur, meze tarzında satılır. Esas pahalı olan kısmı da havyar kısmıdır. Bugünün parasıyla kilosu 300 lira civarında olması lazım. Balığın kilosu 15 lira giderken, belki 10 liraya giderken kefal maalesef çok para etmiyor. Kefalin; Has, Sivri burun, Sarıkulak, Bıldırcın, ve Dudaklı olmak üzere 5 çeşidi vardır. Hepsi birbirinden değerli, mevsimine göre, pişirme şekline göre, kimi zaman ızgarası yapılması lazım yağlıysa, kimi zaman da kızartması yapılması lazım. İşte bu kefalin kıymetini şuradan anlayabilirsiniz. Dünyada hiçbir balığın bağırsakları yenmez ama dalyan özellikle kuzuluk kefalinin bağırsaklarını aynı kokoreç gibi ızgaraya atarsınız pişirirsiniz hiçbir temizleme yapmadan yiyebilirsiniz son derece lezzetlidir. Bir balığın bağırsağı bile yenebiliyorsa o balığın ne kadar temiz olduğunu siz tahmin edin. Onu bütün Adana’nın bütün dünyanın bilmesi gerekir. Biz Adanalılar olarak marka değerlerimizi artıralım diyoruz ya işte bunlardan birisi dalyan kefalidir. Hiçbir kişi İstanbul’da İzmir’de ya da Gebze’de gidip ben kefal yemek istiyorum demez. Ama bunu Adana’da diyebilirsiniz çünkü dalyan kefali dünyanın en hijyenik en temiz balığıdır. Çünkü bağırsağı bile yenebiliyor. Levreği, çuprasını da siz tahmin edin.” “DALYANLAR 15 YILLIĞINA KİRAYA VERİLMELİ”   -              Dalyancılar ne gibi sorunlar yaşıyor, uzun süredir bu konuyla ilgilendiğiniz için neler söylemek istersiniz? “Adana’nın en önemli marka değerlerinden birisi dalyanlardır. Yalnız dalyanların ve dalyancılar şöyle bir sorunu var. Bunu da kısaca söylemek istiyorum. Daylancılarla görüşüyorum, ‘Evet biz buraya çok fazla yatırım yapamıyoruz, istediğimiz gibi işletme yapamayabiliyoruz, doğru ama bunun sebebi uzun süreli kiralayamıyoruz da o yüzden’ diyorlar. Yani ‘en az 15 yıllığına kiralamalıyız’ diyorlar ki kalıcı yatırım yapabilelim. Ayrıca yasal olarak da kalıcı, prefabrik dışında yapılaşmaya zaten müsaade edilmiyor bu da olumlu birşey. Devletimiz orada bir betonlaşma istemiyor. Çünkü oralar doğal sulak alanlardır aynı zamanda, kuş cennetleridir. Kuşların barındığı, büyüdüğü yerlerdir ki oraların çok iyi korunması lazım. Üniversitemiz, valiliğimiz, tarım il müdürlüğü ile DSİ 5 dalyanın korunması için gereken çalışmaları yapıyor. Bununla ilgili su zirveleri düzenleniyor, sulak alanlarla ilgili toplantılar yapılıyor. Komisyonlar oluşturuldu ve bu konuda valiliğimizin ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. Amatör bir ruhla bu dalyanların kıymetini, dalyan kefalinin önemini, bir balıkçı olduğum için balıkçıların dilinden anladığımı için arkadaşlarla bir çalışma yapmaya çalıştık. Belgesel tarzında bir çalışma yapıp, dalyanların kıymetini daha iyi anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Umarım faydalı olmuştur.”
Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, 25 yıldır olta balıkçılığı yapıyor. “Ben balığı bilirim, deniz balığını daha iyi bilirim” diyen Genel, Adana’ya atandığı günden bu yana dalyanlar üzerinde araştırma yapıyor. Kaymakam Genel, amatör bir çalışmayla Tuzla dalyanında “Dalyan kefali” adlı belgesel bile hazırladı. Genel, böylece Adana’daki dalyanlara ve burada tamamen doğal ortamlarda beslenerek yetişen kefal, çupra ve levreklere dikkatleri çekmeyi hedefliyor.

 

Adana’ya atandığı günden bu yana birbirinden ilginç ve örnek çalışmalara imza atan Yüreğir Kaymakamı Fatih Genel, şimdi de “Dalyan kefali”ni tanıtmayı planlıyor. Bunun için belgesel de hazırlayan Genel, “Balıkçı olduğum onların dilinden anladığım için amatör bir ruhla, dalyanların kıymetini, dalyan kefalinin önemini anlatmak istedim. Arkadaşlarla belgesel tarzında bir çalışma yaptık. Umarım faydalı olur” dedi.

Kaymakam Genel ile balıkçılık, Adana’daki dalyanlar üzerine yaptığımız röportaj şöyle:

“DALYANLAR İLAHİ BİR MUCİZEDİR”

-              Sizin balıkçılık yönünüz olduğunu biliyoruz. Son zamanlarda dalyanlar üzerine bazı çalışmalar yaptığınızı duyduk, bize biraz bunlardan bahseder misiniz?

“25 yıldır olta balıkçısıyım. Dolayısıyla ben balığı bilirim. Deniz balığını daha iyi bilirim. Dalyanı yıllardır duyarım ama dalyan konusunda bilgim yoktu. Adana’ya geldikten sonra dalyanı araştırdım, öğrendim. Dalyanın ilahi bir mucize olduğunu anladım. Önce şunu anlamak lazım; Her ne kadar Adana’da isek de Adanalılar dalyanın ne olduğunu bilmiyorlar, ben bunu konuşmalarından anlıyorum. Mesela balığın dalyanda beslendiğini zannediyorlar. Bu yasal olarak mümkün değil. Mesela bir dalyanı kiraladınız değil mi? Dalyanlar devletindir, ihale ile kiraya verilir. Bir balıkçı, işletmeci alır işletir. Asla fenni yem kullanamazsın, yasaktır. Peki nasıl beslenir dalyanda balık, doğal beslenir.”

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK DALYANI ADANA’DA

-              Dalyanlar için “İlahi bir lütuf” diyorsunuz, peki dalyanlar nasıl oluşmuş, nasıl işler?

“Dalyan Adana gibi delta ovaları olan yerlerde oluşan ilahi bir mucizedir. Bu ne demek; denizin kenarında deniz seviyesinden daha düşük eğer bir ova varsa deniz her gel-git olayında yükseldikçe bir kanal bulur karaya doğru deniz akmaya başlar, akar. Kodu deniz seviyesinden düşük olduğu için orayı deniz suyu ile doldurur. 6 saat denizden karaya su akar, 6 saat sonra deniz gel-git olayı aşağı çöker. Bu sefer de dolan suyun bir kısmı denize doğru akmaya başlar. Bir 6 saat sonra tekrar deniz yükselir, bu sefer yine denizden karaya doğru akar, bu 24 saatte 4 kere bu gidiş-geliş olur. İşte buna dalyan denir. Mesela Karataş dalyanı, Türkiye’nin en büyük ikinci dalyanıdır. 120 bin dönüm civarındadır. 5 tane dalyan vardır Adana’da; Karataş yani Akyatan dalyanı, Tuzla, Ağyatan, 2’de Yumurtalık’ta olmak üzere. Bahar aylarında dalyanın kanalları yasal olarak resmi olarak açılmak zorundadır. Komple önleri açılır. Bahar aylarında karadaki dalyandaki su;  sığ bir metre -2 metre civarında olduğu için; ortama 1,5 metre, çabuk ısınır ve gelgit olayı karadan denize doğru olur. Ilık su, soğuk olan deniz suyuna doğru aktığı için denizdeki balıklar, kefal, çupra, levrek başka balıklar buna itibar etmez. Çünkü bunlar ılık su, sığ su balıklarıdır. Bunlar lagünden, dalyandan denize doğru akan ılık suya doğru hücum ederler, yumurta bırakmak için. Ve böylece denizdeki kefal, çupra, levrek lagüne dolar. Bu bir kaç ay sürer. Daha sonra haziran ayı olması lazım, yasal olarak kanallar kapatılır. Aslında tamamen kapatılmaz, kuzuluk sistemi kurulur. (Kamışlarla dalyanın kenarı belli aralıklarla çevrilir.)  Yine o gelgitlerle dalyana gidiş geliş devam eder.

Mesela şu mevsimde deniz suyu daha ılık, dalyandaki su daha soğuktur. Su yükseldiği zaman denizden ılık su dalyana doğru aktığı için balık ılık suya doğru hücum eder. İşte orada kuzuluk dediğimiz sistemle karşılaşıyoruz. Orada kuzuluk sisteminde kapana kısılmak gibi bir şeydir. Girer ve çıkamaz. İşte oradan balık kepçelerle hasat edilir ve piyasaya sürülür.”

DALYAN KEFALİNİN BAĞIRSAKLARINI BİLE YİYEBİLİRSİNİZ!

-Dalyandaki kefalin lezzeti nereden geliyor?

“Dalyan kefali, çuprası, levreği dünyanın en hijyenik, en sağlıklı, en lezzetli balıklarıdır. Bunu iddialı olarak söylüyorum. Bir de anti parantez şunu söyleyeyim. Bizim dalyanlarımızda 5 çeşit kefal bulunur. Bunun biri yani en büyüğü 5-6 kiloya kadar çıkan Topakbaş ya da has kefal denilen bir türdür. Genellikle kefal denilince akla gelen kefal odur. Bunun havyarı da yöresel olarak kurutulur, meze tarzında satılır. Esas pahalı olan kısmı da havyar kısmıdır. Bugünün parasıyla kilosu 300 lira civarında olması lazım. Balığın kilosu 15 lira giderken, belki 10 liraya giderken kefal maalesef çok para etmiyor. Kefalin; Has, Sivri burun, Sarıkulak, Bıldırcın, ve Dudaklı olmak üzere 5 çeşidi vardır. Hepsi birbirinden değerli, mevsimine göre, pişirme şekline göre, kimi zaman ızgarası yapılması lazım yağlıysa, kimi zaman da kızartması yapılması lazım. İşte bu kefalin kıymetini şuradan anlayabilirsiniz. Dünyada hiçbir balığın bağırsakları yenmez ama dalyan özellikle kuzuluk kefalinin bağırsaklarını aynı kokoreç gibi ızgaraya atarsınız pişirirsiniz hiçbir temizleme yapmadan yiyebilirsiniz son derece lezzetlidir. Bir balığın bağırsağı bile yenebiliyorsa o balığın ne kadar temiz olduğunu siz tahmin edin. Onu bütün Adana’nın bütün dünyanın bilmesi gerekir. Biz Adanalılar olarak marka değerlerimizi artıralım diyoruz ya işte bunlardan birisi dalyan kefalidir. Hiçbir kişi İstanbul’da İzmir’de ya da Gebze’de gidip ben kefal yemek istiyorum demez. Ama bunu Adana’da diyebilirsiniz çünkü dalyan kefali dünyanın en hijyenik en temiz balığıdır. Çünkü bağırsağı bile yenebiliyor. Levreği, çuprasını da siz tahmin edin.”

“DALYANLAR 15 YILLIĞINA KİRAYA VERİLMELİ”

 

-              Dalyancılar ne gibi sorunlar yaşıyor, uzun süredir bu konuyla ilgilendiğiniz için neler söylemek istersiniz?

“Adana’nın en önemli marka değerlerinden birisi dalyanlardır. Yalnız dalyanların ve dalyancılar şöyle bir sorunu var. Bunu da kısaca söylemek istiyorum. Daylancılarla görüşüyorum, ‘Evet biz buraya çok fazla yatırım yapamıyoruz, istediğimiz gibi işletme yapamayabiliyoruz, doğru ama bunun sebebi uzun süreli kiralayamıyoruz da o yüzden’ diyorlar. Yani ‘en az 15 yıllığına kiralamalıyız’ diyorlar ki kalıcı yatırım yapabilelim. Ayrıca yasal olarak da kalıcı, prefabrik dışında yapılaşmaya zaten müsaade edilmiyor bu da olumlu birşey. Devletimiz orada bir betonlaşma istemiyor. Çünkü oralar doğal sulak alanlardır aynı zamanda, kuş cennetleridir. Kuşların barındığı, büyüdüğü yerlerdir ki oraların çok iyi korunması lazım. Üniversitemiz, valiliğimiz, tarım il müdürlüğü ile DSİ 5 dalyanın korunması için gereken çalışmaları yapıyor. Bununla ilgili su zirveleri düzenleniyor, sulak alanlarla ilgili toplantılar yapılıyor. Komisyonlar oluşturuldu ve bu konuda valiliğimizin ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. Amatör bir ruhla bu dalyanların kıymetini, dalyan kefalinin önemini, bir balıkçı olduğum için balıkçıların dilinden anladığımı için arkadaşlarla bir çalışma yapmaya çalıştık. Belgesel tarzında bir çalışma yapıp, dalyanların kıymetini daha iyi anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Umarım faydalı olmuştur.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.