DEPREM GÖZ ARDI EDİLMESİN YAPI DENETİM YASASI DEĞİŞSİN

SİYASET 14.08.2018 - 17:12, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2550+ kez okundu.
 

DEPREM GÖZ ARDI EDİLMESİN YAPI DENETİM YASASI DEĞİŞSİN

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Zekeriya Turanbayburt, deprem gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmazsa on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır. Olası bir depremde ise başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır” dedi.  Turanbayburt, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 19. yıldönümü dolayısıyla İMO Adana Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Turanbayburt, burada yaptığı konuşmada, deprem gerçeğini unutmadıklarını, unutmayacaklarını belirterek, “17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleriyle ortaya çıkan acılar hala yüreğimizde” diye konuştu.  KAÇAK YAPILAŞMA OLAĞAN SAYILIYOR Başta yerel ve merkezi düzeyde Türkiye’yi yönetenler olmak üzere; her kurum, kuruluş ve imza sorumluluğunu üzerinde taşıyan herkesin bu günlerde bir kez daha düşünmesini isteyen Turanbayburt, 1999 depreminde bölgede yapı stokunun yüzde 25’inin kullanılmaz hale geldiğini hatırlattı. Turanbayburt, kaçak yapılaşmanın olağan sayıldığı Türkiye’de ağır hasarlı binaların arasında devlet daireleri, hastane ve okulların da bulunmasının sorunun sadece bir imar sorunu değil, daha farklı boyutlarının olduğunu da gösterdiğini söyledi.  19 YIL ÖNCESİNDEN İYİ DEĞİLİZ Hafif hasarla atlatılması gereken depremlerde bile kullanılamaz hale gelen binalar ve can kayıpları yaşandığını anlatan Turanbayburt, şunları kaydetti: “Ülkemizde yaklaşık yirmi milyon yapı var. Bu yapı stokunun ayrıntılı bir envanteri çıkarılmamıştır. Mevcut binaların yüzde 67’si ruhsatsız, yüzde 60’ı 20 yaşından büyüktür. 17 Ağustos 1999 tarihinden bu yana 19 yıl geçmesine rağmen, her an deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkemizde, kısa süreli ve acil bazı önlemlerin bile alınamadığı, oy ve rant uğruna var olan risklere yenilerinin eklendiği görülüyor. Üzülerek söylemek gerekir ki; deprem güvenliği bakımından 1999 yılından daha iyi durumda değiliz. GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMALI  Türkiye’de yaşanan 1999 depreminin asıl sorunun sağlıksız ve kaçak yapılaşma, mühendislik hizmeti almadan yapıların üretilmesi ve yapı üretim sürecinin denetlenmesini açığa çıkardığına dikkat çeken Turanbayburt,, şöyle devam etti: “Uzmanlıklar dikkate alınmadan şantiye şefliği görevlendirilmesi bilime ve bilgiye aykırıdır. Ayrıca 30.000 metrekareye kadar 5 inşaatın şantiye şefliğini yapmış olmak doğru değildir. Yine yakın bir zaman önce ruhsatlardan, mühendis ve mimarların imzasının kaldırılmış olması sahteciliğe neden olacağı gibi,  mesleki yetkinliği de zaafa uğratacaktır. Açıktır ki, Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmaz ise, on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacak, olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır.” KENTSEL DÖNÜŞÜM SORGULANMALI  Turanbayburt, depreme karşı kentleri, binaları hazır hale getirmek iddiasıyla başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin bu amaca ne kadar hizmet ettiğinin tartışılacağını söyledi. “Riskli alan”, “riskli yapı” belirlenmesindeki adaletsizlik, keyfilik ve hukuksuzluğunu mağduriyetlere ve hak kayıplarına yol açtığını, yeni sorunlar yarattığını ifade eden Turanbayburt, “Yık-yap anlayışı kentsel dönüşümün temel mantığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentlerimiz inşaat projelerinin birer arazisi haline dönüşmüştür. Kentsel dönüşüm; sosyal adalet, sosyal gelişim, sosyal bütünleşme, tarihi ve kültürel mirasın korunması anlayışıyla; kapsamlı bir şekilde projelendirilmeli ve uygulanmalı” diye konuştu.  OY UĞRUNA AF ÇIKTI Türkiye’de oy alma ve siyasi kaygılar nedeniyle af konusunun her seferinde “bu son denilerek” defalarca yenilendiğine vurgu yapan Turanbayburt, konuşmasını şöyle sürdürdü: “24 Haziran seçimleri öncesi ülke tarihinin en kapsamlı “imar affı” çıkarılmıştır. Yapılan düzenleme ile hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapılar, herhangi bir kontrol mekanizması olmaksızın, kuralsızca, sadece mal sahibinin beyanı ile kayıt altına alınarak yasal statü kazanmaktadır. Su havzaları, dere yatakları ya da hazine arazilerine yapılmış kaçak yapılar da bu af kapsamına alınmıştır. 17 Ağustos 1999 ve 2011 Van Depremlerinden bile hiçbir dersin çıkarılmadığı görülmüş, rant ve oy uğruna halkımızın can ve mal güvenliği tehlikeye atılmıştır. Beyoğlu-Sütlüce’de kaçak olarak yapılmış olan bina yıkılmasaydı, çıkarılmış olan aftan yararlanarak yasal hale gelecekti.”  HER DAİM DEPREM RİSKİ ALTINDAYIZ “Topraklarımızın önemli bir bölümü deprem riski altındadır. Sorun depremin kendisi değil afete dönüşmesidir. Ülke gerçekleri hazırlıklı olmamızı işaret ediyor” diyen Turanbayburt, “Yapıları depreme karşı hazırlamanın iki yolu vardır: İlki; mevcut yapı stoku durumunun tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi veya yeniden yapılmasıdır. İkincisi; yeni yapılacak olan yapıları, bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapmaktır. Planlama ve tasarım aşamasından yapının kullanıma açılmasına kadar tüm süreçlerin mesleki yeterliliğe sahip mühendisler tarafından yönetilmesi ve denetlenmesidir. Ayrıca, risklerin transfer edilmesi bakımından yapı sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim sisteminden geçmektedir” diyerek sözlerine tamamladı.  ŞEVKİN: BİLİMİ ESAS ALMALIYIZ CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendis Dr. Müzeyyen Şevkin de depremin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu belirterek, yapılarda bilim ve mühendisliği esas alarak sağlam zemine sağlam yapılar inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Şevkin, “Ancak bu şekilde deprem kayıplarının önüne geçebiliriz” dedi. Toplantıya Seyhan Belediye Başkan Yardımcısı Hıdır Çak, TMMOB Adana İKK Sekreteri Erol Salman, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Adana emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri de katıldı.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Zekeriya Turanbayburt, deprem gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmazsa on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır. Olası bir depremde ise başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır” dedi. 
Turanbayburt, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 19. yıldönümü dolayısıyla İMO Adana Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Turanbayburt, burada yaptığı konuşmada, deprem gerçeğini unutmadıklarını, unutmayacaklarını belirterek, “17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleriyle ortaya çıkan acılar hala yüreğimizde” diye konuştu. 
KAÇAK YAPILAŞMA OLAĞAN SAYILIYOR
Başta yerel ve merkezi düzeyde Türkiye’yi yönetenler olmak üzere; her kurum, kuruluş ve imza sorumluluğunu üzerinde taşıyan herkesin bu günlerde bir kez daha düşünmesini isteyen Turanbayburt, 1999 depreminde bölgede yapı stokunun yüzde 25’inin kullanılmaz hale geldiğini hatırlattı. Turanbayburt, kaçak yapılaşmanın olağan sayıldığı Türkiye’de ağır hasarlı binaların arasında devlet daireleri, hastane ve okulların da bulunmasının sorunun sadece bir imar sorunu değil, daha farklı boyutlarının olduğunu da gösterdiğini söyledi. 
19 YIL ÖNCESİNDEN İYİ DEĞİLİZ
Hafif hasarla atlatılması gereken depremlerde bile kullanılamaz hale gelen binalar ve can kayıpları yaşandığını anlatan Turanbayburt, şunları kaydetti: “Ülkemizde yaklaşık yirmi milyon yapı var. Bu yapı stokunun ayrıntılı bir envanteri çıkarılmamıştır. Mevcut binaların yüzde 67’si ruhsatsız, yüzde 60’ı 20 yaşından büyüktür. 17 Ağustos 1999 tarihinden bu yana 19 yıl geçmesine rağmen, her an deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkemizde, kısa süreli ve acil bazı önlemlerin bile alınamadığı, oy ve rant uğruna var olan risklere yenilerinin eklendiği görülüyor. Üzülerek söylemek gerekir ki; deprem güvenliği bakımından 1999 yılından daha iyi durumda değiliz.
GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMALI 
Türkiye’de yaşanan 1999 depreminin asıl sorunun sağlıksız ve kaçak yapılaşma, mühendislik hizmeti almadan yapıların üretilmesi ve yapı üretim sürecinin denetlenmesini açığa çıkardığına dikkat çeken Turanbayburt,, şöyle devam etti: “Uzmanlıklar dikkate alınmadan şantiye şefliği görevlendirilmesi bilime ve bilgiye aykırıdır. Ayrıca 30.000 metrekareye kadar 5 inşaatın şantiye şefliğini yapmış olmak doğru değildir. Yine yakın bir zaman önce ruhsatlardan, mühendis ve mimarların imzasının kaldırılmış olması sahteciliğe neden olacağı gibi,  mesleki yetkinliği de zaafa uğratacaktır. Açıktır ki, Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmaz ise, on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacak, olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır.”
KENTSEL DÖNÜŞÜM SORGULANMALI 
Turanbayburt, depreme karşı kentleri, binaları hazır hale getirmek iddiasıyla başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin bu amaca ne kadar hizmet ettiğinin tartışılacağını söyledi. “Riskli alan”, “riskli yapı” belirlenmesindeki adaletsizlik, keyfilik ve hukuksuzluğunu mağduriyetlere ve hak kayıplarına yol açtığını, yeni sorunlar yarattığını ifade eden Turanbayburt, “Yık-yap anlayışı kentsel dönüşümün temel mantığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentlerimiz inşaat projelerinin birer arazisi haline dönüşmüştür. Kentsel dönüşüm; sosyal adalet, sosyal gelişim, sosyal bütünleşme, tarihi ve kültürel mirasın korunması anlayışıyla; kapsamlı bir şekilde projelendirilmeli ve uygulanmalı” diye konuştu. 
OY UĞRUNA AF ÇIKTI
Türkiye’de oy alma ve siyasi kaygılar nedeniyle af konusunun her seferinde “bu son denilerek” defalarca yenilendiğine vurgu yapan Turanbayburt, konuşmasını şöyle sürdürdü: “24 Haziran seçimleri öncesi ülke tarihinin en kapsamlı “imar affı” çıkarılmıştır. Yapılan düzenleme ile hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapılar, herhangi bir kontrol mekanizması olmaksızın, kuralsızca, sadece mal sahibinin beyanı ile kayıt altına alınarak yasal statü kazanmaktadır. Su havzaları, dere yatakları ya da hazine arazilerine yapılmış kaçak yapılar da bu af kapsamına alınmıştır. 17 Ağustos 1999 ve 2011 Van Depremlerinden bile hiçbir dersin çıkarılmadığı görülmüş, rant ve oy uğruna halkımızın can ve mal güvenliği tehlikeye atılmıştır. Beyoğlu-Sütlüce’de kaçak olarak yapılmış olan bina yıkılmasaydı, çıkarılmış olan aftan yararlanarak yasal hale gelecekti.” 
HER DAİM DEPREM RİSKİ ALTINDAYIZ
“Topraklarımızın önemli bir bölümü deprem riski altındadır. Sorun depremin kendisi değil afete dönüşmesidir. Ülke gerçekleri hazırlıklı olmamızı işaret ediyor” diyen Turanbayburt, “Yapıları depreme karşı hazırlamanın iki yolu vardır: İlki; mevcut yapı stoku durumunun tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi veya yeniden yapılmasıdır. İkincisi; yeni yapılacak olan yapıları, bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapmaktır. Planlama ve tasarım aşamasından yapının kullanıma açılmasına kadar tüm süreçlerin mesleki yeterliliğe sahip mühendisler tarafından yönetilmesi ve denetlenmesidir. Ayrıca, risklerin transfer edilmesi bakımından yapı sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim sisteminden geçmektedir” diyerek sözlerine tamamladı. 
ŞEVKİN: BİLİMİ ESAS ALMALIYIZ
CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendis Dr. Müzeyyen Şevkin de depremin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu belirterek, yapılarda bilim ve mühendisliği esas alarak sağlam zemine sağlam yapılar inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Şevkin, “Ancak bu şekilde deprem kayıplarının önüne geçebiliriz” dedi. Toplantıya Seyhan Belediye Başkan Yardımcısı Hıdır Çak, TMMOB Adana İKK Sekreteri Erol Salman, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Adana emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri de katıldı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.