Gümürdülü: Yüksek protein diyetinde yağlar taş olmasın

GÜNDEM 14.03.2018 - 14:02, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1796+ kez okundu.
 

Gümürdülü: Yüksek protein diyetinde yağlar taş olmasın

  ADANA/ İç Hastalıkları, Gastroenteroloji  ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, son dönemin popüler beslenme biçimi olan düşük karbonhidrat ve yüksek protein tüketiminin yağ yakımını hızlandırmasının yanında sağlık için risklerinin de olduğuna dikkat çekti.  Gerekli özen gösterilmediğinde proteinin, böbrek taşı ve osteoporoza neden olabileceğini söyleyen Gümürdülü, “Unutmayın!  protein günlük alacağınız kalorinin sadece yüzde 20’sini oluşturmalıdır.” dedi.     Prof. Dr. Gümürdülü,  düşük karbonhidrat ve yüksek oranda protein içeren besinlerle hazırlanan diyet listelerinin  zayıflamak isteyenler arasında son dönemde büyük bir popülerlik kazandığını bildirdi.   Bu diyetlerde genellikle toplam kalorilerin yüzde 20 ila yüzde 30’ unun proteinlerden alınmasının tavsiye edildiğini belirten Gümürdülü,  “Ancak, fazla protein alımının da riskleri bulunuyor.” diye konuştu.   “AŞIRIYA KAÇMAYIN”   Düşük karbonhidrat ve yüksek protein ağırlıklı beslenenleri uyararak proteinde aşırıya kaçmamaları gerektiğini ifade eden Gümürdülü, “Bu tarz beslenme metabolizmayı,dolayısıyla yağ yıkımını hızlandırsa da fazla protein tüketmek böbrekleri zorlayarak böbrek hastalığına karşı kişiyi hassas hale getirebilir.” dedi.   Her insanın metabolizmasının farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:   “Bu nedenle  ketojenik diyete uyum süreci tamamlandığında farklı miktarlarda protein sentezleyebilirler. Bu nedenle protein alımında dikkatli olmak gerekir. Ketojenik diyette fazla protein tüketme sonucunda  glikoza dönüşme süreci başlar. Glukoneogenez metabolizmanın tüketilen proteini karbonhidrat gibi algılaması ve glikoza dönüştürmesidir. Bu da yağ yakım sürecini durdurur. Unutmayın!  protein günlük alacağınız kalorinin sadece yüzde 20’sini oluşturmalıdır. Ancak, ketojenik diyette elektrolitler daha da önem kazanır. Su ve elektrolit dengesinde bozulmalara sebep olmaktadır.  Eğer yeteri kadar su içilmeli sodyum, potasyum ve magnezyum almalısınız, yorgunluk, kabızlık, baş ağrısı gibi şikayetleriniz olacaktır. Yüksek yağ içeriği olan ketojenik diyetler doymuş yağ ve kolesterol bakımından zengin oldukları için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı akılda tutulmalıdır.”   Yüksek protein diyetlerinin aynı zamanda vücuttan idrar yoluyla normalden daha fazla kalsiyum atılmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gümürdülü, bir süre sonra bu durumun, osteoporoz ve böbrek taşları riskini artırabileceğini ifade etti.   “ÖLÇÜLÜ OLUNMALI”   Düşük karbonhidratlı beslenmenin yağ kaybını hızlandırdığını, iştahı düzenlediğini ve kalp krizi riskini düşürdüğünü ifade eden Gümürdülü, ölçülü olunması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:  “Karbonhidratları aniden çok küçük bir yüzdeye düşürdüğünüzde, vücut ketozis denen farklı metabolik duruma geçer ve kendi yağlarını yakmaya başlar. Normalde vücut, enerji için karbonhidratları yakar; bu da beyin, kalp ve diğer birçok organ için ana enerji kaynağıdır. Ketoziste olan biri, yağ depolarının parçalanmasıyla oluşan küçük karbon parçalarından, yani ketonlardan enerji elde eder. Vücut ketozis durumundayken daha az yemeye meyilli olursunuz ve dolayısıyla normalden daha az yemek yersiniz. Ancak, ketozis böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunlarına da neden olabilir. Bu nedenle bu diyeti uygularken karbonhidratın da proteinin de dozunu iyi ayarlamalısınız. Yeteri kadar su içmeyi unutmayınız. Her gün 3 Litreden az olmamak kaydı ile su tüketmeniz zorunludur.”  

 

ADANA/ İç Hastalıkları, Gastroenteroloji  ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, son dönemin popüler beslenme biçimi olan düşük karbonhidrat ve yüksek protein tüketiminin yağ yakımını hızlandırmasının yanında sağlık için risklerinin de olduğuna dikkat çekti.  Gerekli özen gösterilmediğinde proteinin, böbrek taşı ve osteoporoza neden olabileceğini söyleyen Gümürdülü, “Unutmayın!  protein günlük alacağınız kalorinin sadece yüzde 20’sini oluşturmalıdır.” dedi.

 

 

Prof. Dr. Gümürdülü,  düşük karbonhidrat ve yüksek oranda protein içeren besinlerle hazırlanan diyet listelerinin  zayıflamak isteyenler arasında son dönemde büyük bir popülerlik kazandığını bildirdi.

 

Bu diyetlerde genellikle toplam kalorilerin yüzde 20 ila yüzde 30’ unun proteinlerden alınmasının tavsiye edildiğini belirten Gümürdülü,  “Ancak, fazla protein alımının da riskleri bulunuyor.” diye konuştu.

 

“AŞIRIYA KAÇMAYIN”

 

Düşük karbonhidrat ve yüksek protein ağırlıklı beslenenleri uyararak proteinde aşırıya kaçmamaları gerektiğini ifade eden Gümürdülü, “Bu tarz beslenme metabolizmayı,dolayısıyla yağ yıkımını hızlandırsa da fazla protein tüketmek böbrekleri zorlayarak böbrek hastalığına karşı kişiyi hassas hale getirebilir.” dedi.

 

Her insanın metabolizmasının farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:

 

“Bu nedenle  ketojenik diyete uyum süreci tamamlandığında farklı miktarlarda protein sentezleyebilirler. Bu nedenle protein alımında dikkatli olmak gerekir. Ketojenik diyette fazla protein tüketme sonucunda  glikoza dönüşme süreci başlar. Glukoneogenez metabolizmanın tüketilen proteini karbonhidrat gibi algılaması ve glikoza dönüştürmesidir. Bu da yağ yakım sürecini durdurur. Unutmayın!  protein günlük alacağınız kalorinin sadece yüzde 20’sini oluşturmalıdır. Ancak, ketojenik diyette elektrolitler daha da önem kazanır. Su ve elektrolit dengesinde bozulmalara sebep olmaktadır.  Eğer yeteri kadar su içilmeli sodyum, potasyum ve magnezyum almalısınız, yorgunluk, kabızlık, baş ağrısı gibi şikayetleriniz olacaktır. Yüksek yağ içeriği olan ketojenik diyetler doymuş yağ ve kolesterol bakımından zengin oldukları için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı akılda tutulmalıdır.”

 

Yüksek protein diyetlerinin aynı zamanda vücuttan idrar yoluyla normalden daha fazla kalsiyum atılmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gümürdülü, bir süre sonra bu durumun, osteoporoz ve böbrek taşları riskini artırabileceğini ifade etti.

 

“ÖLÇÜLÜ OLUNMALI”

 

Düşük karbonhidratlı beslenmenin yağ kaybını hızlandırdığını, iştahı düzenlediğini ve kalp krizi riskini düşürdüğünü ifade eden Gümürdülü, ölçülü olunması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:

 “Karbonhidratları aniden çok küçük bir yüzdeye düşürdüğünüzde, vücut ketozis denen farklı metabolik duruma geçer ve kendi yağlarını yakmaya başlar. Normalde vücut, enerji için karbonhidratları yakar; bu da beyin, kalp ve diğer birçok organ için ana enerji kaynağıdır. Ketoziste olan biri, yağ depolarının parçalanmasıyla oluşan küçük karbon parçalarından, yani ketonlardan enerji elde eder. Vücut ketozis durumundayken daha az yemeye meyilli olursunuz ve dolayısıyla normalden daha az yemek yersiniz. Ancak, ketozis böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunlarına da neden olabilir. Bu nedenle bu diyeti uygularken karbonhidratın da proteinin de dozunu iyi ayarlamalısınız. Yeteri kadar su içmeyi unutmayınız. Her gün 3 Litreden az olmamak kaydı ile su tüketmeniz zorunludur.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.