GÜNEŞTEN KORKMA, BOL DOMATES, YEŞİLLİK VE OMEGA-3 İLE DESTEKLE!

  Temel kaynağı güneş ışınları olan D vitamini, vücudumuz için hayati bir öneme sahip. Eksikliği söz konusu olduğunda son derece riskli hastalıklara yol açabiliyor. Günde sadece 20 dakikalık güneşlenerek ve bazı besinlerle bu ihtiyacı karşılamak mümkün! Son yıllarda oluşan güneş fobisinin sağlık için son derece vahim sonuçlar yaratabileceğine dikkat çeken Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “Koruma faktörü 30, hatta 50 olan koruyucular olmadan kumsala gidilmez oldu. Söylenenin tam aksine, asıl güneş değil güneşsizlik hasta eder! D vitamini zengini gıdalar ile güneş ışınlarının bir ekip olarak birlikte çalışması gerekir” diyor.   Son yıllarda giderek artan kanser vakalarının ardında yatan önemli faktörlerden birinin güneş fobisi olduğunu gösteren çok sayıda araştırmanın olduğunu hatırlatan Dr. Ümit Aktaş, “İlginç ama yaklaşık 30 sene önce bu fobinin tohumları atıldığında amaç, İnsanlığı cilt kanserinden korumaktı. Gelin görün ki, cilt kanseri azalmadı, aksine tüm kanserler patladı! Çünkü onca yıl boyunca D vitamininin hayati önemi ve insan vücudunun D vitamini sentezlemek için güneş ışınlarına ihtiyaç duyduğu gerçeği göz ardı edildi” diye belirtiyor.   Dr. Ümit Aktaş, D Vitamini eksikliği söz konusu olduğunda karşılaşılabilecek riskleri, Mutluluk Kürleri 2 kitabında yer alan “Güneşten Korkma” bölümünde şöyle sıralıyor:   •             Bağışıklık sisteminiz çöker. •             Kanser olma riskiniz artar. •             Osteoporoz olma riskiniz artar. •             Depresyona girme riskiniz artar. •             Çocuğunuzun kemikleri gelişemez. •             Tansiyon hastası olma riskiniz artar. •             Kalp krizi geçirme riskiniz artar. •             Romatizma hastası olma riskiniz artar.   Besinlerle destekleyin! Kanserden gribe kadar tüm hastalıklara karşı en etkili savunma silahının güçlü bir bağışıklık sistemi olduğunu hatırlatan Dr. Ümit Aktaş, “Güçlü bir bağışıklık sistemi için D vitamini kaynağı gerekiyor. Eğer besinlerle yeterince D vitamini almıyorsanız, ne kadar güneşlenseniz de nafile. Bunun tam tersi de geçerli. Gıdalarla alınan D vitamini aktif formda değildir. Güneş, aktif olmayan D vitamininin aktif hâle geçmesini sağlar” diyor.   Bol domates, yeşillik ve omega- 3 Güneşin, cildin erken yaşlanmasına yol açtığı yönündeki inanışın yanlış olduğunu vurgulayan Dr. Ümit Aktaş, bazı basit önlemler ve doğru beslenmeyle cildin güneşe karşı dayanıklılığını artırabilmenin mümkün olduğunu söylüyor:   Yüzünüzü örtün: Nispeten daha ince bir deriye sahip olan göz çevrenizi, hatta yüzünüzü güneşten koruyabilirsiniz. Vücudunuz, ihtiyacınız olan D vitamini sentezi için yeterli olacaktır.        Bol domates, yeşillik tüketin: Domatesin içindeki likopen cildi güçlendirerek, güneş ışınlarına karşı daha dirençli olmasını sağlar. Özellikle yağda pişmiş domates bol miktarda likopen (güçlü bir antioksidan) içerir ve yağla beraber tüketildiğinde vücut tarafından daha kolay emilir. Güçlü antioksidanlar, C ve E vitaminleri içeren yeşil yapraklı sebzeler, güneşin hasarlarına karşı güçlü birer bariyer oluşturur.   Omega-3 yağ asitlerini unutmayın: Omega-3 yağ asitleri açısından zengin bir diyet ve düzenli olarak omega-3 takviyesi almak cildi güneş yanığından ve lekelerden korur.   Dr. Ümit Aktaş’tan 4 Adımda Güneşten Faydalanma Rehberi Güneşin sağlık faydalarından yararlanmak için sadece 20 dakika güneşlenmek yeterli. Eğer açık tenliyseniz ilk bir-iki gün beş-on dakika güneşlenin, ten renginiz biraz koyulaşınca süreyi artırın.   Güneşle temas saati de önemli. D vitamini rezervlerinizi doldurmak istiyorsanız, güneş tepedeyken, yani öğlen saatlerinde çıkmanız gerekiyor. İnsan vücudunun D vitamini ürettiği saatler 11.00 – 13.00 arası. Vücudunuz da doğayla uyumlu şekilde aynı saatlerde D vitamini üretiyor. Güneşlendikten sonra sakın hemen duş almayın. Vücudunuza vitamini sentezlemesi için bir süre verin. Güneşten ancak ve ancak teninize hiçbir şey sürmeden faydalanabileceğinizi unutmayın. SPF faktörü yüksek olan her güneş kremi güneşten gelen UVB ışınlarını bloke eder. Sadece el ya da ayaklarınızı güneşe göstermeniz yeterli değildir. Güneş ışınlarının vücudunuza değdiği alan ne kadar geniş olursa o kadar iyi.