İLK TÜRK ARKTİK BİLİMSEL SEFERİ BİLGİ SEMİNERİ

GÜNDEM 01.08.2019 - 18:02, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2159+ kez okundu.
 

İLK TÜRK ARKTİK BİLİMSEL SEFERİ BİLGİ SEMİNERİ

  Sanayileşmenin bir sonucu olarak tetiklenen küresel iklim değişikliği, birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Mevcut durumda küresel iklim değişikliğinin sonuçları, Arktik’te dramatik şekilde gözlemlenebilmektedir. 2013 yılında Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) sonrasında yayınlanan beşinci değerlendirme raporunda, Arktik bölgesinin dünya üzerindeki diğer bölgelere oranla iki kat hızlı ısındığı belirtilmiştir.  Erime, her sene bir önceki seneye göre artarak devam etmektedir. Arktik’e kıyısı olan ülkeler; en uzun hatta sahip Rusya, ABD (Alaska), Kanada, Danimarka (Grönland) ve Norveç’tir. Bu bölgede ayrıca 30 farklı yerli grup ve yaklaşık 4 milyon insan yaşamaktadır.   Önemli miktarda doğal gaz ve petrol rezervlerine, aynı zamanda birçok doğal mineral kaynaklarına sahip Arktik’te buzulların erimesi, sadece dünyanın doğal dengesi üzerinde etki etmeyecektir. 20-30 yılda Arktik Okyanusu’nun yaz aylarında tamamen eriyerek büyük tonajlı gemiler için seyir edilebilir hale geleceği dikkate alındığında, bunun özellikle enerji, savunma ve deniz taşımacılığı gibi alanlarda bölgedeki rekabeti daha da artıracağı düşünülmektedir.   Arktik’te yürütülen bütün ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir kalkınma odaklı olarak, buradaki ekosisteme zarar vermeyecek şekilde, yüksek güvenlik ve ekonomik standartlara uygun gerçekleştirilmesi gerekliliği büyük önem taşımaktadır.   Türkiye’nin yaklaşık 17 katı büyüklüğünde bir yüzölçümü olan Arktik Okyanusu’nda, sadece son yüzyılda Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 4 katı büyüklüğünde deniz buzunun yok olduğu hesaplanmaktadır. 1979’dan bugüne kadar yapılan ölçümler; Arktik Okyanusu’ndaki deniz buzu alanında 40 yıl içindeki en düşük üçüncü değeri 2018 yılında göstermiştir. Son yıllarda, deniz buzu miktarında kış aylarındaki artış erken kesilmeye, yaz aylarındaki erime ise daha geç sona ermeye başlamıştır. Arktik bölgesindeki iklim değişikliği etkilerinin artması, yeryüzünün ısı makinaları gibi çalışan atmosfer ve okyanuslardaki dengenin değişme potansiyeli ve sera gazı salımındaki artışlar, yaşadığımız yüzyılın ilk yarısına kadar bunların ciddi sonuçlar doğuracağına işaret etmektedir.   Arktik Bilimsel Seferi 11-26 Temmuz 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen İlk Türk Arktik Bilimsel Seferinde; Arktik deniz buzu tipi gözlemleri ve analizi, Deniz buzu yersel ölçümlerinin uzaktan algılama ile doğrulanması, Arktik denizcilik meteorolojisi, gökyüzü kalite araştırması, Kalıcı organik kirletici örneklerinin alınması, Mikroplastik araştırılması çalışmaları, Bioürünleştirme çalışmaları, 80 Kuzey noktasına varışı gerçekleştirilmiştir. Bilimsel sefere katılan ekipte; İTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi ve İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy, Piri Reis Üniversitesi Denizcilik MYO Öğretim Görevlisi Y. Barbaros Büyüksağnak, İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi Arş. Gör. Kaptan Özgün Oktar, İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi Arş. Gör. Kaptan Sinan Yirmibeşoğlu, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Meriç Karahalil, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Başar,  İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Burak Karacık   yer almıştır. Ayrıca proje ekipleri içerisinde gemide yer almayan, birçok kurumdan 41 araştırmacı da bulunmaktadır.   İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi sırasında; Yapılarında biriktirdikleri kirleticileri diğer ortamlara taşıdıkları için kritik olan mikroplastiklerin Arktik’teki dağılımı incelenmiştir. Sefer kapsamında belirlenen 5 istasyondan örnekler alınarak deniz suyunda biriken POP’ler (dayanıklı organik kirleticiler) tayin edilmiştir. Svalbard Adaları batısında özellikle Gulf Stream akıntısı ile beslenen bölgeden alınan plankton örneklerinde zooplankton ve fitoplankton tür çeşitliliği ile yoğunluğu tespit edilmiştir. Petrol kirliliğini ortaya koymak ve bu kirliliği oluşturan petrolün kökenini araştırmak üzere farklı istasyon noktalardan alınan deniz suyu örneklerinde PAH (Polisiklik aromatik hidrokarbon) miktarları ölçülmüştür. Arktik’teki ekstremofillerden dehalojenaz üreten bakteriler taranmıştır. Deniz suyu örneklerinde farmakolojik kalıntılar araştırılmıştır. Svalbard Takım Adaları’nda bulunan Longyearbyen’da konuşlandırılan hava kalitesi ölçüm cihazı ile dünyanın en kuzey yerleşimindeki hava kirliliği oranları sefer süresince anlık olarak Türkiye’ye aktarılmıştır. Ticari ürün geliştirmek üzere, deniz suyu ve sedimanlardan biyolojik örnekler alınmıştır. Güvenlik ve kirlilik konularında Kutup Bölgeleri’nde gemilerin uyması gereken Kutup Kodu’nda eksik olan hususlara ilişkin rapor hazırlanmıştır. Söz konusu raporun yayınlanarak, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından Ocak 2017 de yayınlanan Kutup Bölgelerinde Seyir Yapacak Gemiler için Uluslararası Kod’a (Kutup Kodu/Polar Code) katkı sunulması planlanmaktadır. Eğitim ve farkındalık faaliyetleri kapsamında Darüşşafaka öğrencilerine ait kutup bölgelerini simgeleyen el işleri çalışmaları bölgeye getirilerek fotoğraflanmıştır.   Bölgede yaz sezonunda 80 derece kuzey enleminin kuzeyinde bulunan deniz buzları, uluslararası geçerliliği olan ASPeCt protokolü ile gözlemlenmiştir. Elde edilen bu gözlemlerin sonuçları, uydu görüntülerini doğrulamada ve uydu görüntülerinin tüm Arktik Okyanusu’nda deniz buzu tespiti için kullanılacaktır. İklim sistemi ve besin zincirinin temelini oluşturan deniz buzlarının her yıl azaldığı tespit edilmiştir. İklimin geri dönülemez derecede yaşadığı bu değişiklik, aynı zamanda buzullarda da uydu görüntüleri ile tespit edilmiş ve yersel gözlemlerle veriler doğrulanmıştır.

 

Sanayileşmenin bir sonucu olarak tetiklenen küresel iklim değişikliği, birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Mevcut durumda küresel iklim değişikliğinin sonuçları, Arktik’te dramatik şekilde gözlemlenebilmektedir. 2013 yılında Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) sonrasında yayınlanan beşinci değerlendirme raporunda, Arktik bölgesinin dünya üzerindeki diğer bölgelere oranla iki kat hızlı ısındığı belirtilmiştir.  Erime, her sene bir önceki seneye göre artarak devam etmektedir. Arktik’e kıyısı olan ülkeler; en uzun hatta sahip Rusya, ABD (Alaska), Kanada, Danimarka (Grönland) ve Norveç’tir. Bu bölgede ayrıca 30 farklı yerli grup ve yaklaşık 4 milyon insan yaşamaktadır.

 

Önemli miktarda doğal gaz ve petrol rezervlerine, aynı zamanda birçok doğal mineral kaynaklarına sahip Arktik’te buzulların erimesi, sadece dünyanın doğal dengesi üzerinde etki etmeyecektir. 20-30 yılda Arktik Okyanusu’nun yaz aylarında tamamen eriyerek büyük tonajlı gemiler için seyir edilebilir hale geleceği dikkate alındığında, bunun özellikle enerji, savunma ve deniz taşımacılığı gibi alanlarda bölgedeki rekabeti daha da artıracağı düşünülmektedir.

 

Arktik’te yürütülen bütün ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir kalkınma odaklı olarak, buradaki ekosisteme zarar vermeyecek şekilde, yüksek güvenlik ve ekonomik standartlara uygun gerçekleştirilmesi gerekliliği büyük önem taşımaktadır.

 

Türkiye’nin yaklaşık 17 katı büyüklüğünde bir yüzölçümü olan Arktik Okyanusu’nda, sadece son yüzyılda Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 4 katı büyüklüğünde deniz buzunun yok olduğu hesaplanmaktadır. 1979’dan bugüne kadar yapılan ölçümler; Arktik Okyanusu’ndaki deniz buzu alanında 40 yıl içindeki en düşük üçüncü değeri 2018 yılında göstermiştir. Son yıllarda, deniz buzu miktarında kış aylarındaki artış erken kesilmeye, yaz aylarındaki erime ise daha geç sona ermeye başlamıştır. Arktik bölgesindeki iklim değişikliği etkilerinin artması, yeryüzünün ısı makinaları gibi çalışan atmosfer ve okyanuslardaki dengenin değişme potansiyeli ve sera gazı salımındaki artışlar, yaşadığımız yüzyılın ilk yarısına kadar bunların ciddi sonuçlar doğuracağına işaret etmektedir.

 

Arktik Bilimsel Seferi

11-26 Temmuz 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen İlk Türk Arktik Bilimsel Seferinde;

  • Arktik deniz buzu tipi gözlemleri ve analizi,
  • Deniz buzu yersel ölçümlerinin uzaktan algılama ile doğrulanması,
  • Arktik denizcilik meteorolojisi, gökyüzü kalite araştırması,
  • Kalıcı organik kirletici örneklerinin alınması,
  • Mikroplastik araştırılması çalışmaları,
  • Bioürünleştirme çalışmaları,
  • 80 Kuzey noktasına varışı

gerçekleştirilmiştir. Bilimsel sefere katılan ekipte;

  • İTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi ve İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy,
  • Piri Reis Üniversitesi Denizcilik MYO Öğretim Görevlisi Y. Barbaros Büyüksağnak,
  • İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi Arş. Gör. Kaptan Özgün Oktar,
  • İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi Arş. Gör. Kaptan Sinan Yirmibeşoğlu,
  • İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Meriç Karahalil,
  • Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Başar, 
  • İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Burak Karacık  

yer almıştır. Ayrıca proje ekipleri içerisinde gemide yer almayan, birçok kurumdan 41 araştırmacı da bulunmaktadır.

 

İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi sırasında;

  • Yapılarında biriktirdikleri kirleticileri diğer ortamlara taşıdıkları için kritik olan mikroplastiklerin Arktik’teki dağılımı incelenmiştir.
  • Sefer kapsamında belirlenen 5 istasyondan örnekler alınarak deniz suyunda biriken POP’ler (dayanıklı organik kirleticiler) tayin edilmiştir.
  • Svalbard Adaları batısında özellikle Gulf Stream akıntısı ile beslenen bölgeden alınan plankton örneklerinde zooplankton ve fitoplankton tür çeşitliliği ile yoğunluğu tespit edilmiştir.
  • Petrol kirliliğini ortaya koymak ve bu kirliliği oluşturan petrolün kökenini araştırmak üzere farklı istasyon noktalardan alınan deniz suyu örneklerinde PAH (Polisiklik aromatik hidrokarbon) miktarları ölçülmüştür.
  • Arktik’teki ekstremofillerden dehalojenaz üreten bakteriler taranmıştır.
  • Deniz suyu örneklerinde farmakolojik kalıntılar araştırılmıştır.
  • Svalbard Takım Adaları’nda bulunan Longyearbyen’da konuşlandırılan hava kalitesi ölçüm cihazı ile dünyanın en kuzey yerleşimindeki hava kirliliği oranları sefer süresince anlık olarak Türkiye’ye aktarılmıştır.
  • Ticari ürün geliştirmek üzere, deniz suyu ve sedimanlardan biyolojik örnekler alınmıştır.
  • Güvenlik ve kirlilik konularında Kutup Bölgeleri’nde gemilerin uyması gereken Kutup Kodu’nda eksik olan hususlara ilişkin rapor hazırlanmıştır. Söz konusu raporun yayınlanarak, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından Ocak 2017 de yayınlanan Kutup Bölgelerinde Seyir Yapacak Gemiler için Uluslararası Kod’a (Kutup Kodu/Polar Code) katkı sunulması planlanmaktadır.
  • Eğitim ve farkındalık faaliyetleri kapsamında Darüşşafaka öğrencilerine ait kutup bölgelerini simgeleyen el işleri çalışmaları bölgeye getirilerek fotoğraflanmıştır.  
  • Bölgede yaz sezonunda 80 derece kuzey enleminin kuzeyinde bulunan deniz buzları, uluslararası geçerliliği olan ASPeCt protokolü ile gözlemlenmiştir. Elde edilen bu gözlemlerin sonuçları, uydu görüntülerini doğrulamada ve uydu görüntülerinin tüm Arktik Okyanusu’nda deniz buzu tespiti için kullanılacaktır. İklim sistemi ve besin zincirinin temelini oluşturan deniz buzlarının her yıl azaldığı tespit edilmiştir. İklimin geri dönülemez derecede yaşadığı bu değişiklik, aynı zamanda buzullarda da uydu görüntüleri ile tespit edilmiş ve yersel gözlemlerle veriler doğrulanmıştır.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.