İNATÇI BÖBREK TAŞLARINDAN KORUNMAK İÇİN BOL SU TÜKETİN

SAĞLIK-YAŞAM 25.09.2017 - 15:06, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1324+ kez okundu.
 

İNATÇI BÖBREK TAŞLARINDAN KORUNMAK İÇİN BOL SU TÜKETİN

    Üriner sistem taşları zaman zaman herhangi bir sıkıntı yaratmazken, bazen de dayanılması güç ağrılar nedeniyle hayatı çekilmez hale getirebiliyor. Taşların ortaya çıkmasında ise yaşanılan coğrafyadan beslenme alışkanlıklarına kadar pek çok faktörün rol oynadığı biliniyor. Acıbadem Adana Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Soyupak, önlem alınmadığı takdirde ağrının yanı sıra çok daha ciddi sorunlara yol açabilen taşların oluşumunda riski azaltmak hatta ortadan kaldırmak için sıvı tüketiminin önemine dikkat çekiyor.     Böbrek taşları, ülkemizde de sık rastlanan ürolojik sorunlardan birini oluşturuyor. Hastalık tedavi edilmesine karşın her yıl yüzde 5-10 oranında tekrarlama riski bulunuyor. Yani bir kez böbrek taşı sorunu yaşayıp tedavi gören bir kişide, önlem alınmadığı takdirde beş yıl sonra yeniden böbrek taşı olması ihtimali yüzde 40-50’ye ulaşıyor. Aynı zamanda, metabolik hastalığı ya da kalıtımsal faktörleri olanlarda bu riskin daha da arttığı görülüyor. Dolayısıyla kısa sürede yeni taş gelişimi olanlarda, inatçı taş hastalığından söz edilebiliyor. Sorunun ortaya çıkmasında genetik etkenlerden, böbreklerdeki yapısal bozukluklara kadar farklı nedenler söz konusu olsa da en önemli etkenlerden birini beslenme alışkanlıkları oluşturuyor. Acıbadem Adana Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Soyupak, bu nedenle inatçı böbrek taşı problemi olanların daha ciddi sorunlarla karşılaşmaması için özellikle beslenme alışkanlıkları ve sıvı tüketim miktarına dikkat etmesi gerektiğini vurguluyor. Kişiye göre değişmekle beraber günlük ortalama 2-2.5 litre su içilmesi önem taşıyor.   Beslenme alışkanlıkları en önemli neden   Taşların yaklaşık yüzde 80’ini kalsiyum oksalat taşları oluşturuyor. Bunun dışında enfeksiyona bağlı taşlar ile ürik asit, sistin ve kalsiyum fosfat taşları da görülebiliyor. İdrar yolu enfeksiyonu, böbrekteki yapısal bozukluklar, bazı ilaçlar ve genetik faktörler de taş oluşumunda etkili oluyor. Ancak özellikle beslenmeye bağlı faktörler ve yeterli miktarda sıvı tüketilmemesinin en önemli etkeni oluşturduğunu hatırlatan Prof. Dr. Bülent Soyupak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hayvansal proteinlerin fazla tüketilmesi, yüksek miktarda tuz alımı, rafine şekerler ve şekerli ürünlerin beslenmede çok yer tutması, kahve ya da kakao tarzı gıdaların çok tüketilmesi de nedenler arasında sayılabilir. Özellikle daha önce kalsiyum taşı veya kalıtsal yatkınlığı olanlarda ve böbreklerinde yapısal anomalisi bulunan hastalar ile metabolik bozukluğa bağlı taş öyküsü gelişenlerde risk artıyor.       Ağrı şiddeti kişiden kişiye değişiyor   Tanıdaki en önemli yardımcı hasta öyküsü. Çünkü inatçı böbrek taşı hastaları, şiddeti kişiye göre değişmekle birlikte ağrıdan şikayet ediyor. Hastalar ağrıyı “yan ağrısı” olarak tarif ediyor. Ayrıca sık idrara çıkma isteği, idrarda kanama, bulantı veya kusma da görülebiliyor. Bazı hastalarda böbrek taşına bağlı şikayet yokken, başka amaçla yapılan tetkikler sonucunda da tesadüfen böbrek taşı saptanabiliyor.     Taşın boyutu büyüdükçe düşürme şansı azalıyor   Yapılan incelemeler sonucu böbrek taşı tanısı konulan hastanın tedavisinin taşın büyüklüğü ve böbreğin içindeki yerleşimine göre planlandığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Soyupak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Taşın boyutu büyüdükçe hastanın bunu kendiliğinden düşürme şansı da azalıyor. Ayrıca böbrek toplayıcı sistemlerinde, üst kısımda yerleşen taşların düşme ihtimali alt kısımda yerleşenlere oranla daha fazla oluyor. Hastanın taşa bağlı olan ağrısının şiddeti, taşın böbrekte şişmeye sebep olması veya olmaması ve böbrek fonksiyonlarını bozup bozmamasına göre tedavi şekli belirleniyor.”   İnatçı böbrek taşı hastalığında taşın cinsinin de tedavi şeklini belirlemede önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Soyupak, “Kalsiyum taşları ile ürik asit taşlarının tedavisinde seçilebilecek tedaviler farklılık gösteriyor. Ancak hangi tedavi verilirse verilsin, temel amaç idrardaki kristallerin çözünürlüğünü artırmak ve çökelmesinin önüne geçmek oluyor” diyor.  

 

 

Üriner sistem taşları zaman zaman herhangi bir sıkıntı yaratmazken, bazen de dayanılması güç ağrılar nedeniyle hayatı çekilmez hale getirebiliyor. Taşların ortaya çıkmasında ise yaşanılan coğrafyadan beslenme alışkanlıklarına kadar pek çok faktörün rol oynadığı biliniyor. Acıbadem Adana Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Soyupak, önlem alınmadığı takdirde ağrının yanı sıra çok daha ciddi sorunlara yol açabilen taşların oluşumunda riski azaltmak hatta ortadan kaldırmak için sıvı tüketiminin önemine dikkat çekiyor.

 

 

Böbrek taşları, ülkemizde de sık rastlanan ürolojik sorunlardan birini oluşturuyor. Hastalık tedavi edilmesine karşın her yıl yüzde 5-10 oranında tekrarlama riski bulunuyor. Yani bir kez böbrek taşı sorunu yaşayıp tedavi gören bir kişide, önlem alınmadığı takdirde beş yıl sonra yeniden böbrek taşı olması ihtimali yüzde 40-50’ye ulaşıyor. Aynı zamanda, metabolik hastalığı ya da kalıtımsal faktörleri olanlarda bu riskin daha da arttığı görülüyor. Dolayısıyla kısa sürede yeni taş gelişimi olanlarda, inatçı taş hastalığından söz edilebiliyor. Sorunun ortaya çıkmasında genetik etkenlerden, böbreklerdeki yapısal bozukluklara kadar farklı nedenler söz konusu olsa da en önemli etkenlerden birini beslenme alışkanlıkları oluşturuyor. Acıbadem Adana Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Soyupak, bu nedenle inatçı böbrek taşı problemi olanların daha ciddi sorunlarla karşılaşmaması için özellikle beslenme alışkanlıkları ve sıvı tüketim miktarına dikkat etmesi gerektiğini vurguluyor. Kişiye göre değişmekle beraber günlük ortalama 2-2.5 litre su içilmesi önem taşıyor.

 

Beslenme alışkanlıkları en önemli neden

 

Taşların yaklaşık yüzde 80’ini kalsiyum oksalat taşları oluşturuyor. Bunun dışında enfeksiyona bağlı taşlar ile ürik asit, sistin ve kalsiyum fosfat taşları da görülebiliyor. İdrar yolu enfeksiyonu, böbrekteki yapısal bozukluklar, bazı ilaçlar ve genetik faktörler de taş oluşumunda etkili oluyor. Ancak özellikle beslenmeye bağlı faktörler ve yeterli miktarda sıvı tüketilmemesinin en önemli etkeni oluşturduğunu hatırlatan Prof. Dr. Bülent Soyupak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hayvansal proteinlerin fazla tüketilmesi, yüksek miktarda tuz alımı, rafine şekerler ve şekerli ürünlerin beslenmede çok yer tutması, kahve ya da kakao tarzı gıdaların çok tüketilmesi de nedenler arasında sayılabilir. Özellikle daha önce kalsiyum taşı veya kalıtsal yatkınlığı olanlarda ve böbreklerinde yapısal anomalisi bulunan hastalar ile metabolik bozukluğa bağlı taş öyküsü gelişenlerde risk artıyor.  

 

 

Ağrı şiddeti kişiden kişiye değişiyor

 

Tanıdaki en önemli yardımcı hasta öyküsü. Çünkü inatçı böbrek taşı hastaları, şiddeti kişiye göre değişmekle birlikte ağrıdan şikayet ediyor. Hastalar ağrıyı “yan ağrısı” olarak tarif ediyor. Ayrıca sık idrara çıkma isteği, idrarda kanama, bulantı veya kusma da görülebiliyor. Bazı hastalarda böbrek taşına bağlı şikayet yokken, başka amaçla yapılan tetkikler sonucunda da tesadüfen böbrek taşı saptanabiliyor.

 

 

Taşın boyutu büyüdükçe düşürme şansı azalıyor

 

Yapılan incelemeler sonucu böbrek taşı tanısı konulan hastanın tedavisinin taşın büyüklüğü ve böbreğin içindeki yerleşimine göre planlandığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Soyupak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Taşın boyutu büyüdükçe hastanın bunu kendiliğinden düşürme şansı da azalıyor. Ayrıca böbrek toplayıcı sistemlerinde, üst kısımda yerleşen taşların düşme ihtimali alt kısımda yerleşenlere oranla daha fazla oluyor. Hastanın taşa bağlı olan ağrısının şiddeti, taşın böbrekte şişmeye sebep olması veya olmaması ve böbrek fonksiyonlarını bozup bozmamasına göre tedavi şekli belirleniyor.”
 

İnatçı böbrek taşı hastalığında taşın cinsinin de tedavi şeklini belirlemede önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Soyupak, “Kalsiyum taşları ile ürik asit taşlarının tedavisinde seçilebilecek tedaviler farklılık gösteriyor. Ancak hangi tedavi verilirse verilsin, temel amaç idrardaki kristallerin çözünürlüğünü artırmak ve çökelmesinin önüne geçmek oluyor” diyor.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.