İş dünyası ‘tarım ve gıda’yı masaya yatırdı

07.06.2020 - 17:02, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1700+ kez okundu.
 

İş dünyası ‘tarım ve gıda’yı masaya yatırdı

ÇUKUROVA SİFED’in gerçekleştirdiği internet seminerinde koronavirüs sürecinde ‘Tarımda Yeni Normaller’ konusu irdelendi
  ADANA – Tüm sektörleri olumsuz etkileyen koronavirüs sürecinde ekonomi dünyasına online toplantılarla katkı sunan Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (ÇUKUROVA SİFED) bu kez tarım sektörünü masaya yatırdı. Zoom uygulaması üzerinden ‘Tarımda Yeni Normaller’ konulu webinar (internet semineri) ile tarım ve gıdanın pandemi sürecinde en önemli sektörlerin başında geldiğine dikkat çekildi. Moderatörlüğünü Mersin Girişimci İş Kadınları Derneği (GİŞKAD) Başkanı, Akademisyen, Ayferi Tuğcu’nun üstlendiği seminere konuşmacı olarak; SÜTAŞ Başkan Vekili ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı Serpil Veral, DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren, Mersin Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta’ya ve Adana Genç İş İnsanları Derneği (ADANAGİAD) Başkanı Halid Milli, konuşmacı olarak katıldı. SÖNMEZ, BAŞARININ YOLUNU ANLATTI Seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜRKONFED Başkan Yardımcısı, ÇUKUROVA SİFED ve Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkanı Süleyman Sönmez, Covid-19’un tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ağır hasarlar bıraktığını, iş dünyasının tüm planlarını ertelediğini, küçük ve orta boy işletmeler, aile şirketleri, esnaf ve sanatkarların büyük ölçüde kepenk açamadığını, 2.5 aylık süre zarfında iş dünyasında neredeyse yaprak kıpırdamadığını vurguladı. Tüm dünyada stratejik öneme sahip tarım sektörünün de bu salgın nedeniyle büyük badireler atlattığını ifade eden Sönmez, toprağa, Adana ve Mersin’e, Çukurova Bölgesine, ülkemiz tarımına olan inançları gereği bilgiyi olabildiğince yayarak, yeni fikirler geliştirerek ama her şeyden önce tarımı önceleyerek, odaklanarak ve inanarak ilerlenmesi gerektiğini kaydetti. Sönmez, “Ancak bu şekilde başarıya ulaşabiliriz” diye konuştu. GIDA GÜVENLİĞİNE VURGU YAPTI Pandemi sürecinde özellikle Çukurova Bölgesi’ndeki tarım sektöründe bazı olumsuzluklar yaşandığını, gerek buğday ve narenciye, gerekse meyve bahçelerinde önce soğuk, yağmur ve don ardından gelen çöl sıcaklarının hem hububatın, sebzelerin hem de meyvelerin olgunlaşmasını engellediğini, olgunlaşmaya yüz tutmuş meyveleri de ya yaraladığını ya da dalından düşürdüğünü anımsatan Sönmez, şunları söyledi:  “Soğan, patates ve karpuzda ithalattan kaynaklı sorunlar yaşandı. İhracat sınırlaması büyük sorun teşkil etti.Bu süreçte dünyanın en kritik sektörünün tarım ve gıda olduğu anlaşıldı. Sağlıkla ilgili çalışmaların yanında gıda üretimi için de önemli adımlar atmamız ve ülkemizin gıda güvenliğini sağlaması kaçınılmaz bir gerçek. Türkiye’nin bir gıda krizi ile karşı karşıya kalma olasılığı göz önüne alınmalıdır. Yaş meyve ve sebze üretiminde, sera ve toprak tarımında büyük tecrübe kazanan ülkemizde tarıma sunulacak yeni olanaklar, destekler büyük önem taşıyor. Tarım, gıda üretimi, paketleme, depolama, işleme, perakende ve lojistik boyutuyla gıda dağıtımında alınacak tedbirler de hayati önem taşımaktadır. AYFERİ TUĞCU: İŞ DÜNYASI YOKSULLUĞU BİTİRMEK İSTİYOR Seminer moderatörü Ayferi Tuğcu, tarım ve gıda güvenliğinin pandemi sürecinde öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, Türkiye’nin bu dönemdeki konumunu sağlık, tarım ve gıda üzerine oturtması gerektiğini söyledi. Tuğcu, iş dünyasının yoksulluğu ortadan kaldırmak, refah düzeyini yükseltmek için uğraş verdiğini söyledi. HALİD MİLLİ: ÇUKUROVA, TARIMIN BAŞKENTİDİR ADANAGİAD Başkanı Halid Milli ise Çukurova tarımının geniş boyutları olduğunu vurguladı. Tarımın ana kaynağı iklim, su ve toprağın buluştuğu Çukurova’nın dünyanın tarıma en elverişli ovalarından biri olduğuna dikkat çeken Halid Milli, “Adam eksen adam biter sözünün anavatanı Çukurova’dır, Adana’dır. Burada çay ve fındık haricinde her şey yetişir” dedi. Adana, Mersin ve Hatay’ı baz alarak Çukurova Bölgesi’nin Türkiye’nin bitkisel üretiminin yüzde 12’sini,  büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yüzde 3’ünü, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yüzde 6’sını, örtü altı meyve ve sebze üretiminin ise yüzde 32’sini gerçekleştirdiğini dile getiren Milli, “Ülkemizde işlenen toprağın yüzde 4’ü Çukurova Bölgesi’ndedir. Çukurova, tarımsal anlamda Türkiye’nin başkentidir. Tarımda plansızlık ve yapısal sorunlar var. Örneğin turunçgilde ihracat kapıları kapandığında ya da sınırlandırıldığında ürünlerimiz çöp fiyatına satılıyor. Ayrıca ithal ürünlere para ödüyoruz. Örneğin geçen yıl yağlı tohum ithalatına 5 milyar dolar ödemişiz. Biz neden yağlı tohumları üretemiyoruz? Bu kadar dövizi neden yurtdışına akıtıyoruz? 1 milyon ton pamuk ihtiyacımız varsa neden bir milyon ton pamuğu kendimiz üretemiyoruz? Türkiye olarak önce halkımızın ihtiyacı olan stratejik ürünleri üretmeliyiz. Koronavirüs sürecindeki riskleri de göz önüne alarak planlı bir şekilde stoklu üretim deseni ve küresel iklim değişikliğine göre üretim modeli geliştirmeliyiz” diye konuştu. GÜL AKYÜREK BALTA: İLERİ TEKNOLOJİ KULLANILMALI TÜİOSB Başkanı Gül Akyürek Balta da, TÜİOSB olarak Mersin’in yetersiz sanayi alanlarını genişletmek amacıyla yola çıktıklarını, yurtiçi ve yurtdışında rekabet alanı oluşturarak, bölgeye ve ülkeye ekonomik anlamda kazanç sağlamak istediklerini söyledi. TÜİOSB’nin su ürünlerinin işlenmesinden, tıbbi ve aromatik, bakliyat, baharat, kuruyemiş, konserve gıda, sebze-meyve kurutma tesislerine kadar hammaddeyi mamüle dönüştürme işletmeleriyle tüm gıda sektörüne hizmet verecek şekilde planlandığını kaydeden Balta, “Gıda işleme teknolojileriyle hasat sonrası tarım ürünlerini geniş perspektifte ele alacak, maksimum katma değer yaratacak üreticileri bir araya getirdik. Gıda üretiminin geleneksel yöntemlerle devam etmesi çok mümkün görünmüyor. Geleneksel yöntemlerin artık yerini ileri teknolojiye bırakması gerekiyor” dedi. SERPİL VERAL: TÜRKİYE, DÜNYADA TARIM-GIDA DEVİ OLABİLİR SÜTAŞ Başkan Vekili ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Serpil Veral ise yeni normalde sanayi politikasının iş dünyası üzerindeki etkisini anlattı. Türkiye tarım sektörünün uluslar arası rekabet gücünün düşük olduğunu kaydeden Veral, “Ülkemizde 28 milyon iş gücünün 5.5 milyonu tarımda çalışıyor. Yaklaşık 25 milyon kişi geçimini tarımdan sağlıyor. Dünyanın gündemindeki konu gıda güvenliği. Gıda sektörü imalat sanayinin yüzde 20’sini içeriyor ve rekabet gücü, verimliliği yüksek bir sektör. Gıda sektörü, 18 milyar dolar ihracat ile de dış ticarette fazla veren dördüncü sektör. Durum böyle olunca tarım ve gıda sektörünün koordineli çalışması gerekiyor. Bu koordinasyon sağlanabilirse Türkiye’yi dünyada gerçekten bir tarım-gıda devi yapabiliriz. Bu performansın işleyebilmesi için de bir üst koordinasyona ihtiyaç var. Üst koordinasyon oluşursa bir çok sorunu da çözebiliriz. Tarım ve gıda sektörünün hem kendi faaliyet alanındaki çeşitlilikleri hem de tedarik zincirinin oldukça geniş yapısından kaynaklanan kurumsal bir koordinasyon mekanizması oluşturulmalı. Cumhurbaşkanlığı Gıda, Tarım, Orman ve Hayvancılık Koordinasyonu Kurulu’nun kurulmasını son derece önemli buluyoruz. Bu talebimizi sayın Cumhurbaşkanımıza ilettik. Kurulun oluşmasını hızlandırmak adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Fuat Oktay ile de konuyu görüştük ve gündeme alınmasını talep ettik” şeklinde konuştu. OZAN DİREN: TARIMA, TÜRKİYE’NİN PETROLÜ OLARAK BAKMALIYIZ DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren de Çukurova’nın en önemli tarım merkezlerinin başında geldiğini söyledi. Tarım ve tarıma dayalı sanayinin aslında yerleşik hayata geçtikten sonra beraber doğan iki sektör olduğuna işaret eden Diren, şunları söyledi: “Farkında olmadığımız bir konu var. Zaman içinde biraz para kazanmaya doğru kaydığı için gıda veya tarıma dayalı sanayi sektörü ana konusundan sapmaya başlamış. ‘Biz, ne yapıyoruz’ sorusunu sormalıyız. Farkındalık oluşturursak amacımıza ulaşabiliriz. Tarım ürünlerini doğru inovasyonla doğru yönlere kanalize etmeliyiz. Sağlık açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da tarım sektörü çok kuvvetli bir sektör. Tarım sektörüne Türkiye’nin petrolü olarak bakmak lazım. Tarıma dayalı sanayiye baktığımızda içecek sektörü 1 milyon çiftçi ile çalışıyor, 350-400 milyon dolar arasında ihracat yapıyor. Tarım aynı zamanda kadın istihdamının yüzde 35’le en yüksek olduğu bir sektör. Tarım çevresel açıdan da dünyaya pozitif hizmet sunan bir alan. Tarım şirketlerinin düzgün üretim yapması, çevreye duyarlı, güvenilir, ülke ekonomisine katma değer oluşturacak, herkesle işbirliği yapabilecek bir yapıda olması gerekiyor.” Diren, koronavirüs döneminde hammaddenin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından seminere zoom uygulaması üzerinden katılan konuklar, akıllarına takılan soru işaretlerine yanıt aradı.    
ÇUKUROVA SİFED’in gerçekleştirdiği internet seminerinde koronavirüs sürecinde ‘Tarımda Yeni Normaller’ konusu irdelendi

 

ADANA – Tüm sektörleri olumsuz etkileyen koronavirüs sürecinde ekonomi dünyasına online toplantılarla katkı sunan Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (ÇUKUROVA SİFED) bu kez tarım sektörünü masaya yatırdı.
Zoom uygulaması üzerinden ‘Tarımda Yeni Normaller’ konulu webinar (internet semineri) ile tarım ve gıdanın pandemi sürecinde en önemli sektörlerin başında geldiğine dikkat çekildi.
Moderatörlüğünü Mersin Girişimci İş Kadınları Derneği (GİŞKAD) Başkanı, Akademisyen, Ayferi Tuğcu’nun üstlendiği seminere konuşmacı olarak; SÜTAŞ Başkan Vekili ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı Serpil Veral, DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren, Mersin Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta’ya ve Adana Genç İş İnsanları Derneği (ADANAGİAD) Başkanı Halid Milli, konuşmacı olarak katıldı.
SÖNMEZ, BAŞARININ YOLUNU ANLATTI
Seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜRKONFED Başkan Yardımcısı, ÇUKUROVA SİFED ve Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkanı Süleyman Sönmez, Covid-19’un tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ağır hasarlar bıraktığını, iş dünyasının tüm planlarını ertelediğini, küçük ve orta boy işletmeler, aile şirketleri, esnaf ve sanatkarların büyük ölçüde kepenk açamadığını, 2.5 aylık süre zarfında iş dünyasında neredeyse yaprak kıpırdamadığını vurguladı.
Tüm dünyada stratejik öneme sahip tarım sektörünün de bu salgın nedeniyle büyük badireler atlattığını ifade eden Sönmez, toprağa, Adana ve Mersin’e, Çukurova Bölgesine, ülkemiz tarımına olan inançları gereği bilgiyi olabildiğince yayarak, yeni fikirler geliştirerek ama her şeyden önce tarımı önceleyerek, odaklanarak ve inanarak ilerlenmesi gerektiğini kaydetti. Sönmez, “Ancak bu şekilde başarıya ulaşabiliriz” diye konuştu.
GIDA GÜVENLİĞİNE VURGU YAPTI
Pandemi sürecinde özellikle Çukurova Bölgesi’ndeki tarım sektöründe bazı olumsuzluklar yaşandığını, gerek buğday ve narenciye, gerekse meyve bahçelerinde önce soğuk, yağmur ve don ardından gelen çöl sıcaklarının hem hububatın, sebzelerin hem de meyvelerin olgunlaşmasını engellediğini, olgunlaşmaya yüz tutmuş meyveleri de ya yaraladığını ya da dalından düşürdüğünü anımsatan Sönmez, şunları söyledi:
 “Soğan, patates ve karpuzda ithalattan kaynaklı sorunlar yaşandı. İhracat sınırlaması büyük sorun teşkil etti.Bu süreçte dünyanın en kritik sektörünün tarım ve gıda olduğu anlaşıldı. Sağlıkla ilgili çalışmaların yanında gıda üretimi için de önemli adımlar atmamız ve ülkemizin gıda güvenliğini sağlaması kaçınılmaz bir gerçek. Türkiye’nin bir gıda krizi ile karşı karşıya kalma olasılığı göz önüne alınmalıdır. Yaş meyve ve sebze üretiminde, sera ve toprak tarımında büyük tecrübe kazanan ülkemizde tarıma sunulacak yeni olanaklar, destekler büyük önem taşıyor. Tarım, gıda üretimi, paketleme, depolama, işleme, perakende ve lojistik boyutuyla gıda dağıtımında alınacak tedbirler de hayati önem taşımaktadır.
AYFERİ TUĞCU: İŞ DÜNYASI YOKSULLUĞU BİTİRMEK İSTİYOR
Seminer moderatörü Ayferi Tuğcu, tarım ve gıda güvenliğinin pandemi sürecinde öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, Türkiye’nin bu dönemdeki konumunu sağlık, tarım ve gıda üzerine oturtması gerektiğini söyledi. Tuğcu, iş dünyasının yoksulluğu ortadan kaldırmak, refah düzeyini yükseltmek için uğraş verdiğini söyledi.
HALİD MİLLİ: ÇUKUROVA, TARIMIN BAŞKENTİDİR
ADANAGİAD Başkanı Halid Milli ise Çukurova tarımının geniş boyutları olduğunu vurguladı. Tarımın ana kaynağı iklim, su ve toprağın buluştuğu Çukurova’nın dünyanın tarıma en elverişli ovalarından biri olduğuna dikkat çeken Halid Milli, “Adam eksen adam biter sözünün anavatanı Çukurova’dır, Adana’dır. Burada çay ve fındık haricinde her şey yetişir” dedi.
Adana, Mersin ve Hatay’ı baz alarak Çukurova Bölgesi’nin Türkiye’nin bitkisel üretiminin yüzde 12’sini,  büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yüzde 3’ünü, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yüzde 6’sını, örtü altı meyve ve sebze üretiminin ise yüzde 32’sini gerçekleştirdiğini dile getiren Milli, “Ülkemizde işlenen toprağın yüzde 4’ü Çukurova Bölgesi’ndedir. Çukurova, tarımsal anlamda Türkiye’nin başkentidir. Tarımda plansızlık ve yapısal sorunlar var. Örneğin turunçgilde ihracat kapıları kapandığında ya da sınırlandırıldığında ürünlerimiz çöp fiyatına satılıyor. Ayrıca ithal ürünlere para ödüyoruz. Örneğin geçen yıl yağlı tohum ithalatına 5 milyar dolar ödemişiz. Biz neden yağlı tohumları üretemiyoruz? Bu kadar dövizi neden yurtdışına akıtıyoruz? 1 milyon ton pamuk ihtiyacımız varsa neden bir milyon ton pamuğu kendimiz üretemiyoruz? Türkiye olarak önce halkımızın ihtiyacı olan stratejik ürünleri üretmeliyiz. Koronavirüs sürecindeki riskleri de göz önüne alarak planlı bir şekilde stoklu üretim deseni ve küresel iklim değişikliğine göre üretim modeli geliştirmeliyiz” diye konuştu.
GÜL AKYÜREK BALTA: İLERİ TEKNOLOJİ KULLANILMALI
TÜİOSB Başkanı Gül Akyürek Balta da, TÜİOSB olarak Mersin’in yetersiz sanayi alanlarını genişletmek amacıyla yola çıktıklarını, yurtiçi ve yurtdışında rekabet alanı oluşturarak, bölgeye ve ülkeye ekonomik anlamda kazanç sağlamak istediklerini söyledi. TÜİOSB’nin su ürünlerinin işlenmesinden, tıbbi ve aromatik, bakliyat, baharat, kuruyemiş, konserve gıda, sebze-meyve kurutma tesislerine kadar hammaddeyi mamüle dönüştürme işletmeleriyle tüm gıda sektörüne hizmet verecek şekilde planlandığını kaydeden Balta, “Gıda işleme teknolojileriyle hasat sonrası tarım ürünlerini geniş perspektifte ele alacak, maksimum katma değer yaratacak üreticileri bir araya getirdik. Gıda üretiminin geleneksel yöntemlerle devam etmesi çok mümkün görünmüyor. Geleneksel yöntemlerin artık yerini ileri teknolojiye bırakması gerekiyor” dedi.
SERPİL VERAL: TÜRKİYE, DÜNYADA TARIM-GIDA DEVİ OLABİLİR
SÜTAŞ Başkan Vekili ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Serpil Veral ise yeni normalde sanayi politikasının iş dünyası üzerindeki etkisini anlattı. Türkiye tarım sektörünün uluslar arası rekabet gücünün düşük olduğunu kaydeden Veral, “Ülkemizde 28 milyon iş gücünün 5.5 milyonu tarımda çalışıyor. Yaklaşık 25 milyon kişi geçimini tarımdan sağlıyor. Dünyanın gündemindeki konu gıda güvenliği. Gıda sektörü imalat sanayinin yüzde 20’sini içeriyor ve rekabet gücü, verimliliği yüksek bir sektör. Gıda sektörü, 18 milyar dolar ihracat ile de dış ticarette fazla veren dördüncü sektör. Durum böyle olunca tarım ve gıda sektörünün koordineli çalışması gerekiyor. Bu koordinasyon sağlanabilirse Türkiye’yi dünyada gerçekten bir tarım-gıda devi yapabiliriz. Bu performansın işleyebilmesi için de bir üst koordinasyona ihtiyaç var. Üst koordinasyon oluşursa bir çok sorunu da çözebiliriz. Tarım ve gıda sektörünün hem kendi faaliyet alanındaki çeşitlilikleri hem de tedarik zincirinin oldukça geniş yapısından kaynaklanan kurumsal bir koordinasyon mekanizması oluşturulmalı. Cumhurbaşkanlığı Gıda, Tarım, Orman ve Hayvancılık Koordinasyonu Kurulu’nun kurulmasını son derece önemli buluyoruz. Bu talebimizi sayın Cumhurbaşkanımıza ilettik. Kurulun oluşmasını hızlandırmak adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Fuat Oktay ile de konuyu görüştük ve gündeme alınmasını talep ettik” şeklinde konuştu.
OZAN DİREN: TARIMA, TÜRKİYE’NİN PETROLÜ OLARAK BAKMALIYIZ
DİMES Genel Müdürü ve TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ozan Diren de Çukurova’nın en önemli tarım merkezlerinin başında geldiğini söyledi. Tarım ve tarıma dayalı sanayinin aslında yerleşik hayata geçtikten sonra beraber doğan iki sektör olduğuna işaret eden Diren, şunları söyledi:
“Farkında olmadığımız bir konu var. Zaman içinde biraz para kazanmaya doğru kaydığı için gıda veya tarıma dayalı sanayi sektörü ana konusundan sapmaya başlamış. ‘Biz, ne yapıyoruz’ sorusunu sormalıyız. Farkındalık oluşturursak amacımıza ulaşabiliriz. Tarım ürünlerini doğru inovasyonla doğru yönlere kanalize etmeliyiz. Sağlık açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da tarım sektörü çok kuvvetli bir sektör. Tarım sektörüne Türkiye’nin petrolü olarak bakmak lazım. Tarıma dayalı sanayiye baktığımızda içecek sektörü 1 milyon çiftçi ile çalışıyor, 350-400 milyon dolar arasında ihracat yapıyor. Tarım aynı zamanda kadın istihdamının yüzde 35’le en yüksek olduğu bir sektör. Tarım çevresel açıdan da dünyaya pozitif hizmet sunan bir alan. Tarım şirketlerinin düzgün üretim yapması, çevreye duyarlı, güvenilir, ülke ekonomisine katma değer oluşturacak, herkesle işbirliği yapabilecek bir yapıda olması gerekiyor.”
Diren, koronavirüs döneminde hammaddenin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından seminere zoom uygulaması üzerinden katılan konuklar, akıllarına takılan soru işaretlerine yanıt aradı.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.