KÜLLERİNDEN DOĞAN ANKA

31.10.2019 - 16:08, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2450+ kez okundu.
 

KÜLLERİNDEN DOĞAN ANKA

                                                                                                   …                                                                                                  ‘’ elleri yara çocuklar, asılı kuytularda                                                                                                          kaçıncı kavimler göçü bu                                                                                                                                           koşuyor peşimden:                                                                                                                      bize bir ömür ver, üşüyoruz     bizi de büyüt acılarınla…’’    Şair-yazar Ruhan Mavruk, 2019 Mayıs ayında, Aysad yayınları tarafından  diğer kitaplarından derleyip yeni şiirlerini de eklediği ‘’ İncinmesin Kıyılarımız ‘’ adlı bir seçkisini yayınladı. Şair, ilk kitabı, 1994 yılında Berfin Yayınları’ndan çıkan ‘’İda Dağı Çöz Beni’’ile Mavi Dergisi İlk Yapıtlar birincilik ödülüne layık görüldü. ‘’Derinliğin Serinliği isimli aforizmalar ve felsefe alıntıları ‘Ulusal Yayıncılık’tan çıktı (1996).  İkinci şiir kitabı Gerçek Sanat Yayınları'nda hayat bulan’’ Leyla ‘dan Beri ‘’(1998 ).Bunu’’ Fiyortlar’’ adlı anlatı -şiir kitabı ( Daima Yayıncılık ,2005 ) ve  Ayışığı kitaplığından çıkan ‘’Issız Ada ve Savaş Zırhlısı’’ adlı denemeleri izledi( 2017).  2018 Aralık ayında Aysad Yayınları’’ İda Dağı Çöz Beni’nin’’ üçüncü ve Fiyortlar’ın ikinci baskısını yayına hazırladı. 2019'un Aralık ayında Güney Havadis Gazetesi tarafından kendisine,Toplumcu Gerçekçi  Şiir ve Modernite dalında En İyi Şair Ödülü, 2019 Mayıs ayında ise Sanat Durağı Kültür Evi tarafından , Yaşamın Ve Şiirin Ustası ödülleri verildi. Radyo Umut ,Çevre Radyo ve Özgür Radyo’da kültür-edebiyat programları yaptı.Tıp, Biyoloji, Eczacılık Fakültelerinde Tıbbi Çeviri,TOEFL, ÜDS, KPDS dersleri verdi.İnsancıl,Önsöz,Berfin Bahar,Öğretmen Dünyası,Sanat ve Hayat gibi dergilerde yazı ve şiirleri yayınlandı. Bu kitabın içerdiği anlam, yayın ve dağıtım alanındaki güçlükler konusunda ve hayata dair ne varsa öğrenmek için bir söyleşi yaptık şairle. - Hoş geldiniz öncelikle bu başarılı seçki için sizi tebrik ediyorum. - Ben teşekkür ediyorum. Egemen Gazetesi Adana ‘daki ilk yıllarımdan bu yana beni şiir yolculuğumda hiç yalnız bırakmadı . Şiirle nasıl tanıştınız, yaşamınızdaki yeri ne ? - Şiire tutkum daha okula gitmediğim yıllarda başladı. Duvarlarımızda Che’nin, Fidel'in resimleri asılıydı Pir Sultan Abdal’ın deyişleri, Fuzuli’nin yüzyıllardan geçip bize ulaşan sesinin benim için ne kadar büyük bir şans olduğunu sonradan öğrenecektim. Üniversite yıllarında ülkenin sömürgeleştirilmesine karşı verilen mücadele, halkın içinde bulunduğu yoksulluk ve yoksunluk; hepsi hepsi bu tutkuyu besledi… ‘’ Şiir, ölümsüz gerçekliği içinde yaşamın dile getirilmesidir.’’diyor Shelley .Ben onu yapmaya çalıştım. Vardiyadan çıkan bir işçinin gülüşü olsun istedim,yalnız bir ihtiyarın ellerini ısıtsın…  Şimdi ise söyleyeceğim tek söz var;’’şiir benim varoluş biçimim.’’ -Gerçekleri yazmaktan sakınmayan bir sanatçı olarak nasıl bir serüvendi yaşadığınız bu ülkede ve bu dünyada? - Ne yazık ki kültür endüstrinin hizmetinde. Burjuva kültür hegemonyası insanların sorunlarını yazan, çözümler üretmeye çalışan sanatçıları imha etmeye çalışıyor. Önce bir yalnızlaştırma şeklinde ortaya çıkıyor bu süreç,yayın,dağıtım ve tanıtım aşamalarındaki zorluklar bunu izliyor,bu süreç öldürümlere kadar gidiyor, Sabahhattin Ali örneğinde olduğu gibi…  Dünya Tarihi bu tür kıyımlarla dolu; ABD’de Mc.Carty dönemi, Güney Amerika ülkelerinde stadyumlarda toplanan muhalif sanatçıların öldürülmesi, uçaktan atılması gibi …Hiçbir şey de onların sesini yok edememiştir ,çünkü sanat acının ve özgürlüğün çocuğudur. Bu nedenle yabancılaşma ve yozlaşmanın dayatılmak istendiği sanat piyasalarından hep uzak durdum.  Henüz yaşıyorum ama, belirttiğim diğer tüm baskılar var ; yok sayılma, hukuki süreçlerle yıpratılma, işini kaybetme… Önemli olan böyle günlerden utanmadan çıkmak.  Sevgili Şükran Yurdakul'un şu dizeleri ne kadar önemli Türkiyeli muhalifler için: ‘’ Biz ki acılar kuşağından  ellerimizi kirletmeden geçtik …’’ - Peki biçimde hangi hedefleri izlediniz yazınınız için? - Ben Macar ve Çekoslavak şairlerini toplumsal altüst oluş dönemlerinin o ulaşılmaz lirizmini seviyorum: ‘’sen yaralısın, dedi içlerinden biri  yüzündeki safran hüznü bize ver  Bunlar yalnız yürüdüğün yolların dikenleri  Bizim acımız senin şiirine yeter…’’  İmgesel bir dille yazıyorum şiirlerimi.Yaşamın içinde içtenlikle varoluşumuz imgelerin canlılığını belirliyor, kimlik adlı şiirimde; ‘’… ağrılı düştü gün ışığı/ yaralı günlerin üzerine/ bizi hatırla diye diye/ geldi üşüştü ellerime pervaneler/ döküldü bir iç çekiş/ kan bulaştı mısraya yine /ama öyle evcil bir hikaye değil ki bu/ her acı sığmıyor işte şiire …’’  diye bir not düşmüşüm.  Felsefi ve mitolojik ögeler kullandım, derinlik yaratabilmek için .Bazen de ‘’ironi’’den yararlandım, onca hüznü verirken de güldürebileyim insanları diye, düşündürerek… İnsan dünyadan sanat aracılığı ile yakasını kurtarır ama hayata bağlanması da yine sanat aracılığıyla olur diyor Goethe.’’ vurgun yemiş bir prens gibi şiir /kayalıklardan, mercan adalarından geçip/ içimdeki dehlizleri/ döküyor ateşten tanecikleri bir bir…’’ diye yazdım; acının verdiği stresten nasıl kurtulduğumuzu ifade etmek için.’’ - Kadın cinayetlerinin giderek arttığını görüyoruz, üzülerek. Hem bu olgu ,hem çocukların ve sahipsiz hayvanların katledilmesi konusunda  neler düşünüyorsunuz? - Her ikisi de insana ve doğaya karşı işlenmiş suçlar. Çünkü her iki tarafın da kendini savunacak gücü yok, ya da orantısız… Kadın cinayetlerinin altında ekonomik, kültürel ve politik faktörler yer alıyor. Ekonomik etkenler zaten bilinen engeller. Kültürel ve politik sorunları ise iyi kavramak gerekiyor. Burjuva  Kültür Hegemonyası feodal değerleri kullanıyor. Çünkü töre bir toplumun yarattığı gelenek ve üst değerler değil, egemen anlayışların güçlerini sürdürmek için kullandığı manüpilatif yöntemlerden biridir. Bir diğer politik etkene gelince. Hemen şu soruyu sormak geliyor aklıma : Kimler öldürüyor kadınları, çocukları ve sokak hayvanlarını, niçin korunuyor bu insanlar!  -Son bir sorumuz olacak size, ülke ve dünya edebiyatında kimlerden ve nelerden beslendiniz, severek izlediğiniz şairler kimler? -Ben Pir Sultan Abdal'ı severim. Sonra Dadaloğlu, Fuzuli ,Nefi, Şair Eşref ,Abdulkadir Bulut, Adnan Yücel, Ece Ayhan…  Dünya edebiyatından; Aragon ,Neruda, Edward Simon Bolivar, Fransız sembolistleri, Klasikler , Romantizm Akımı’nın şairleri ve daha niceleri…Elbette her dönemin şiiri farklı özellikler taşıyor ve her şair ayrı bir dünya aslında .Deryaya dalmak gerek…  -Çok teşekkür ediyoruz ,daha uzun yıllar bizimle olmanız dileğiyle … Ruhan Mavruk: Ben teşekkür ediyorum. Her şey şiir gibi, su gibi olsun, sığlık gri bir tül gibi örtmesin gerçeği…

 

                                                                                                 …

                                                                                                 ‘’ elleri yara çocuklar, asılı kuytularda

                                                                                                         kaçıncı kavimler göçü bu                          

                                                                                                                koşuyor peşimden:

                                                                                                                     bize bir ömür ver, üşüyoruz     bizi de büyüt acılarınla…’’

 

 Şair-yazar Ruhan Mavruk, 2019 Mayıs ayında, Aysad yayınları tarafından  diğer kitaplarından derleyip yeni şiirlerini de eklediği ‘’ İncinmesin Kıyılarımız ‘’ adlı bir seçkisini yayınladı.

Şair, ilk kitabı, 1994 yılında Berfin Yayınları’ndan çıkan ‘’İda Dağı Çöz Beni’’ile Mavi Dergisi İlk Yapıtlar birincilik ödülüne layık görüldü. ‘’Derinliğin Serinliği isimli aforizmalar ve felsefe alıntıları ‘Ulusal Yayıncılık’tan çıktı (1996).

 İkinci şiir kitabı Gerçek Sanat Yayınları'nda hayat bulan’’ Leyla ‘dan Beri ‘’(1998 ).Bunu’’ Fiyortlar’’ adlı anlatı -şiir kitabı ( Daima Yayıncılık ,2005 ) ve  Ayışığı kitaplığından çıkan ‘’Issız Ada ve Savaş Zırhlısı’’ adlı denemeleri izledi( 2017).

 2018 Aralık ayında Aysad Yayınları’’ İda Dağı Çöz Beni’nin’’ üçüncü ve Fiyortlar’ın ikinci baskısını yayına hazırladı. 2019'un Aralık ayında Güney Havadis Gazetesi tarafından kendisine,Toplumcu Gerçekçi  Şiir ve Modernite dalında En İyi Şair Ödülü, 2019 Mayıs ayında ise Sanat Durağı Kültür Evi tarafından , Yaşamın Ve Şiirin Ustası ödülleri verildi. Radyo Umut ,Çevre Radyo ve Özgür Radyo’da kültür-edebiyat programları yaptı.Tıp, Biyoloji, Eczacılık Fakültelerinde Tıbbi Çeviri,TOEFL, ÜDS, KPDS dersleri verdi.İnsancıl,Önsöz,Berfin Bahar,Öğretmen Dünyası,Sanat ve Hayat gibi dergilerde yazı ve şiirleri yayınlandı.

Bu kitabın içerdiği anlam, yayın ve dağıtım alanındaki güçlükler konusunda ve hayata dair ne varsa öğrenmek için bir söyleşi yaptık şairle.

- Hoş geldiniz öncelikle bu başarılı seçki için sizi tebrik ediyorum.

- Ben teşekkür ediyorum. Egemen Gazetesi Adana ‘daki ilk yıllarımdan bu yana beni şiir yolculuğumda hiç yalnız bırakmadı .

Şiirle nasıl tanıştınız, yaşamınızdaki yeri ne ?

- Şiire tutkum daha okula gitmediğim yıllarda başladı. Duvarlarımızda Che’nin, Fidel'in resimleri asılıydı Pir Sultan Abdal’ın deyişleri, Fuzuli’nin yüzyıllardan geçip bize ulaşan sesinin benim için ne kadar büyük bir şans olduğunu sonradan öğrenecektim. Üniversite yıllarında ülkenin sömürgeleştirilmesine karşı verilen mücadele, halkın içinde bulunduğu yoksulluk ve yoksunluk; hepsi hepsi bu tutkuyu besledi…

‘’ Şiir, ölümsüz gerçekliği içinde yaşamın dile getirilmesidir.’’diyor Shelley .Ben onu yapmaya çalıştım. Vardiyadan çıkan bir işçinin gülüşü olsun istedim,yalnız bir ihtiyarın ellerini ısıtsın…

 Şimdi ise söyleyeceğim tek söz var;’’şiir benim varoluş biçimim.’’

-Gerçekleri yazmaktan sakınmayan bir sanatçı olarak nasıl bir serüvendi yaşadığınız bu ülkede ve bu dünyada?

- Ne yazık ki kültür endüstrinin hizmetinde. Burjuva kültür hegemonyası insanların sorunlarını yazan, çözümler üretmeye çalışan sanatçıları imha etmeye çalışıyor. Önce bir yalnızlaştırma şeklinde ortaya çıkıyor bu süreç,yayın,dağıtım ve tanıtım aşamalarındaki zorluklar bunu izliyor,bu süreç öldürümlere kadar gidiyor, Sabahhattin Ali örneğinde olduğu gibi…

 Dünya Tarihi bu tür kıyımlarla dolu; ABD’de Mc.Carty dönemi, Güney Amerika ülkelerinde stadyumlarda toplanan muhalif sanatçıların öldürülmesi, uçaktan atılması gibi …Hiçbir şey de onların sesini yok edememiştir ,çünkü sanat acının ve özgürlüğün çocuğudur. Bu nedenle yabancılaşma ve yozlaşmanın dayatılmak istendiği sanat piyasalarından hep uzak durdum.

 Henüz yaşıyorum ama, belirttiğim diğer tüm baskılar var ; yok sayılma, hukuki süreçlerle yıpratılma, işini kaybetme… Önemli olan böyle günlerden utanmadan çıkmak.

 Sevgili Şükran Yurdakul'un şu dizeleri ne kadar önemli Türkiyeli muhalifler için:

‘’ Biz ki acılar kuşağından

 ellerimizi kirletmeden geçtik …’’

- Peki biçimde hangi hedefleri izlediniz yazınınız için?

- Ben Macar ve Çekoslavak şairlerini toplumsal altüst oluş dönemlerinin o ulaşılmaz lirizmini seviyorum:

‘’sen yaralısın, dedi içlerinden biri

 yüzündeki safran hüznü bize ver

 Bunlar yalnız yürüdüğün yolların dikenleri

 Bizim acımız senin şiirine yeter…’’

 İmgesel bir dille yazıyorum şiirlerimi.Yaşamın içinde içtenlikle varoluşumuz imgelerin canlılığını belirliyor, kimlik adlı şiirimde;

‘’… ağrılı düştü gün ışığı/ yaralı günlerin üzerine/ bizi hatırla diye diye/ geldi üşüştü ellerime pervaneler/ döküldü bir iç çekiş/ kan bulaştı mısraya yine /ama öyle evcil bir hikaye değil ki bu/ her acı sığmıyor işte şiire …’’  diye bir not düşmüşüm.

 Felsefi ve mitolojik ögeler kullandım, derinlik yaratabilmek için .Bazen de ‘’ironi’’den yararlandım, onca hüznü verirken de güldürebileyim insanları diye, düşündürerek…

İnsan dünyadan sanat aracılığı ile yakasını kurtarır ama hayata bağlanması da yine sanat aracılığıyla olur diyor Goethe.’’ vurgun yemiş bir prens gibi şiir /kayalıklardan, mercan adalarından geçip/ içimdeki dehlizleri/ döküyor ateşten tanecikleri bir bir…’’ diye yazdım; acının verdiği stresten nasıl kurtulduğumuzu ifade etmek için.’’

- Kadın cinayetlerinin giderek arttığını görüyoruz, üzülerek. Hem bu olgu ,hem çocukların ve sahipsiz hayvanların katledilmesi konusunda  neler düşünüyorsunuz?

- Her ikisi de insana ve doğaya karşı işlenmiş suçlar. Çünkü her iki tarafın da kendini savunacak gücü yok, ya da orantısız…

Kadın cinayetlerinin altında ekonomik, kültürel ve politik faktörler yer alıyor. Ekonomik etkenler zaten bilinen engeller. Kültürel ve politik sorunları ise iyi kavramak gerekiyor. Burjuva  Kültür Hegemonyası feodal değerleri kullanıyor. Çünkü töre bir toplumun yarattığı gelenek ve üst değerler değil, egemen anlayışların güçlerini sürdürmek için kullandığı manüpilatif yöntemlerden biridir.

Bir diğer politik etkene gelince. Hemen şu soruyu sormak geliyor aklıma :

Kimler öldürüyor kadınları, çocukları ve sokak hayvanlarını, niçin korunuyor bu insanlar!

 -Son bir sorumuz olacak size, ülke ve dünya edebiyatında kimlerden ve nelerden beslendiniz, severek izlediğiniz şairler kimler?

-Ben Pir Sultan Abdal'ı severim. Sonra Dadaloğlu, Fuzuli ,Nefi, Şair Eşref ,Abdulkadir Bulut, Adnan Yücel, Ece Ayhan…

 Dünya edebiyatından; Aragon ,Neruda, Edward Simon Bolivar, Fransız sembolistleri, Klasikler , Romantizm Akımı’nın şairleri ve daha niceleri…Elbette her dönemin şiiri farklı özellikler taşıyor ve her şair ayrı bir dünya aslında .Deryaya dalmak gerek…

 -Çok teşekkür ediyoruz ,daha uzun yıllar bizimle olmanız dileğiyle …

Ruhan Mavruk: Ben teşekkür ediyorum. Her şey şiir gibi, su gibi olsun, sığlık gri bir tül gibi örtmesin gerçeği…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.