“Paranın saltanatı bitmeden halkımızın derdi bitmez !”

SİYASET 06.03.2019 - 18:31, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1734+ kez okundu.
 

“Paranın saltanatı bitmeden halkımızın derdi bitmez !”

31 Mart yerel seçimlerine ittifaklar dışında tek başına giren partiler de var. İşti bu partilerden biri de Türkiye Komünist Partisi (TKP). TKP’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hüseyin Alpan ve Sarıçam Belediye Başkan Adayı Raziye Deveci ile konuştuk.
TKP, Adana’da ve ülke genelinde birçok bölgede seçime giriyor. HDP ile birlikte bazı sol, sosyalist partiler de batı illerinde CHP, doğu ve güneydoğu illerinde ise HDP adaylarını destekleme kararı alırken TKP neden tek başına seçime giriyor?   -TKP, kurulduğu günden bu yana seçimlere sosyalizmin sesini duyurabileceği bir seslenme kanalı olarak baktı. Bu amacın üzerini örtecek veya geriye çekecek hiçbir birliktelik bizim gündemimizde olamaz. HDP ve CHP’nin göstermelik bile olsa solculukla işi kalmamıştır. Bir de ittifak denilen şey ilkeler üzerinden tartışılır, konuşulur. Düzen muhalefeti sizce hangi ilkeler etrafında bir araya geldi bu seçimlerde. AKP’ye karşı gösterilen adayların hemen tamamı sermaye sınıfı ve emperyalist odakların onayını alabilecek kişiler içinden seçildi. Araya serpiştirilen bir-iki sosyalist için bu oyunun parçası olduklarına üzülmekten başka yapacağımız bir şey yok.   TKP,  Adana Büyükşehir Belediyesiyle ilgili halka ne vaat ediyor? - Programımızda yazan ve uğruna mücadele ettiğimiz dünya iktidar işçi sınıfı tarafından alınmadan hayata geçirilemez. Toplumsal hayatın tamamı sermaye iktidarından alınmadıkça ve paranın saltanatı son bulmadıkça dertlerimizin çözülmeyeceğini biliyoruz. Bununla birlikte düzenin ortada dolanan adaylarına ve proje yarışlarına bakarak söyleyebiliriz ki, kapitalizmde bile Adana’yı cennete çevirebilecek bilgi, akıl ve kadrolara sahibiz. Ulaşımdan konuta, kültür-sanattan çocuk gelişimine, alt yapı hizmetlerine kadar her konuda düzenin aklının ucuna gelmeyecek çözümleri hayata geçirebiliriz. Bunu yapabilmek için aklı ve bilimi kullanır, sosyalizmin tarihine sırtımızı dayarız.     Ovacık modeline kimse itiraz edemiyor? Ovacık küçük bir ilçe ama aynı modelin Adana’da ya da tüm büyükşehirlerde uygulanabilirliği var mı? Nereden baktığınıza bağlı. Ovacık’ı medyanın gösterdiği haliyle belediyenin sadece patates, fasulye ekip sattığı bir yer olarak görürseniz tabii ki uygulanabilir bir modelden bahsetmiyoruz. Ama halkın her başlıkta yönetime dahil edildiği, kentin sorunlarına meslek odaları, üniversiteler gibi kurumlarla bilimsel çözümlerin üretildiği, bütünlüklü kentsel planların hazırlandığı, aydınlarımızın destekleriyle kültür ve sanatta ileri işler yapılan bir belediyeden bahsediyorsak, neden olmasın. İşin içinde rant kavgasının olmadığını düşünün bir de. Dediğimiz gibi her durumda sermaye partilerinden çok ileride belediyecilik yapabileceğimiz aşikâr. Sayın Raziye Deveci; bu konuda sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?   Elbette var; Ovacık örneği küçük bir ilçeye uyarlanacak bir modelden çok komünist belediyecilik anlayışının ülkemiz tarihinde en önemli göstergesidir. Geçtiğimiz günlerde hatırlarsınız Mehmet Fatih Maçoğlu katıldığı bir televizyon programında “eğer çalmazsanız belediyenin giderlerini kalem kalem açıklayabilirsiniz’’ demişti. Komünist belediyelerin en önemli özelliklerinden birinin bu olacağını düşünüyorum. Dürüst bir yerel yönetim anlayışı ve halkın yönetime katıldığı bir model Ovacık’ta gerçekleştirdiğimiz en somut veriler. Evet Adana daha büyük bir kent sorunları görünebilir ama aynı işsizlik orda da geçerli. Mesele kentin dokusunu ve ihtiyaçlarını iyi tespit edip ona göre planlama yapabilmek. Mesela partimizin yayınladığı yerel yönetimler için komünist ilkeler başlıklı metnin bir maddesinde tüketim ve üretim kooperatiflerinin kurulacağı belirtilmektedir. Beldenin özelliğine göre kurulacak üretim kooperatiflerinden bahsedilmektedir.Her beldenin veya şehrin özelliği olduğu gibi Adana’nın da bir özelliği var biz bunun güçlenmesini sağlayacağız.Burada asıl olan Adana veya başka bir kentte olsa TKP’ nin belediyesi olan bir kent üretime geçecektir.   Sayın Hüseyin Alpan Adana, ülkenin en yoksul ili. Türkiye’nin en yoksul ili Adana ve Mersin. İşsizlikte de Türkiye ortalaması üzerinde olan bir kenttir Adana. Yerel yönetimlerin istihdam projelerini yaşama geçirme imkanı var mı? Bu noktada ne yapılabilir? -Belediyelerin işsizlikle ilgili yapabilecekleri her durumda sınırlı kalacaktır. İşsizliğin sermaye iktidarı için ucuz emek cenneti yarattığını unutmayalım. İşsizlik kapitalizm için bir sorun değil, bir tercih çoğu zaman. Sorun haline gelebilmesi için işsizliğe karşı halkın ayağa kalkması veya artık sürdürülemez ekonomik sıkıntıların baş göstermesi gerekir. Belediyeler elindeki kamusal kaynaklardan işsizliği azaltmak için pay ayırabilir. Kolektif metotlar ile üretim yapabilirler. Bunlar birçok kişiyi işsizlikten kurtarabilir. Ama üretim araçlarının tamamı kamu mülkiyetine alınmadan işsizlik bitmez. Yani kapitalizmde yaşıyorsanız işsizlik bitmez.   Sayın Alpan, Adana gerçeği size göre nedir? İşsizlik yoksulluk, artan suç oranları, kadına şiddet, varoşlar, altyapı sorunu, ulaşım, otopark ve bunlara bakınca çözüm ne? Yukarıda sıraladıklarınız Adana’ya özgü sıkıntılar değil sanırım. Ama Adana gerçeği bunlar da değil. Türkiye’de mücadele geleneği olan, işçi sınıfının güçlü merkezlerinden biri olmuş, sınıfın aydınlarını üretmiş bir şehrin çölleşmesidir asıl olan. Adana’nın hakkını aramaktan korkmayan emekçilerle anılan, patronların ensesinde bir şehir olması ilk derdimiz. İnsanların mahallelerde çeşitli komitelerde örgütlü olduklarını, dayanışma içinde yaşadıklarını düşünün. Suç oranlarının artmasından, kadına şiddetten, mafyadan, uyuşturucudan bahsetmezsiniz herhalde.   Her ne kadar fiziki hizmetler yapılsa da bunlar sanat ve kültürle taçlandırılmazsa eksik kalacağı tartışmasızdır. Sayın Alpan, TKP’nin yerel yönetim anlayışında kültür ve sanatın yeri nedir? - Kültür ve sanat deyince akla konser düzenlemek, sergi açmak geliyor çoğu zaman. Bunların en iyilerini halka ulaştırabilecek kaynaklarımız var. Ama asıl sorun bu değil. Emekçileri sanatta izleyici olmaktan çıkaracak, üretim süreçlerinin içine dahil edecek bir anlayıştan bahsediyoruz. Edebiyat, sinema, tiyatro, resim, fotoğraf… Hangisini düşünürseniz düşünün birlikte üretmenin, kolektivizmin örneklerini yaratmazsanız eğer sanatı meta haline getiren anlayış sizi teslim alır. Tüketen değil üreten bir sanat istiyoruz. Mahallerimizde sanat üretebileceğimize ve kolektif bir kültür yaratabileceğimize inanıyoruz Sayın Raziye Deveci, bu konuda sizin düşünceniz ne? -Bu coğrafyanın özel bir adı var. Hepimiz biliyoruz bereketli topraklar... Ülkemizde sanatın en bereketli topraklarından birisindeyiz. Yılmaz Güney, Orhan Kemal ,Yaşar Kemal ya bu topraklarda yaşamış yada bu toprakları anlatmış sanatçılarımızdır. Saydığımız isimlerin hepsi sol değerlere önem vermiş insanlar zaten. Ülkemizde sol değerleri çıkardığınızda özellikle sanat adına geriye ne kalır ki? Komünist belediyeler sanatın üretim alanlarını artıracak, sanatçıların bölgenin öznel yapılarını ülke gündemleriyle harmanlayacak niteliğe sahip olmasını sağlayacak çalışmalar yürütecektir. Sayın Deveci, ilçe belediye başkan adayları nasıl bir yönetim vaat ediyor? -  İlçe belediye başkanları ilçenin öznel koşullarını değerlendirip üretimi planlamalı ve ilçenin sorunlarını belirli bir planla çözmelidir. Öncelikle belediyenin tüm faaliyetleri halkın ihtiyaçlarına göre planlanacaktır. Halk semt, okul ,işyeri temsilcilikleri gibi belediyenin yönetiminden söz sahibi olacaktır.Yeşil alanlar rantçılara karşı korunup geliştirilecektir. Hayat pahalılığına karşı üretim kooperatifleri kurulacaktır. Halk sağlığına karşı halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yürütülecektir. Özetle komünist belediyeler, komünist ilkeler çerçevesinde yürütülecektir. Hem Büyükşehir, hem de ilçe belediye başkan adayları olarak tüm bunlara ek olarak söylemek istedikleriniz var mı? -31 Mart’ta patronlarla aynı gemide olmadığımızı gösterelim. Belediyelere girecek temsilcilerimiz onların uykularını kaçırsın. 1 Nisan’da da birlikte mücadele etmeye devam edelim. Sayın Deveci, sizin görüşünüz nedir? -İnsanca bir yaşam düzen bekçilerinin, patronların, para babalarının  izin vermesiyle değil kendi mücadelemizle gelecektir. Bu yüzden tüm halkımızı TKP’ye oy vermesini ve yürütülen sosyalizm mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz.
31 Mart yerel seçimlerine ittifaklar dışında tek başına giren partiler de var. İşti bu partilerden biri de Türkiye Komünist Partisi (TKP). TKP’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hüseyin Alpan ve Sarıçam Belediye Başkan Adayı Raziye Deveci ile konuştuk.

TKP, Adana’da ve ülke genelinde birçok bölgede seçime giriyor. HDP ile birlikte bazı sol, sosyalist partiler de batı illerinde CHP, doğu ve güneydoğu illerinde ise HDP adaylarını destekleme kararı alırken TKP neden tek başına seçime giriyor?

 

-TKP, kurulduğu günden bu yana seçimlere sosyalizmin sesini duyurabileceği bir seslenme kanalı olarak baktı. Bu amacın üzerini örtecek veya geriye çekecek hiçbir birliktelik bizim gündemimizde olamaz. HDP ve CHP’nin göstermelik bile olsa solculukla işi kalmamıştır.

Bir de ittifak denilen şey ilkeler üzerinden tartışılır, konuşulur. Düzen muhalefeti sizce hangi ilkeler etrafında bir araya geldi bu seçimlerde. AKP’ye karşı gösterilen adayların hemen tamamı sermaye sınıfı ve emperyalist odakların onayını alabilecek kişiler içinden seçildi. Araya serpiştirilen bir-iki sosyalist için bu oyunun parçası olduklarına üzülmekten başka yapacağımız bir şey yok.

 

TKP,  Adana Büyükşehir Belediyesiyle ilgili halka ne vaat ediyor?

- Programımızda yazan ve uğruna mücadele ettiğimiz dünya iktidar işçi sınıfı tarafından alınmadan hayata geçirilemez. Toplumsal hayatın tamamı sermaye iktidarından alınmadıkça ve paranın saltanatı son bulmadıkça dertlerimizin çözülmeyeceğini biliyoruz.

Bununla birlikte düzenin ortada dolanan adaylarına ve proje yarışlarına bakarak söyleyebiliriz ki, kapitalizmde bile Adana’yı cennete çevirebilecek bilgi, akıl ve kadrolara sahibiz. Ulaşımdan konuta, kültür-sanattan çocuk gelişimine, alt yapı hizmetlerine kadar her konuda düzenin aklının ucuna gelmeyecek çözümleri hayata geçirebiliriz. Bunu yapabilmek için aklı ve bilimi kullanır, sosyalizmin tarihine sırtımızı dayarız.

 

 

Ovacık modeline kimse itiraz edemiyor? Ovacık küçük bir ilçe ama aynı modelin Adana’da ya da tüm büyükşehirlerde uygulanabilirliği var mı?

  • Nereden baktığınıza bağlı. Ovacık’ı medyanın gösterdiği haliyle belediyenin sadece patates, fasulye ekip sattığı bir yer olarak görürseniz tabii ki uygulanabilir bir modelden bahsetmiyoruz. Ama halkın her başlıkta yönetime dahil edildiği, kentin sorunlarına meslek odaları, üniversiteler gibi kurumlarla bilimsel çözümlerin üretildiği, bütünlüklü kentsel planların hazırlandığı, aydınlarımızın destekleriyle kültür ve sanatta ileri işler yapılan bir belediyeden bahsediyorsak, neden olmasın. İşin içinde rant kavgasının olmadığını düşünün bir de. Dediğimiz gibi her durumda sermaye partilerinden çok ileride belediyecilik yapabileceğimiz aşikâr.

Sayın Raziye Deveci; bu konuda sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Elbette var; Ovacık örneği küçük bir ilçeye uyarlanacak bir modelden çok komünist belediyecilik anlayışının ülkemiz tarihinde en önemli göstergesidir. Geçtiğimiz günlerde hatırlarsınız Mehmet Fatih Maçoğlu katıldığı bir televizyon programında “eğer çalmazsanız belediyenin giderlerini kalem kalem açıklayabilirsiniz’’ demişti. Komünist belediyelerin en önemli özelliklerinden birinin bu olacağını düşünüyorum. Dürüst bir yerel yönetim anlayışı ve halkın yönetime katıldığı bir model Ovacık’ta gerçekleştirdiğimiz en somut veriler. Evet Adana daha büyük bir kent sorunları görünebilir ama aynı işsizlik orda da geçerli. Mesele kentin dokusunu ve ihtiyaçlarını iyi tespit edip ona göre planlama yapabilmek. Mesela partimizin yayınladığı yerel yönetimler için komünist ilkeler başlıklı metnin bir maddesinde tüketim ve üretim kooperatiflerinin kurulacağı belirtilmektedir. Beldenin özelliğine göre kurulacak üretim kooperatiflerinden bahsedilmektedir.Her beldenin veya şehrin özelliği olduğu gibi Adana’nın da bir özelliği var biz bunun güçlenmesini sağlayacağız.Burada asıl olan Adana veya başka bir kentte olsa TKP’ nin belediyesi olan bir kent üretime geçecektir.

 

Sayın Hüseyin Alpan Adana, ülkenin en yoksul ili. Türkiye’nin en yoksul ili Adana ve Mersin. İşsizlikte de Türkiye ortalaması üzerinde olan bir kenttir Adana. Yerel yönetimlerin istihdam projelerini yaşama geçirme imkanı var mı? Bu noktada ne yapılabilir?

-Belediyelerin işsizlikle ilgili yapabilecekleri her durumda sınırlı kalacaktır. İşsizliğin sermaye iktidarı için ucuz emek cenneti yarattığını unutmayalım. İşsizlik kapitalizm için bir sorun değil, bir tercih çoğu zaman. Sorun haline gelebilmesi için işsizliğe karşı halkın ayağa kalkması veya artık sürdürülemez ekonomik sıkıntıların baş göstermesi gerekir.

Belediyeler elindeki kamusal kaynaklardan işsizliği azaltmak için pay ayırabilir. Kolektif metotlar ile üretim yapabilirler. Bunlar birçok kişiyi işsizlikten kurtarabilir. Ama üretim araçlarının tamamı kamu mülkiyetine alınmadan işsizlik bitmez. Yani kapitalizmde yaşıyorsanız işsizlik bitmez.

 

Sayın Alpan, Adana gerçeği size göre nedir? İşsizlik yoksulluk, artan suç oranları, kadına şiddet, varoşlar, altyapı sorunu, ulaşım, otopark ve bunlara bakınca çözüm ne?

Yukarıda sıraladıklarınız Adana’ya özgü sıkıntılar değil sanırım. Ama Adana gerçeği bunlar da değil. Türkiye’de mücadele geleneği olan, işçi sınıfının güçlü merkezlerinden biri olmuş, sınıfın aydınlarını üretmiş bir şehrin çölleşmesidir asıl olan. Adana’nın hakkını aramaktan korkmayan emekçilerle anılan, patronların ensesinde bir şehir olması ilk derdimiz. İnsanların mahallelerde çeşitli komitelerde örgütlü olduklarını, dayanışma içinde yaşadıklarını düşünün. Suç oranlarının artmasından, kadına şiddetten, mafyadan, uyuşturucudan bahsetmezsiniz herhalde.

 

Her ne kadar fiziki hizmetler yapılsa da bunlar sanat ve kültürle taçlandırılmazsa eksik kalacağı tartışmasızdır. Sayın Alpan, TKP’nin yerel yönetim anlayışında kültür ve sanatın yeri nedir?

- Kültür ve sanat deyince akla konser düzenlemek, sergi açmak geliyor çoğu zaman. Bunların en iyilerini halka ulaştırabilecek kaynaklarımız var. Ama asıl sorun bu değil. Emekçileri sanatta izleyici olmaktan çıkaracak, üretim süreçlerinin içine dahil edecek bir anlayıştan bahsediyoruz. Edebiyat, sinema, tiyatro, resim, fotoğraf… Hangisini düşünürseniz düşünün birlikte üretmenin, kolektivizmin örneklerini yaratmazsanız eğer sanatı meta haline getiren anlayış sizi teslim alır. Tüketen değil üreten bir sanat istiyoruz. Mahallerimizde sanat üretebileceğimize ve kolektif bir kültür yaratabileceğimize inanıyoruz

Sayın Raziye Deveci, bu konuda sizin düşünceniz ne?

-Bu coğrafyanın özel bir adı var. Hepimiz biliyoruz bereketli topraklar... Ülkemizde sanatın en bereketli topraklarından birisindeyiz. Yılmaz Güney, Orhan Kemal ,Yaşar Kemal ya bu topraklarda yaşamış yada bu toprakları anlatmış sanatçılarımızdır. Saydığımız isimlerin hepsi sol değerlere önem vermiş insanlar zaten. Ülkemizde sol değerleri çıkardığınızda özellikle sanat adına geriye ne kalır ki? Komünist belediyeler sanatın üretim alanlarını artıracak, sanatçıların bölgenin öznel yapılarını ülke gündemleriyle harmanlayacak niteliğe sahip olmasını sağlayacak çalışmalar yürütecektir.

Sayın Deveci, ilçe belediye başkan adayları nasıl bir yönetim vaat ediyor?

-  İlçe belediye başkanları ilçenin öznel koşullarını değerlendirip üretimi planlamalı ve ilçenin sorunlarını belirli bir planla çözmelidir. Öncelikle belediyenin tüm faaliyetleri halkın ihtiyaçlarına göre planlanacaktır. Halk semt, okul ,işyeri temsilcilikleri gibi belediyenin yönetiminden söz sahibi olacaktır.Yeşil alanlar rantçılara karşı korunup geliştirilecektir. Hayat pahalılığına karşı üretim kooperatifleri kurulacaktır. Halk sağlığına karşı halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yürütülecektir. Özetle komünist belediyeler, komünist ilkeler çerçevesinde yürütülecektir.

Hem Büyükşehir, hem de ilçe belediye başkan adayları olarak tüm bunlara ek olarak söylemek istedikleriniz var mı?

-31 Mart’ta patronlarla aynı gemide olmadığımızı gösterelim. Belediyelere girecek temsilcilerimiz onların uykularını kaçırsın. 1 Nisan’da da birlikte mücadele etmeye devam edelim.

Sayın Deveci, sizin görüşünüz nedir?

-İnsanca bir yaşam düzen bekçilerinin, patronların, para babalarının  izin vermesiyle değil kendi mücadelemizle gelecektir. Bu yüzden tüm halkımızı TKP’ye oy vermesini ve yürütülen sosyalizm mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.