“Sanat ve sanatçı kökten mührü reddeder”

17.03.2017 - 13:18, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1460+ kez okundu.
 

“Sanat ve sanatçı kökten mührü reddeder”

  ADANA-Sevgiliye Mektuplar, Her Şey Aşk İçin, Bir Gün, O Büyük Gün Geldiğinde kitaplarıyla günlük yaşamımıza giren yazar Muhittin Çoban’la farklı, ama bize yabancı olmayan, sürekli yüzleştiğimiz bir konu üzerine söyleştik. Sizlerin de aklından geçen, kendinize, en yakınınıza sorduğunuz soruları sorduk, sanatı, sanatçıyı konuştuk. “KRİTERİ NEDİR ?” Çok konuşuluyor gibi görünen ama çoğu zaman konuşulmayan, konuşulsa bile yüzeysel konuşulan, konuşulmaktan kaçınılan bir konu üzerine sizinle söyleşmek istiyorum. Sanat nedir, sanatçı kimdir? Kendine o kadar çok sanatçıyım diyen var ki, bunu nasıl ayırt edebileceğiz, her sanatçıyım diyeni sanatçıdan sayacak mıyız? Bunun kriteri nedir? Siz kendinize sanatçıyım diyebiliyor musunuz? -Öncelikle ben muhtar değilim, bunu belirteyim. Elimde bir mühür yok. Sen sanatçısın sen sanatçı değilsin deme hakkına sahip değilim, kimse de değil. Hiç kimse kendinde bu hakkı görmesin. Çünkü sanat ve sanatçı kökten mührü reddeder. Diğer sorunuza gelince, ben sanatçıyı sanat üreten emekçi olarak görüyorum. Sinema emekçisi, resim emekçisi, tiyatro emekçisi gibi, ben de kendimi yazım emekçisi olarak görüyorum. Nedense bu söylem bana daha gerçekçi, daha iyi bir ifade şekli olarak geliyor; maden emekçisi, inşaat emekçisi gibiyiz, farkımız yok. Devlet sanatçıya unvan veriyor, sen Devletin sanatçısısın diyor, o da ben devletin sanatçısıyım diyor, bu doğru mu? -Söylemek istediğim şey de tam da bu. Devletin/ devletlerin sanatçısı olmaz. Sen sanatçısın, sen daha henüz sanatçı değilsin veya sen hiç sanatçı değilsin diyemez, buna yetkisi yoktur, kudreti de. Peki, bu kudret kimdedir? -Yetki tamamen halktadır, yani insandadır. Halkın sanatçısı olur. Baştaki sorunuza gelecek olursak, sanat nedir? Sanat insan için yapılandır, insan için üretilendir. İnsanın gelişimini sağlayandır, insanı bir adım öteye taşıyandır, yani kısacası sanat insanı insanlaştıran üretimdir. Bu açılıma daha çok şeyi ekleye biliriz. Sanatçı da bu üretimi gerçekleştiren kişi ve kişilerdir. Bir sanatçının halkın/ insanın yanında olma gibi bir zorunluluğu var mı? -Evet var. Sanatçı insanın yanında durmalı, Sistemin, yani devletlerin yanında saf tutamaz sanatçı. Var olan sistemleri reddeder, reddederken her zaman daha iyi sistemin arayışına yönelir. Sanatçı her dönem muhaliftir, sisteme muhaliftir. İnsan için hep daha iyisini ister sanatçı, var olanla yetinmez, yetindiği anda sanat biter, insan biter. Sanatçı sadece yanlışlıkları göstermez, eleştirmekle yetinmez, bilgiyi taşır, aynı zaman da doğruyu üretir, doğruyu gösterir ve sanatçı bununla da yetinmez doğruyu gerçekleştirmenin mücadelesini de verir. Şöyle demez sanatçı: Ben eleştiririm, çözüm üretirim, oturur izlerim. Bu sanatçının inandırıcılığını yok eder, halk üzerinde etkisi olmaz, itibarı silinir. Yani sanatçı aynı zaman da dönüştürücüdür. Neden insan için sanat? -Çünkü sanatı üreten sadece insan! Doğa sanatı üretmedi, sanatı doğadaki öteki canlılarda üretmedi. Sanatı Devletler de üretmedi, Krallar, Şahlar, Padişahlar, Diktatörler de üretmedi, insan üretti. Dolayısıyla sanatta sadece insan için vardır, var olmalıdır. Bir sanatçı eğer Kralın safında, Padişahın, Şahın, Diktatörlerin safında yer alıyorsa, sanatı onlar için, onların sistemi için sanat yapıyorsa o kişi halkın/ insanın sanatçısı olamaz. O kişi sadece varlığını korumak, cüzdanını şişirmek için sanat yapıyordur. Bu kişiler halkla beslenmez, safında yer aldığı sistemle beslenir, beslendiği sistemi de korumak için sanat yapmaya çalışır. Bir sanatçı cüzdanını, kredilerini, kendi ününü düşünüyorsa, bunun için çırpınıyorsa, bunun için ortalıkta dolanıyorsa bu sanatçı değildir, bu kişi olsa olsa Kralın soytarısıdır. Bu sanatçıları nasıl ayırt edeceğiz? -Çok kolay. İsimler üzerinden yürümeye hiç gerek yok, yürürsek onları ciddiye almış oluruz, sonra kendilerini bir şey sanırlar. Sanatçı sokaktaki, fabrikadaki, madendeki, gecekondudaki, okuldaki, köydeki insanlardan biri gibidir. Sokaktaki insanın kaybedeceği kadar kaybedeceği olmalıdır. Eğer bir sanatçının kaybedeceği çok şey varsa bilin ki o halka/ insana ihanet etmeye hazırdır, Diktatörlere yakındır. Yani demem o ki sanatçı insanın çıkarını düşünür, kendi çıkarını düşünmeye başladığı anda ihanete yatar, kurulu Kapitalist sistemin yanında, Kralın, Şahın, Diktatörün yanında saf tutar, onların soytarısı olur, halka yukarıdan akıllar verir, Diktatörünü allar pullar, halka şirin göstermeye çalışır, yani tam bir hoşşiktir.  Bizim ülkemizde bu tür sanatçılar var mı? -Zibil gibi. Meğerse huyunu suyunu bizden/ insandan sandığımız ne çok sanatçı dediğimiz kişi aslından halktan yana değilmiş. Kimin ne olduğunu görmek için böyle günler gerekiyormuş demek geliyor içimden. El üstünde tuttuğumuz sanatçılara bir bakıyoruz halkı terk etmiş. Niye terk etmiş olabilirler diye bakınca kaybedecekleri çok şeyleri olduğunu görüyoruz. Daha da acısı korktuklarına tanıklık ediyoruz. Neyden korkuyorlar? Var olan milyar dolarlık mallarını kaybetmekten, mahpusa girmekten. 16 Nisan 2017’de bir Anayasa oylaması var, bu oylamada sanatçının duruşu ne olmalı? -Bir sanatçının duruşunun ne olması gerektiğini yukarıda kısmen de olsa söyledik, yine söyleyelim, daha net söyleyelim. Her insanın bir hayır’ ı var, her insanın bir evet’ i var. Sanatçı bu Anayasa oylamasında nerede durmalı? Tek adamın yanında mı durmalı yoksa halkın/insanın yanında mı? Gördüğünüz gibi soru çok açık, evirip çevirip kafa bulandırmaya hiç gerek yok. Ben sanat yapıyorum, ben halk için, ben insan için sanat yapıyorum diyen bir sanatçının duruşu insandan yana olmalı. Bir sanatçı insanın doğasına aykırı olan bir şeye evet diyemez, buna hakkı yok. Tek adamlıkta insanın ekolojisine aykırı bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzı dünyada sayısız kez denendi, şimdi bir kez daha Türkiye de denenmek isteniyor. Daha önce örnekleri yaşanmış bir sisteme karşı sanatçının/ insanın durusu net olmalıdır, hayır olmalıdır. Peki, sanatçı hayır demekle yetinmeli midir? Elbette yetinemez. Halka/insana hayır’ ın gerekçesini anlatmalı, anlatarak izah etmeli, evet’ çileri hayır’ a ikna etmeli. Bunu yaparken halk arasında keskin kutuplar yaratmamalı, insani ilişkileri neşterle kesmemeli, sonuçta sokakta, gece kondu da evet diyenlerde halk ve insan; yani sanatçı insan arasında uzlaşmaz çelişkiler yaratmamalı. Sanatçıyı şiddet yanlısı Krallardan ayıran da budur, iyimser olmalarıdır. Sanatçı tarafsız olması gerekmiyor mu? Böyle diyerek sanatçıyı siyasete sokmuş olmuyor musunuz? -Toplumda da böyle bir algı var ve bu algı yanlış bir algı. Siyaset toplumsal yaşamı belirleyen bir işleyiş olduğuna göre, sanatçı da/ insan da siyasete mesafeli duramaz, durması yanlıştır. Ama sanatçı sahnedeki politikacılar gibi kaba siyaset yapmaz, sanatçının siyaseti estetiktir. Yalan ve kabalık üzerine siyasetini kurgulamaz sanatçı. Sanatın ve sanatçının öznesi insan olduğunu söylersek eğer sanatçı siyasete mesafeli ve yabancı duramaz. İnsanın çıkarı bu Anayasa oylamasında hayır’ sa, bu hayır’ ı örgütlemek için halkın/ insanın yanında safını almalıdır, bir sanatçının tarihsel sorumluluğu budur. (EGEMEN)

 

ADANA-Sevgiliye Mektuplar, Her Şey Aşk İçin, Bir Gün, O Büyük Gün Geldiğinde kitaplarıyla günlük yaşamımıza giren yazar Muhittin Çoban’la farklı, ama bize yabancı olmayan, sürekli yüzleştiğimiz bir konu üzerine söyleştik. Sizlerin de aklından geçen, kendinize, en yakınınıza sorduğunuz soruları sorduk, sanatı, sanatçıyı konuştuk.

“KRİTERİ NEDİR ?”

Çok konuşuluyor gibi görünen ama çoğu zaman konuşulmayan, konuşulsa bile yüzeysel konuşulan, konuşulmaktan kaçınılan bir konu üzerine sizinle söyleşmek istiyorum. Sanat nedir, sanatçı kimdir? Kendine o kadar çok sanatçıyım diyen var ki, bunu nasıl ayırt edebileceğiz, her sanatçıyım diyeni sanatçıdan sayacak mıyız? Bunun kriteri nedir? Siz kendinize sanatçıyım diyebiliyor musunuz?

-Öncelikle ben muhtar değilim, bunu belirteyim. Elimde bir mühür yok. Sen sanatçısın sen sanatçı değilsin deme hakkına sahip değilim, kimse de değil. Hiç kimse kendinde bu hakkı görmesin. Çünkü sanat ve sanatçı kökten mührü reddeder.

Diğer sorunuza gelince, ben sanatçıyı sanat üreten emekçi olarak görüyorum. Sinema emekçisi, resim emekçisi, tiyatro emekçisi gibi, ben de kendimi yazım emekçisi olarak görüyorum. Nedense bu söylem bana daha gerçekçi, daha iyi bir ifade şekli olarak geliyor; maden emekçisi, inşaat emekçisi gibiyiz, farkımız yok.

Devlet sanatçıya unvan veriyor, sen Devletin sanatçısısın diyor, o da ben devletin sanatçısıyım diyor, bu doğru mu?

-Söylemek istediğim şey de tam da bu. Devletin/ devletlerin sanatçısı olmaz. Sen sanatçısın, sen daha henüz sanatçı değilsin veya sen hiç sanatçı değilsin diyemez, buna yetkisi yoktur, kudreti de.

Peki, bu kudret kimdedir?

-Yetki tamamen halktadır, yani insandadır. Halkın sanatçısı olur. Baştaki sorunuza gelecek olursak, sanat nedir? Sanat insan için yapılandır, insan için üretilendir. İnsanın gelişimini sağlayandır, insanı bir adım öteye taşıyandır, yani kısacası sanat insanı insanlaştıran üretimdir. Bu açılıma daha çok şeyi ekleye biliriz.

Sanatçı da bu üretimi gerçekleştiren kişi ve kişilerdir.

Bir sanatçının halkın/ insanın yanında olma gibi bir zorunluluğu var mı?

-Evet var. Sanatçı insanın yanında durmalı, Sistemin, yani devletlerin yanında saf tutamaz sanatçı. Var olan sistemleri reddeder, reddederken her zaman daha iyi sistemin arayışına yönelir. Sanatçı her dönem muhaliftir, sisteme muhaliftir. İnsan için hep daha iyisini ister sanatçı, var olanla yetinmez, yetindiği anda sanat biter, insan biter. Sanatçı sadece yanlışlıkları göstermez, eleştirmekle yetinmez, bilgiyi taşır, aynı zaman da doğruyu üretir, doğruyu gösterir ve sanatçı bununla da yetinmez doğruyu gerçekleştirmenin mücadelesini de verir. Şöyle demez sanatçı: Ben eleştiririm, çözüm üretirim, oturur izlerim. Bu sanatçının inandırıcılığını yok eder, halk üzerinde etkisi olmaz, itibarı silinir. Yani sanatçı aynı zaman da dönüştürücüdür.

Neden insan için sanat?

-Çünkü sanatı üreten sadece insan! Doğa sanatı üretmedi, sanatı doğadaki öteki canlılarda üretmedi. Sanatı Devletler de üretmedi, Krallar, Şahlar, Padişahlar, Diktatörler de üretmedi, insan üretti. Dolayısıyla sanatta sadece insan için vardır, var olmalıdır. Bir sanatçı eğer Kralın safında, Padişahın, Şahın, Diktatörlerin safında yer alıyorsa, sanatı onlar için, onların sistemi için sanat yapıyorsa o kişi halkın/ insanın sanatçısı olamaz. O kişi sadece varlığını korumak, cüzdanını şişirmek için sanat yapıyordur. Bu kişiler halkla beslenmez, safında yer aldığı sistemle beslenir, beslendiği sistemi de korumak için sanat yapmaya çalışır.

Bir sanatçı cüzdanını, kredilerini, kendi ününü düşünüyorsa, bunun için çırpınıyorsa, bunun için ortalıkta dolanıyorsa bu sanatçı değildir, bu kişi olsa olsa Kralın soytarısıdır.

Bu sanatçıları nasıl ayırt edeceğiz?

-Çok kolay. İsimler üzerinden yürümeye hiç gerek yok, yürürsek onları ciddiye almış oluruz, sonra kendilerini bir şey sanırlar.

Sanatçı sokaktaki, fabrikadaki, madendeki, gecekondudaki, okuldaki, köydeki insanlardan biri gibidir. Sokaktaki insanın kaybedeceği kadar kaybedeceği olmalıdır. Eğer bir sanatçının kaybedeceği çok şey varsa bilin ki o halka/ insana ihanet etmeye hazırdır, Diktatörlere yakındır. Yani demem o ki sanatçı insanın çıkarını düşünür, kendi çıkarını düşünmeye başladığı anda ihanete yatar, kurulu Kapitalist sistemin yanında, Kralın, Şahın, Diktatörün yanında saf tutar, onların soytarısı olur, halka yukarıdan akıllar verir, Diktatörünü allar pullar, halka şirin göstermeye çalışır, yani tam bir hoşşiktir.

 Bizim ülkemizde bu tür sanatçılar var mı?

-Zibil gibi. Meğerse huyunu suyunu bizden/ insandan sandığımız ne çok sanatçı dediğimiz kişi aslından halktan yana değilmiş. Kimin ne olduğunu görmek için böyle günler gerekiyormuş demek geliyor içimden. El üstünde tuttuğumuz sanatçılara bir bakıyoruz halkı terk etmiş. Niye terk etmiş olabilirler diye bakınca kaybedecekleri çok şeyleri olduğunu görüyoruz. Daha da acısı korktuklarına tanıklık ediyoruz. Neyden korkuyorlar? Var olan milyar dolarlık mallarını kaybetmekten, mahpusa girmekten.

16 Nisan 2017’de bir Anayasa oylaması var, bu oylamada sanatçının duruşu ne olmalı?

-Bir sanatçının duruşunun ne olması gerektiğini yukarıda kısmen de olsa söyledik, yine söyleyelim, daha net söyleyelim.

Her insanın bir hayır’ ı var, her insanın bir evet’ i var. Sanatçı bu Anayasa oylamasında nerede durmalı? Tek adamın yanında mı durmalı yoksa halkın/insanın yanında mı? Gördüğünüz gibi soru çok açık, evirip çevirip kafa bulandırmaya hiç gerek yok. Ben sanat yapıyorum, ben halk için, ben insan için sanat yapıyorum diyen bir sanatçının duruşu insandan yana olmalı. Bir sanatçı insanın doğasına aykırı olan bir şeye evet diyemez, buna hakkı yok. Tek adamlıkta insanın ekolojisine aykırı bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzı dünyada sayısız kez denendi, şimdi bir kez daha Türkiye de denenmek isteniyor. Daha önce örnekleri yaşanmış bir sisteme karşı sanatçının/ insanın durusu net olmalıdır, hayır olmalıdır.

Peki, sanatçı hayır demekle yetinmeli midir? Elbette yetinemez. Halka/insana hayır’ ın gerekçesini anlatmalı, anlatarak izah etmeli, evet’ çileri hayır’ a ikna etmeli. Bunu yaparken halk arasında keskin kutuplar yaratmamalı, insani ilişkileri neşterle kesmemeli, sonuçta sokakta, gece kondu da evet diyenlerde halk ve insan; yani sanatçı insan arasında uzlaşmaz çelişkiler yaratmamalı. Sanatçıyı şiddet yanlısı Krallardan ayıran da budur, iyimser olmalarıdır.

Sanatçı tarafsız olması gerekmiyor mu? Böyle diyerek sanatçıyı siyasete sokmuş olmuyor musunuz?

-Toplumda da böyle bir algı var ve bu algı yanlış bir algı. Siyaset toplumsal yaşamı belirleyen bir işleyiş olduğuna göre, sanatçı da/ insan da siyasete mesafeli duramaz, durması yanlıştır. Ama sanatçı sahnedeki politikacılar gibi kaba siyaset yapmaz, sanatçının siyaseti estetiktir. Yalan ve kabalık üzerine siyasetini kurgulamaz sanatçı. Sanatın ve sanatçının öznesi insan olduğunu söylersek eğer sanatçı siyasete mesafeli ve yabancı duramaz. İnsanın çıkarı bu Anayasa oylamasında hayır’ sa, bu hayır’ ı örgütlemek için halkın/ insanın yanında safını almalıdır, bir sanatçının tarihsel sorumluluğu budur. (EGEMEN)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.