SES’İMİZE KULAK VERİN!

GÜNDEM 28.07.2019 - 18:05, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1559+ kez okundu.
 

SES’İMİZE KULAK VERİN!

Kamu çalışanı iki yıl için Ağustos’ta masaya oturuyor
Ağustos ayında kamu çalışanlarıyla kamu emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor. Hükümetle, yetkili sendikalar arasındaki mutabakat metni, kamu emekçilerinin gelecek iki yıl içindeki mali ve sosyal haklarıyla hangi koşullarda çalışacağını belirleyecek.   Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, düzenlediği basın toplantısında, sorunlarının ve karşılanmayan taleplerin görünür kılınması, emekçilerin kendi talebine sahip çıkması için geçen yıl eylül ayından bu yana fiilli hizmet süresi zammı ve 3600 ek gösterge için imza kampanyası yürüttüklerini, 1 Nisan 2019 tarihinden itibaren de yaşanan ücret kayıplarının ve döner sermayelerdeki adaletsizliğin giderilmesi ve ödenmeyen ek ödemelerin yapılması için bir dizi eylem ve etkinlik gerçekleştirdiklerini bildirdi.   Yüksel, OHAL sürecinde KHK’larla baskı altına alınan ve temel taleplerini bile dile getirmekten çekinen emekçilerin, sorunlarını dile getirdiklerini hatırlattı.   Yüksel, istihdam politikaları ile parçalı ve sözleşmeli istihdam biçiminin, temel bir istihdam biçimine dönüştüğünü ve KHK ile yaşanan ihraçlarla birlikte emekçilerin güvenceli çalışma talebininin öne çıktığına dikkat çekti. Yüksel, çalışanlarla yaptıkları çalışmalarda öne çıkan sorunları şöyle anlattı: “(4/B, 4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdırlar. Hukuksuz OHAL/KHK’ları sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. Mahkemeye gitmenin önünü tıkayan OHAL komisyonu lağvedilmeli, ihraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilmelidir. İşe alımda, görevde yükselmede ve unvan değişikliğinde güvenlik soruşturmaları ve mülakat kaldırılmalıdır.   Kamu emekçileri, ücretleri bakımından yıllar içerisinde çok ciddi kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Bu kayıplara bugün ekonomik krizin etkileri de eklenmiştir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler kriz kavramını duymak istemeseler de, bizler temel tüketim maddelerine yapılan ciddi zamlarla; kriz nedeniyle emekçilerin birikimlerine göz dikilmesi ile gelir gücümüzün her geçen gün azalması ile krizi yaşıyoruz. Emekçiler açısında bu gün temel ücret en temel talep haline gelmiştir.  Performansa dayalı ücretlendirme sitemi kaldırılmalı en düşük temel ücretin yoksulluk sınırı üstünde olacağı şekilde yani bugünün verileri ile 6.750 TL’nin üzerinde olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Bununla beraber temel ücret dışında her tür isim adı altında alınan yan ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Gelir vergisindeki adaletsizlik giderilmeli asgari ücretin vergi dışı bırakılması sağlanmalı, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan yüzde 15 oranı uygulanmalıdır.   Komik miktarda olan yardımlar (çocuk, aile, giyecek vb.) artırılmalı, emekçilerin insanca bir yaşan sürdürmeleri için gerekli olan yeni yardımlar (yol ücreti, gıda, yakacak, tatil) eklenmelidir. Kamu emekçilerine yılda iki defa tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.   Ayda 5 gün, yılda toplam 12 günün üzerinde olan yıllık izinlerde ek ödemelerden yapılan kesinti kaldırılmalıdır. Çalıştırma zorunluluğu doğduğunda nöbet ücretleri saat ücretinin en az 2 katı olmalıdır. Gece vardiyasında çalıştırılanların ücretleri yüzde 50 arttırılarak ödenmelidir. GSS priminin tamam işveren devlet tarafından ödenmelidir. Kadük çıkan yıpranma payı yasası tüm emekçileri ve geçmiş çalışılmış süreler kapsayacak ve hesaplamalarda fiilen çalışma şartı kaldırılarak düzenlenmelidir. İşkolumuzdaki tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır. Zorunlu BES sistemine son verilmeli ve tekrar gündeme getirilmemelidir. İş kolumuz ağır ve çok tehlikeli işler kapsamındadır. Fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında, çalışma sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit etmektedir. Uzun çalışma saatlerinde vaz geçilmelidir.  Atama bekleyen yüzbinlerce sağlıkçı ve sosyal hizmet meslek mezunları varken, üç kişinin yapması gereken iş bir kişiye yaptırılmasını kabul etmiyoruz.  Personel eksikliği, kadrolu çalışanlar istihdam edilerek giderilmelidir. Çalışma rejimi bizleri öldürülürken çalışma koşullarımızın toplu sözleşme konusu yapılmalıdır. Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli; zorla fazla çalışma yasaklanmalı; kişilere verilebilecek nöbet sayılarında sınırlama getirilmelidir.  Yıllık izin miktarları artırılmalı; yıllık izinler iş günü üzerinden hesaplanmalı, yıllık izinlerde yol süresi de izne eklenmelidir. Kamu emekçisinin yakının ayaktan veya yatarak tedavide refakate ihtiyacı olduğu durumlarda refakat eden kamu çalışanı ücretli mazeret izinli sayılmalıdır.   Sağlıkta şiddeti artıran sağlık emekçilerini değersizleştiren, sistemin sorunlarını emekçilere yükleyen, vatandaş ile sağlıkçıyı karşı karşıya getiren söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun tam olarak uygulanması sağlanmalıdır. Çocuk sahibi olmak, özellikle kadınlar için çalışma hayatını ve diğer yaşam koşullarını zorlaştırmakta, çalışma hayatındaki eşitsizlikleri artırmakta, kadınları yüksek bir oranda da çalışma hayatından çekilmeye zorlamaktadır. 0-3 yaş çocukları da kapsayacak şekilde ücretsiz, 7/24 hizmet veren, nitelikli ve anadilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır. Kreş hizmeti sağlanamayan yerlerde günün ihtiyaçlarına uygun şekilde kreş ödeneği sağlanmalıdır.   Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay anne sütünün bebek beslenmesinde asli olduğu göz önünde tutularak doğum sonrası 24 hafta doğum izni verilmelidir.   Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emeklilikten sayılmalıdır. Doğum nedeniyle babaya verilen ücretli izin 20 güne çıkartılmalıdır.  Kadınların regl olduğu dönemler için ayda 2 gün izin verilmelidir. Ayrımcılık emekçiler için temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrımcılıktan kaynaklı birçok emekçi dışlanmayı yaşarken diğer çalışanlar ise yandaşlık ve kayırmacılıkla birlikte hak edilmeyen konumlara geliyor. Bu durum kamu hizmetini de olumsuz etkilemektedir. Bu duruma neden olanlar hakkında kişisel sorumlulukları ile ilgili idari, mali, hukuki ve cezai sorumluluk düzenlenmelidir. İşe gidiş gelişlerde zorunlu servis sağlanmalıdır. Servis olmayan birimlerde gündüz için aylık abonman bedeli, gece çalışması için de taksi ücreti ödenmelidir.  Yılda 1 kez 1.5 asgari ücret tutarında tatil ödeneği verilmelidir.”    
Kamu çalışanı iki yıl için Ağustos’ta masaya oturuyor

Ağustos ayında kamu çalışanlarıyla kamu emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor. Hükümetle, yetkili sendikalar arasındaki mutabakat metni, kamu emekçilerinin gelecek iki yıl içindeki mali ve sosyal haklarıyla hangi koşullarda çalışacağını belirleyecek.

 

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, düzenlediği basın toplantısında, sorunlarının ve karşılanmayan taleplerin görünür kılınması, emekçilerin kendi talebine sahip çıkması için geçen yıl eylül ayından bu yana fiilli hizmet süresi zammı ve 3600 ek gösterge için imza kampanyası yürüttüklerini, 1 Nisan 2019 tarihinden itibaren de yaşanan ücret kayıplarının ve döner sermayelerdeki adaletsizliğin giderilmesi ve ödenmeyen ek ödemelerin yapılması için bir dizi eylem ve etkinlik gerçekleştirdiklerini bildirdi.

 

Yüksel, OHAL sürecinde KHK’larla baskı altına alınan ve temel taleplerini bile dile getirmekten çekinen emekçilerin, sorunlarını dile getirdiklerini hatırlattı.

 

Yüksel, istihdam politikaları ile parçalı ve sözleşmeli istihdam biçiminin, temel bir istihdam biçimine dönüştüğünü ve KHK ile yaşanan ihraçlarla birlikte emekçilerin güvenceli çalışma talebininin öne çıktığına dikkat çekti. Yüksel, çalışanlarla yaptıkları çalışmalarda öne çıkan sorunları şöyle anlattı: “(4/B, 4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdırlar. Hukuksuz OHAL/KHK’ları sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. Mahkemeye gitmenin önünü tıkayan OHAL komisyonu lağvedilmeli, ihraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilmelidir. İşe alımda, görevde yükselmede ve unvan değişikliğinde güvenlik soruşturmaları ve mülakat kaldırılmalıdır.

 

Kamu emekçileri, ücretleri bakımından yıllar içerisinde çok ciddi kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Bu kayıplara bugün ekonomik krizin etkileri de eklenmiştir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler kriz kavramını duymak istemeseler de, bizler temel tüketim maddelerine yapılan ciddi zamlarla; kriz nedeniyle emekçilerin birikimlerine göz dikilmesi ile gelir gücümüzün her geçen gün azalması ile krizi yaşıyoruz. Emekçiler açısında bu gün temel ücret en temel talep haline gelmiştir.  Performansa dayalı ücretlendirme sitemi kaldırılmalı en düşük temel ücretin yoksulluk sınırı üstünde olacağı şekilde yani bugünün verileri ile 6.750 TL’nin üzerinde olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Bununla beraber temel ücret dışında her tür isim adı altında alınan yan ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Gelir vergisindeki adaletsizlik giderilmeli asgari ücretin vergi dışı bırakılması sağlanmalı, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan yüzde 15 oranı uygulanmalıdır.

 

Komik miktarda olan yardımlar (çocuk, aile, giyecek vb.) artırılmalı, emekçilerin insanca bir yaşan sürdürmeleri için gerekli olan yeni yardımlar (yol ücreti, gıda, yakacak, tatil) eklenmelidir. Kamu emekçilerine yılda iki defa tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.

 

Ayda 5 gün, yılda toplam 12 günün üzerinde olan yıllık izinlerde ek ödemelerden yapılan kesinti kaldırılmalıdır. Çalıştırma zorunluluğu doğduğunda nöbet ücretleri saat ücretinin en az 2 katı olmalıdır. Gece vardiyasında çalıştırılanların ücretleri yüzde 50 arttırılarak ödenmelidir. GSS priminin tamam işveren devlet tarafından ödenmelidir. Kadük çıkan yıpranma payı yasası tüm emekçileri ve geçmiş çalışılmış süreler kapsayacak ve hesaplamalarda fiilen çalışma şartı kaldırılarak düzenlenmelidir. İşkolumuzdaki tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır. Zorunlu BES sistemine son verilmeli ve tekrar gündeme getirilmemelidir. İş kolumuz ağır ve çok tehlikeli işler kapsamındadır. Fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında, çalışma sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit etmektedir. Uzun çalışma saatlerinde vaz geçilmelidir.  Atama bekleyen yüzbinlerce sağlıkçı ve sosyal hizmet meslek mezunları varken, üç kişinin yapması gereken iş bir kişiye yaptırılmasını kabul etmiyoruz.  Personel eksikliği, kadrolu çalışanlar istihdam edilerek giderilmelidir. Çalışma rejimi bizleri öldürülürken çalışma koşullarımızın toplu sözleşme konusu yapılmalıdır. Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli; zorla fazla çalışma yasaklanmalı; kişilere verilebilecek nöbet sayılarında sınırlama getirilmelidir.  Yıllık izin miktarları artırılmalı; yıllık izinler iş günü üzerinden hesaplanmalı, yıllık izinlerde yol süresi de izne eklenmelidir. Kamu emekçisinin yakının ayaktan veya yatarak tedavide refakate ihtiyacı olduğu durumlarda refakat eden kamu çalışanı ücretli mazeret izinli sayılmalıdır.

 

Sağlıkta şiddeti artıran sağlık emekçilerini değersizleştiren, sistemin sorunlarını emekçilere yükleyen, vatandaş ile sağlıkçıyı karşı karşıya getiren söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun tam olarak uygulanması sağlanmalıdır. Çocuk sahibi olmak, özellikle kadınlar için çalışma hayatını ve diğer yaşam koşullarını zorlaştırmakta, çalışma hayatındaki eşitsizlikleri artırmakta, kadınları yüksek bir oranda da çalışma hayatından çekilmeye zorlamaktadır. 0-3 yaş çocukları da kapsayacak şekilde ücretsiz, 7/24 hizmet veren, nitelikli ve anadilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır. Kreş hizmeti sağlanamayan yerlerde günün ihtiyaçlarına uygun şekilde kreş ödeneği sağlanmalıdır.

 

Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay anne sütünün bebek beslenmesinde asli olduğu göz önünde tutularak doğum sonrası 24 hafta doğum izni verilmelidir.

 

Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emeklilikten sayılmalıdır. Doğum nedeniyle babaya verilen ücretli izin 20 güne çıkartılmalıdır.  Kadınların regl olduğu dönemler için ayda 2 gün izin verilmelidir. Ayrımcılık emekçiler için temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrımcılıktan kaynaklı birçok emekçi dışlanmayı yaşarken diğer çalışanlar ise yandaşlık ve kayırmacılıkla birlikte hak edilmeyen konumlara geliyor. Bu durum kamu hizmetini de olumsuz etkilemektedir. Bu duruma neden olanlar hakkında kişisel sorumlulukları ile ilgili idari, mali, hukuki ve cezai sorumluluk düzenlenmelidir. İşe gidiş gelişlerde zorunlu servis sağlanmalıdır. Servis olmayan birimlerde gündüz için aylık abonman bedeli, gece çalışması için de taksi ücreti ödenmelidir.  Yılda 1 kez 1.5 asgari ücret tutarında tatil ödeneği verilmelidir.”

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.