Takıntılı aşk iyileşmiyorsa mutlaka destek alınmalı

05.09.2017 - 13:15, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1668+ kez okundu.
 

Takıntılı aşk iyileşmiyorsa mutlaka destek alınmalı

  Takıntılı aşklarda genellikle davranış bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, bağımlı kişilik özellikleri, takıntılı kişilik yapısı ve olayları olduğundan farklı bir şekilde algılama ve yorumlamaya yönelik eğilim görülüyor. Romantik ilişkilerimizin bebeklikten şu anki yaşantımıza kadar uzanan ancak temeli geçmiş yaşantılarımızda atılan bir süreç olduğunu ifade eden uzmanlar, psikolojik destek almanın önemine dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, psikologlara göre aşkın hem normal hem de nörotik bir kavram olduğunu söyledi. Aşkın net tanımını yapmanın oldukça zor olduğunu ifade eden Çetin, “Aslına bakarsanız her alanın ya da bireyin bir aşk tanımı vardır. Biz psikologlara göre aşk hem normal hem de nörotik bir şeydir. Bir edebiyatçıya göre özlemi ve kavuşamamayı içerebilir” dedi. Çocuklukta yaşanan travmalar sebep olur Aşık olan bir kişide beklenen şeyin mutluluk olduğunu kaydeden Aziz Görkem Çetin, ancak takıntılı aşkın mutluluk yerine kaygı yaşattığını ifade etti. Çetin, takıntılı aşkın sebeplerini şöyle açıkladı: “Psikolojik bağlamda düşündüğümüzde bireyin bebeklik döneminde bakım verme ve duygu anlamında yeterince ilgi ve sevgi gösterilmemesi ve ilişkinin ilk adımında güvenli bir bağ oluşturulamamasıdır. Bu bağı oluşturamamış çocuklar annelerinin yanından ayrıldığında ağlama, kaygı, korkma ve anneye sıkı sıkı sarılma ya da tam tersi uzaklaşma gibi sağlıksız davranışlar gösterirler. Anne ya da bakım veren kişi ile kurulamayan güvenli bağ kişinin gelecekteki romantik ilişkilerini etkilemektedir. Çocuklukta yaşanmış değersizlik hissi ve yaşanılan travmalar da takıntılı aşk oluşturulmasına neden olmaktadır.” Sürekli kontrol takıntılı aşk işareti Takıntılı aşk yaşayan kişinin sevdiği kişiye güven duymadığını ve sürekli ondan ayrılacağı düşüncesi içerisinde olacağını belirten Çetin, “Zihnini kötü düşünceler ile meşgul eder. Bu yaşadığı duygu karmaşasından kurtulmak ve kendini rahatlatmak için bazı eylemlerde bulunur. Bu eylemler kişiye göre olumlu ya da olumsuz eylemler olarak gerçekleşebilir. Örnek vermek gerekirse karşısındaki kişiyi sürekli denemeye yönelik eylemler gerçekleştirir. Sürekli nerede olduğunu ve kiminle olduğunu kontrol eder. Karşısındaki kişinin onu sevip sevmediğinden emin olmaya çalışır” diye konuştu. Takıntılı aşkın sağlıksız bir durum olduğunu ifade eden Aziz Görkem Çetin, “Takıntılı aşk kişinin gerçek ya da ulaşılamayan bir aşkı takıntı haline getirip kendi benliğini ona adaması ve hayatına bu bağlamda şekil vermesidir. Karşısındaki kişiye yönelik çok yoğun duygular yaşaması duygusal bağlamda hızlı iniş ve çıkışlar yaşamasına sebep olacaktır. Böyle bir duygudurumun ardından birey hem kendine hem de başkalarına zarar verebilir. Genel tabir olarak bireyin günlük hayatındaki işlevselliğe neden olacak herşeyi sağlıksız olarak nitelendirebiliriz” dedi. İnişli çıkışlı duygular yaşanır Takıntılı aşk yaşayan kişilerin çok çeşitli duyguları yaşadığına da değinen Çetin, şunları söyledi: “Takıntılı aşk yaşayan kişi yalnızca aşık olduğu kişi ile mutlu olacağına inanır ve kendisi mutsuzken aşık olduğu kişinin onsuz mutlu olmasını da istemez. Bunu şöyle düşünebiliriz; kişi düşünsel bir illüzyon oluşturarak aslında kişi için oluşturduğu anlam ve beklentilere aşık olmuştur. Kişideki bu yoğun beklenti duygularının inişli ve çıkışlı olmasını sağlar. Duyguların bu kadar ambivalan olması da kişinin sağlıksız ve anlık kararlar vermesine neden olabilir. Takıntı giderek artarsa aşık olunan kişiye yönelik şiddet, cinayet, tecavüz veya kişinin kendisini öldürmesi gibi sonuçlar meydana gelebilir. Takıntılı aşkın en çok tetikleyicisi karşılık bulamamasıdır. Duygusal ya da fiziksel yönden reddedilen kişi kendini kabul ettirmek için yoğun çaba harcayabilir.” Davranış bozukluğu görülebilir Takıntılı aşkın tedavi gerektiren bir durum olduğuna dikkat çeken Aziz Görkem Çetin, “Kişilik yapılanması ile ilişkili bir durum olduğu için bireysel psikoterapiye yönelik destek almak daha doğru olacaktır. Takıntılı aşklarda genellikle davranış bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, bağımlı kişilik özellikleri, takıntılı kişilik yapısı ve olayları olduğundan farklı bir şekilde algılama ve yorumlamaya yönelik eğilim görülmektedir. Bu duruma yönelik psikolojik sorunlar yaşayan bireylerin bir uzman desteği almaları büyük önem taşımaktadır” tavsiyesinde bulundu. Psikolojik destek gerekebilir Romantik ilişkilerimiz ve kişilerarası ilişkilerimizin bebeklikten şu anki yaşantımıza kadar uzanan ancak temeli geçmiş yaşantılarımızda atılan bir süreç olduğunu ifade eden Çetin, “Bu nedenle psikolojik destek almak oldukça önemlidir. Bu tarz yaşadığımız sıkıntılar yoğunluğunu koruyorsa zamana bırakmayıp uzman desteği almakta oldukça fayda vardır. Yaşadığımız her duygu ve düşüncenin geçmişimiz ile ilintili olduğunu düşünürsek üstünü kapatmak yerine yüzleşmek, kabul etmek ve farkına varmak önemlidir. Düşüncelerimize ve duygularımıza yanlış savunma mekanizmaları eklemek yerine uzman vasıtasıyla çözümlemeye çalışmamız duygu ve düşüncelerimize sahip çıktığımız anlamına da gelmektedir” dedi.  

 

Takıntılı aşklarda genellikle davranış bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, bağımlı kişilik özellikleri, takıntılı kişilik yapısı ve olayları olduğundan farklı bir şekilde algılama ve yorumlamaya yönelik eğilim görülüyor. Romantik ilişkilerimizin bebeklikten şu anki yaşantımıza kadar uzanan ancak temeli geçmiş yaşantılarımızda atılan bir süreç olduğunu ifade eden uzmanlar, psikolojik destek almanın önemine dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, psikologlara göre aşkın hem normal hem de nörotik bir kavram olduğunu söyledi.

Aşkın net tanımını yapmanın oldukça zor olduğunu ifade eden Çetin, “Aslına bakarsanız her alanın ya da bireyin bir aşk tanımı vardır. Biz psikologlara göre aşk hem normal hem de nörotik bir şeydir. Bir edebiyatçıya göre özlemi ve kavuşamamayı içerebilir” dedi.

Çocuklukta yaşanan travmalar sebep olur

Aşık olan bir kişide beklenen şeyin mutluluk olduğunu kaydeden Aziz Görkem Çetin, ancak takıntılı aşkın mutluluk yerine kaygı yaşattığını ifade etti. Çetin, takıntılı aşkın sebeplerini şöyle açıkladı:

“Psikolojik bağlamda düşündüğümüzde bireyin bebeklik döneminde bakım verme ve duygu anlamında yeterince ilgi ve sevgi gösterilmemesi ve ilişkinin ilk adımında güvenli bir bağ oluşturulamamasıdır. Bu bağı oluşturamamış çocuklar annelerinin yanından ayrıldığında ağlama, kaygı, korkma ve anneye sıkı sıkı sarılma ya da tam tersi uzaklaşma gibi sağlıksız davranışlar gösterirler. Anne ya da bakım veren kişi ile kurulamayan güvenli bağ kişinin gelecekteki romantik ilişkilerini etkilemektedir. Çocuklukta yaşanmış değersizlik hissi ve yaşanılan travmalar da takıntılı aşk oluşturulmasına neden olmaktadır.”

Sürekli kontrol takıntılı aşk işareti

Takıntılı aşk yaşayan kişinin sevdiği kişiye güven duymadığını ve sürekli ondan ayrılacağı düşüncesi içerisinde olacağını belirten Çetin, “Zihnini kötü düşünceler ile meşgul eder. Bu yaşadığı duygu karmaşasından kurtulmak ve kendini rahatlatmak için bazı eylemlerde bulunur. Bu eylemler kişiye göre olumlu ya da olumsuz eylemler olarak gerçekleşebilir. Örnek vermek gerekirse karşısındaki kişiyi sürekli denemeye yönelik eylemler gerçekleştirir. Sürekli nerede olduğunu ve kiminle olduğunu kontrol eder. Karşısındaki kişinin onu sevip sevmediğinden emin olmaya çalışır” diye konuştu.

Takıntılı aşkın sağlıksız bir durum olduğunu ifade eden Aziz Görkem Çetin, “Takıntılı aşk kişinin gerçek ya da ulaşılamayan bir aşkı takıntı haline getirip kendi benliğini ona adaması ve hayatına bu bağlamda şekil vermesidir. Karşısındaki kişiye yönelik çok yoğun duygular yaşaması duygusal bağlamda hızlı iniş ve çıkışlar yaşamasına sebep olacaktır. Böyle bir duygudurumun ardından birey hem kendine hem de başkalarına zarar verebilir. Genel tabir olarak bireyin günlük hayatındaki işlevselliğe neden olacak herşeyi sağlıksız olarak nitelendirebiliriz” dedi.

İnişli çıkışlı duygular yaşanır

Takıntılı aşk yaşayan kişilerin çok çeşitli duyguları yaşadığına da değinen Çetin, şunları söyledi:

“Takıntılı aşk yaşayan kişi yalnızca aşık olduğu kişi ile mutlu olacağına inanır ve kendisi mutsuzken aşık olduğu kişinin onsuz mutlu olmasını da istemez. Bunu şöyle düşünebiliriz; kişi düşünsel bir illüzyon oluşturarak aslında kişi için oluşturduğu anlam ve beklentilere aşık olmuştur. Kişideki bu yoğun beklenti duygularının inişli ve çıkışlı olmasını sağlar. Duyguların bu kadar ambivalan olması da kişinin sağlıksız ve anlık kararlar vermesine neden olabilir. Takıntı giderek artarsa aşık olunan kişiye yönelik şiddet, cinayet, tecavüz veya kişinin kendisini öldürmesi gibi sonuçlar meydana gelebilir. Takıntılı aşkın en çok tetikleyicisi karşılık bulamamasıdır. Duygusal ya da fiziksel yönden reddedilen kişi kendini kabul ettirmek için yoğun çaba harcayabilir.”

Davranış bozukluğu görülebilir

Takıntılı aşkın tedavi gerektiren bir durum olduğuna dikkat çeken Aziz Görkem Çetin, “Kişilik yapılanması ile ilişkili bir durum olduğu için bireysel psikoterapiye yönelik destek almak daha doğru olacaktır. Takıntılı aşklarda genellikle davranış bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, bağımlı kişilik özellikleri, takıntılı kişilik yapısı ve olayları olduğundan farklı bir şekilde algılama ve yorumlamaya yönelik eğilim görülmektedir. Bu duruma yönelik psikolojik sorunlar yaşayan bireylerin bir uzman desteği almaları büyük önem taşımaktadır” tavsiyesinde bulundu.

Psikolojik destek gerekebilir

Romantik ilişkilerimiz ve kişilerarası ilişkilerimizin bebeklikten şu anki yaşantımıza kadar uzanan ancak temeli geçmiş yaşantılarımızda atılan bir süreç olduğunu ifade eden Çetin, “Bu nedenle psikolojik destek almak oldukça önemlidir. Bu tarz yaşadığımız sıkıntılar yoğunluğunu koruyorsa zamana bırakmayıp uzman desteği almakta oldukça fayda vardır. Yaşadığımız her duygu ve düşüncenin geçmişimiz ile ilintili olduğunu düşünürsek üstünü kapatmak yerine yüzleşmek, kabul etmek ve farkına varmak önemlidir. Düşüncelerimize ve duygularımıza yanlış savunma mekanizmaları eklemek yerine uzman vasıtasıyla çözümlemeye çalışmamız duygu ve düşüncelerimize sahip çıktığımız anlamına da gelmektedir” dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.