Tüzün: İmar suçu işleyenler ödüllendirilmemeli

GÜNDEM 07.05.2018 - 14:38, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 1576+ kez okundu.
 

Tüzün: İmar suçu işleyenler ödüllendirilmemeli

  TMMOB Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Ozan Tüzün, “kamuoyuna sunulan ‘İmar Barışı’ hukuka saygılı yurttaşların cezalandırıldığı, imar suçu işleyenlerin ödüllendirildiği bir uygulamadır” diyerek bu yanlıştan biran önce dönülmesi uyarısında bulundu.   “KENTLERİ YAŞANMAZ KILACAK UYGULAMALARDAN VAZ GEÇİLMELİDİR” Mimarlar Odası Adana Şube Yönetim Kurulu adına yazılı basın açıklaması yapan Başkan Ozan Ozan Tüzün, “İmar Barışı ya da İmar Affı, adı ne olursa olsun; kentleri yaşanmaz kılacak uygulamalardan vaz geçilmelidir.” dedi.   Başkan Tüzün, “Taslağın gerçekleşmesi durumunda;  Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, su, elektrik ve doğalgaz bağlanabileceği ve bu yapılarla ilgili alınmış yıkım kararları ile kesinleşmiş para cezaları iptal edileceği, bedelin iki katı ödenmesi durumunda ise; cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebileceği hüküm altına alınmış olacak. Taslak, en başından satır aralarına kadar, adını imar barışı koymakla başlayıp,  elektrik, su aboneliklerini geçici göstermek, gelirin 6306 sayılı kanun kapsamında kullanılacağını ifade etmek gibi şirinlikler ve utanma duygusu içindeki insanların tepkilerini azaltmak ve topluma hedef şaşırtmak için cinliklerle bezenmiştir. Tasarı özünde; ruhsatsız, kaçak ve ruhsat eklerine aykırı olarak yapılmış yapıların, cins değişiklikleri de dahil olmak üzere, ücreti karşılığında affedilmelerini içeren imar affından başka bir şey değildir.”   Başkan Tüzün, “Tasarının bütünündeki dile baktığımızda, gecekonduları hedef alan eski imar afları yerine doğrudan çok katlı ve veya kamu arazilerine yapılmış binaların affedilmesine ve satılmasına dönük olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla “İMAR BARIŞI” adı altında; ülkemizi tavizde sınıf atlatan, hukuka saygılı yurttaşların cezalandırıldığı, buna karşın imar suçu işleyenlerin ödüllendirildiği bir “İMAR AFFI”  ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.   Bir çok yönden tartışmaları sürse de, çok değil daha altı sene önce çıkarılan, kısa adıyla “6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası” ile; “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemesi” hüküm altına alınmıştı.   “BÜYÜK ÇELİŞKİ VAR” Bu kez amacı; “Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması” olarak açıklanan bir yasa teklifi ile meclise sunuldu. Her iki yasa da, bilinen bir Türkiye gerçeği olan afet riskine karşı alınacak tedbirleri içeriyor. Ancak aralarında çok önemli bir fark var. Önceki; bu yapıların  “…fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirilmesi…” ni hedef alırken, diğeri, afet riski altındaki yapıların; “…kullanılması (oturulması) koşulu ve ücreti karşılığında “kayıt altına” alınmasını öngörüyor.”   “Bu büyük çelişki, toplanan ücretlerin (kaldı ki bu gelirin başka yerlerde kullanılacağı açıklanmıştır), 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası çerçevesinde kullanılacağı ifadesiyle hafiflemediği gibi, kullanılma koşulu ile affa uğratılan afet riski altındaki yapının depreme dayanıklılığında vatandaşa yüklenen sorumluluktaki “Devlet”in payını azaltmıyor.”   “VER PARAYI SORUŞTURMA KALKSIN” “Mesele kayıt tutmaksa, konunun imar barışı ya da imar affı ile hiç alakası yoktur. Ülkemizde yapı stokları ve akıbetleri konusunda herkesçe bilinen iki gerçek vardır. Birincisi yapı stoklarımızın % 60 - 70 i kaçak, ruhsatsız ve ruhsata aykırı imal edilmiş yapılardan oluştuğu, ikincisi afet riski ve deprem gerçeği. Bu tasarıyla, kaçak, ruhsatsız ve ruhsat eklerine aykırı yapılması nedeniyle ile afet riski altında ve depreme dayanıksızlığı “Yapı Kayıt Belgesi” ile tescillenecek olan yapı sahiplerine; Parayı ver, ceza ve soruşturmaların kalksın, biraz fazla verirsen cins değişikliği de yap ve oturmaya devam et. Deprem vs afet durumunda yıkılırsa da sorumluluk senin denilmektedir. Böylelikle toplumun büyük bir kesimi yıkılacağı önceden belli olan çürük binalarda oturmaya mahkum edilmektedir.”   “Türkiye’de  bugüne kadar birçok kez uygulanarak yapılı çevreyi şekillendiren imar aflarının, kaçak yapılaşmayı körükleyerek yarattığı, kendiliğinden ve plansız büyümenin kentlerimizi yaşanmaz kıldığı, kaçak yapıların yasal hale getirilip ödüllendirilmesi ile toplumsal hukuk düzenine ve devlete karşı güvensizlik oluştuğu, af kapsamındaki yapıların, hukuken yasadışı ve özellikle anayasanın kamu kaynakları, kıyı, doğal çevre ve ormanların korunmasına ilişkin temel maddelerine aykırılığıyla toplum yararına olmadığı tespit ve tescil edilmiştir. Spekülasyonlara ve rant paylaşımına dayalı bir yapılı çevre üretimini özendirmeyen bir anlayış ile kentsel sorunları, toplumsal ve fiziksel bütünlüğü olan planlama politikalarıyla çözmeyi hedefleyen fikrin daimi kılınması dileğimizi hatırlatıyor,  İmar barışı olarak topluma sunulan, son haberlere göre Boğaziçi ve Tarihi Yarımada muaf tutulan bu yasadan tüm Türkiye muaf tutularak ve yürürlükten kaldırılması isteğimizi kamuoyunun bilgilerine arz ediyoruz.”

 

TMMOB Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Ozan Tüzün, “kamuoyuna sunulan ‘İmar Barışı’ hukuka saygılı yurttaşların cezalandırıldığı, imar suçu işleyenlerin ödüllendirildiği bir uygulamadır” diyerek bu yanlıştan biran önce dönülmesi uyarısında bulundu.

 

“KENTLERİ YAŞANMAZ KILACAK UYGULAMALARDAN VAZ GEÇİLMELİDİR”

Mimarlar Odası Adana Şube Yönetim Kurulu adına yazılı basın açıklaması yapan Başkan Ozan Ozan Tüzün, “İmar Barışı ya da İmar Affı, adı ne olursa olsun; kentleri yaşanmaz kılacak uygulamalardan vaz geçilmelidir.” dedi.

 

Başkan Tüzün, “Taslağın gerçekleşmesi durumunda;  Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, su, elektrik ve doğalgaz bağlanabileceği ve bu yapılarla ilgili alınmış yıkım kararları ile kesinleşmiş para cezaları iptal edileceği, bedelin iki katı ödenmesi durumunda ise; cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebileceği hüküm altına alınmış olacak. Taslak, en başından satır aralarına kadar, adını imar barışı koymakla başlayıp,  elektrik, su aboneliklerini geçici göstermek, gelirin 6306 sayılı kanun kapsamında kullanılacağını ifade etmek gibi şirinlikler ve utanma duygusu içindeki insanların tepkilerini azaltmak ve topluma hedef şaşırtmak için cinliklerle bezenmiştir. Tasarı özünde; ruhsatsız, kaçak ve ruhsat eklerine aykırı olarak yapılmış yapıların, cins değişiklikleri de dahil olmak üzere, ücreti karşılığında affedilmelerini içeren imar affından başka bir şey değildir.”

 

Başkan Tüzün, “Tasarının bütünündeki dile baktığımızda, gecekonduları hedef alan eski imar afları yerine doğrudan çok katlı ve veya kamu arazilerine yapılmış binaların affedilmesine ve satılmasına dönük olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla “İMAR BARIŞI” adı altında; ülkemizi tavizde sınıf atlatan, hukuka saygılı yurttaşların cezalandırıldığı, buna karşın imar suçu işleyenlerin ödüllendirildiği bir “İMAR AFFI”  ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.

 

Bir çok yönden tartışmaları sürse de, çok değil daha altı sene önce çıkarılan, kısa adıyla “6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası” ile; “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemesi” hüküm altına alınmıştı.

 

“BÜYÜK ÇELİŞKİ VAR”

Bu kez amacı; “Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması” olarak açıklanan bir yasa teklifi ile meclise sunuldu. Her iki yasa da, bilinen bir Türkiye gerçeği olan afet riskine karşı alınacak tedbirleri içeriyor. Ancak aralarında çok önemli bir fark var. Önceki; bu yapıların  “…fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirilmesi…” ni hedef alırken, diğeri, afet riski altındaki yapıların; “…kullanılması (oturulması) koşulu ve ücreti karşılığında “kayıt altına” alınmasını öngörüyor.”

 

“Bu büyük çelişki, toplanan ücretlerin (kaldı ki bu gelirin başka yerlerde kullanılacağı açıklanmıştır), 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası çerçevesinde kullanılacağı ifadesiyle hafiflemediği gibi, kullanılma koşulu ile affa uğratılan afet riski altındaki yapının depreme dayanıklılığında vatandaşa yüklenen sorumluluktaki “Devlet”in payını azaltmıyor.”

 

“VER PARAYI SORUŞTURMA KALKSIN”

“Mesele kayıt tutmaksa, konunun imar barışı ya da imar affı ile hiç alakası yoktur. Ülkemizde yapı stokları ve akıbetleri konusunda herkesçe bilinen iki gerçek vardır. Birincisi yapı stoklarımızın % 60 - 70 i kaçak, ruhsatsız ve ruhsata aykırı imal edilmiş yapılardan oluştuğu, ikincisi afet riski ve deprem gerçeği. Bu tasarıyla, kaçak, ruhsatsız ve ruhsat eklerine aykırı yapılması nedeniyle ile afet riski altında ve depreme dayanıksızlığı “Yapı Kayıt Belgesi” ile tescillenecek olan yapı sahiplerine; Parayı ver, ceza ve soruşturmaların kalksın, biraz fazla verirsen cins değişikliği de yap ve oturmaya devam et. Deprem vs afet durumunda yıkılırsa da sorumluluk senin denilmektedir. Böylelikle toplumun büyük bir kesimi yıkılacağı önceden belli olan çürük binalarda oturmaya mahkum edilmektedir.”

 

“Türkiye’de  bugüne kadar birçok kez uygulanarak yapılı çevreyi şekillendiren imar aflarının, kaçak yapılaşmayı körükleyerek yarattığı, kendiliğinden ve plansız büyümenin kentlerimizi yaşanmaz kıldığı, kaçak yapıların yasal hale getirilip ödüllendirilmesi ile toplumsal hukuk düzenine ve devlete karşı güvensizlik oluştuğu, af kapsamındaki yapıların, hukuken yasadışı ve özellikle anayasanın kamu kaynakları, kıyı, doğal çevre ve ormanların korunmasına ilişkin temel maddelerine aykırılığıyla toplum yararına olmadığı tespit ve tescil edilmiştir.

Spekülasyonlara ve rant paylaşımına dayalı bir yapılı çevre üretimini özendirmeyen bir anlayış ile kentsel sorunları, toplumsal ve fiziksel bütünlüğü olan planlama politikalarıyla çözmeyi hedefleyen fikrin daimi kılınması dileğimizi hatırlatıyor,  İmar barışı olarak topluma sunulan, son haberlere göre Boğaziçi ve Tarihi Yarımada muaf tutulan bu yasadan tüm Türkiye muaf tutularak ve yürürlükten kaldırılması isteğimizi kamuoyunun bilgilerine arz ediyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.