YILLARCA ÇALIŞTI KADROLU OLAMADI!

Yıllarca ‘taşeron’ olarak çalıştığı Adana Devlet Hastanesi’nde ‘kadro’ beklerken işten atıldı. Devlet KHK ile kadro müjdesi verdi. Mahkemenin işe iade kararına rağmen Sağlık Bakanlığı 4 Aralık’a kadar girişini yapmayınca ise ‘kadro’dan oldu.

Adana’da bir kamu hastanesindeki 22 yıllık işinden mobbing uygulanıp haberi olmadan nöbet yazılarak 3 gün işe gelmediği gerekçesiyle çıkarılan işçi, kesinleşmiş yargı kararına rağmen işine dönemiyor.  Rüşan Yalçın, 1993 yılında Adana Devlet Hastanesi eczanesinde çalışmaya başladı. O dönemde uygulamaya konulan taşeron yöntemi ile işe alınan Yalçın, 2015 yılının Haziran ayında kendi iddiasına göre, ‘haksız’ gerekçelerle işten çıkarıldı. O tarihten bu yana Adana 5. İş Mahkemesi’nde devam eden davada, mahkeme Rüşan Yalçın’ı haklı bularak işe iade etti. Yerel mahkemenin kararını Yargıtay 7. Hukuk Dairesi de onadı ve “Yalçın, Sağlık Bakanlığı Adana Devlet Hastanesi’ndeki işyerine dönmeli” dedi. Ancak kesinleşmiş bu kararlara rağmen Yalçın hala işine dönemedi.  Yalçın, taşeron işçilere verilen ‘kadro’ imkânından da 4 Aralık’a kadar işe alınmadığı için faydalanamadı. 4 çocuk babası dertli adam, “Bugüne kadar çalıştıklarım boşa mı gitti, ben tazminat değil yeniden kendi işime dönmek istiyorum. Severek yaptığım mesleğimi istiyorum” dedi.  “3’ünde işe girmiş 4’ünde çalışıyor ise bu kadrodan faydalanıyor. Benim iş akdim feshedilmiş, yargı süreci devam ediyordu. Yargıtay kararı da var, biz bundan faydalanamıyoruz. Ne olacağız burası da var. Biz hukuk devletindeysek Yargıtay’ın üstünde hukuk var mı, Yargıtay ‘kurumun asıl işçisidir. Çalışması gerekir’ diyor ama biz ne olacağız. Mahkemede olduğu için hakkımızın askıda olması lazım.  “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Jülide Sarıeroğlu’na sesleniyorum: “Üniversitede  okuyan 3 çocuğum var. Yaşım 49, ne yapabilirim bu yaştan sonra. 50-60 bin lira para verecekler, bundan sonraki süreçte ben çocuk mu okutayım, beni işten çıkaran kişilerle mi hesaplaşayım. Ne olacak bunun sonu?”  Yalçın, yaşadıklarını şöyle anlattı:  “2015 yılının 6’ncı ayında haksız yere işten çıkarıldım. Adana Devlet Hastanesi Eczane Birimi’nde eczacı teknikeri olarak çalışmaktaydım. 1993 yılında işe girdim. O tarihte hastane idaresi bana dedi ki; ‘Taşerondan seni işe alalım, bu dönemde kadro geldiği takdirde kadroya alacağımız kişilerden biri sensin.’ ‘Eczaneye güvenilir biri lazım’ deyip ‘bu devletin asıl işi’ deyip beni işe aldılar. O tarihten beri eczanede teknikerim. Bütün sarf malzemeleri, medikal işleri, alım satım ihaleleri yapıyordum. Asıl iş yapanlara kadro sözünden sonra bizi temizliğe çekmeye çalıştılar. Farklı mobbing uygulamalar. Mersin Üniversitesi’nde hızlandırılmış kursla belge aldım. Hastane bize ‘temizliğe geçeceksiniz’ dedi. Ben de asıl işi yaptığıma inandığım için temizliğe geçmek istemedim. Bu süreçte 20 yıldan bu yana 08.00-17.00 mesaim, cumartesi pazar çalışılmıyor. Hastane idaresi bize 23.00-07.00’ye nöbet yazmış, temizlik yapacaksınız diyerek. Hiç bilgi verilmeden hakkımızda 3 gün işe gelmedi diyerek tutanak tutmuşlar, iş akdimizi feshettiler. 2015 yılının 6. ayında. E-devletten bakarak iş akdimin fesholduğunu öğrendim. Yargıya başvurdum. Kurumun asıl işini yapan bir görevli olduğumuzu anlattım. Yargıtay kurumun asıl işçisi olduğumuzu onayladı. ‘Bu kişi Sağlık Bakanlığı’nın asıl işçisidir, siz bunu kadrolu olarak çalıştırmak zorundasınız.’ diyerek bir karar verdi. Yargıtay kararı elimizde. Biz kadrolu olarak işe dönmeyi beklerken; Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile çıkan kanunla 4 Aralık’ta kadrolu olarak işe gitmeyi beklerken hastaneye başvurduk, ‘Yargıtay kararımız var bundan faydalanmak istiyoruz.’ Diyerek. Hastaneden gelen cevap ise; o tarihte çalışmadığınız için çıkan kanun 4 Aralık’ta işte çalışanları kapladığı için siz bu kanundan faydalanamıyorsunuz’ oldu.