Yukardaki bu sözler, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a aittir. Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirmede yeni beyaz bir sayfa açtığını dünya kamuoyuna duyuran Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günler içerisinde Avrupa Birliği elçileri ile yaptığı toplantıda, Türkiye’nin Avrupa Birliği normlarına uyma noktasında hukuk ve ekonomi reformları yapacağını elçilere duyurduktan sonra, Türkiye’nin yolunun da yönünde Avrupa Birliği olduğunu söyledi.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bu açıklamaları müteakip Avrupa Birliği’nin güçlü ülkelerinden Almanya ve Fransa’da da bazı değişiklikler yaşandı. Örneğin Türkiye’ye açıktan düşmanlık ilan eden komşumuz Yunanistan’ı kışkırtan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek aradaki buzların erimesine katkı sağladı. Bugün, bu mektup diplomasisi iki taraf arasında devam etmektedir.
Almanya Başbakanı Merkel’in 2021 Eylül seçimlerinde başkanlığı bırakacağını açıklamasından sonra, Hıristiyan Demokrat Parti de yapılan başkanlık seçimini Türk dostu olan Armin’in kazanması, Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda elini güçlendiren en önemli etkenlerden biri olmuştur. Hal böyle olunca, Bizans oyunlarıyla Avrupa Birliği’ni arkasına alarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan Yunanistan ve onun Başbakanı Miçotakis’in de eli zayıflamıştır. Bir başka deyişle inandırıcılığını kaybetmiştir.
Türkiye’nin kurucu lideri, ilk Cumhurbaşkanı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de Cumhuriyet yıllarında, “Türkiye’nin yönü Avrupa’dır” sözü doğrultusunda Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı, “Avrupa Birliği üyeliği hedefinden Türkiye hiçbir zaman vazgeçmedi. Ve geleceğimizi Avrupa Birliği ile tasavvur ediyoruz.” sözü Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda ne kadar kararlı olduğu noktasında da bugün için önem kazanmıştır. Avrupa’daki gelişmeler, yani Fransa ve Almanya’da olduğu gibi, diğer ülkeler de Türkiye lehine rüzgarın esmesine dönük olursa, Türkiye Avrupa Birliği üyeliğinde büyük şans kazanır.
Türkiye’nin bu büyük şansı kazanmasında, sırtında kambur olarak duran kadın cinayetlerini de ortadan kaldırması gerekir. Kadın, ailenin çoğalmasında, nüfusun artmasında Rabbinden aldığı güçle, bütün zorluklara göğüs geren, saygı ve hürmeti fazlasıyla hak eden baştacı edilmesi gereken bir üstün varlıktır. Kanıyla, canıyla dokuz ay sabrederek dünyaya getirdiği yavrusunu annelik duygusuyla kokladığı zaman bütün sıkıntıları unutan kadınlar (anneler), kendi dünyaya getirdiği yavrularına kadına saygıyı yeterince öğretemedikleri için kadın cinayetlerinde üzülerek belirteyim ki sorumlulukları vardır. Ayrıca, baştacı edilmesi gereken kadınlarla ilgili bazı filmlerde ve dizilerde kadınları küçük düşüren sahnelerin olması da kadın cinayetlerini tetikleyen yanlışların başında gelmektedir. Bunları yapanlar, şu gerçeği göremeyenlerdir. Kadın, rol model olarak her film ve dizide baştacı edilmiş olsaydı; kadın cinayetleri bu boyutlara gelmeyebilirdi. Kadına saygı Türkiye’de okullarda ders olarak okutulmalı. Çünkü kadınlar bunu fazlasıyla hak eden, dünyaya getirdiği yavrusu için hem sevgide hem duada kendisi ile yarışan özel varlıklardır. Bu özel varlıkları korumak da aileden başlayıp devlete düşen önemli görevlerdir.
Türkiye, kadın cinayetlerini de önlediği takdirde, Avrupa Birliği yolunda istediği hedefe mutlaka ulaşır.
|