"ADANA ORTADA KALDI"

Adana Kent Konseyi Başkanı Haşmet Biçer, Adana’nın Bir Zamanlar Tarım ve Sanayide Zirvede Olan Şehrin Nasıl Yoksulluğun Kucağına Düştüğünü Açıkladı. 

Adana, bir zamanlar Türkiye’nin tarım, sanayi ve ticaretinde lider şehirlerinden biriydi. Pamuk tarlalarının beyaz altınla kapladığı bu topraklar, sanayinin ve kültürün beşiği olmuş, ülke ekonomisine yön vermişti. Ancak bugün, Adana yoksulluğun başkenti olarak anılıyor. Adana Kent Konseyi Başkanı Haşmet Biçer, Egemen Gazetesi’ne verdiği özel röportajda, Adana’nın bu dramatik dönüşümünün perde arkasını araladı.

ÇUKUROVA’NIN BEREKETİ NEDEN KURUDU?

Haşmet Biçer, Adana’nın çocukluk ve gençlik yıllarında, tarımın ve sanayinin iç içe geçtiği, özgüveni yüksek bir şehir olduğunu belirtiyor. “Adana, Çukurova’nın bereketli toprakları üzerinde yükselen bir tarım devi, aynı zamanda sanayinin de kalbiydi. Ancak tarımdan sanayiye geçiş sürecinde büyük çelişkiler yaşandı,” diyen Biçer, Adana’nın bu çelişkilerle birlikte hızla geliştiğini, ancak zamanla bu dinamizmin kaybolduğunu vurguladı.

PAMUK TARLALARI NEDEN URFA’YA TAŞINDI?

Biçer, Adana’nın en büyük tarımsal sanayi kuruluşlarından biri olan Çukobirlik’in çöküşünü, kentin pamuktan vazgeçmesinin bir sonucu olarak değerlendiriyor. “Pamuktan vazgeçmek demek, Adana’nın tarıma dayalı sanayisinin yok oluşu demektir. Pamuk ekimi, sulama sistemlerinin gelişmesiyle birlikte Urfa’ya kaydırıldı. Bu da Adana’nın tarımsal üretimdeki liderliğini kaybetmesine neden oldu,” diyen Biçer, Adana’nın 1965’te Türkiye’nin tarımsal üretim gelirlerinde birinci sırada olduğunu hatırlatarak, bugün gelinen noktanın ne denli acı verici olduğunu ifade etti.

BÜYÜK SANAYİCİLER ADANA’YI NEDEN TERK ETTİ?

Özal döneminde başlayan özelleştirme sürecinin Adana’yı nasıl etkilediğini de anlatan Biçer, “Özelleştirme furyası, Adana’daki küçük ve orta boy işletmeleri yok etti. Büyük işletmeler ise birer birer Adana’yı terk etti. Sabancılar gibi dev sanayiciler, Adana’yı bırakarak başka şehirlere yöneldi. Kamu işletmeleri de yok edilince, Adana ortada kaldı,” diyerek, kentin sanayide yaşadığı büyük çöküşün altını çizdi.

ADANA’NIN KADERİ NE OLACAK?

Bir zamanlar Türkiye’nin en önemli tarım ve sanayi şehirlerinden biri olan Adana, bugün yoksulluğun en çok hissedildiği kent haline geldi. Biçer’e göre, Adana’nın kaderi, kendiliğinden gerçekleşen bu vazgeçişlerle şekillendi. Pamuktan, sanayiden, üretimden vazgeçen Adana, bugün geçmişin ihtişamından uzak, fakirliğin pençesinde kıvranıyor.

 BEREKETLİ TOPRAKLAR YENİDEN HAKETTİĞİ DEĞERİ BULACAK MI? 

Adana’nın yeniden ayağa kalkması için ne yapılması gerektiği sorusu ise hala yanıt bekliyor. Kentin yeniden tarım ve sanayide söz sahibi olması için atılacak adımlar, sadece Adana’nın değil, tüm Türkiye’nin geleceğini de yakından ilgilendiriyor. Bu bereketli toprakların, yeniden hak ettiği değeri bulup bulamayacağı ise belirsizliğini koruyor. Adana, geçmişin ihtişamını yeniden kazanabilecek mi, yoksa yoksulluğun girdabında kaybolmaya devam mı edecek? Bu sorunun yanıtı, gelecekte atılacak adımlarda saklı.

ADANA’NIN ÇÖKÜŞÜ: SANAYİDEN VAZGEÇEN ŞEHİR, KİRLİ ENERJİNİN PENÇESİNDE

Adana Kent Konseyi Başkanı Haşmet Biçer, Kapsamlı Bir Değerlendirme Yaptı: Adana Neden Pamuktan ve Sanayiden Vazgeçti?

Bir zamanlar Türkiye’nin tarım ve sanayi devi olan Adana, bugün sanayi ve tarımda gerilemiş, kirliliğin ve yoksulluğun pençesinde bir şehir haline geldi. Adana Kent Konseyi Başkanı Haşmet Biçer, Egemen Gazetesi’ne verdiği özel röportajda, Adana’nın nasıl bu noktaya geldiğini ve şehirdeki enerjinin yüzde 98’inin neden kirletici olduğunu gözler önüne serdi.

ADANA BİRLEŞEMEDİ, SANAYİSİ ÇÖKTÜ! 

Biçer, Adana’daki küçük ve orta boy işletmelerin bir araya gelerek güçlü bir sanayi hamlesi yapamadığını ve sanayide yaşanan büyük gerilemenin nedenlerinden birinin bu olduğunu belirtiyor. “1995’lerde Adana’da sanayinin gayrisafi milli hasıladaki payı yüzde 30 iken, bu oran bugün yüzde 16’ya düşmüş durumda. Aynı dönemde hizmet sektörü yüzde 26’dan yüzde 53’e çıktı. Bu durum, Adana’nın sanayileşmede geri kaldığını ve ileri teknolojiye geçemediğini gösteriyor,” diyen Biçer, Adana’nın sanayiden uzaklaşmasının kent için büyük bir kayıp olduğunun altını çizdi.

KİRLİ ENERJİNİN KUŞATMASINDAKİ ŞEHİR

Adana’da üretilen enerjinin yüzde 98’i kirletici kaynaklardan elde ediliyor. Biçer, “Adana’da üretilen enerjinin yüzde 65’i kömürden, yüzde 33-34’ü ise hidroelektrikten geliyor. Dünyada artık hidroelektrik de doğayı tahrip ettiği gerekçesiyle kirletici enerji olarak kabul ediliyor. Bu durum, Adana’daki sanayicilerin Avrupa’ya ihracat yaparken büyük sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Ürünlerin çevresel ayak izi nedeniyle, yüksek vergilerle karşılaşıyorlar ve bu da karlılıklarını düşürüyor,” ifadeleriyle Adana’nın enerji profilinin ihracata olan olumsuz etkisini açıkladı.

PAMUKTAN NEDEN VAZGEÇİLDİ?

Adana’nın bir zamanlar pamuk üretiminde lider olduğunu hatırlatan Biçer, şehrin pamuktan vazgeçişinin ardındaki nedenleri sorguluyor. “Pamuktan vazgeçmek, Adana’nın tarıma dayalı sanayisinin çöküşünü beraberinde getirdi. Bu karar, Adana’nın kendi eliyle sanayisinden ve tarımından vazgeçmesidir. Sanayiciler, aşırı kar hırsı ve ihracat hedefleri peşinde koşarken, Adana’nın tarım ve sanayi potansiyelini göz ardı etti. Bu, Adana’nın bugün içinde bulunduğu duruma gelmesinin başlıca nedenidir,” diyen Biçer, bu vazgeçişin şehre büyük zarar verdiğini vurguladı.

SOSYAL SERMAYEDE ADANA: TÜRKİYE’DE 51. SIRA

Adana’nın sosyal sermaye endeksinde 51. sırada yer aldığını belirten Biçer, şehrin ekonomik potansiyelinin toplumsal faydaya dönüşmediğini ifade ediyor. “Adana, gayrisafi milli hasılada 7. sırada yer alıyor, ancak bu zenginliğin sosyalizasyonu açısından 27. sırada. Sosyal sermaye dediğimiz organize gücün verdiği yaratıcılık ve girişimcilik potansiyeli açısından ise Adana, Türkiye’de 51. sırada bulunuyor,” diyen Biçer, Adana’nın ekonomik ve toplumsal dinamizmi arasında büyük bir uçurum olduğunu dile getirdi.

ADANA’NIN GELECEĞİ: BİRLİK OLMAK VE YENİDEN İNŞA

Adana’nın geleceği için birlik olmanın ve toplumsal sermayeyi güçlendirmenin önemine dikkat çeken Biçer, “Adana, devletin yanlış politikaları ve toplumsal örgütlenme eksikliği nedeniyle gerilemiş bir şehir. Ancak burada esas sorun, Adana’daki yatırımcıların ve sanayicilerin kamusal çıkarları göz ardı ederek, sadece kendi kar hırsları peşinde koşmalarıdır. Adana’nın yeniden ayağa kalkması için sosyal sermaye yaratmalı ve kent dinamiklerini bir araya getirerek ortak bir güç oluşturmalıyız,” dedi.

KENTİN DİNAMİKLERİ BİRARAYA GELMELİ

Adana’nın zengin tarihine ve potansiyeline rağmen bugün geldiği nokta düşündürücü. Bir zamanların tarım ve sanayi devi, bugün yoksulluğun ve kirliliğin pençesinde. Ancak Adana’nın yeniden ayağa kalkabilmesi için, kent dinamiklerinin bir araya gelmesi ve toplumsal sermayenin güçlendirilmesi gerekiyor. Bu birlik sağlanmadıkça, Adana’nın geleceği belirsizliğini koruyacak gibi görünüyor.