Dayanacak gücümüz kalmadı!

Türk-İş ‘Zordayız-Geçinemiyoruz’ adı altında başlattığı kitlesel açık hava toplantılarını tüm yurt genelinde olduğu gibi Adana’da da gerçekleştirdi

 

Dayanacak gücümüz kalmadı!

 

Adana’da dün İnönü Parkı’nda bir araya gelen Türk-İş’e bağlı sendika Şube Başkanları,  üyeleri hak aramak için “İş-ekmek yoksa barış da yok”, “Direne direne kazanacağız”, “Zordayız geçinemiyoruz”, “Enflasyonda düşüş, vergide adalet istiyoruz” ve “Direnen işçi asla yenilmez” pankartlarını taşıyıp, slogan attı. Çok sayıda işçinin katıldığı basın açıklamasında konuşan Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık. İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı” dedi

 

Türk-İş Konfederasyonu, aralarında Adana’nın da olduğu 81 ilde “ZORDAYIZ-GEÇİNEMİYORUZ” başlığı altında basın açıklaması yaptı. TÜRK-İŞ 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon,  adaletsiz vergi sistemi ve işsizlik için sahalardayız” dedi.

 

“YAŞAM ŞARTLARI AĞIRLAŞTI”

Adana’da dün İnönü Parkı’nda bir araya gelen Türk-İş’e bağlı sendika Şube Başkanları,  üyeleri hak aramak için “İş-ekmek yoksa barış da yok”, “Direne direne kazanacağız”, “Zordayız geçinemiyoruz”, “Enflasyonda düşüş, vergide adalet istiyoruz” ve “Direnen işçi asla yenilmez” pankartlarını taşıyıp, slogan attı. Çok sayıda işçinin katıldığı basın açıklamasında konuşan Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık. İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı” dedi

“İĞNEDEN İPLİĞE HERŞEY ZAMLANDI”

Gülnar, “Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı. İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğalgaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı. Analar, babalar "Çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz” diyor. İşçiler çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe her şeyin fiyatı 2 katına çıkarken, işçinin emeklinin, yoksulun geliri yerinde saydı. Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur”  dedi.

“YAŞANAN ENFLASYON İLE AÇIKLANAN

ENLASYON RAKAMLARI ARASINDA UÇURUM VAR”

 

Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, “Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelinden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır” dedi. Türk-İş 4. Bölge Başkanı Edip Gülnar, sözlerini şöyle devam etti:

“GELİR DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİNDE

AVRUPA BİRİNCİSİYİZ”

“Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa'da birinci, dünyada 28. sıradadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için de fedakârlık etmesi beklenmemelidir. Bu nedenle Tasarruf Tedbirleri Genelgesiyle çalışanım servis ve diğer haklarının kaldırılması kabul edilemez. Servis ve diğer haklar toplu iş sözleşmesi ile elde edilmiş kazanımlardır. Bunun genelgeyle ortadan kaldırılması, başta Anayasa'nın ilgili hükümleri olmak üzere, ILO normlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tasarruf, çalışanın servis ve diğer haklarının elinden alınarak değil kamuda ki israfın engellemesi ile sağlanmalıdır. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergi sistemindeki adaletin sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler, Topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemelidir.

“ÇOK KAZANANDAN ÇOK AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINMALIDIR”

Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir. Yılda fazladan bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12katından az olmamalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergi hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemektedir. İşçiler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15'de sabitlenmelidir.

“BOZULAN EKONOMİNİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”

Enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır. Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik zamanında güvencesi kıdem tazminatıdır. İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte hatta çocuklarımı evlendirmekteydi. Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda kızımın çeyiz oğlumun düğün parasına dokundurtmayız dedik. TÜRK-İŞ olarak bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak işçiler bu gün kıdem tazminatı ile ev almak bir yana borçlarını ödeyemez hale geldi. Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir. TÜRK-İş olarak işçinin, emeklinin insana yakışır koşullarda bir hayatı olsun diye mücadele ediyoruz. Çalışanın, emeklinin hakkını arıyoruz. Sokaktaki enflasyonu en iyi biz biliyoruz. Üyelerimiz başta olmak üzere tüm emekçilerin taleplerini dile getiriyoruz. Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin, enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz. Bir kez daha belirtiyoruz! Hayat pahalılığı, Yüksek enflasyon, Adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam, Güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz, 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz,  KİT'lerde ve kamuda    taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, Örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız, Yaşasın TÜRK İŞ, yaşasın ekmek, barış ve özgürlük mücadelemiz!”