Diyabetten romatizmaya farklı nedenleri var

 

TOPUK AĞRISI HER 3 KİŞİDEN BİRİNİN SORUNU...

 

 

 

Bir sabah yataktan kalkarken yere basamıyor ve dayanılmaz bir ağrı mı hissediyorsunuz? Ya da gün içinde uzun süre oturmak zorunda olduğunuz bir işi yaptıktan sonra adım atmakta zorlanıyor musunuz?...Şiddetli topuk ağrısının en yaygın belirtisini oluşturan bu durumun her 3 kişiden birinin ortak sorunu olduğunu söyleyen Acıbadem Taksim Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Selim Muğrabi, ağrının önlem alınmazsa kronik bir hal alacağını dikkat çekiyor. 

 

 

Vücuda sağlam bir destek vermek amacıyla tasarlanan topuklar, yere basma hareketimiz sırasında diz ve kalçadan gelen yükümüzü karşılıyor. Yürürken veya koşarken aşil tendonu ve ayağımızın altında yer alan plantar fasiit adı verilen iki tendon sayesinde bu yük ön tarafa doğru aktarılıyor. Olması gereken süreç bu. Ancak, tendonlar farklı nedenlerle kısalıp kalınlaşınca yeterince çalışamaz hale geliyor. İşte topuk ağrısı bu noktada gündeme geliyor.  Vücudumuzun tüm yükü ayağın tamamına aktarılamayarak topuk bölgesinde kalıyor ve ağrı ortaya çıkıyor. Topuk ağrısının hastayı ciddi şekilde rahatsız eden sosyal bir problem olduğuna işaret eden Acıbadem Taksim Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Selim Muğrabi, düztabanlık, yüksek kavislilik, diyabet, tiroit ya da romatolojik hastalıklar gibi farklı nedenlerin topuk ağrısının nedeni olabileceğini söylüyor. Ancak altta yatan etken ne olursa olsun sorunun tetiklenerek ortaya çıkmasını hızlandıran risk faktörleri, hızlı kilo artışı, ısınmadan spor yapma ve yanlış ayakkabı seçimi olarak sıralanıyor...

 

Sorun mekanikse düzenli tabanlık şart

 

Mekanik kaynaklı topuk ağrısı, hastaların sahip olduğu düztabanlık, yüksek kavis ya da şekil farklılıkları nedeniyle düzgün basılamamasına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Doğuştan gelen bu şekil bozuklukları çoğunlukla fark edilmiyor. Kilo sorunu bulunmayan veya egzersiz yapan kişilerde olası sıkıntılar bir şekilde telafi edilebiliyor. Ancak, özellikle 40 yaşından sonra bir anda kilo alınmasıyla birlikte topuk ağrısı başta olmak üzere şekil bozukluğuna bağlı tüm sorunlar gün yüzüne çıkıyor. Ağrının altında mekanik bir problem olup olmadığını belirlemenin en kesin yolunun yürüme analizi yapmaktan geçtiğini söyleyen Dr. Selim Muğrabi, “Eğer mekanik sebepler tespit edildiyse, ağrı ancak, ayağın yapısına uygun bir ayakkabı ve tabanlık kullanıldığında ortadan kalkabiliyor” diyor.

 

 

Metabolik hastalıklar kontrol edilmeli

 

Topuk ağrısının yaşandığı ikinci grubu daha çok diyabet, tiroit, obezite gibi metabolik hastalıklarını kontrol altına tutamayan kişiler oluşturuyor. Tüm vücut mekanizması üzerine etkili olan bu hastalıklar tendonların da yapısını bozuyor ve dolayısıyla topuk ağrısının ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Bu hastalarda da öncelikle altta yatan sorunun kontrol altında alınması gerektiğini belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Selim Muğrabi, “Örneğin, diyabet hastalarında kan şekeri kontrolü sağlanır, özel egzersizler düzenli olarak uygulanır ve doğru bir ayakkabı tercih edilirse sorun ortadan kalkıyor. Aksi taktirde kısa süreli tedavilerle ağrı hafiflese de zamanla geri geliyor” diye konuşuyor.

 

Çift taraflı ağrı, romatizmal hastalıkları gösteriyor

 

Topuk ağrılarının yüzde 10-15’lik bölümünün romatizmal hastalıklara bağlı olarak yaşanıyor. Dr. Selim Muğrabi, her iki topukta ve aniden ortaya çıkan ağrı varsa romatizmal hastalıklardan şüphelenilmesi gerektiğini anlatıyor. Bu grupta topuk ağrılarına omuz, dirsek gibi başka eklem ağrıları da eşlik edebiliyor. Dr. Selim Muğrabi, romatizmal hastalıkları bağlı topuk ağrılarında öncelikle altta yatan hastalığın multidisipliner bir yaklaşımla kontrol edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Sonrasında da uygun ayakkabı ve egzersizlerle sorunun giderilmesine çalışılıyor.

 

Neden ne olursa olsun egzersiz şart

 

Topuk ağrısı problemi, hangi yaş grubunda ve ne zaman ortaya çıkarsa çıksın birincil tedavi yöntemini tendonların uzatılması sağlayan egzersizler oluşturuyor.  Çünkü tendonlar uzayarak tekrar eski esnekliklerini kazanmayı başaramazlarsa hastanın şikayeti hiçbir zaman geçmiyor. Ağrısız bir yaşam için “planter fassia özel egzersizi’ olarak tanımlanan egzersizlerin düzenli olarak yapılmasının çok önemli yeri bulunduğunu söyleyen Dr. Selim Muğrabi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Egzersizle ilgili ayrıntılı bilgiyi hekiminiz mutlaka size verecektir. Ancak burada önemli olan sürekliliğin sağlanabilmesi. Sabah akşam olmak üzere günde iki kez ve  en az 10 defa olmak üzere bu egzersizin tekrarlanması gerekiyor. Bununla birlikte aşil germe egzersizleri de hasta için faydalı olabiliyor.”

 

Tabanlık gözlük gibi sürekli kullanılmalı

 

Topuk ağrısı çekenlerin yüzde 60-70’inde var olan yürüme bozukluğu durumunda hastada düztabanlık ya da yüksek kavis tabanlığı kullanılmadığı sürece yükü eşit ve doğru şekilde dağıtmak mümkün olmuyor. Bu nedenle tabanlığın bir gözlük gibi düşünülüp sürekli kullanılması gerekiyor. Tabanlıklar yürüme analizi sonrasında hekim tarafından ve kişiye özel olarak yapılıyor. Tercih ettikleri ayakkabılar nedeniyle özellikle çalışan kadınların tabanlıkları kullanmakta zorlanabildiğini belirten Dr. Selim Muğrabi, “Bu grup hastalara zaman kazandırmak adına profesyonel olarak fizik tedavi almaları yarar sağlıyor.  Bu noktada ESVT yönteminin yardımıyla, ayakların altına ses dalgaları göndermek suretiyle tendonların uzatılması yönteminden de yararlanılıyor” diyor.