Eğitim İş “Grevdeyiz” dedi

 

Öğretmenler yurt genelinde bir günlük iş bıraktı 

ADANA- Eğitim İş Sendikası, Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Gerçekleştirilen grev kapsamında Atatürk Parkı’nda bir araya gelen Eğitim İş Adana 1 No’lu ve 2 No’lu şube yöneticileri ve üyeleri, tüm eğitim emekçileri adına yapılan haksızlıklara tepki gösterdi.

Düzenlenen basın açıklamasına Eğitim İş Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve önceki dönem Genel Başkanı Orhan Yıldırım, CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, CHP eski dönem Milletvekili İbrahim Özdiş katıldı.

Yıldırım, basın açıklamasında yaptığı konuşmada AKP iktidarının ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren ve yoksullaşmayı artıran politikalar yürütmeye devam ettiğinin altını çizdi.

Ağustos 2021’de yandaş sendikayla imzalanan sözde toplu sözleşme ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin geleceğine el konulduğunu belirten Yıldırım, “Hükümetin oluşturduğu cari açığın bedeli milyonlarca emekçiye KDV ve ÖTV olarak dönerek çarşıda pazarda kendini gösterdi. 2022 bütçesinden; memura, dar gelirliye, esnafa, çiftçiye, emekliye, işçiye; vergi, zam, açlık ve yoksulluk çıktı. Türk Lirası hızla değer kaybederken gelen zamların oluşturduğu karanlık ekonomik tablo karşısında, aylardır meydanlarda çağrıda bulunuyoruz. ‘Zam, kriz, yoksulluk; tükeniyoruz!’ diyerek peş peşe yapılan zamları, yaşadığımız ekonomik kriz ve derin yoksulluğu haykırıp, siyasi iktidarı önlemler almaya çağırıyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam daha da imkânsız hale gelmişken, AKP iktidarı sadece yandaşların özgür ve refah içinde olduğu bir ülke yarattı” dedi.

“KISIK SESLE SARAYLARDAN DEĞİL GÜR SESİMİZLE ALANLARDAN HAYKIRIYORUZ”

Devletin kar eden fabrikalarını yıllar içinde bir bir satan, çiftçiyi bankacıların insafına bırakan iktidarın, 20 yıl içerisinde üretmeden tüketen, birçok mal ve hizmeti dışarıdan almak zorunda olan bir ülke yarattığına değinen Yıldırım, “Ülkedeki işsiz sayısı 7 milyon 870 bin kişiye ulaştı. Büyük önder Atatürk’ün eğitimi, kalkınmayı, sosyal ve ekonomik ilerlemeyi birbirinden ayırmadan var ettiği Türkiye, Cumhuriyetin ilk yıllarında bile Avrupa ülkelerine parmak ısırtırken, şimdi tepetaklak haldeki ekonomisiyle, Dünya Sefalet Endeksi’nde 156 ülke içinde 21. sırada yer almıştı. İktidarın asgari ücrete yaptığı zam, marketlerdeki yeni zamlarla anlamını yitirdi. Geçen yıl maaşıyla 7 bin yumurta alabilen asgari ücretli şimdi ancak 3 bin 700 yumurta alabiliyor. Zengini daha zengin, emekçileri ise daha yoksul hale getiren bu eziyetten, eğitim emekçileri de payını en ağır biçimde aldı. Sözde toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yıllık zamlar yıl bitmeden erimiş, enflasyon ve artan vergi dilimi ile kamu emekçisinin alım gücü yerle bir edilmişti. TÜİK ezbere bildiğimiz yalanları söyleyedursun, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Aralık ayı araştırmasına göre; 4 kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu harcamaları gösteren yoksulluk sınırı 13 bin 598 liraya, açlık sınırı ise 4 bin 652 liraya yükselmiş bulunmakta. 1 yılda tüketilmesi zorunlu olan tüm gıda maddelerine yüzde 100’ü aşan oranlarda zam gelmiştir” diye konuştu.

“EĞİTİM ÇALIŞANLARINA PRANGA VURULAMAYACAĞINI GÖSTERECEĞİZ”

Zor şartlar altında fedakârca çalışan eğitim emekçilerinin payına neler düştüğünü de sıralayan Orhan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Öğretmenlerin payına, torpille atanmış yöneticilerin keyfi disiplin cezaları, mobbing, sürgünler; kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında kategorize edilerek, ayrıştırılarak sömürülmeler; iş güvencemizi ortadan kaldıracak, öğretmenleri ayrıştıracak bize müjde gibi sunulmaya çalışan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’; gericileştirilmiş, piyasacılaştırılmış bir eğitim sistemi düştü. Bu böyle gitmez, gidemez! Bugün bizim taleplerimizi görmezden gelenlere, isyanımıza kulağını kapatanlara karşı üretimden gelen gücümüzü kullanacağız! Bir günlük iş bırakma eylemimizle derse girmeyerek sesimizi herkese duyuracağız. Yani meslek büyüğümüz Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vereceğiz! Dünyada Başöğretmen unvanı taşıyan bir liderin kurduğu tek ülke olan Cumhuriyetimizde, öğretmeniyle, memuruyla, akademisyeniyle, tüm eğitim çalışanlarına pranga vurulamayacağını göstereceğiz.”

“MESLEK ONURUMUZA TEKRAR KAVUŞMAK İSTİYORUZ”

“İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz” diyen Yıldırım, eğitim emekçileri adına tüm isteklerini şöyle sıraladı:

“Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz. Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, görev tanımlarının yapılmasını, angarya çalışmaya son verilmesini istiyoruz. Üniversitelerimizde bilimsel, idari ve mali özerklik istiyoruz. Atatürk’ün bize emanet ettiği yeni nesiller için çağdaş, bilimsel, laik, ulusal ve kamusal bir eğitim istiyoruz. Gün umutsuzluğa kapılma, kendini çaresiz ve güçsüz hissetme günü değildir. Gün dayanışma günüdür, gün mücadele günüdür. Biz eğitim emekçileri, bugünün gerçekliğini TÖS’ten TÖB-DER’den Köy Enstitülerinden devraldığımız tarihsel mirasla şekillendireceğiz. Büyük Usta Nazım’ın dediği gibi, ağır ellerimizi toprağa basıp doğrulacağız. Bugün burada bulunan ve iş bırakma eylemimize destek olan tüm eğitim emekçilerini de selamlıyoruz. Tüm haklarımızı elde edene kadar, eğitim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!”