PARAN YOKSA KOŞ ACİLE!

 

 

 

110 MİLYON KİŞİ ACİLLİK OLMUŞ

Ülkemizde 2003’ten 2016 yılı sonuna kadar, hastanelere başvuru ve ameliyat sayısı tam 4 kat arttı. Doktorlar günde en az 100 hastaya bakıyor. Çok çalışmalarına rağmen kamu görevlilerinden 16 kat daha şiddete maruz kalıyor. Acil servislere geçen yıl içinde ülke nüfusunun yaklaşık 1,5 katı yani 110 milyon kişi akın etti. Saat 16.00’dan sonra Acil servisin kapısına dayananların büyük kısmı, polikliniklere gittiklerinde ödeyecekleri ‘muayene parası’ndan kurtulmak isteyenler.

 

“DÜNYADAN FAZLA REÇETE YAZIYORUZ”

Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, sağlıkta asıl yapılması gerekenin koruyucu sağlık hizmetlerinin artırılması olduğuna dikkat çekerek, “Biz de tedavi edici sağlık hizmetleri uygulanıyor, yani gelen hastalara reçete yazmak. Diğer ülkelerde hastaların yüzde 35’ine reçete verilirken biz de bu oran yüzde 65, dünya ortalamasının 2 katı. Bu dünyanın en pahalı sağlık sistemi” dedi.

 

ADANA- Adana Tabip Odası Başkanı Doç.Dr. Ali İhsan Ökten, EGEMEN’e, Türkiye’de uygulanan sağlık politikaları, doktorların yaşadıkları sorunlar ve sıkıntılarının yanı sıra sağlıkta neler yapılabileceğine yönelik dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

SAĞLIĞA AYRILAN PAY YENİ HASTANELERE GİDİYOR

Türkiye’de uzun zamandan bu yana uygulanan sağlık politikalara var, nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Genel sağlık politikaları bir çok açıdan değerlendirilebilir. Her ülkenin sağlık verileri var. Bunlar anne ölüm hızı, çocuk ölüm oranı, 100 bin kişiye düşen yatak oranı, sayısı vb. bir takım sağlık verileri. Bütçeden sağlığa ayrılan pay ne kadar, sağlığa ayrılan payın ne kadarı koruyucu sağlık hizmetlerine gidiyor, bunların hepsinin ayrı ayrı verileri var. Türkiye’deki sağlığa ayrılan pay giderek artmakta bu bir gerçek. Yeni hastaneler ve yeni özel hastaneler yapılıyor. Bu payın büyük bir kısmı yeni yapılan hastanelere aktarılıyor, direk olarak vatandaşa gitmiyor. Bunu nereden anlıyoruz, koruyucu sağlık hizmetlerine şu an ayrılan pay binde 5 oranında Türkiye’de. Bu Avrupa’da, Amerika’da yüzde 15 civarında.”

DÜNYA ORTALAMASININ 2 KATI REÇETE YAZIYORUZ

“Esas yapılması gereken koruyucu sağlık hizmetlerinin artırılmasıdır. Ama bizde sağlık politikaları maalesef biraz tersten uygulanıyor. Koruyucu sağlık hizmetleri yerine, tedavi edici sağlık hizmetleri, yani gelen hastalara reçete vererek sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Bu da aslında dünyanın en pahalı sağlık sistemi. Diğer ülkelerde ortalama polikliniğe gelen hastaların yüzde 35’ine reçete verilerek bir sağlık yaratılırken biz de bu yüzde 65 oranında, neredeyse 2 katı. Reçete vermek demek hem koruyucu sağlık hizmetlerinin olmadığını, hem de sağlığa ayrılan payın büyük kısmının ilaca ayrıldığını gösterir. O açılardan bu iyi bir sağlık sistemi değil aslında. Diğer açıdan bakıldığında hastane, yatak ve yoğun bakım sayıları arttı ama ondan çok daha fazla hasta sayısı arttı.”

İŞ YÜKÜ ARTTI ANCAK YIPRANMA HAKKIMIZ BİLE YOK

“2003 ile 2016 yılının İstatistik Kurumu verilerine bakıldığında en az hasta sayısında 4 kat artış var, ameliyat sayısı da 4 kat arttı, aşağı-yukarı. Ama hekim sayısı 4 kat artmadı. Bu doktorlara iş yükü olarak yansıdı. Maaşlar artmadı, döner sermayenin emekliliğe sayılmasını istiyoruz. Çünkü aldığımız emekli maaşı çok düşük. Şu an bir hekimin aldığı emekli maaşı 2 bin 500 TL civarında. En azından bizim düzeyimizdeki hakim- savcının aldığı kadar emeklilik hakkı istiyoruz. Hasta sayısı, ameliyat sayısı 4 kat arttı, ama hekim sayısı 4 kat artmadı. Bu bize iş yükü olarak geri döndü. İş yükümüz çok arttı. Hastanelere, aile sağlığı merkezlerine gittiğiniz zaman görüyorsunuz her taraf hasta dolu. Bu uygulanan sağlık politikalarının aslında çok iyi olmadığının bir göstergesi. İyi bir sağlık politikasında hasta ve hastalık sayısı azalır. Öyle olmalı, ama biz de tam tersi, bu iyi bir sağlık hizmeti olarak sunuluyor, biz bunun böyle olmadığını söylüyoruz, biliyoruz anlatmaya çalışıyoruz.”

EKONOMİSİ İYİ TOPLUM SAĞLIKLI TOPLUM OLUR

Dünyada da ekonomi-sağlık ilişkisi her zaman irdelendi, Türkiye’de ekonomi insanların sağlığını ne düzeyde etkiliyor?

“Ekonomisi iyi olan toplum sağlıklı toplum olur. Sağlıklı toplum da daha az hastalanır. Çünkü ekonomi iyi olduğu zaman kişinin yaşadığı yer, çalıştığı iş, güvenliği, evinin hijyenik ortamı, bunlar önemli sağlık için önemli göstergeler. Tamamen ekonomiyle ilintili tabi ki. Mesela hastaların bir kısmı evdeki bir çok sorun nedeniyle hastanelere başvuruyor. Ne oluyor, ekonomik veri iyi olmadığı zaman bu aile yaşamına yansıyor. Onun getirmiş olduğu stres var, bu kişinin sağlığını bozuyor. Bir noktada belki, şiddeti ve sağlıksızlığı doğuran sebeplerin başında geliyor. Stres, depresyon çok artmış durumda, kullanılan ilaçlar her geçen gün artmakta.”

ANLAMSIZ İLAÇ TÜKETİMİ VAR

Bakanlık gereksiz antibiyotik kullanımı için yeni bir yöntem geliştirdi, şimdi kitlerle boğazdan sürüntü alınıp kontrol yapılarak antibiyotik verilecek, nasıl değerlendirirsiniz?  

“Biz de anlamsız ilaç tüketimi var. Her eve girdiğiniz zaman poşet poşet ilaç çıkar. Bunları nasıl önleyebiliriz, eğitimle önlemek lazım. Her boğazı ağrıyanın, gribal enfeksiyon olanın antibiyotik kullanmasının bir anlamı yok. Antibiyotik kişinin sağlığına zararlı, çünkü iyileşme sürecini kısaltan bir şey değil. Aksine vücutta daha sonra gelişecek mikroorganizmalara karşı da bir direnç oluşturuyor. Basit bir antibiyotikle kişi iyileşebilecekken aksine onunla iyileşmiyor bu kez daha ağır bir antibiyotik kullanılmasını gerektiriyor.”

BİR GÜNDE 3 HASTANEYE GİDEN VAR!

Sağlık herkesi yakından ilgilendiriyor, tabipler olarak nasıl bir sağlık politikası uygulanmasını istersiniz?

“Sağlık politikasında Aile Sağlığı merkezleri ve aile hekimliğini oluştururken basamak sistemi oluşturulacaktı. İyi bir sağlık sistemi mutlaka basamak sistemiyle olur. Yani kişi önce aile hekimine başvuracak, o gerek gördüğü zaman ikinci basamağa, eğer orda da kişi tedavi olamıyorsa bu sefer üçüncü basamağa gidecek. Hastaların tüm hastanelere yığılmasını ancak bu şekilde önleyebiliriz. Koruyucu sağlık hizmetlerinin mutlaka çok artması lazım. Özellikle bizim gibi toplumlarda en önemlisi bu. İsteyen bir günde özel hastaneye gidebiliyor, aile hekimine gidebiliyor, üniversiteye gidebiliyor. Hani böyle bir kışkırtılmış sağlık ortamı mevcut. Bu kadar hasta sayısının artması da bundan dolayı. Eskiden doğruydu, hastane sayısı, hekim sayısı azdı, hastaların hastaneye ulaşmasında bir takım sıkıntılar vardı, düzeltilmesi gerekiyordu. Ama su sefer denge bozuldu. ‘Herkes istediği yere gidebilir’ dediğiniz zaman bizim vatandaş bir günde 3 hastaneye gider. Ama sağlık böyle bir şey değil. Bu ancak basamak sistemiyle önlenebilir.”

SURİYELİ GÖÇMENLER DENETİME TABİ TUTULMADI

Şu anda yeniden nüks etmiş hastalıklar var mı, Suriyeli göçmenler bize hastalık bulaştırdı mı?

“Kızamık geçmiş dönemlerde baş gösterdi. Dönemsel olarak domuz gribi oldu, bazen gribal enfeksiyonlarda artış olabiliyor. Çok uzun süredir görülmeyen çiçek hastalığının görüldüğü söylendi, Şark çıbanında artış var. Bunun sebepleri de şu. Suriyeli göçmenler Türkiye’ye geçerken hiçbir denetimi tabi tutulmadı, aşıları yapılmadığı ve denetime tabi tutulmadığı için bu sefer onlarla birlikte hastalıklar da geldi veya sonradan ortaya çıktı. Sınırdan geçip Gaziantep, Kilis veya Adana’da kalmadılar, tüm Türkiye’ye yayıldılar. Bu durum aslında tüm Türkiye’ye de tehdit eden bir durum. Savaş ortamında ne yapıldığını bilemezsiniz. Biz şunu biliyoruz ki savaştan önce Suriye’de kızamık, çiçek hastalığı görülmüyordu. Suriye çok iyi bir aşılama sistemi oluşturmuştu. Ama savaş ortamı tüm bunları ortadan kaldırdı.”

HAREKETSİZ OLMAYIN MUTLAKA YÜRÜYÜN

Sağlıklı beslenmek için neler yapılmalı, obezite toplumu nasıl etkiliyor?

“Obezite ciddi bir sağlık sorunu. Bu konuda dünyada 3. ülke olduğumuz söyleniyor, çok ciddi. Gelecek kuşaklar açısından da önemli. Burada yeme alışkanlığımızın değişmesi yatıyor aslında. Kontrolsüz üretilen, kesilen tavuklar, onlarla yapılan fastfoodlar. Amerika’dan Türkiye’ye geçen bir hastalık! Orada da fastfood kültürü oluşturuldu. Onlarda da çok ciddi bir obezite oranı ortaya çıktı, sonradan önlem alındı, şimdi aynı şey bizde. Türkiye’de de fastfood özendirildi vatandaşa. Ve denetimler yapılmadığı için şu an önü alınamıyor. Olayı bir şişmanlık olarak ele almamak lazım. Fastfood önermiyoruz, tek tip beslenmeyin. Mutlaka spor yapılması lazım. Sağlıklı yaşam için mutlaka hareket, en azından yürüyüş gerekli. Bizim toplumda da bunların hiçbiri olmuyor maalesef. Bir de buna denetimsizlik eklendiği zaman, satılan gıdalar denetleniyor mu soru işareti?”

ÇOK FAZLA HİZMET ÜRETİYORUZ AMA ŞİDDET GÖRÜYORUZ

Doktorlar ne gibi sorunlar yaşıyor, neler söylemek istersiniz?

“En büyük sorunumuz hasta sayısının artması. Bu bize fazla iş yükü olarak dönüyor. Bir poliklinikte bazen arkadaşlar 100’den fazla hasta bakıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) diyor ki, bir hastaya bir hekimin ayıracağı süre 20 dakika olmalı, ülkemiz şartlarına göre 10 dakika diyelim. Bir günde 100-150 hasta bakmak hem hekim için hem hasta için kabul edilebilecek bir durum değil. O kadar sağlık hizmeti üretmemize rağmen Sağlıkta dönüşümle birlikte giderek artan bir şikayet ve şiddet var. Halbuki sağlık politikaları oluşturan bizler değiliz. Bir çok hekim arkadaşımız ellerinden gelenin fazlasını yapıyor, kamuda çalışan diğer kesimlere bakıldığında sağlık çalışanları 16 kat daha fazla şiddete maruz kalıyor. Böyle ciddi bir sorunumuz var. Bu kadar çalışmanın karşılığı aldığımız maaş maalesef düşük. Döner sermaye alıyoruz evet ama onlar emekliliğe yansımıyor. Emekli maaşlarımız düşük. Seçimden önce yıpranma payı verileceği sözü verilmişti o yasalaşmadı.”

TEKEL BAYİLERİ DE DENETLENMELİ

Son zamanlarda sahte içkiden dolayı yaşanan ölümler ve körlükler var, ne yapılmasını istersiniz, Adana’da hangi sağlık sorunu dikkat çekiyor?

“Sahte içki, çok ciddi bir sorun. Toplum sağlığı açısından da önemli. Sahte içki, normalde market ve Tekel bayilerinde satılan içkilerin adı altında satılan, piyasaya sürülen metil alkoldür. Sorun burada, bu yerlerin denetlenmesi gerekiyor. Tekel bayiden alınan veya lokantada içilen bir içki de sahte olabiliyor. Ucuz olduğu için etil alkol yerine metil alkol kullanılıyor. Bunların bir kısmı direk ölüme yol açıyor, bir kısmı beyin hücrelerini ve görme sinirlerini etkilediği için körlüğe sebep oluyor. 4 ayda 30 vatandaş kör oldu, bir hastanede görüştüm, rakamın daha yüksek olduğunu sanıyorum. 20’ye yakın kişinin de son zamanlarda körlük sebebiyle başvurduğunu söylediler.”

ADANA’DA KANSER ÖNDE

“Adana’da kanser sayısında ciddi bir artış olduğunu söyleyebilirim. Birincisi çevre koşullarının giderek bozulması, radyasyonun artması, baz istasyonları, ozon tabakasının sera gazlarıyla delinmesi, kullanılan toprağın giderek hormonal ilaç ve gübrelerle ilaçlanması. Ciddi denetim olmazsa, yiyeceklere bulaşan bu kimyasallar genetik yapısını bozarak kanser vakaları artırıyor.”

ACİL SERVİSTE DÜNYA BİRİNCİSİYİZ

Acil servislerde neden aşırı bir izdiham yaşanıyor, sorun nerede?

“Kışkırtılmış sağlık politikasının en önemli göstergelerinden biri Acil servisler. Geçen yıl Acil servislere 110 milyon kişi başvurmuş. Şu anda Acil servise başvurmada dünyada birincisiyiz, nüfusumuzdan fazla başvuruyla. Başvuranların aslında yüzde 80-90’ı aslında acil olmayan vakalar. İlaç yazdırmak için gelenler, enjeksiyon yaptırmak için gelenler veya öksürük veya hafif gribal enfeksiyon için başvuranlar, bir de para meselesi var. Polikliniğe geldiği zaman vatandaş belirli bir ücret ödüyor, eczaneden ilaç aldığı zaman belirli bir ücret ödüyor. Ama acil olduğu zaman hiçbir ücret ödemiyor. O yüzden poliklinik yerine saat 16.00’dan sonra Acil servislere başvuru çok fazla oluyor. Bu da gerçek acil olan hastaların da iyi bir sağlık hizmeti almasını engelliyor. Çok fazla hasta ve hasta yakını başvurduğu zaman bu sefer acildeki hekim arkadaşlar veya diğer sağlık çalışanları yetmiyor. Bu da şikayet ve şiddete neden oluyor.”

MUAYENE ÜCRETLERİ ARTTI

“Muayene ücretlerinde aile sağlığı merkezleri hariç ikinci basamakta, üçüncü basamakta ve üniversiteler ve özel hastanelerde yüzde 25 ile yüzde 60 arasında bir artış oldu. Buna ayrıca özel hastanelerde ameliyat olmak istediğiniz zaman tetkik yaptırırken de yüzde 200’lere varan katkı payı var. İlk başta Sağlıkta dönüşüm uygulanırken, sağlık ücretsiz olacak demişlerdi. Ama maalesef öyle değil.”