ONLAR ÖLÜRSE İNSANLIK ÖLÜR
ADANA- Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Adana Şube Başkanı Şükrü Şahin, işe dönme talebiyle başlattıkları açlık grevinde 118 günü geride bırakan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yaşatılması için gereken adımların bir an evvel atılması gerektiğini söyledi.
“ÇALIŞMA HAKKI GERİ VERİLMELİ”
Başkan Şahin, “Bu iki insanımızın çalışma hakları geri verilmelidir. Adalet ve demokrasi bunu gerektirir. Nuriye ve Semih kamu emekçilerinin, haksızlığa uğrayanların onurudur. Onlar ölüme terk edilmemelidir. Onlar ölürse insanlık onuru ölür, insanlık ölür, biz ölürüz” dedi.
BİR GÜNLÜK GREVLE DESTEK VERDİLER
Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın açlık grevlerine genel merkezlerinin aldığı karar kapsamında Adana’da destek amaçlı bir günlük açlık görevi yaptıklarını anımsatan Şahin, “Bu nedenle soruşturma da açıldı” diye konuştu.
“ADALET YÜRÜYÜŞÜNÜ DESTEKLİYORUZ”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nü de olumlu karşıladıklarını belirten Şahin, “Biz bu yürüyüşü olumlu buluyoruz. Bu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki hata ya da bazı olumsuz tavırlarının tartışılmayacağı anlamına gelmez. Bu yürüyüş ile muhalefetin temel görevi yerine getirilmiş oluyor. Adalet olmazsa insan da olmaz. Bu noktada yürüyüşü destekliyoruz” dedi. Şahin, en büyük adaletsizliğe göz yumanların da bir gün mutlaka adalete ihtiyacı olacağını söyledi.
“ÖTEKİLEŞTİRİLMEK İSTEMİYORUZ”
Türkiye’de Alevilerin en büyük taleplerinden birinin ötekileştirilmemek olduğunu ifade eden Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Şükrü Şahin, şöyle devam etti: “Bizim mücadelemiz, demokrasi mücadelesidir. Biz sadece kendimiz için değil, herkes için demokrasi istiyoruz. Kendini Alevi olarak hissedenlerin ilk karşılaştığı kendini öteki hmesidir. İşte, sokakta, okulda… Zorunlu din dersleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen kaldırılmadı. Biz, sokaktaki herhangi bir insanın çocuğunun da bağnaz bir eğitim almasını istemeyiz. Şimdi de okullara mescit uygulaması getirildi. Bu laikliğe aykırıdır. Biz sadece laikliğin gerektiği gibi uygulanmasını istiyoruz. Bu ülkede sürekli doğa katliamı var. Doğa katliamına her zaman karşı olduk ve karşı olmaya da devam edeceğiz. Biz de avcılık yoktur. Avcılık yapan düşkün ilan edilir ve bizden uzaklaştırılır. Biz bugün insanlara mezar olan Madımak Oteli’nin utanç müzesi olmasını istiyoruz. Zorunlu din dersleri kaldırılsın istiyoruz. Kim ne derse desin Cemevleri bizim ibadethanemizdir, çok şey istemiyoruz.”
Dernek faaliyetleri hakkında kısa bilgi veren Şahin, şunları kaydetti:
“1.5 yıllık görev süresi içinde tüm önemli etkinliklerin tamamına yakınında yer aldık. Üye sayımızda yüzde 30’luk artış oldu. Dernek üyeliğinde inanç faktörü gözetmiyoruz. Gençlik ve Kültür Sanat kollarımız aktif şekilde çalışıyor. Semah ve bağlama kursları veriyoruz. Koro çalışması yapan ve konserler veren bir gurubumuz var. Satranç kurslarına da yakın zamanda başlayacağız. Sivas katliamının yıldönümü olan 2 Temmuz anmaları için Sivas’a gittik. Adana’dan derneğimiz çatısı altında 310 kişiyle katılım sağladık. Biz şehitlerimizi asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Sivas’taki anmalara gitsek bile canlarımızın yakıldığı Madımak’a girmiyoruz. İki katilin adının yakılanlarla birlikte yazılmasına bir tepkidir bu. Katliamın üzerinden 24 yıl geçti. Madımak Oteli'nin utanç müzesi olmasını istiyoruz. 35 canımızı yaktıkları binada anı köşesi adı verilen panoya, katliamda ölenlerin isimlerinin yanı başına, iki saldırganın adının yazılmasını utanç olarak görüyoruz.” (EGEMEN)