KADINI SİYASETİN DIŞINA İTMEK İSTİYORLAR
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Genel Sekreteri Azime Kocacık, İçişleri Eski Bakanı Meral Akşener’e ‘cinsiyetçi’ söylemlerle saldırılmasına tepki gösterdi.
Kocacık, yaptığı açıklamada, “Bulunduğunuz mevkii, vatana verdiğiniz hizmet ne olursa olsun; bu ülkede kadın olmanın bedeli ne yazık ki çok ağır oluyor. Meral Akşener’e yapılanlar bunun en can alıcı örneklerinden yalnızca biri” dedi.
ıllarca milletvekilliği, Meclis başkanvekilliği yapan, Cumhurbaşkanı’na vekalet etme yetkisine sahip, Eski İçişleri Bakanı Akşener’e eş, anne ve babaanne sıfatlarına da sahip olmasına rağmen cinsiyetçi söylemlerle en çirkin şekilde saldırmanın kabul edilemez olduğunu söyledi.
Akşener’e daha önce de kadın ayakkabısı ve etek fırlatılarak yandaş isimlerin sözde protestolarına maruz kaldığını, hakkında ağza alınmayacak iftiralar ortaya atıldığını dile getiren Kocacık, “Sayın Akşener şimdi TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın çirkin ithamlarına maruz kalmaktadır. Gerçek bir dava adına kendisini adamış, Türkiye’ye umut olmuş insanlardan biridir Meral Akşener. Dik duruşu, saldırılar karşısında taviz vermeyen tavrı, en çok erkek egemen zihniyeti rahatsız etmektedir. Korkuyorlar ve korkmakta haklılar. Çünkü Meral Akşener üzerinden yürütülen, ‘kadınları siyasetin dışına itme kampanyası’ bu dik duruş karşısında havlu atmaya mahkumdur” diye konuştu.
Meral Akşener nezdinde, tüm kadınları hedef alan çirkin saldırıların kadınları daha kararlı şekilde birlikte olmaya ve mücadele etmeye teşvik ettiğine dikkat çeken Azime Kocacık, şöyle devam etti: “Bu karanlık ve yoz zihniyet karşısında yılmadan, taviz vermeden, sesimizi daha yükselterek dimdik duracağız ve kazanacağız. Tüm kadın dernekleri olarak; çirkin linç kampanyasına karşı Meral Akşener’in yanındayız. Siyasiler, halka hizmet etmekle mükelleftir. Toplumu ileriye taşımak, güzel ahlaklarıyla halka örnek olmak ve birleştirici bir unsur olarak hizmet etmekle mükellef mevkii sahibi insanların, bu şekilde ahlaktan nasibini almamış söylemlerle, bir kadını karalamaya çalışması ancak ve ancak kutuplaşmaya hizmet eder.
Bugün çirkin linç kampanyasını yürütme gayreti içinde olanlar en ağır hesabı vicdanları karşısında yapmaya ve en önce kendi eşleri ve kızları karşısında mahcubiyet duymaya mahkumdur. Tabii o kadar onurları kaldıysa.”
“AHLAKİ SEVİYELERİ KONUSUNDA CAHİLLİĞİMİ KABUL EDİYORUM”
Bu arada, MHP’den ihraç edilen Meral Akşener, TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı’ndan kendisine yönelik yapılan yazılı açıklamaya ilişkin "Benim adımın böylesi bir teşbihe konu olmasını bu minvalde bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu teşbihlerin neden kadınlar bahis mevzu olduğu zaman yapıldığını ise kadına bakışın bir yansıması bağlamında halkımızın takdirine sunuyorum.
Ancak sözün ve ilgili açıklamanın sahiplerinin ve destekleyenlerin meşrep genişliği ve ahlaki seviyeleri konusundaki 'cahilliğimi' kabul ediyorum" dedi.
Akşener’in açıklaması şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti, köklü bir devlet geleneğine sahiptir. Bu gelenek dahilinde dikkati çeken en önemli unsurlardan biri devlet adamlarının devletimizin itibarına uygun bir ciddiyet ve ağırlıkla konuşması hareket etmesidir. Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı tarafından 'muhatap alınmama iddiasına' rağmen zımni olarak da olsa şahsıma yönelik olarak yayınlandığı anlaşılan basın açıklamasının da ortaya koyduğu üzere geldiğimiz noktada 'devlet adabı' ve 'devlet adamı' kavramlarının dolayısıyla köklü devlet geleneğimizin son derece tahrip edildiğini bir kez daha üzülerek müşahede ediyoruz.
İlgili açıklamada teşbih sanatının bir mazeret olarak kullanılması, teşbihin edep çerçevesinde yapılmasının ahlaki zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Kaldı ki böyle bir teşbihi şahsıma ulaşacak kadar uluorta beyan etmek zaten söz sahibinin ve bu sözü tevil etmeye çalışanların edep ve ahlak anlayışının göstergesinden başka bir şey değildir. Zira herkesin meşrebi kendinedir elbette fakat bizim meşrebimiz bu sözü 'siyasi görüşlerin müşterekliğine' işaret eden 'masum' bir teşbih olarak kabul etmeye müsait değildir. Bu nedenle öylesine bir 'teşbih'in siyasi literatürde makul karşılanacağı zannını kabul etmek bir yana bilakis 'ağza alınması' dahi tarafımca düşünülemez.
Benim adımın böylesi bir teşbihe konu olmasını bu minvalde bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu teşbihlerin neden kadınlar bahis mevzu olduğu zaman yapıldığını ise kadına bakışın bir yansıması bağlamında halkımızın takdirine sunuyorum. Ancak sözün ve ilgili açıklamanın sahiplerinin ve destekleyenlerin meşrep genişliği ve ahlaki seviyeleri konusundaki 'cahilliğimi' kabul ediyorum.
Son olarak hayretle ifade etmek isterim ki meşum 15 Temmuz darbe teşebbüsünden bu yana söz konusu darbe teşebbüsünü şahsımla ilişkilendirmeye yönelik iftiralar, bahsi geçen basın açıklamasında 'resmi' bir bildiri olarak dile getirilmiştir.
Bu durum, iftiraların kaynağı hususunda bizi ciddi biçimde aydınlatmıştır.
Dolayısıyla asıl müflislerin kimler olduğu, kul hakkının insanı düşüreceği durumu izah eden Hz. Peygamber'in (S.A.V.) 'müflis hadisi' ölçü olarak alındığında daha iyi anlaşılacaktır.
Ancak anlamak için elbette insaf, vicdan ve ahlak sahibi olmak gerekir. Bunun yanında 'devletin yetkilileri' olarak 'delil olanların gereğini yapmaları' çağrıma rağmen söz konusu iftiraları resmi bir açıklamada fütursuzca dile getirip algı operasyonu yapmaya tevessül etmenin anlamını, siyasi ahlakın bir göstergesi olarak yine halkımızın takdirine sunuyorum"