5 MİLYON KAMU EMEKÇİSİ İLE EMEKLİNİN GÖZÜ KULAĞI BU SÖZLEŞMEDE
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ahmet Aydoğan, 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘Toplu Sözleşme’ görüşmelerinin 1 Ağustos Perşembe günü başlayacağını hatırlatarak, 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklinin gözü kulağının bu masada olacağını söyledi.
Aydoğan, İnönü Parkı’nda sendika üyeleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. İktidarın 2012’den bugüne kadar dört kez mutabakat imzaladığını kaydederek, “Söz konusu mutabakatlarda; insanca yaşamaya yetecek bir ücretten, güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerimizin emekli aylıklarımıza yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir” dedi.
Türkiye’de bir yıldır devam eden ekonomik kriz, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve bunların kalıcı hale getirildiği düzenlemelerin çalışma hayatını daha güvencesiz hale getirdiğine dikkat çeken Aydoğan, tüm bunların yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğine dikkat çekti. İş güvencesinin fiilen kullanılamaz hale getirildiğine vurgu yapan Aydoğan, “Bugün kamuya kadrolu personel alımı durma noktasına gelmiştir. Kamu emekçilerinin sözleşmeli, kadro karşılığı sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli gibi farklı biçimlerde güvencesiz istihdamı artarak sürmektedir. Hükümet yılardır kadro talep eden sözleşmelilerin sesine kulak tıkamaya, oyalama taktikleri geliştirmeye devam etmektedir. Nitekim bugünlerde TBMM’de görüşülmesine devam edilen torba yasa sadece 4+2 olarak bilinen sistemle sözleşmeli istihdam edilenleri kapsamaktadır. Buna göre altı yıl boyunca ailesinden koparılanların 3+1 sistemi ile yani ceza indirimi ile yetinmesi beklenmektedir” diye konuştu.
OHAL KHK’leri ile herhangi bir yargı süreci işletilmeden, sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilen 4 bin 570 üyeleri olduğunu ve 130 bine yakın kamu çalışanının kaderine terk edildiğini anlatan Aydoğan, şöyle devam etti: “Maaşlarımızdaki erime sürmektedir. Hedeflenen enflasyon oranlarına, hatta bazen bunun bile altındaki rakamlara imza atanların ‘tarihi başarıları’ sayesinde maaşlarımız her yıl açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır. TÜİK, krizin faturasını emekçi kesimlere yıkmanın bir aracı haline getirilmiştir. Nitekim yaklaşık bir yıldır iğneden ipliğe her şeyi kapsayan zam yağmuru TÜİK'in resmi enflasyon rakamlarına adeta damla olarak yansımaktadır. Ramazan ayından bugüne et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde yaşanan en az yüzde 20 artış görmezden gelinmiş, ‘meyve ve sebze fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisi ile enflasyon düştü’ denilmiştir. Adeta 81 milyonun tamamının vejetaryen ya da vegan olduğu varsayılmıştır. Yine şekerden çaya, akaryakıt ürünlerinden elektriğe uzanan zamlar, alkol ve sigaradaki ÖTV artışları görmezden gelinmektedir. Bu ülkede yaşayan 81 milyon TÜİK'in resmi enflasyonu ile düşük gösterilmeye çalışılsa da sokakta, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun en az yüzde 40 olduğunu biliyor.”
3600 EK GÖSTERGE HAYAL Mİ OLDU?
KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ahmet Aydoğan, yıllardır en temel sorunlar arasında yer alan gelir vergisi adaletsizliğinin bugün daha da yakıcı hale geldiğini söyledi. Aydoğan, “Nitekim dün zamlı maaşlarını alan kamu emekçilerinden önemli bir bölümü daha ikinci vergi dilimine girmiştir. Yani maaş artışlarımız daha cebimize girmeden gelir vergisi olarak kesilmiştir. Ayrıca 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimler öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözünün gereği aradan geçen bir yılı aşkın zamana rağmen yerine getirilmemiştir” dedi.
Kamuda siyasi kadrolaşma ve sendikal ayrımcılığın hiç olmadığı kadar arttığını öne süren Aydoğan, kamu görevine almada ve görevde yükselmede KPSS ve yazılı sınavların etkisinin azaltılmasıyla kariyer ve liyakat ilkelerinin tamamen ortadan kaldırıldığını torpilin, kayırmanın, ayrımcılığın siyasi kadrolaşmanın kapısının sonuna kadar açıldığını söyledi.
Aydoğan, şöyle konuştu: “Buradan altını bir kez daha çiziyoruz. Bugüne kadar fedakarlıkta bulunanlar çifte maaş alıp hükümet temsilcileri ile boy boy fotoğraf vermeyi sendikacılık zannedenler değildir. Kamu emekçilerinin, emekliklerin daha fazla fedakarlık yapacak hali kalmamıştır. Kamu emekçilerinin fazlası ile hak ettiği demokratik adil bir çalışma yaşamı, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam, güvenli gelecek ve gerçek bir toplu pazarlık hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunun için önümüzdeki toplu sözleşmede;
Grevli Toplu Sözleşme ve Örgütlenme Özgürlüğü İstiyoruz!· İnsanca Yaşanabilir Bir Ücret İstiyoruz! Bugün dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 6.750’TL’yi aşmıştır. En düşük ücrette bu yoksulluk sınırının temel alınmasını, eşi çalışmayan iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin maaşının buna göre artırılmasını, eş ve çocuk, kira, yakacak, yemek ve ulaşım yardımları ile cebine giren paranın yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını, tüm kamu emekçilerinin maaşlarının bu durum gözetilerek artırılmasını istiyoruz.
· Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini,
· Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan yüzde 15 oranın uygulanmasını,
· Tüm lisans ve ön lisans mezunu kamu emekçilerinin ek göstergesinin 3600’e çıkarılmasını, bunun dışında kalan kamu emekçilerinin mevcut ek göstergelerinin 800’er puan artırılmasını,
· Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını, ek gösterge konusunda en mağdur kesim olan Yardımcı hizmetlilere ek gösterge cetveli çıkarılmasını,
· Hangi ad altında olursa olsun tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, mevcut emekli maaşlarının artırılmasını, Emeklilikte Yaşa Takılma (EYT) haksızlığına son verilmesini,
· İşe almada ve görevde yükselmede, unvan değişikliğinde mülakatın güvenlik soruşturması arşiv kaydı araştırmasının kaldırılmasını,
· Mahkeme kararı olmadan, hukuksuz bir şekilde KHK ile ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini,
· 0-6 yaş grubundaki çocuklarımız için tüm kamu kurumlarında tam gün hizmet veren ücretsiz kreşler açılmasını,
· Maaşlarımızdan isteğimiz dışında yüzde 3 kesinti yapmaya dayalı zorunlu BES sistemine son verilmesini,
· Kadınların sürekli ve güvenceli işlerde istihdamının sağlanmasını, ayrımcılığın son bulmasını istiyoruz.