SUSAMIN TADI; TUZUNDAN, LEZZETİ; DEĞİRMENDEN GELİYOR!
Adana’da Kazancılar Çarşısı da denilen Büyüksaat’in arka kısımlarındaki Sarıyakup mahallesinde tarihi bir helva, tahin, cezerye ve lokum işletmesi var. Helvanın mucidi olarak bilinen Hacı Ahmet Şahin’in kurduğu işletmedeki değirmen ise, tam 136 yıldır yerli susam öğüterek, lezzetli tahinler sunuyor.
TAMAMEN YERLİ SUSAM
Hacı Ahmet Şahin’in 4. kuşaktan torunu Sema Efe, işletmenin 1884 yılında İbrahim Şahin tarafından kurulduğunu, daha sonra çocukları Ahmet Şahin’in bu işi devam ettirdiğini söyledi. İşletmeyi bugün, dördüncü kuşak torunları olan kendilerinin işlettiğini anlatan Sema Efe, ürünlerini tamamen yerli susam kullanarak piyasaya sunduklarını söyledi. Efe, “Helva ve tahinlerimizde yerli susamı tercih ediyoruz. İddia ediyorum, Türkiye’de bizden başka kimse yerli susam kullanmıyor. Çünkü işlemesi çok zor” dedi.
Adana’nın köylerinden alınan susamın fabrikada 12 saat tuzlu suda bekletildiğini anlatan Efe, kabuğunun soyulmasının ardından ise, kurutulup kavrulduğunu bildirdi. Efe, bu işlemin ardından sergilerde kurutulan susamın daha sonra dedelerinden kalan tarihi değirmende sıkılarak tahine dönüştürüldüğünü kaydetti.
NOSTALJİK DEĞİRMEN 136 YILDIR DÖNÜYOR
Sema Efe, değirmenin işletmenin açıldığı 1884’ten bu yana döndüğünü dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedemiz Türkiye’nin ilk helvacısı. İşletme ilk açıldığı yıllarda susam değirmeni atla çevrilirmiş. Türkiye’de ikincisi ise yok. Atın üzerindeki çanın çalması durunca susamın bittiği anlaşılırmış. Daha sonra ise aynı değirmen elektrik motoru eklenerek çalıştırılmaya başlamış. Bugün hala nostaljik yöntemle üretim yapıyor, yeni sistemlere dönmüyoruz. Tarihi susam değirmeni, sanayi makinaları gibi değil, çok ağır çalışıyor. Yerli susam, ağır çevrilerek sıkılınca çok lezzetli bir tat ortaya çıkıyor. Mide ağrısına ilaç niyetine veriyorum gelenlere. Ayrıca, bağırsak yaralarına da çok iyi geliyor. Ancak pekmezini çok az koymak gerekiyor. ”
Tarihi değirmenin bakımının da zor olduğunu anlatan Efe, içerisinde iki tane 120 santimetre çapında çok özel Foça taşı bulunduğunu bildirdi. Efe, “Bu taş 6 ayda bir elmas çekiçlerle işleniyor. Eğer işlenmezse tahini ve kendi kendini yiyor. Adeta elması işler gibi makinenin taşı da işleniyor” hatırlatmasında bulundu.
MİDENİZİ YAKIYORSA YERLİ DEĞİLDİR
Sema Efe, mideyi yakan tahin ve susamların yerli değil, ithal susam olduğunu söyledi. Efe, “Yurt dışından gelen susam, tuz yerine daha farklı kimyasallarla kabuğundan ayrılıyor. Yediğiniz simit ve tahinler midenizi ve yemek borunuzu yakıyorsa sebebi budur. Susamın en makbulü tuzla soyulmuş olmasıdır. Ancak bu da ek bir masraftır biz tamamen doğal yöntemler kullanarak üretim yapıyoruz. Sağlık ve müşteri memnuniyeti işletmemiz için çok değerli” ifadelerini kullandı.
Sema Efe, işletmedeki, helva, lokum ve cezeryelerde de glikoz şekeri değil, pancardan üretilmiş toz şeker kullandıklarını sözlerine ekledi. Bu arada, doğal yöntemlerle ve tarihi değirmende sıkılarak üretilen tahinin kilogramı 30 liradan müşterilere sunuluyor. Efe, bağışıklığı güçlendirici yönü olduğu için pandemi döneminde tahine çok fazla talep olduğunu hatırlatarak, işyerinde uzun kuyruklar oluştuğunu ve 15 gün boyunca geceleri de işyerinde kalarak tahin imalatı yaptıklarını sözlerine ekledi. İşletmenin müşterileri de aldıkları ürünlerden memnuniyetlerini sosyal medya üzerinden gösteriyor. İşte biri; “Tarihi değirmende çekilmiş tahinden aldım. Tahinin tadı da harika. Yakın zamanda bir daha uğrayacağım.”