Anne ile kurulan ilişki, çocuk için en temel ihtiyaç
Anne ile kurulan ilişkinin çocuğun hayatı boyunca kuracağı ilişkiler için bir temel oluşturduğunu belirten uzmanlar, anne ile çocuk ilişkisinin çok kıymetli olduğunu vurguluyor. Çocuğun annesi ile sadece olumlu duygularını değil, öfke, üzüntü ve hayal kırıklıklarını da paylaştığını kaydeden uzmanlar, “Çocuk bu yoğun duygularla baş ederken orada olmak ve hissedebilmek, çocuğun ruhsal anlamda güçlenmesini sağlayacaktır.” uyarısında bulunuyor. Uzmanlara göre çocuk ağladığında biran önce sakinleşmesi için yalnız bırakmak, stresli olduğunda bunu hemen geçmesi gereken bir şey gibi algılamak ve yok saymak çocuğun bu duygularla barışık büyümemesine, bastırmasına ve sonradan zorlanmasına neden olabiliyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, Anneler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada anne çocuk ilişkisinin önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Anne, ilk ilişki kurulan kişidir
Annenin çocuğun hayatında çok özel bir yeri olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Anne, çocuğun ilk ilişki kurduğu kişidir. İlk dokunuşları, ilk duyduğu ses anne karnında ve annenin bedeni ile ilgili olur. Doğduğunda uzak mesafeyi görme yetisinin zayıflığıyla en çok annesinin yüzünü inceler, ilk duygu ifadelerini tanır. Verdiği tepkilere annenin cevabı ile kendini fark etmeye, tanımaya, anlamaya başlar. Annesi tarafından anlaşılma ihtiyacı tüm çocukluğu boyunca azalarak da olsa devam eder.” dedi.
Göz teması kurmak çok önemli
“Annelik, doğurmak, beslemek ve benzeri fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok ötedir” diyen Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Her yapılan “iş”, yani fiziksel ihtiyaçların karşılanması çocukla kurulan bir ilişkidir. Örneğin emzirmek, o esnada göz göze gelmekten, rahatlama sağlamasından ayrı düşünülemez. Bebeğin altını alırken bile kurulan göz teması, onunla konuşulması bebek için pişik olmasını engellemek kadar önemlidir.” diye konuştu.
Çocuğun öfke ve üzüntülerini paylaşmak gerekiyor
Anne ile kurulan ilişkinin çocuğun hayatı boyunca kuracağı ilişkiler için bir temel oluşturduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, şunları söyledi:
“Anne ile kurulan ilişki, çocuğun ilk tecrübesi olup baba, diğer aile bireyleri ve sonrasında arkadaşları, öğretmenleri kısaca hayatına giren diğer kişilerle ilişkileri için temel oluşturur. İnsan oluşumuzun gereği, barındırdığımız duyguların yaşanıldığı, paylaşıldığı yer olarak da anne ile ilişkilerimiz çok kıymetlidir. Anne ile sadece olumlu duygular yani sevinç yaşanmaz. Çocuğun öfkesini, hayal kırıklıklarını, üzüntülerini paylaşacağı kişidir anne. Elinden bir şey gelmeyecek olsa dahi çocuğu bu yoğun duygularla başederken orada olmak ve hissedebilmek çocuğun ruhsal anlamda güçlenmesini sağlayacaktır. Örneğin çocuk ağladığında biran önce sakinleşmesi için yalnız bırakan, stresli olduğunda bunu hemen geçmesi gereken bir şey gibi algılayan, yok sayan, kabullenmeyen anneler çocuğun da bu duygularla barışık büyümemesine, bastırmasına dolayısıyla sonradan zorlanmalarına neden olabilir. Çünkü büyüme sadece fiziksel olarak değil ruhsal alanda da gerçekleşir. Sağlıklı büyüyen çocuk zamanla annesinden ayrılabilen, ihtiyacı olduğunda kolayca gelebilen, kendini tanıyan, farkındalığı yüksek, deneyimlemekten korkmayan çocuktur.”
Çocuk adına hareket etmek merakını azaltıyor
“Merak duygusunun ilk oluştuğu kişi de annedir” diyen Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Dolayısıyla öğrenme de anne ile başlar. Anne, bebeğin ya da çocuğun ilgi alanlarını keşfetmesini takip eden, onu yönlendirendir. Ancak anne her şeyin en doğrusunu onun adına bildiği yanılgısına kapılır, ondan önce davranır, ‘onun iyiliği için’ onun adına hareket eder ise çocuğunun öğrenme merakını azaltacaktır. Öğrenmesi ve dikkati daha iyi olsun diye çocuğu etkinliklerle doldurmak da aslında tam tersi bir etki yaratacaktır. Kişisel sorumluluğunu almayan, büyüse dahi yemek yedirilen altı temizlenen çocuğun özgüveni azalacaktır.” uyarısında bulundu.
Fazla koruyucu tavırdan uzak durulmalı
Annenin baba başta olmak üzere diğer bakımverenlere ya da aile bireylerine çocuğun hayatında alan açmasının önemli olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Annenin diğerleri ile ilişkisini sağlıklı tutması, çocuğa karşı tavırlarında fazla koruyucu bir rol almaması, çocuğun sınırlarının gelişmesine olanak tanıyacak, çocuğun sınırlarını bilmesi ise davranışlarını kontrol edebilmesine yol açacaktır.” diye konuştu.
Anne ile kurulan ilişki kendi çocuğuna yansıyor
Anne ile kurulan sağlıklı ilişkinin kişinin kendi çocuğuna da yansıyacağını belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Her anne, anne olduğunda kendi çocukluğuna gider, kendi annesi ile ilişkisi canlanır. Kendi annesi ile ne kadar sağlıklı bir ilişkisi var ise bu çocuğuna da yansıyacaktır. Kendi annesi ile iletişimde problemler yaşamış anneler için ise en doğru yol, çocuğunu takip ederek zorlandığı alanlarda geçmiş ilişkisini dönüştürerek kendi çocuğuyla yeni bir ilişki kurma çabası olacaktır.” dedi.
Anneler kendini ihmal etmemeli
Günümüzde “anneler kutsaldır” benzeri söylemlerin, bazı anneleri sanki annelik kendisinin yani diğer istek ve ihtiyaçlarının önüne geçmeli, onları ihmal etmesine sebep olmalı düşüncesine itebildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Her an çocuğunu düşünmemek ve onunla olmamak bu annelerde suçluluk duyguları uyandırmaktadır. Oysa ruh sağlığı iyi bir çocuğun annesinin ruh sağlığının iyi olması çok önemlidir. Elbette hayat eskisi gibi olmayacak, çocuğa yer açmak adına bazı şeyler eksilecek olsa da anne için dengeli bir hayat kurabilmek kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılamaktan ya da karşılanmasını talep etmekten alıkoymamalıdır. Çocuğu ile geçireceği vakit kısıtlı dahi olsa, örneğin oyun oynarken başka bir şeyler düşünmeden orada olabilmek ve oynayabilmek yeterli olacaktır. Tüm annelerimizin anneler günü kutlu olsun.” diye konuştu.