Ülkemizdeki yapı stokunun çoğunluğu sorunludur

İMO Adana Şube, Ceyhan Belediyesi ile birlikte Adana-Ceyhan Depreminin 24. yıldönümünde Ceyhan Deprem Anıtı önünde anma töreni düzenledi

 

Yapı denetimi nitelikli hale getirilmelidir

Deprem değil, depreme dayanıklı olmayan bina öldürür

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, Ceyhan depreminin 24. yıldönümünde Ceyhan’daki Deprem Anıtı önünde, Ceyhan Belediyesi ile birlikte Adana-Ceyhan depreminde hayatını kaybedenleri anmak ve deprem önlemlerine dikkat çekmek için anma töaareni düzenledi. Katılımcıların taşıdığı, depremin yıkıcı etkilerini yansıtan, 1998 Ceyhan Depreminden fotoğraflar eşliğinde düzenlenen törende İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem ve CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin birer konuşma yaptı.

DOĞA OLAYI OLAN DEPREMLER AFETE DÖNÜŞMESİN

İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur depremde kaybedilen canları saygıyla anarak başladığı konuşmasında; İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak amaçlarının; önlenemeyen, zamanı bilinmeyen bir doğa olayı olan depremlerin alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler nedeniyle afete dönüşmesinin engellenmesi olduğunu, bunun sağlanması için de ülkede güvenli yapı üretiminin tesis edilmesi gerektiğini ifade etti.

Ülkemizde var olan yapı stokunun büyük çoğunluğunun depreme karşı güvenli olmamasının en büyük sorunlardan biri olduğunu belirten Aksungur; “Ülkemizin yapı stokunun yaklaşık  65-70 kadarının sağlıksız olduğu tahmin edilmektedir. Bu da oldukça yüksek bir rakamdır, deprem kuşağı altındaki ülkemizin nasıl bir risk içinde olduğunu göstermektedir.” dedi.

HER ZEMİN VE HER KOŞULDA DEPREME DAYANIKLI BİNA İNŞA ETMEK MÜMKÜNDÜR

Çarpık kentleşmenin mevcut olduğu, beton yığınlarına çevrilmiş çoğu kentimizde, var olan yapı stokunu sağlamlaştırmanın zor olduğunu ama imkansız olmadığını da sözlerine ekleyen Aksungur; her zemin ve her koşulda depreme dayanıklı bina inşa etmenin mümkün olduğunu; bunu sağlamak için de rant ve çıkar hesaplarından uzaklaşılarak,  can ve mal güvenliğini sağlayan kentsel yenilenmelerin yapılması gerektiğini söyledi. Bu konuda birinci görevin de devlette olduğunu söyleyen Aksungur konuşmasına şöyle devam etti;

“Sağlıklı işleyen bir sistemde planlama, projelendirme, üretim ve denetim hizmetlerinin birbirinin olmazsa olmazı ve tamamlayıcısı olduğu gerçeğinden hareketle; başta İmar Kanunu olmak üzere Yapı Denetim Kanunu ve ilgili tüm Kanunlar ve bağlı yönetmelikler, kamu yararı ilkesi gözetilerek bütüncül bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

Mevcut Yapı Denetim Yasasının öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve etik değerlere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modeli hayata geçirilmelidir.

Kentsel dönüşüm projelerindeki uygulamalarda rant sağlamak değil ülke yapı stokunun güvenli hale getirilmesi, mevcut maliklerin haklarının korunması ön planda olmalı ve buna uygun gerekli düzenlemelerin yapılması sağlanmalıdır.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak sürekli vurguladığımız gibi; şantiye şeflerinin tam zamanlı olarak şantiyelerde istihdamı sağlanmalıdır.

Bugün Ceyhan Deprem Anıtında bir kez daha yinelemek isteriz ki; deprem değil depreme dayanıklı olmayan bina öldürür.”

ASIL YAPILMASI GEREKEN YARA SARMAK DEĞİL, YARALARIN OLUŞUMUNU ENGELLEMEKTİR

Aksungur’un konuşmasının ardından konuşan adana CHP milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin; “Bugün acı bir günün anmasında terkrar bir aradayız. Ceyhan depreminin üzerinden 24 yıl geçti ama asıl yapılması gereken, deprem sırasında ve sonrasında hayata geçirilmesi gereken önlemler hala alınmıyor. Neredeyse her iki yılda bir can kayıplarının olduğu depremleri yaşayan ülkemizde ancak depremden sonra yaralar sarılmaya çalışılıyor.

1962 yılından bu yana TBMM’de her yıl deprem komisyonları oluşturulur. Aşağı yukarı 97 kuruluş, dernek dinlenir. En son 5 ay süresince yapılan çalışmada 524 sayfalık rapor hazırlandı. Ancak üzerinden bir yıl geçmesine rağmen rapor hiç göz önüne alınmayarak çürümeye terkedildi.

Hala ülkemizde yapı denetim yeterli değil. Maalesef kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm haline dönüşmüş durumda. İmar barışı adı altında yapılan aflarla heyelan alanlarında olan yapılara bile af getirildi. Eğer daha fazla can kaybı olmasın istiyorsak, deprem öncesini, deprem sırasını ve deprem sonrasını kapsayan düzenlemeler yapılmalı, asıl yapılması gereken yara sarma değil, yaraların oluşmamasını sağlamaktır” dedi.

DEPREM NEDENİYLE OLUŞAN KAYIPLAR KADER DEĞİLDİR

Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem ise yaptığı konuşmada; “27 Haziran 1998’de Ceyhan depreminde yaşamını kaybedenleri saygıyla anarak; “Depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumuzun bilinciyle hareket etmek ancak deprem nedeniyle yaşanan ölümlerin bir kader olmadığını idrak etmek durumundayız.

Türkiye’nin doğrudan genel idaresini ilgilendiren deprem ve doğal afetlerde can ve mal kayıplarının yaşanmaması için bilimsel veriler ışığında, yer seçiminden zemine, zeminden temele, temelden bina yapımının tüm katmanlarına kadar ince eleyip sık dokumamız gerektiği açıktır. Belediyeler olarak bizler de bu sorumluluk bilinciyle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini koruyucu tedbirleri almakla görevliyiz.

Ceyhan depremi yerleşim alanlarının seçiminde, yapılaşmanın oluşumunda bilimsel yöntemlere daha çok başvurulması gerektiğini gözler önüne sermiştir. İlçemizdeki ve yurdumuzun fay hattında bulunan birçok bölgesindeki zemin etkileri deprem hasarlarının azaltılmasına yönelik araştırmaların hem nitelik hem de sayı olarak daha çok artması gerektiğine işaret etmiştir.

Depremin yıkıcı etkilerinin gerek Ceyhan’da gerekse ülkemizin her yanında asgari düzeye indirgenmesi için tüm yetkilileri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyor, Ceyhan’da ve Türkiye’nin birçok bölgesinde bugüne kadar deprem nedeniyle hayatını kaybeden tüm canlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Mekanları cennet olsun” dedi.