MİDE AĞRISI DİYEREK GEÇİŞTİRMEYİN! CERRAHİ MÜDAHALE GEREKEBİLİR
Dolayısıyla tanıda yaşanan gecikme tedavi sürecini de etkileyebiliyor.” dedi.
Safra kesesi taşları nedeniyle hissedilen ağrının yiyecek ve yemek alınımı takiben devreye girdiği için tokken gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. Gökakın, “Hastalarımız ‘midem ağrıyor’ diye yemek yememe eğilimi içerisinde olmaktadır. Hasta yemek yemediği zaman safra kesesi rahatlar ve bu durum bir paradoksa yol açar. Gastrit ağrısı ve safra kesesi ağrısı en sık karıştırılan ağrılar olmakla birlikte ikisinin tedavisi birbirinden tamamen farklıdır. Bu nedenle hastalarımız yaşanan sorunları 'mide ağrısı' diyerek geçiştirilmemeli. Çünkü hatırlanması gereken nokta; safra kesesi taşları ameliyat edilmediği zaman daha ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilmektedir.” uyarısında bulundu.
“SAĞLIK UZMANINA DANIŞMAK ÖNEMLİ”
Safra kesesi taşının, genellikle safra kesesinde biriken katı parçacıklar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ali Kağan Gökakın, “Bu taşlar birçok kişi için ağrıya neden olabilir. Safra kesesi taşı ağrısı, genellikle safra kesesinin kasılması veya taşların safra kanallarında tıkanması sonucu ortaya çıkar. Bu ağrı şiddetli olabilir. Ağrı, genellikle belirli tetikleyicilerle ilişkilidir ve genellikle ağrılı nöbetler şeklinde ortaya çıkar. Ağrı çoğunlukla taşlar safra kesesinin çıkışını tıkadığında veya safra kesesinin kasıldığında şiddetlenir. Safra kesesi taşı ağrısı genellikle cerrahi müdahale gerektiren bir durumdur, bu nedenle bu tür semptomlar yaşayan kişilerin bir sağlık uzmanına danışması önemlidir.” şeklinde konuştu.
GENETİK GEÇİŞ DE TAŞ OLUŞUMUNDA ETKİLİ
Hastalığın diğer belirtilerine de değinen Prof. Dr. Gökakın, “Safra kesesi taşları sindirim sürecini etkileyebilir ve bu da bulantı ve kusmaya, gaz, şişkinlik ve sindirim güçlükleri gibi sorunlara neden olabilir. Safra yollarını tıkayan büyük taşlar sarılığa yol açabilir, bu durumda cilt ve gözler sarı renk alır. Safra kesesi iltihaplanması veya taşların tıkanması sonucunda ateş yükselmesi görülebilir.” açıklamasında bulundu.
Genetik geçişin de safra kesesi taşlarının oluşumunda etkili olduğunu da belirten Prof. Dr. Ali Kağan Gökakın, risk faktörleri hakkında ise, “Ailenizde safra kesesi taşı olduğunu biliyorsanız bu sizi de safra kesesi taşı olan bir hasta adayı yapar. Kilolu hastalarımızda, yaş grubu olarak da 40-50 yaş grubu olan hastalarda safra kesesi taşlarını daha sık görmekteyiz. Hızlı kilo alma-verme gibi durumlar da safra komponentinin içeriğini değiştireceği için safra kesesi taşı oluşumda risk faktörüdür.” sözleriyle yüksek kolesterolü olan kişilerin de safra kesesi taşlarının oluşumu adına risk faktörü taşıyan kişiler olduğu sözlerine ekledi.
CERRAHİ MÜDAHALE GEREKEBİLİR
Semptomlara yol açan veya komplikasyon riski taşıyan taşlar için cerrahi müdahale gerekebileceği konusunda uyaran Prof. Dr. Gökakın, “Safra kesesi taşlarının teşhisi için genellikle ultrasonografi kullanılır. Tedavi genellikle taşların boyutuna, semptomlara ve komplikasyon riskine göre belirlenir. Küçük ve semptomsuz taşlar genellikle tedavi gerektirmez. Safra kesesi taşı tedavisi genellikle safra kesesinin alınması (kolesistektomi) ile yapılır. Bu işlem günümüzde genellikle minimal invaziv yöntemlerle gerçekleştirilir ve hastaların çoğu hızla iyileşir.” ifadelerini kullandı.
SAFRA KESESİ TAŞLARI KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?
Safra kesesi taşlarının, safra kesesinin içinde oluşan ve bu organla ilişkili bir sorun olduğunu göstergesi olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Ali Kağan Gökakın, açıklamasının devamında şu şekilde konuştu:
“Safra kesesi hastalıkları arasında safra kesesi iltihabı (kolesistit), safra kesesi polipleri ve safra kesesi kanseri yer alır. Safra kesesi taşları genellikle kansere dönüşmezler. Ancak, safra kesesi taşları olan kişilerde nadiren bazı durumlarda safra kesesi kanseri gelişebilir. Bu durumun olasılığı oldukça düşüktür, ancak dikkate alınması gereken bir risktir.
Büyük veya çok sayıda taşlar safra yollarını tıkayabilir, bu da safra yolu tıkanıklığına yol açabilir. Bu durum sarılık, deride ve gözlerde sararma (ikterus) gibi belirtilere neden olabilir.
Safra taşları, safra kanallarında tıkanmaya ve enfeksiyona yol açabilir, bu da safra taşı koliti olarak adlandırılan bir duruma neden olabilir. Bu durum şiddetli karın ağrısı, ateş, kusma ve hatta şok gibi ciddi belirtilere neden olabilir.
Nadir durumlarda, safra taşları safra kesesi sfinkterine doğru ilerleyerek akalazyaya yol açabilir. Bu durumda yemek borusunun alt kısmında kasların gevşemesi nedeniyle yutma güçlüğü ve diğer sindirim sorunları ortaya çıkabilir.
Safra kesesi taşı ve diyabet arasında bir ilişki olduğu bilinmemektedir. Ancak, bazı çalışmalar bu iki durumun aynı kişilerde sıklıkla bir arada görüldüğünü göstermiştir. Bu durum, diyabetin safra kesesi taşı oluşumuna etkisi olabileceğini düşündürmektedir.”