“Türkiye’de çarklar emeği ucuzlatmak için dönüyor”

 Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde ülkemiz tarihinin en sert bölüşüm krizinin adı konulmamış bir Uluslararası Para Fonu (IMF) programıyla derinleştiği ileri sürüldü. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Yüksek enflasyonla büyük bir gelir kaybına uğrayan işçiler, emekçiler, emekliler 2023’teki genel seçimlerin ardından giderek şiddetlenen adaletsiz politikaların sonucu olarak hızla yoksullaşıyor” denildi.
Enflasyon nedeniyle yaşanan kayıpların karşılanmayacağının iktidar yetkilileri tarafından açıkça ilan edildiği iddia edilen DİSK Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde özetle, şu görüşler savlandı:
“Şirket kârları rekorlar kırarken ücretleri enflasyonun nedeni olarak gösterecek kadar akıldışı politikalar ile karşı karşıyayız. Yüksek faiz politikasının bir sonucu olarak ve uluslararası sermayenin spekülatif kazançlarını garanti altına alabilmek için Türk Lirası’nın değer kaybı hız kesiyor. Öte yandan Türk Lirası’nın değer kaybının durakladığı koşullarda emeğin değersizleşmesinin duraklamaması için; yani Türkiye işçi sınıfının emeğinin dünyanın en ucuz, en güvencesiz biçimde uluslararası piyasalarda pazarlama hedefinden sapılmaması için ücretlerin bastırılmasına yönelik daha da sert tedbirler ile karşı karşıyayız.
Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye İstatistik Kurumu dahi suç işlemeyi göze alarak mahkeme kararlarına rağmen enflasyon sepetine yönelik sansür uygulamaya devam ediyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, işverenlerin sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO sözleşmeleri göz göre göre çiğneniyor, Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkûm ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor.
Emeği ucuzlatmak uğruna, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri maliyet unsuru olarak görülüyor ve işçiler önlenebilir iş kazalarında yaşamdan koparılıyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, emekliler sefalete mahkûm edilerek çalışma yaşamına devam etmeye zorlanıyor. Yükselen faiz oranları nedeniyle ekonomideki yavaşlama işsizlik oranlarının artmasına neden olurken artan işsizlik de emeği ucuzlatmak için bir fırsat olarak görülüyor. İktidarın Orta Vadeli Program’da ve 12. Kalkınma Planı’nda açıkça ilan ettiği plan işlemeye devam ediyor. Ücretleri baskılayan, halkın geniş kesimlerini yoksullaştıran, kısacası acı reçeteyi yine bizlere içirip büyük sermayeyi mutlu etmeye yönelik politikalar “Başka çare yok” diye sunuluyor.
Bizler biliyoruz ki zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzenin çarkları dönsün diye laiklikten, demokrasiden, hukuktan hızla uzaklaşılmaktadır. Bir yandan demokrasi ve adalet mücadelesini bir yandan da IMF tipi kemer sıkma politikalarına karşı gelirde ve vergide adalet mücadelesini, yani ekmek kavgasını yükseltmek önümüzdeki ayların acil bir görevi olarak DİSK’in omuzlarındadır. Ücretleri geriletmeye yönelik acımasız politikaların ve verdiğimiz mücadelelerin bir sonucu olarak işçilerin gözünün kulağının DİSK’te olduğu, örgütlenme taleplerinin oldukça arttığı bir süreçte temmuz ayına kadar daha fazla sendikamızın barajları aşmasını sağlamak için çaba harcamak her DİSK’linin doğal görevidir”