“İşitme kaybının kader olduğu algısını değiştirmeliyiz”
İmplante edilebilir işitme çözümleri sunan Cochlear, 40 yılı aşkın süredir işitme kaybı olan bireyler için hayatı daha kolay hale getirme tutkusuyla öncü teknolojilere imza atıyor. İşitme kaybının sadece sesleri duyamama değil, aynı zamanda iletişimde zorluklar yaşama ve sosyal izolailerisyon riskiyle karşı karşıya kalma anlamına geldiğine dikkat çeken Cochlear Türkiye Genel Müdürü Gül Erden, işitme kaybı konusunda farkındalığın artırılmasının toplumsal bir kazanım olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Dünyada toplam 430 milyon kişi işitme kaybı yaşıyor
İşitme sağlığının yaşam kalitesini belirleyen önemli unsurlardan biri olduğunu belirten Gül Erden; “İşitme sağlığımızın iyi olması, iletişim kurma, etkin ve üretken bir yaşam sürdürme ve sosyal etkileşimlerden tam anlamıyla faydalanabilme gücümüzü etkiler. İşitme kaybı ise okul hayatımızdan başlayarak yaşamımızın hangi evresinde olursak olalım iletişim ve etkileşim becerilerimizi zayıflatarak hem verimliliğimizi hem de sosyal ilişkilerimizi riske sokabilir, yaşam kalitemizi önemli ölçüde negatif yönde etkileyebilir.Bu nedenle işitme sağlığına dikkat etmek, işitme kaybını önlemek ve en önemlisi işitme kaybına çözüm sunabilecek imkânların farkında olmak kritik öneme sahip. Ancak bugün bilinç eksikliği nedeniyle dünya üzerinde binlerce insan yaşamın seslerinden mahrum kalıyor, üstelik seslere rahatlıkla ulaşabilecekken… Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 yılında yayınladığı işitme sağlığı özel raporu verilerine göre, 34 milyonu çocuk olmak üzere dünyada toplam 430 milyon kişi ileri veya çok ileri derecede işitme kaybı yaşıyor. 2050'ye kadar belli bir derecede işitme kaybı yaşayacak insan sayısı yaklaşık 2,5 milyar, ileri veya çok ileri derecede işitme kaybı nedeni ile rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyacak insan sayısı ise en az 700 milyon kişi olarak öngörülüyor. En düşündürücü ve hızla önlem alınması gereken veri ise dünyada önlenebilir işitme kaybı riski altında bulunan genç sayısının 1 milyardan fazla olması. Gene tedavi edilebilir durumda olan ama bir aksiyon alınmamış kronik kulak enfeksiyonu olan kişi sayısı ise 200 milyon. Bu noktada tıp dünyasında çığır açan teknolojinin gücüne ihtiyacımız olduğu aşikâr. Önlenebilir işitme kayıplarının önüne geçmek ve mevcut durumda işitemeyen bireylerin tekrar sese kavuşmasını sağlamak için koklear implantların yaygınlaştırılarak daha fazla kişiye ulaştırılması ise şart” dedi.
Devlet geri ödemesi sayesinde maliyetsiz olarak işitme tedavisi yapılabiliyor
Koklear implant teknolojisinin ileri ve çok ileri düzeyde işitme kaybı yaşayan bireylerin tekrar işitmesi noktasında devrim yarattığını belirten Erden; “Bu teknoloji, işitsel sinirlere doğrudan ses sinyalleri ileterek işitme yetisini geri kazandırıyor ve bireylere seslerin büyüsünü yeniden deneyimleme imkânı veriyor. Koklear implantlar, işitme engelli bireylerin hayatlarını dönüştürürken, aynı zamanda onların aileleri ve çevreleriyle daha yakın bir bağ kurmalarına da yardımcı oluyor. Geleneksel işitme cihazlarını kullanamayan ya da geleneksel işitme cihazıyla yeterli fayda sağlayamayan ileri veya çok ileri derecede işitme kayıplı hastalar koklear implanttan yararlanabiliyor. Koklea içine yerleştirilen bir elektrod sistemi olan koklear implant, işitmenin geri kazandırılmasını sağlıyor. Ülkemizde birçok işitme kayıplı birey, koklear implant tedavisinin çok maliyetli bir tedavi olduğunu düşündüğü için bu seçeneği hiç değerlendirmiyor. Oysa koklear implant ameliyatı ülkemizde devlet geri ödemesi kapsamında ve yüzde 100 geri ödeniyor. Çocuklarda devlet dört yaşa kadar iki kulağı, erişkinlerde ise tek kulağı karşılıyor” diye belirtti.
Bilinçlendirmeden destek programlarına kadar her alanda çalışmalar yürütüyor
Cochlear olarak misyonlarının sadece cihaz sağlamanın ötesinde işitme engelli bireylerin yaşamlarını destekleyerek onların toplumda tam ve etkin bir şekilde yer almasını sağlamak olduğunu ifade eden Gül Erden; “Tam da bu noktada eğitim, bilinçlendirme ve destek programları düzenleyerek, işitme kaybı yaşayan bireylere ve ailelerine yol gösterip destek olmayı hedefliyoruz. İşitme sağlığı farkındalığı konusunda toplumsal bilinç düzeyinin artması, tedavide standardizasyon, aday ve hasta yolculuğunda tanımlanmış adımlar, klinisyen ve odyologların eğitiminde süreklilik, işitsel rehabilitasyon uygulamalarının ülke çapında yaygınlaştırılması ve eğitimlerle desteklenmesi gibi projelerde çalışmalar yürütüyoruz. Aynı şekilde ilgili sektör paydaşları ile çalıştaylar düzenliyor, danışma kurulları ile standart tedavi ve hizmet kılavuzu hazırlanması için projelerde yer alıyoruz. Ülkemizdeki erişkin bireylerde işitme sağlığı kalitesini ölçmek üzere 50 yaş ve üstü gruplarda işitme tarama çalışmaları sürdürüyor, sağlıklı yaşlanmanın önemli bir parçası olan ve bilişsel gücü de destekleyen işitme kalitesinin önemini anlatmak istiyoruz” şeklinde konuştu.