“Adalet devletin ana eksenidir”

 Gürer, yargıda adaleti sağlamak amacıyla hazırlanması beklenen yargı paketinin beklentileri karşılamadığını belirterek, "Adalet Komisyonu’na gidip paketi izledim. 9. yargı paketi yine torba yasa şeklinde geldi; içinde adaletle ilgili beklentileri karşılayacak bir düzenleme yoktu" dedi.
Gürer, konuşmasında adaletin ne anlama geldiğini hatırlatarak, "Adalet, hak gözetmektir, dengeli ve ahlaki davranmaktır. Ancak burada adaletin tanımını boşaltıp manasız kılmak, ülkenin hayrına değildir" ifadelerini kullandı.
 "ATATÜRK’ÜN ADALET VURGUSU UNUTULUYOR"
Gürer, Mustafa Kemal Atatürk’ün "Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul edilemez" sözlerini hatırlatarak adaletin devletin temel direği olduğunu belirtti. “Adalet devletin ana eksenidir, orta direğidir” diyen Gürer, adaleti desteklemenin Meclis’in asli görevi olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Kanun yapma yetkisi Meclis’indir, ancak anayasa ile sınırlandırılmıştır. Kanun teklifinde çok sayıda madde Anayasa Mahkemesi’nden geri gelmiş durumda. Anayasa Mahkemesi, bu kanun tekliflerini reddediyor ancak Meclis aynı konuyu tekrar tekrar gündeme getiriyor, bazı durumlarda ısrarcı bile oluyor. Anayasaya aykırı olan ve iptal edilen maddelerin yeniden gündeme getirilmesi, Meclis’in işleyişini engelliyor, zaman kaybettiriyor”
 "MECLİS’İN ÇALIŞMALARI SÜREKLİ AYNI KONULARLA KİLİTLENİYOR"
 Muhalefetin eleştirilerinin dikkate alınmadığına dikkat çeken Gürer, “Meclis’ten beklentisi olan çok geniş kesimler var. Ancak biz burada dönüp dönüp aynı konuları görüşmek zorunda kalıyoruz. Muhalefetin eleştirileri de dikkate alınmıyor.” diyerek sistemdeki tıkanıklığa işaret etti.
Gürer, staj ve çıraklık sürelerinin emekliliğe dahil edilmesiyle ilgili de bir düzenleme taleplerinin olduğunu belirterek, “Meclisten beklentisi olan çok kesim var. Örneğin, staj ve çıraklara işe başladıkları gün ellerine bir sigorta kartı veriliyor ama bu, emekliliğe esas başlangıç kabul edilmiyor; 18 yaşından sonra çalıştıkları süre emekliliğe sayılıyor. Bununla ilgili biz kanun teklifi veriyoruz, reddediyorsunuz. Binlerce insan staj ve çırak olarak işe başladığı gün emeklilik hakkının tanınmasını istiyor. TÜİK sayarken bunları işçi sayıyor, Bakanlık bunlara bakarken stajyerleri öğrenci olarak tanımlıyor” dedi.
"BİR GÜNLE 17 YIL KAYBEDENLER VAR"
Emeklilikle ilgili yapılan düzenlemelerde adaletsizliklerin sürdüğünü iddia eden Ömer Fethi çGürer, kademeli geçiş talebinde bulundu ve “Emeklilikte bir gün farkla 17 yıl kaybedenler var. Bu kişiler için kademeli geçiş sağlansın istiyoruz, ancak bu talepler de reddediliyor. İktidar bu konularda duyarsız kalıyor” dedi.
Gürer ayrıca, taşerondan kadroya geçişte yaşanan adaletsizliklere değindi ve şöyle konuştu: “696 sayılı KHK ile bir kısım taşerona kadro verildi ama kamuda hala binlerce taşeron işçi var. Gelin, bu çalışanların haklarını teslim edelim, adaletli olalım. Bu bizim asli görevimiz değil mi?”
"EMEKLİLER YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR"
Emeklilerin zor yaşam koşullarına dikkat çeken Gürer, emekli maaşlarının yetersizliğine vurgu yaparak, “12.500 lira maaşla geçinmesi beklenen emekliler var. Bu insanlar açlık sınırının altında yaşıyor. Sokakta harcama yaparken hesap kitap yapmak zorundalar. İkinci çayı bile içemez hale getirildiler” dedi.
"VERGİ AFFI BÜYÜK ŞİRKETLERE DEĞİL, DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA OLMALI"
Gürer, vergi affı gibi düzenlemelerin büyük şirketler yerine dar gelirli vatandaşlara sağlanması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi: “Vergi affını büyük şirketlere çıkaracağımıza, vergide çalışanlar için adalet sağlayalım. Meclis halkın umudu olmalı. Bugün Meclis, toplumun taleplerini değil, yalnızca mutlu bir azınlığın isteklerini gerçekleştiren bir yer haline gelmiş durumda”
"MECLİS, TOPLUMUN UMUDU OLMALI"
Gürer, konuşmasını sonlandırırken iktidara çağrıda bulunarak, Meclis’in her kesimin sorunlarına çözüm üreten bir kurum olması gerektiğini belirtti. “İktidar bu davranış biçiminden vazgeçmeli” diyen Gürer, “Meclis, halkın umudu olmalı. Bugün meclisin toplumsal bakış açısı her geçen gün olumsuzlaşıyor. Bu imajın temel nedeni, milyonların beklentilerini değil, rant peşindeki mutlu azınlığın isteklerini gerçekleştirmeye çalışmasıdır” ifadeleriyle eleştirilerini dile getirdi.