Polatöz: “Hekime yönelik cinayetler son bulmalıdır”

ŞİDDET UYGULAYICILARINA ÖDÜL GİBİ CEZALAR VERİLİYOR

Samsun’da özel bir hastanede Kadın Doğum Uzmanı olarak çalışan Dr. Aynur Dağdemir’in 2015 Kasım ayında sekreterinin eski eşi tarafından öldürülmesinin ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nün sembolü haline geldiğini hatırlatan Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz, yönetim kurulu adına yaptığı açıklamada “Dr. Aynur Dağdemir’in öldürülmesinin bir kadın cinayeti olduğunu ama olay yalnızca bir kadın cinayeti olarak değerlendirilmesi yeterli değildir. Cinayet hastanede, meslektaşımızın görevi başında olduğu sırada işlenmiş olması, hekim-hasta ilişkisine ve hekimlik uygulamasına bağlı olmasa bile olayın bir “hekime yönelik şiddet- hekim cinayeti” olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmamaktadır. Bizler Aynur arkadaşımızın öldürülmesini ayrımcılığın ve şiddetin toplumsal olarak normalleştiği, kadın cinayetlerinde faillere tahrik ve haksız ceza indiriminin neredeyse şiddeti uygulayana bir ödül gibi verildiği egemen ataerkil sistemin bir sonucu olarak görüyoruz” dedi.
SON 7 YILDA EN AZ 1964 KADIN KATLEDİLMİŞTİR
Türkiye’de 2016 yılında Boşanmayı Önleme Komisyonu’nun kurulduğunu da ifade eden Başkan Polatöz, “Türkiye’de son 7 yılda en az 1964 kadın katledilmiştir. Öldürülen her 4 kadından biri boşanmak istediği için öldürülmüştür. Kadına yönelik şiddete karşı politika geliştirmek konusunda en sorumlu devlet görevlileri; kadınlara yönelik şiddetin kadınlar bir hata yaptıkları için değil, toplumsal cinsiyet rolleri ve eşitsizlikten kaynaklandığını, bunlarla etkin mücadele mekanizmaları ve politikaları geliştirilemediği için artarak devam etmektedir. Siyasal iktidar kadınların mümkün olduğunca erken bir yaşta evlenmesi ve mümkünse hiçbir şekilde ayrılmaması için boşanmaların önlenmesi için çaba göstermektedir. Bu ülkede Sağlık Bakanı’nın “Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir” dediğini duyduk. Hükümet 16 yıllık iktidarında kadını korumak ve güçlendirmek yerine kadının en çok eşitsizliğe, şiddete, sömürüye maruz kaldığı aileyi korumakla meşgul olduğu görülmüştür. 
Bizler;  Kadın düşmanı ve erkek egemen gerici zihniyete dayalı devlet politikalarına, AKP hükümetleri döneminde hızla artan kadın katliamlarına ve kadına yönelik her türlü şiddete, Haksız tahrik indirimlerine ve her türden cezasızlık pratiklerine HAYIR diyoruz. Tüm sağlık kurumlarında şiddetin önlenmesi ve sağlık çalışanlarının şiddetten korunmasına yönelik olarak sağlıkta şiddet yasasının bugün gündemde olan torba yasa içinde olmadığını söylüyoruz. KHK rejimi ve güvenlik soruşturmaları adı altında hekimliği engellemek yerine hükümetin hekime ve sağlık çalışanlarına şiddetin temel nedeni olan ve performansa dayalı ödeme, katkı payı, esnek çalışma düzeni, kışkırtılmış hasta istekleri ve sağlık çalışanlarını aşağılayıcı siyasi söylemlerle sürdürülen sağlık politikalarına son vermesini talep ediyoruz. Savaşın ve şiddetin olmadığı; şiddet görmediğimiz, kadına yönelik şiddetin daha gerçekleşmeden, tehdit ve fiziki şiddete yeltenme aşamasında ciddi bir suç sayılıp, ağır şekilde cezalandırıldığı; şiddet uygulayanları tahrik indirimsiz yargılayan mahkemelerin olduğu, hiçbir yerde tacize-tecavüze uğramadığımız, sokaklarda özgürce dolaşabildiğimiz; çocuk doğurup doğurmayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza, ne zaman evlenip ne zaman boşanacağımıza kendimizin karar verdiği bir ülke istiyoruz” diye konuştu.