Öz geçmiş elemesini yapay zekaya bırakmak nitelikli adayı kaybettirebilir
Ancak bazen sayısı binleri bulan başvurular arasından en uygun çalışanı bulmak
için kullanılan bu yöntem, nitelikli adayların gözden kaçmasına da neden olabiliyor. Kolay İK
COO’su Tunca Üçer, öz geçmiş değerlendirme sürecini tamamen yapay zekaya bırakan
şirketler için önemli uyarılarda bulundu.
İşe alımları hızlandırmak ve en doğru yeteneği bulmak amacıyla kullanılan yapay zeka, şirketin
geçmiş verileri ve verilen komutlar üzerinden çalışıyor. Bu durum ise özellikle standart kalıpların
dışında kalan adayların, değerlendirme sürecinin dışında kalmasına yol açabiliyor. İnsan
kaynakları ve personel yönetim platformu Kolay İK’nın COO’su Tunca Üçer, yapay zekanın işe
alım süreçlerinde sağladığı avantajların yanında göz ardı edilmemesi gereken riskler
barındırdığına da dikkat çekti.
“Kalıplara uymayan öz geçmişler düşük puanlanıyor”
Yapay zekanın tarafsız ve doğru sonuçlara ulaşan bir karar mekanizması olmadığını söyleyen
Üçer, “Yapay zekayı, bizim beslediğimiz verilerle öğrenen, çizdiğimiz bağlam içinde sonuçlar
üreten bir ayna olarak görebiliriz. Dolayısıyla eğer bizim geçmiş kararlarımız ve verilerimiz bazı
önyargılar içeriyorsa yapay zeka hem bunları devralacak hem de uygulamaya geçerek
normalleştirecektir” dedi.
Üçer, yapay zekanın öz geçmişleri değerlendirmesi sonucu oluşabilecek durumları şu örneklerle
açıkladı; “Bir şirketin yönetici adayı için yapay zekaya, ‘geçmiş yıllardaki başarılı yöneticilere
benzeyen bir profil bul’ komutu verdiğini varsayalım. Yapay zeka, mevcut yöneticilerin
profillerini inceler, onların mezun olduğu üniversiteleri önceler. Bu üniversitelerden birinden
mezun olmayan, belki de alanında son derece başarılı bir yönetici adayının öz geçmişi, sırf bu
kalıba uymadığından İK departmanına gelmez. Bir başka örnek; bir departmandaki çalışanların
çok büyük bir bölümü erkek ise sistem öz geçmişlerde görülen ‘askerliğini tamamladı’, ‘halı saha
takımı kaptanı’ gibi ifadeleri birer başarı simgesi olarak görmeye başlar. Öz geçmişlerinde bu
gibi detaylar bulunmayan kadın adaylar, sistem tarafından düşük puanlanır.”
“Fark yaratan son dokunuşları insanlar yapıyor”
Günümüz itibarıyla kontrolün büyük ölçüde insanda olduğunu ancak zaman içerisinde yapay
zekaya olan güven arttıkça bu tür örneklerin sayısının artabileceğini ifade eden Üçer, “Bu
durum, teknolojiyi reddetmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Tam aksine performans
değerlendirme, işe alım veya kariyer yönetimi gibi konularda yapay zeka çok önemli bir
yardımcı. Binlerce öz geçmişi saniyeler içinde tarayabiliyor, veri setleri içinde İK ekiplerinin
gözünden kaçabilen korelasyonları bulabiliyor ve bize farklı senaryolar sunabiliyor. Ancak
muhakeme, sezgi, yaratıcılık ve vicdan gibi özellikler ve fark yaratan son dokunuşlar en azından
günümüz itibarıyla yapay zekada yok. Bu nedenle teknolojiyi bir amaç değil, araç olarak
kullanmalıyız. Şirketler için esas mesele en gelişmiş yapay zeka modelini seçmekten ziyade
teknolojiyi insan muhakemesini destekleyen bir kültürle birlikte hayata geçirmek olmalı” diye
konuştu.