ŞİMŞEK: “ASGARİ ÜCRETE VERGİ Mİ GETİRELİM?"

Milyonlarca insan asgari ücretle geçinmeye çalışırken hükümetin ekonomik politikaları tartışma yaratıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamalarla asgari ücretin vergiden muaf tutulmasının devlete maliyetine dikkat çekti. "Vergi mi getirelim, bunu mu istiyorsunuz?" çıkışı ise kamuoyunda eleştirileri de beraberinde getirdi. Türkiye’de milyonlarca asgari ücretli, artan hayat pahalılığı karşısında ay sonunu zor getirirken, bu sözler “hükümet vatandaşın gerçek sorunlarından ne kadar haberdar?” sorusunu akıllara getirdi.

"ASGARİ ÜCRETİN VERGİ DIŞI KALMASI 853 MİLYAR TL’YE MAL OLDU"

Bakan Şimşek, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasının bütçeye yükünü 853 milyar lira olarak açıkladı. Bu maliyetin devlet için büyük bir fedakarlık olduğunu vurgularken, çalışanların gelir seviyesindeki yetersizlikten hiç bahsetmedi. Oysa Türkiye’de asgari ücret, açlık sınırının dahi altında kalırken, bu yükün bir fedakarlık olarak değil, vatandaşın en temel hakkı olarak görülmesi gerektiğini savunan ekonomistler, hükümetin bu yaklaşımını eleştiriyor.

"ÇALIŞANLARI ENFLASYONA EZDİRMEDİK"

Bakan Şimşek, son 22 yılda asgari ücretin dolar bazında yüzde 343 arttığını ve çalışanların hiçbir zaman enflasyona ezdirilmediğini iddia etti. Ancak reel yaşamda tablo çok farklı. Türkiye’de 2024 yılında asgari ücret, dört kişilik bir ailenin sadece temel gıda masraflarını dahi karşılamakta yetersiz kalıyor. Çalışanlar, kira, enerji ve ulaşım giderlerini karşılayabilmek için ek iş yapmaya veya borçlanmaya mecbur kalıyor.

Özellikle yüksek enflasyonun etkisiyle alım gücü dramatik şekilde düşmüş durumda. Bağımsız araştırmalar, asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderek derinleştiğini gösteriyor.

VERGİ ADALETİ VE VATANDAŞIN PAYI

Bakan Şimşek’in açıklamasında dikkat çeken bir diğer nokta ise vergi adaleti oldu. Şimşek, "Vergi harcamalarının 853 milyar lirası, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklanıyor" diyerek, bu uygulamanın devlet için bir yük olduğunu ima etti. Ancak, ekonomik gelirlerin aslan payını büyük şirketlere ve sermaye gruplarına ayıran bir sistemde, en düşük gelire sahip vatandaşların bu şekilde gündeme getirilmesi, eleştirilerin odak noktası haline geldi.

ASGARİ ÜCRETLİ HAYAT PAHALILIĞINA KARŞI MÜCADELE EDİYOR

Türkiye’de milyonlarca asgari ücretli, geçim sıkıntısına çözüm beklerken, Bakan Şimşek’in söylemleri ekonomik gerçeklikle bağdaşmıyor. TÜİK’in verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücretin üzerinde seyrediyor. Türkiye’de kira ve enerji giderleri asgari ücretin büyük bir kısmını tüketiyor. Çalışanların büyük çoğunluğu, kredi kartı borçları ve tüketici kredileriyle ayakta durmaya çalışıyor.

“REFORM DİYORUZ AMA VATANDAŞIN CEBİ BOŞ”

Bakan Şimşek, ekonomik reformlara odaklandıklarını ve teknolojik dönüşümle daha yüksek gelir düzeylerine ulaşmayı hedeflediklerini belirtirken, vatandaşın bugünkü sorunlarına dair bir çözüm önerisi sunmadı. Gıda enflasyonunun yıllık yüzde 50’leri bulduğu, temel ihtiyaç ürünlerine erişimin giderek zorlaştığı bir dönemde bu açıklamalar halkın gündeminden uzak olarak değerlendirildi.

SONUÇ

Hükümet, asgari ücret ve vergi politikalarını "vatandaşa yapılan bir lütuf" olarak sunarken, gerçek yaşam koşulları bu politikaların ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor. Ekonomistlere göre, vergi adaleti tartışmaları büyük sermayeye yöneltilmediği sürece, bu tür çıkışlar asgari ücretli vatandaşların karşılaştığı zorlukları daha da görünmez kılıyor. Türkiye’nin ekonomik reformlara ihtiyacı olduğu kadar, vatandaşın geçim derdine doğrudan çözüm üretecek adımlara da ihtiyacı var. Aksi takdirde, yapılan açıklamalar kâğıt üzerinde kalmaya devam edecek.