SOFRALARIMIZDA GİZLİ TEHLİKE: TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI DENETİMSİZLİĞE TESLİM
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ahencan Tayakısı, Egemen Gazetesi’ne yaptığı açıklamada tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin yanlış ve kontrolsüz kullanımının hem halk sağlığına hem de ülke ekonomisine zarar verdiğini belirtti. Tayakısı, “Bağımsız Tarım Danışmanlığı” sisteminin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
KALİTELİ ÜRETİM İÇİN PESTİSİT ŞART AMA DENETİMLİ KULLANILMALI
Ahencan Tayakısı, pestisitlerin tarımsal üretimde kaliteli ürün elde etmek için vazgeçilmez olduğunu ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
“Pestisit, böcek, mantar ve yabancı ot ilaçlarının genel adıdır. Tarımsal üretimde bu ilaçların kullanımını temenni etmesek de kaliteli üretim için bunlar şart. Ancak bu ilaçların doğru zamanda ve doğru dozda kullanılması gerekiyor. Özellikle hasat öncesi bekleme süresine dikkat edilmelidir. Eğer bu süreye uyulmazsa pestisit kalıntıları ürünlerde kalır ve bu durum hem ihracatta hem de iç piyasada ciddi sorunlara yol açar.”
ÇİFTÇİLER KENDİ KAFASINA GÖRE DOZ ARTTIRIYOR
Tayakısı, çiftçilerin çoğu zaman ilaçlama talimatlarına uymadığını ve sorunların buradan kaynaklandığını belirtti:
“Zirai ilaç bayileri çiftçilere talimatlara uygun dozaj öneriyor. Ancak çiftçi, ‘Bu doz böceği öldürmez’ diyerek iki katı ilaç atıyor. Bu, kabul edilemez bir durum. Ayrıca yasaklı ilaçların kullanılmasından dolayı ihracattan geri dönen ürünler yüzünden hem çiftçi hem ihracatçı hem de ülke ekonomisi zarar görüyor.”
İHRACATTA GERİ DÖNEN ÜRÜNLER İÇ PİYASAYA GİRİYOR
Tayakısı, ihracattan geri dönen ürünlerin Türkiye ekonomisine büyük zarar verdiğini vurguladı:
“İhracattan dönen ürünler bir şekilde iç piyasaya giriyor. Tarım Bakanlığı’nın bu konuda denetimleri artırması gerekiyor. Hasat öncesi yapılacak kimyasal analizler, bu sorunların önüne geçebilir. Ancak hasat sonrası yapılan analizlerin bir anlamı yok, çünkü ürün zaten piyasaya sürülmüş oluyor.”
BAĞIMSIZ TARIM DANIŞMANLARI ŞART!
Tayakısı, çözüm olarak bağımsız tarım danışmanlarının görevlendirilmesini önerdi:
“Bağımsız tarım danışmanları, çiftçilerle ilaç bayileri arasındaki ticari ilişkiyi ortadan kaldırır. Çiftçiye, ilacın ticari markası değil, teknik maddesi söylenir. Bu sayede hangi ilacın ne zaman ve nasıl kullanılacağı bilimsel olarak belirlenir. Bu danışmanlar hasat öncesi analizleri yaparak pestisit kalıntılarını minimum seviyeye indirebilir.”
TARIM BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI: DENETİMLERİ ARTIRIN!
Ahencan Tayakısı, Tarım Bakanlığı’nın pestisit kullanımında daha aktif rol alması gerektiğini ifade etti:
“Bakanlık, bağımsız tarım danışmanlığı sistemini hayata geçirip denetimleri artırmalı. Çiftçinin elinde kalan yasaklı ilaçları kullanmasını engellemek ve bekleme süresine uyulmasını sağlamak için daha etkin politikalar geliştirilmelidir. Aksi takdirde, hem sofralarımızda sağlık tehlikesiyle karşı karşıya kalırız hem de ülke ekonomisine büyük darbe vururuz.”
HAYATİ UYARI: SAĞLIK VE EKONOMİ TEHLİKEDE
Tayakısı, pestisit kalıntılarının hem sağlık hem de ekonomik açıdan ciddi bir tehdit olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu sorunların önüne geçilmezse ihracattan dönen ürünlerin iç piyasaya girmesi halk sağlığını riske atar. Bağımsız danışmanlar aracılığıyla tarımsal ilaçlama programları kontrol altına alınırsa bu tehlikeden kurtulabiliriz.”
HASATTAN ÖNCE ANALİZ ŞART!
Tayakısı, pestisit kalıntılarının ihracatta büyük sorunlar yarattığını ifade ederek şunları söyledi:
“Ürünlerdeki pestisit kalıntıları, zamanında ve doğru şekilde yapılacak analizlerle önlenebilir. Ancak şu an analizler ya yetersiz yapılıyor ya da hasattan sonra gerçekleştiriliyor. Bu da geç kalınmış bir müdahale demektir. Hasattan önce yapılacak analizler, ihracat ürünlerinin geri dönmesini engeller ve sağlıklı ürünlerin soframıza ulaşmasını sağlar.”
TARIM DANIŞMANLIĞI UYGULAMASI NEDEN KALDIRILDI?
Tayakısı, bağımsız tarım danışmanlarının tarımsal üretimdeki kontrolsüzlükleri önleyebileceğini vurgulayarak şu eleştirileri getirdi:
“Tarım danışmanlığı sistemi bir dönem Ziraat Mühendisleri Odası tarafından verilen eğitimlerle yürütülüyordu. Ancak Bakanlık bu sistemi kaldırdı. O dönemde eğitim alarak sertifika sahibi olan birçok ziraat mühendisi şimdi işsiz. Danışmanlık kalkınca, üretici ilaç bayilerinin ücretsiz yönlendirmelerine kaldı. Bu durum bağımsız denetimi tamamen ortadan kaldırdı.”
KANUNİ DÜZENLEME VE DESTEK ŞART
Tayakısı, bağımsız tarım danışmanlığı sisteminin tekrar uygulanması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Bağımsız tarım danışmanları, tarladaki süreçlerin kontrolünü sağlamalı ve her çiftçinin bir danışmanla çalışması zorunlu hale getirilmelidir. Bakanlık, gerekirse bu danışmanlık ücretlerini çiftçiye destek olarak vermeli. Bu sadece çiftçiyi değil, ülke ekonomisini ve halk sağlığını da korur.”
YETERSİZ GIDA KONTROL LABORATUVARLARI VE İHRACATTAKİ SIKINTILAR
Türkiye’de sadece 17 gıda kontrol laboratuvarı olduğunu belirten Tayakısı, şu detaylara dikkat çekti:
“81 ilde tarımsal üretim yapılırken, 17 laboratuvar bu yükü kaldıramaz. Ayrıca laboratuvar sonuçları 2-3 gün içinde çıkıyor. Bu süre içinde domates gibi ihracat ürünleri bozuluyor. Üretici bu nedenle hasat öncesi analiz yapmak yerine risk alıyor. Ancak bu risk, geri dönen ürünlerle ekonomimize büyük zarar veriyor.”
İMAZALİL KRİZİ: İÇ PİYASADAKİ SAKINCA
Bazı paketleme ünitelerinde kullanılan “İmazalil” gibi kimyasalların ihracat ürünlerinde sorun yarattığını vurgulayan Tayakısı, şöyle konuştu:
“İmazalil gibi maddeler Avrupa Birliği tarafından yasaklanabiliyor. Ancak bizim standartlarımız güncel değil. Bu tür maddelerden dolayı ürünlerimiz geri dönüyor ve imha edilmesi gerekirken iç piyasaya sürülüyor. Kontroller tarlada başlatılmalı.”
HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE: ‘TÜRKÜZ, BİZE BİR ŞEY OLMAZ’ ZİHNİYETİNİ BIRAKALIM
Kanser vakalarındaki artışa da dikkat çeken Tayakısı, tarımsal ürünlerdeki kontrolsüz ilaçlamanın etkili olduğunu söyledi:
“Kanser vakalarının artmasında ilaçlı gıdaların doğrudan etkisi var. Hasat öncesi analizlerin yetersizliği nedeniyle sofralarımıza gelen ürünlerde tehlike büyük. ‘Bize bir şey olmaz’ diyerek bu sorunları görmezden gelemeyiz.”
ÇİFTÇİ YÜK ALTINDA, DEVLET DESTEK OLMALI
Tayakısı, çiftçilerin maliyet baskısı altında olduğunu belirterek hükümete çağrıda bulundu:
“Çiftçi, zaten dış piyasa fiyatlarıyla rekabet edemez durumda. Maliyetler yüksek, bu nedenle destek şart. Bakanlık, çiftçiye danışmanlık desteği sağlamalı ve ürünlerin ihracata uygun hale gelmesi için gereken süreçlerde etkin rol almalıdır.”
TAYAKISI VATANDAŞLARI UYARDI: "ZİRAİ İLAÇ KALINTILARINA KARŞI DİKKATLİ OLUN!"
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ahencan Tayakısı, zirai ilaç kalıntılarının halk sağlığı üzerindeki etkilerine karşı önemli uyarılarda bulundu. Vatandaşların, tüketilen gıdalardaki kalıntıları tespit etmesinin zor olduğunu belirten Tayakısı, dikkat edilmesi gereken noktalara işaret etti.
"KABUKLU GIDALAR İYİCE YIKANMALI"
Zirai ilaç kalıntılarını temizlemenin en etkili yollarından birinin doğru yıkama olduğunu belirten Tayakısı, şu açıklamayı yaptı:
“Vatandaşların ürünlerde zirai ilaç kalıntılarını ayırt etmesi oldukça zor. Özellikle kabuğuyla tüketilen gıdaların mutlaka iyice yıkanması gerekiyor. Yıkama işlemi ister sirkeli suyla ister duru suyla yapılsın, fark etmez. Yeter ki bu ürünler dikkatlice temizlensin. Sirke, dezenfektan etkisi nedeniyle öneriliyor, ancak duru suyla iyice yıkandığında da benzer sonuç elde edilebilir.”
GIDA BİLGİ SİSTEMİ HALKTAN UZAK!
Tayakısı, Avrupa'daki gıda bilgi sistemlerinin halka açık olmasına karşın, Türkiye’de bu sistemin erişilebilir olmadığını vurguladı:
“Avrupa’da, tüketilen gıdaların analiz sonuçlarına halk kolayca ulaşabiliyor. Ürünlerin hangi riskleri taşıdığı açıkça paylaşılıyor. Türkiye'de ise bir Gıda Bilgi Sistemi var ama halka açık değil. Neden halka kapalı tutulduğu ise bilinmiyor. Bu sistemin halka açılması, insanlara hangi ürünlerde daha dikkatli olmaları gerektiğini bilme imkanı tanır. Bu durum halk sağlığı için çok önemli bir adım olur.”
"GIDALARIN YIKANMASINA ÖZEN GÖSTERİN"
Tayakısı, zirai ilaç kalıntısı bulunan ürünlerin özellikle maksimum kalıntı limitleri (MRL) dahilinde tüketilebildiğini, ancak bu limitin üzerindeki kalıntıların ciddi tehlike oluşturduğunu belirtti:
“Bizler bile limitlerin üzerinde kalıntı olup olmadığını bilemiyoruz. Vatandaşlar için şu an en pratik çözüm, ürünleri iyice yıkamak. Bu, kalıntı riskini en aza indirmek için atılabilecek en temel adımdır. Ancak esas çözüm, gıda analiz sonuçlarının şeffaf şekilde halkla paylaşılmasıdır.”
"ADANA BİR DAĞITIM MERKEZİDİR, TÜKETİM MERKEZİ DEĞİL"
Tayakısı, basında çıkan "Adana pestisit kullanımında Türkiye’de birinci sırada" şeklindeki haberlere ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Ulusal ve yerel basında Adana’nın pestisit kullanımı açısından birinci sırada olduğuna dair haberler okuyoruz. Evet, beş bin ton, altı bin ton gibi rakamlarla Adana’nın pestisit satışında birinci olduğu söyleniyor. Bu rakamlar doğrudur ama yanlış anlaşılıyor. Adana bir tarım bölgesi olduğu kadar bir bölgesel dağıtım noktasıdır. Çukurova gibi geniş bir bölgeyi kapsar ve Adana üzerinden diğer illere ilaç sevkiyatı yapılır. Bu nedenle, Adana’da satılan pestisit miktarı yüksek görünüyor ama bu, Adana’da kullanılan pestisit miktarını göstermez.”
Tayakısı ayrıca deprem sonrası bölgede iş yapamaz hale gelen ilaç bayilerinin depolarındaki ürünlerin de Adana’ya getirildiğini ve buradan diğer illere gönderildiğini belirtti:
“6 Şubat depremiyle beraber Kahramanmaraş, Hatay gibi illerdeki ilaç bayileri iş yapamaz duruma geldi. Depolarındaki ilaçlar Adana’ya taşındı ve buradan yeniden sevkiyat yapıldı. Bu durum Adana’daki satış rakamlarını artırdı, ancak bu ilaçlar Adana’da kullanılmadı.”
"İNTERNET VE LOJİSTİK, ADANA'YI DAĞITIM MERKEZİ YAPTI"
Adana’nın pestisit satışında öne çıkmasının nedenlerini açıklayan Tayakısı, modern iletişim ve lojistik olanaklarının Adana’yı bir merkez haline getirdiğini söyledi:
“Bugün internet ve telefon sayesinde Türkiye’nin her yerindeki bayiler birbirine ulaşıp sipariş verebiliyor. Örneğin, Samsun’daki bir bayi Adana’daki bir bayiye ‘Şu ilaca ihtiyacım var’ diyor ve Adana’dan sipariş veriyor. Ürün kargoya veriliyor ve Adana’dan satılmış görünüyor. Ancak bu ilaçlar Adana’da kullanılmıyor.”
"PESTİSİT ZEHİR DEĞİL, DOĞRU KULLANILIRSA İLAÇTIR"
Tayakısı, pestisitlerin doğru kullanıldığında zehir olmaktan çıkıp etkili bir tarım ilacı haline geldiğini vurguladı:
“Pestisitler doğru bir şekilde, deneyimli zirai danışmanlar eşliğinde, uygun etkili madde ve dozda kullanıldığında zararlı değil faydalıdır. Hasat ve son kullanım arasındaki bekleme sürelerine dikkat edildiğinde, pestisitler gıda güvenliğine zarar vermez. Önemli olan, bu süreçlerin doğru şekilde yönetilmesidir.”
KAMUOYUNA DOĞRU BİLGİLENDİRME ŞART
Tayakısı, pestisit kullanımıyla ilgili yanlış algıların giderilmesi gerektiğine dikkat çekerek basın ve kamuoyunu doğru bilgi paylaşımı konusunda daha özenli olmaya davet etti.
“Adana’da pestisit kullanımı ile ilgili yanlış bir algı oluşturuluyor. Bu yanlış algının düzeltilmesi ve halkın doğru şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor. Pestisitlerin bilinçli bir şekilde kullanımı tarımın sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyor.”
Tayakısı’nın açıklamaları, pestisit kullanımında doğru bilgilendirmenin önemini bir kez daha ortaya koydu.