"ULUSAL TARIM POLİTİKASI İSTİYORUZ"
BAŞSAĞLIĞI DİLEKLERİNİ İLETTİLER
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu, 2/2985 Esas Numaralı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere toplandı. Değişik alanlarla ilgili 11 ayrı yasada çeşitli değişiklikleri öngören düzenleme görüşmelerine Komisyon Üyesi ve CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut da katıldı. Komisyon Başkanı ve üyeler, geçen hafta annesini kaybeden Ayhan Barut'a başsağlığı dileklerini iletti. Teklifin tümü üzerine söz alan Ayhan Barut da, başsağlığı dileyen ve acılarını paylaşanlara teşekkür etti.
ORTAK AKIL ÇAĞRISI
Tarımın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de oldukça stratejik öneme sahip bir sektör olduğunu vurgulayan Ayhan Barut, şöyle devam etti:
"Tarım, yaşamın tüm bileşenlerini ve özellikle de tüm alanlarını yakından ilgilendiren önemli bir sektör ama tek kişinin ortak akla ihtiyaç duymadan yönetebileceği bir sektör değildir. Bu nedenle, tarımla ilgili yapılacak her türlü yasal düzenlemelerin ya da değişikliğin sektör paydaşlarıyla birlikte, mesleki kuruluşlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte geniş bir platform üzerinde değerlendirilmesi gerekir. Teklifin görüşülmesi için verilen 5 günlük sürenin çok yetersiz olduğunu gördünüz. Bundan sonra böyle bir kanun geleceği zaman, daha geniş sürelerde bu işi biraz daha enine boyuna inceleyebiliriz. Ayrıntılı incelemeler yapar, bizden haber bekleyen bölgemizdeki insanlara, üreticilere daha haber verme, ilgili herkese bilgi aktarma şansını yakalarız."
"REHBER NİTELİĞİNDE POLİTİKA GELİŞTİRİLMELİ"
Yasa teklifinde olumlu düzenlemelerin de bulunduğunu anımsatan Ayhan Barut, şöyle konuştu:
"Kanun teklifi 34 maddeden oluşuyor, bir kısmı olumlu olmakla birlikte epey bir kısmında değişmesi gereken yerler var. Burada, hepimizi, ülkemizi yakından ilgilendiren hususlarda gereken özeni göstereceğimize, bir ortak akıl paydasında, çerçevesinde değişiklikler yapılarak bu işe, düzenlemeye imza atacağımıza inanıyoruz. Komisyon az toplanıyor ama gelen teklifler genellikle torba yasanın içerisine sokuluyor. Torba yasa mantığının da her kanundan hususların ele alınarak yamalı, parçalı bir biçimde bir kanun şeklinde olduğunu söylemek istiyorum. Bir kentin ulaşımıyla ilgili bir düzenleme yapılırken, bir ulaşım master planı yapılıyor. Her adımda bu kılavuzdan yararlanılıyor. Biz de genel çatısı tarım olan ulusal, aynı zamanda sürdürülebilir bir yönetimin benimsenmesi, yasal değişiklik veya düzenlemelerde yol haritasının gösterilmesi gibi buna göre bir planlama yapılması gerekliliğine inanıyoruz."
ÖN ALIM DÜZENLEMESİNE TEPKİ
Yasa teklifinde yer alan bazı hususlara tepki gösteren ve değiştirilmesi için önergeler sunan Ayhan Barut, şunları vurguladı:
"Bu teklifin içinde önemli konulardan birisi tarım arazileriyle ilgili 'ön alım hakkı' denilen konu. Burada getirilen düzenlemede sadece sınırdaş tarla hissedarlarına ön alım şartı kaldırılıyor. Aynı tarla içerisindeki ön alım şartlarındaki hissedarların ön alım hakkı muhakkak devam etmelidir. Bu sayede bölünmelerin önüne geçileceğini düşünüyoruz ve bir hak olduğunu düşünüyoruz. Çünkü aynı zamanda bunun bir doğal toplulaştırma olduğunu, parçalanmayacağını, bölünmeyeceğini, ön alım hakkı olan yerlerde rayiç bedellerinin gerçek değer üzerinden gösterilerek devletin vergi kaybının da olmayacağını düşünüyoruz. Ayrıca noterle bildirilmesinde üç ay, bildirimsiz iki yıl olan ön alım hakkı süresinin de çok uzun olduğunu düşünüyoruz. Noterle bildirilirse bir ay, notersiz üç ay sürenin yeterli olacağını düşünüyoruz. Çünkü iki yıl bekleyip de bu hakkı kullanan art niyetli, kötü niyetli kişiler enflasyondan dolayı, günün tarla fiyatlarından dolayı onu düşürmüş olabilirler."
"TARIMIN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ"
Pandemiyle birlikte tarımın ve sağlığın öneminin bir kez daha anlaşıldığını ifade eden Ayhan Barut, şöyle dedi:
"Bir ziraat mühendisi olarak, yıllarca demokratik kitle örgütlerinde başkanlıklar yapmış, bu işe emek vermiş bir arkadaşınız olarak yıllardır tarımın önemli olduğunu anlatıyorduk. Belki de çok fazla anlatamıyorduk; nasıl olsa tarım yapılıyor, nasıl olsa çiftçiler üretecek, bu insanların karnı doyacak diye düşünülüyordu. Bir musibet bin nasihatten iyi misali bir pandemi geldi, pandemide tarımın önemi görüldü. O nedenle tarımın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Tabii bugünkü durum sıkıntılı, biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ekim alanları ilk defa 20 milyar hektarın altına inmiş, çiftçi sayısı 2 milyon 100 bine düşmüş; çiftçi borcu 4 milyardan 160 milyar liraya çıkmış, bunların hepsi bir sıkıntı, bunlar önümüzde çözülmesi gereken sorunlar yumağı olarak görünüyor."
"MAĞDUR ÇİFTÇİYE DESTEK VERİN"
Mayıs ayında Adana'da yaşanan sıcak ve poyraz afetiyle, tarımsal desteklemelerin ödenmesi, ithalatın yasaklanması, pamuk primlerinin 1.5 lira olması gibi konularda değerlendirmelerde bulunan Ayhan Barut, şunları kaydetti:
"Bölgemizde özellikle 15 Mayıs-25 Mayıs arasında oluşan aşırı poyraz, çöl sıcaklığı ve rutubetin yüzde 25’in altına düşmesi olumsuzluğa neden oldu. Özellikle narenciye bahçelerinde yüzde 80’e varan oranda zarar oluştu. Bu zararları kaldırabilecek boyutta değil üreticilerimiz. İşte burada devlet babanın şefkatinin kollarını, sıcaklığını arayan çiftçi destek görmedi. TARSİM bu sıcak ve poyrazın teminat kapsamında olmadığını söylüyor. Önümüzdeki dönemlerde TARSİM'in sıcaklık ve poyrazın teminat kapsamına alacağı söyleniyor ama bu dönem ne oluyor. Bu dönem çiftçinin yaşadığı zarar yanına kar kalmış oldu. 2020 yılındaki bu zararın da telafi edilmesi yolunda somut adımlar atılırsa çok iyi olur. 25 Ağustos’tan sonra bölgemizde limon hasadıyla birlikte narenciye hasatları başlıyor. 2020’de uygulanacak yağlı tohumlardaki destekleme primleri henüz belli değil. Kilogram başına pamukta ne verilecek, ayçiçeğinde ne verilecek, soyada ne verilecek? Bunların bir an önce belirlenmesi lazım. 2020 desteği belli değil. 2020’nin prim fiyatlarının bir an önce belirlenmesi ve çiftçiyi, üreticiyi tatmin eder bir nitelikte olmasını istiyoruz. Pamukta son üç yıldır uygulanan prim miktarı 80 kuruş. Bundan üç yıl önce pamuk 4.5 liraydı şimdi 3.5 lira. Bu dünya piyasasına entegre bir şey. Dolayısıyla bu 80 kuruş primin minimum 1.5 liraya yükseltilmesi lazım. Bölgemizde soğan, patates tarlada kaldı. Özellikle hasat yaklaştığı an ihracatın yasaklanması da çok kötüydü, hasat başladığı dönemde sınırsız açılmalıydı, burada yanlış bir yol izlendi. Bundan bir sezon, iki sezon evvel soğan depoları basılıyordu, terörist ilan ediliyorlardı. Bu anlamda şimdi de aynı hassasiyeti yine üretici bekledi. O gün nasıl depoları basıyorlarsa, bugün de çözüm için adım atılmasını istedik ama çözüm bulunmadı. Tarım, çiftçi, ziraat mühendisleri; bunlar ayrılmaz bir bütündür, ayrılmaz bir üçlüdür. Bu sese kulak verin."
TARIMDA ATAMALARI KONUŞUP ADIM ATILMASINI İSTEDİ
Tarımda atama bekleyen ziraat, su, gıda mühendisleri ile veteriner hekimlerin sorunlarına dikkat çeken Ayhan Barut, şöyle konuştu:
"Parlamenter sistemde atama bekleyen arkadaşlarımız için Tarım Bakanının bir atama sözü vardı, 10 bin 551 kişiye atama sözü vardı. Bütün bu meslek gruplarının içerisinde 100 binin üzerinde işsiz var. Epey bir mücadele, epey bir uğraş sonucunda 2 bin 153 atama çıktı. Bunun 790’ı veteriner hekim, 699’u ziraat mühendisi, 363’ü gıda mühendisi, 101’i su ürünleri, 11’i veteriner teknikerler, 189’u da ziraat teknikerleri. Bu son derece yetersiz bir atamadır. Her yıl fakültelerden yüzlerce, binlerce mezunun olduğu yerde, bu, oldukça yetersiz bir atamadır. Yıllardır da atama yapılmıyor. ama yıllardır bu kurumlarda bir şekilde boşalmalar oluyor. Bir şekilde emekli olunuyor, görev değişikliği oluyor, vefatlar oluyor. 15 Temmuz darbesinde birçok kurumda boşalma oldu, o günden bugüne bu kurumlarda ciddi miktarda boşalma oldu. Kimler nasıl alındı, niye alındı, alındı mı, alınmadı mı? Alınmadıysa 2 bin 153 sayısı çok az bütün bu meslek gruplarında; alındıysa alınanları bilmek istiyoruz. Bu arkadaşlarımızın KPSS puanları var, oldukça da yüksek puanlar elde eden bu arkadaşlarımızın çığlıkları, mesajları, feryatları figanları hepimizin yüreğini dağlıyor. Tekrar bu meslek gruplarına ilave bir alım hakkı, atama hakkı tanınsın. Ünvan değişikliği için bekleyen meslektaşlarımızın da mağduriyeti giderilsin. Hakları verilmelidir."