“Bugün Türk kadınlarının bayram günüdür”
GÜNDEM
16.02.2021 - 17:32, Güncelleme:
29.12.2022 - 15:19 2865+ kez okundu.
“Bugün Türk kadınlarının bayram günüdür”
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin:
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin, 17 Şubat 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile toplumsal hayatın dışında tutulan, siyasal, sosyal ve hukuksal haklardan mahrum bırakılan Türk kadınının erkeklerle eşit hale geldiğini söyledi. Türktekin, “Tüm kadınlar bilmeli, bugün Türk kadınları açısından bir bayram günüdür.” dedi.
MEDENİ KANUNLARA RAĞMEN BERDEL SÜRÜYOR
Türktekin, Egemen’e yaptığı açıklamada, Türk kadınlarının 1926 ve 2002 tarihli Medeni Kanunlarla hukuk karşısında erkeklerle tamamen eşit hale getirilmiş olmasına rağmen, Türkiye’de halen medeni kanun uygulamasının dışında yaşayan büyük bir kesim olduğunu aktardı. Türktekin, “Berdel, kumalık, başlık parası, küçük yaşta evlendirme, töre cinayeti, resmi nikah olmaksızın kıyılan imam nikahı gibi örf ve adetler hala bazı kesimlerde devam etmekte, kız çocukları ve kadınlar büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Örneğin kız çocuklarına miras bırakmamak için yapılan muvazaalı işlemler veya boşanmak istediği için şiddete maruz bırakılan, öldürülen, dövülen, tehdit edilen kadınlar hemen her gün, karşılaştığımız sorunlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadığı sürece, bu konular toplumun kanayan yarası olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
-----------------------------------------------------
“Kadın-erkek arasındak fiili eşitliğin sağlanmasını istiyoruz.”
Türktekin, kadınların onuruyla yaşamasının güvencesi olan Medeni Kanunu’nun 95 yıl önce bugün kabul edildiğini anımsattı. Kadınların kimliklerini ve özgür iradelerini yüzyıllar sonrasında tekrar ortaya koyabilme imkanını bu kanunla elde ettiğini dile getiren Türktekin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Daha endişesiz ve korkusuzca, daha yanlışsız olarak yürüyeceğimiz yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamızda ortak yapmak, yaşamımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaksal, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur” sözünü anımsatarak, “Topluma yön gösteren ve Türk kadınının konumunu ilke ve inkılaplarında en önemli halkalardan biri olarak belirleyen Ulu Önderimiz M. Kemal Atatürk’ü ve bu kanunun çıkartılmasında emeği geçen -kadın ve erkek- herkesi, rahmetle ve minnetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin, 17 Şubat 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile özetle Türk kadınlarının şu haklara kavuştuğunu bildirdi:
• Tek eşle evlilik kuralı kabul edilmiş ve evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiştir.
• Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma gibi konularda kadın ve erkek eşit hale getirilmiştir.
• Kadınlara,malvarlıklarını idare yetkisi ve istedikleri meslekleri seçebilme hakkı tanınmıştır.
• Kadınların cinsiyetleri nedeniyle kanun karşısında eşit olmayan muamelelere maruz bırakılmalarına bu kanunla son verilmiştir.
• Bu itibarlakadın hakları açısından;
• Türk Medeni Kanunu eşitlik ve özgürlük yolunda yapılmış en önemli reformdur; ve sadece bir hukuk anıtı değildir,aynı zamanda bir uygarlık anıtıdır.
• Tüm kadınların bunu bilmesi ve sahip çıkması gerekir.
1926 tarihli Medeni Kanunu’nun 2002 yılında kabul edilen Yeni Medeni Kanunu’na da ışık tuttuğuna dikkat çeken Türktekin, Yeni Medeni Kanun ile cinsiyet eşitliği konusunda daha büyük ilerlemeler sağlandığını ve kadınların yaşadığı bazı mağduriyetleri önleyici düzenlemeler getirildiğini bildirdi. Türktekin, yeni medeni kanunla getirilen yenilikleri şöyle aktardı: “Aile reisi kocadır” hükmü değiştirilerek “evlilik birliğini eşler beraber yönetirler” hükmü getirilmiştir. Eski Medeni Kanuna göre evin ve çocukların geçimi kocaya ait iken, Yeni Medeni Kanunda, “Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla birlikte katılırlar” düzenlemesi getirilmiştir. Eski Medeni Kanunda evlilik birliğini temsil hakkı, bazı haller dışında kocaya ait iken, yeni Medeni Kanunda evlilik birliğinin temsili eşlerin her ikisine verilmiştir. Evin seçimini, kocanın yapacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi birlikte seçecekleri düzenlenmiştir. Eski Medeni Kanunda yer alan eşlerin, çocukların velayetini birlikte kullanacağı, anlaşmazlık halinde ise, babanın oyunun üstün olacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin velayeti birlikte kullanacakları hükmü getirilmiştir. Eski Kanunda yer alan kadının meslek seçiminde eşinden izin alacağı hükmü 1990 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş; Yeni Medeni Kanunda eşlerden birinin meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda olmadığı ve ‘eşlerin meslek seçiminde evlilik birliğinin huzur ve yararını göz önünde tutması’ gerektiği düzenlenmiştir. Eski Kanunda 1997 yılında yapılan ve kadına kızlık soyadını, kocasının soyadından önce gelmek üzere kullanabilme hakkı veren değişiklik yeni yasada aynen benimsenmiştir. Yeni Kanunda, vesayeti kabul yükümlülüğünü sadece erkek ve koca için öngören maddeye, kadın-erkek eşitliğini zedelediği için yer verilmemiştir. Yeni Kanunda mirasın taksiminde, (ekonomik bütünlüğü bozulmaması gereken) tarımsal taşınmazlarla ilgili erkek çocuklara öncelik tanıyan eski hükme yer verilmemiştir. Eski Medeni Kanuna göre kanuni mal rejimi “Mal Ayrılığı” iken, Yeni Kanunda “Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin” esas olacağı kabul edilmiştir. Her eşin kendi adına kayıtlı mallara sahip olması anlamına gelen mal ayrılığı rejimi yerine, edinilmiş mal rejimi kabul edilerek evlilik birliğinin kurulmasından sonra her eşin (kişisel malları ile miras yoluyla intikal edilen malları hariç) karşılığını vererek elde ettiği malvarlığının evlilik sona ermesi halinde eşlerin, eşit olarak paylaşacağı kabul edilmiştir. Yeni Kanun ile evlenme yaşı, kadın ve erkek için eşitlenerek yükseltilmiş ve 17 yaşını doldurma şartı getirilmiştir. Ancak hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Daha önce evlenme için müracaat yeri, erkeğin oturduğu yerin evlendirme memurluğu iken Yeni Kanunda kadın veya erkeğin oturduğu yerdeki evlendirme memurluğuna müracaat edilebileceği kabul edilmiştir. Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olacağı kabul edilmiştir. Yeni Kanunla önemli bir düzenleme daha getirilmiş, tarafların talepleriyle boşanma davalarının gizli celse ile yapılabileceği düzenlenmiştir. Sağ kalan eşe, katılma alacağına karşılık (yetmezse bedel eklemek suretiyle)ölen eşle birlikte yaşadıkları konut üzerine intifa ya da oturma isteminde bulunma hakkı tanınmıştır. Yine mirasın paylaşımında haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşe veya diğer mirasçılara mülkiyet yerine intifa veya oturma isteminde bulunma hakkı tanınmıştır. Aile konutu ile ilgili yapılan düzenlemeyle, eşlerden birinin diğerinin açık rızası olmadan (kiralık bir konut bile olsa)aile konutu üzerindeki tasarruflarına sınırlandırma getirilmiştir.”
Türktekin, Türk kadınlarının 1926 ve 2002 tarihli Medeni Kanunlarla hukuk karşısında erkeklerle tamamen eşit hale getirilmiş olmasına rağmen, Türkiye’de halen medeni kanun uygulamasının dışında yaşayan büyük bir kesim olduğunu aktardı. “Yasa karşısında, yaklaşık bir asır önce erkeklerle eşit hale gelmiş olan Türk kadınlarının birçoğunun halen haklarını kullanamaması, eşitlikten mahrum olması, hem kadınlar adına hem de ülkemiz adına üzüntü vericidir” diyen Türktekin, artık toplumun kadına bakış açısının, kadına yüklediği rollerin ve bu rollere atfettiği değerin değişmesi gerektiğine dikkat çekti. Türktekin, şöyle devam etti: “Ülkemizde hukuki açıdan kadın-erkek eşitliğinin sağlanmış olması memnuniyet verici olmakla birlikte, sadece hukuk kuralları konularak değişim sağlanamaz Toplumda yasaya uygun zihniyet dönüşümünün de sağlanması gerekir. STK’lar, özellikle kadın dernekleri bu konuda büyük gayretler göstermektedir. Kadın-erkek eşitliğiyle ilgili yasaların kâğıt üzerinde kalmaması için devletinde, daha etkili tedbirler alması ve kamu politikaları oluşturması gerekmektedir. Devlet, sadece hukuksal eşitliği sağlamakla yetinemez; ekonomik ve sosyal ilişkilerin toplumda yarattığı aşırı eşitsizlikleri ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Bu anlayış,demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olmamızın bir gereği olduğu gibi Anayasamızın 10. Maddesinin de gereğidir;
Any.’nın 10. Md.’sinde;‘Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür…’denilerek kadın-erkek arasındaki fiili eşitliği sağlama görevi açıkça devlete yüklenmiştir; Aynı maddenin devamında‘..Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.’denilerek cinsiyet eşitliği sağlanıncaya kadar alınacak tedbirlerle ilgili de devlete üstün yetki verilmiştir.
Medeni Kanunumuzun 95. yıl dönümü vesilesiyle;
Anayasamızın 2. ve 10. maddelerine dayanarak, halen eşitsizliğe maruz kalan ve haklarını kullanamayan tüm kadınlar adına devletten;
• Toplumda yasaya uygun olmayan davranışların ve alışkanlıkların değişmesi için alınması gereken tedbirlerin alınmasını.
• Kadın sorunlarının ve kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak çözümü yönünde etkin kamu politikaları oluşturulmasını,
• Kadın-erkek arasındak fiili eşitliğin sağlanmasını istiyoruz.”
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin:
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin, 17 Şubat 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile toplumsal hayatın dışında tutulan, siyasal, sosyal ve hukuksal haklardan mahrum bırakılan Türk kadınının erkeklerle eşit hale geldiğini söyledi. Türktekin, “Tüm kadınlar bilmeli, bugün Türk kadınları açısından bir bayram günüdür.” dedi.
MEDENİ KANUNLARA RAĞMEN BERDEL SÜRÜYOR
Türktekin, Egemen’e yaptığı açıklamada, Türk kadınlarının 1926 ve 2002 tarihli Medeni Kanunlarla hukuk karşısında erkeklerle tamamen eşit hale getirilmiş olmasına rağmen, Türkiye’de halen medeni kanun uygulamasının dışında yaşayan büyük bir kesim olduğunu aktardı. Türktekin, “Berdel, kumalık, başlık parası, küçük yaşta evlendirme, töre cinayeti, resmi nikah olmaksızın kıyılan imam nikahı gibi örf ve adetler hala bazı kesimlerde devam etmekte, kız çocukları ve kadınlar büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Örneğin kız çocuklarına miras bırakmamak için yapılan muvazaalı işlemler veya boşanmak istediği için şiddete maruz bırakılan, öldürülen, dövülen, tehdit edilen kadınlar hemen her gün, karşılaştığımız sorunlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadığı sürece, bu konular toplumun kanayan yarası olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
-----------------------------------------------------
“Kadın-erkek arasındak fiili eşitliğin sağlanmasını istiyoruz.”
Türktekin, kadınların onuruyla yaşamasının güvencesi olan Medeni Kanunu’nun 95 yıl önce bugün kabul edildiğini anımsattı. Kadınların kimliklerini ve özgür iradelerini yüzyıllar sonrasında tekrar ortaya koyabilme imkanını bu kanunla elde ettiğini dile getiren Türktekin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Daha endişesiz ve korkusuzca, daha yanlışsız olarak yürüyeceğimiz yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamızda ortak yapmak, yaşamımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaksal, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur” sözünü anımsatarak, “Topluma yön gösteren ve Türk kadınının konumunu ilke ve inkılaplarında en önemli halkalardan biri olarak belirleyen Ulu Önderimiz M. Kemal Atatürk’ü ve bu kanunun çıkartılmasında emeği geçen -kadın ve erkek- herkesi, rahmetle ve minnetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Akdeniz Bölge ve Adana Şube Başkanı Av. Meryem Türktekin, 17 Şubat 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile özetle Türk kadınlarının şu haklara kavuştuğunu bildirdi:
• Tek eşle evlilik kuralı kabul edilmiş ve evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiştir.
• Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma gibi konularda kadın ve erkek eşit hale getirilmiştir.
• Kadınlara,malvarlıklarını idare yetkisi ve istedikleri meslekleri seçebilme hakkı tanınmıştır.
• Kadınların cinsiyetleri nedeniyle kanun karşısında eşit olmayan muamelelere maruz bırakılmalarına bu kanunla son verilmiştir.
• Bu itibarlakadın hakları açısından;
• Türk Medeni Kanunu eşitlik ve özgürlük yolunda yapılmış en önemli reformdur; ve sadece bir hukuk anıtı değildir,aynı zamanda bir uygarlık anıtıdır.
• Tüm kadınların bunu bilmesi ve sahip çıkması gerekir.
1926 tarihli Medeni Kanunu’nun 2002 yılında kabul edilen Yeni Medeni Kanunu’na da ışık tuttuğuna dikkat çeken Türktekin, Yeni Medeni Kanun ile cinsiyet eşitliği konusunda daha büyük ilerlemeler sağlandığını ve kadınların yaşadığı bazı mağduriyetleri önleyici düzenlemeler getirildiğini bildirdi. Türktekin, yeni medeni kanunla getirilen yenilikleri şöyle aktardı: “Aile reisi kocadır” hükmü değiştirilerek “evlilik birliğini eşler beraber yönetirler” hükmü getirilmiştir. Eski Medeni Kanuna göre evin ve çocukların geçimi kocaya ait iken, Yeni Medeni Kanunda, “Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla birlikte katılırlar” düzenlemesi getirilmiştir. Eski Medeni Kanunda evlilik birliğini temsil hakkı, bazı haller dışında kocaya ait iken, yeni Medeni Kanunda evlilik birliğinin temsili eşlerin her ikisine verilmiştir. Evin seçimini, kocanın yapacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi birlikte seçecekleri düzenlenmiştir. Eski Medeni Kanunda yer alan eşlerin, çocukların velayetini birlikte kullanacağı, anlaşmazlık halinde ise, babanın oyunun üstün olacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin velayeti birlikte kullanacakları hükmü getirilmiştir. Eski Kanunda yer alan kadının meslek seçiminde eşinden izin alacağı hükmü 1990 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş; Yeni Medeni Kanunda eşlerden birinin meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda olmadığı ve ‘eşlerin meslek seçiminde evlilik birliğinin huzur ve yararını göz önünde tutması’ gerektiği düzenlenmiştir. Eski Kanunda 1997 yılında yapılan ve kadına kızlık soyadını, kocasının soyadından önce gelmek üzere kullanabilme hakkı veren değişiklik yeni yasada aynen benimsenmiştir. Yeni Kanunda, vesayeti kabul yükümlülüğünü sadece erkek ve koca için öngören maddeye, kadın-erkek eşitliğini zedelediği için yer verilmemiştir. Yeni Kanunda mirasın taksiminde, (ekonomik bütünlüğü bozulmaması gereken) tarımsal taşınmazlarla ilgili erkek çocuklara öncelik tanıyan eski hükme yer verilmemiştir. Eski Medeni Kanuna göre kanuni mal rejimi “Mal Ayrılığı” iken, Yeni Kanunda “Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin” esas olacağı kabul edilmiştir. Her eşin kendi adına kayıtlı mallara sahip olması anlamına gelen mal ayrılığı rejimi yerine, edinilmiş mal rejimi kabul edilerek evlilik birliğinin kurulmasından sonra her eşin (kişisel malları ile miras yoluyla intikal edilen malları hariç) karşılığını vererek elde ettiği malvarlığının evlilik sona ermesi halinde eşlerin, eşit olarak paylaşacağı kabul edilmiştir. Yeni Kanun ile evlenme yaşı, kadın ve erkek için eşitlenerek yükseltilmiş ve 17 yaşını doldurma şartı getirilmiştir. Ancak hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Daha önce evlenme için müracaat yeri, erkeğin oturduğu yerin evlendirme memurluğu iken Yeni Kanunda kadın veya erkeğin oturduğu yerdeki evlendirme memurluğuna müracaat edilebileceği kabul edilmiştir. Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olacağı kabul edilmiştir. Yeni Kanunla önemli bir düzenleme daha getirilmiş, tarafların talepleriyle boşanma davalarının gizli celse ile yapılabileceği düzenlenmiştir. Sağ kalan eşe, katılma alacağına karşılık (yetmezse bedel eklemek suretiyle)ölen eşle birlikte yaşadıkları konut üzerine intifa ya da oturma isteminde bulunma hakkı tanınmıştır. Yine mirasın paylaşımında haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşe veya diğer mirasçılara mülkiyet yerine intifa veya oturma isteminde bulunma hakkı tanınmıştır. Aile konutu ile ilgili yapılan düzenlemeyle, eşlerden birinin diğerinin açık rızası olmadan (kiralık bir konut bile olsa)aile konutu üzerindeki tasarruflarına sınırlandırma getirilmiştir.”
Türktekin, Türk kadınlarının 1926 ve 2002 tarihli Medeni Kanunlarla hukuk karşısında erkeklerle tamamen eşit hale getirilmiş olmasına rağmen, Türkiye’de halen medeni kanun uygulamasının dışında yaşayan büyük bir kesim olduğunu aktardı. “Yasa karşısında, yaklaşık bir asır önce erkeklerle eşit hale gelmiş olan Türk kadınlarının birçoğunun halen haklarını kullanamaması, eşitlikten mahrum olması, hem kadınlar adına hem de ülkemiz adına üzüntü vericidir” diyen Türktekin, artık toplumun kadına bakış açısının, kadına yüklediği rollerin ve bu rollere atfettiği değerin değişmesi gerektiğine dikkat çekti. Türktekin, şöyle devam etti: “Ülkemizde hukuki açıdan kadın-erkek eşitliğinin sağlanmış olması memnuniyet verici olmakla birlikte, sadece hukuk kuralları konularak değişim sağlanamaz Toplumda yasaya uygun zihniyet dönüşümünün de sağlanması gerekir. STK’lar, özellikle kadın dernekleri bu konuda büyük gayretler göstermektedir. Kadın-erkek eşitliğiyle ilgili yasaların kâğıt üzerinde kalmaması için devletinde, daha etkili tedbirler alması ve kamu politikaları oluşturması gerekmektedir. Devlet, sadece hukuksal eşitliği sağlamakla yetinemez; ekonomik ve sosyal ilişkilerin toplumda yarattığı aşırı eşitsizlikleri ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Bu anlayış,demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olmamızın bir gereği olduğu gibi Anayasamızın 10. Maddesinin de gereğidir;
Any.’nın 10. Md.’sinde;‘Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür…’denilerek kadın-erkek arasındaki fiili eşitliği sağlama görevi açıkça devlete yüklenmiştir; Aynı maddenin devamında‘..Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.’denilerek cinsiyet eşitliği sağlanıncaya kadar alınacak tedbirlerle ilgili de devlete üstün yetki verilmiştir.
Medeni Kanunumuzun 95. yıl dönümü vesilesiyle;
Anayasamızın 2. ve 10. maddelerine dayanarak, halen eşitsizliğe maruz kalan ve haklarını kullanamayan tüm kadınlar adına devletten;
• Toplumda yasaya uygun olmayan davranışların ve alışkanlıkların değişmesi için alınması gereken tedbirlerin alınmasını.
• Kadın sorunlarının ve kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak çözümü yönünde etkin kamu politikaları oluşturulmasını,
• Kadın-erkek arasındak fiili eşitliğin sağlanmasını istiyoruz.”
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.