“Türkiye çiftçisi mülksüzleştiriliyor”

EKONOMİ 05.07.2017 - 14:26, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2746+ kez okundu.
 

“Türkiye çiftçisi mülksüzleştiriliyor”

TMMOB Adana İKK, Atatürk Parkı’nda ‘Tarım Politikası ve Gıda Güvenliği’ni masaya yatırdı. ZMO Genel Başkanı Özden Güngör ve CHP Bursa Milletvekili, Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, önemli açıklamalarda bulundu
  ADANA – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), “Türkiye’de Tarım Politikası ve Gıda Güvenliği” konulu toplantı düzenledi. Adana’daki Atatürk Parkı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, ülkemizin içinde bulunduğu mevcut durumda ne sağlıklı gıda üretilebildiğini, ne uygun fiyatla halkımıza sunulabildiğini ne de gıda üretiminin bir sürekliliği olduğunu ifade etti. “ÜLKEMİZ GIDA PİYASASI HUKUKSUZCA YÖNETİLİYOR” Bugün artık bütün dünyada gıdanın maalesef politik bir silah olarak kullanıldığını vurgulayan Güngör, “Uluslararası tekeller tohumdan gübreye, ilaçtan pazarlamaya kadar bütün üretimi kontrol etmeye çalışıyorlar. Ülkemizde de tohum, gübre ve ilaç sektörü birkaç ulusal ve uluslararası tekelin kontrolüne bırakılmış durumdadır. Dünya ölçeğindeki bir şirket Türkiye’ye geliyor, tarım arazileri üzerine bina yapıyor, ülkemizdeki gıda piyasasını hukuksuzca yönetmeye kalkıyor, siyasi iktidar ise bu duruma izin veriyor. Bizler buna itiraz edince, bu hukuksuzluğu dava edince de, bir gecede yasalar değiştiriliyor.  Bunun gibi onlarca akıl almaz olayın ardından, ülkemiz tarımı ve çiftçisi zor duruma düşünce, gıda üretimleri sekteye uğrayınca da ithalat yoluna başvuru, uluslararası firmaları bir kez daha ihya ediliyor” diye konuştu. GIDA ZEHİRLENMELERİNE DİKKAT ÇEKTİ Son günlerde askeri birliklerimizde yaşanan toplu gıda zehirlenme vakalarının her biri bir önce yaşanılandan ders çıkarılmadığını gösterdiğini ifade eden Güngör, şunları söyledi: “Bu gibi hayati konularda hizmet alımı ihalelerinde yaşanan rekabet, üst düzey standartlarda verilmesi gereken hizmet şartlarının, olabildiğince düşük şartlarda sunulmasını beraberinde getirmektedir. Kamu kaynaklarının özel firmalara aktarılması anlamına gelen kamuda hizmet alımı uygulamalarından biran önce vazgeçilmeli ve hepimizin vergileri ile sağlanan kamu kaynakları kamu eliyle hepimizin yararına olacak şekilde kullanılmalıdır. Yakın zamana kadar kendi tarımsal üretiminde, kendisine yetmenin dışında, büyük tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye, dağları, tepeleri bitmiş gibi, en verimli tarım alanlarını yapılaşmaya açarak; köylerin ve köylünün ihtiyacını karşılamayarak onları şehirlere taşıyor. Bu arada artan işsizlik bir yana, hemen her türlü tarım ürününü ithal eden bir ülke haline getiriliyor. “ADALET İSTİYORUZ” Bütün bunların sonucunda ise önce yeraltı ve yerüstü kaynakları, sonra vazgeçilmez ihtiyaçlarımız su gıda, uluslararası Kapitalizm’in ve Emperyalizm’in elinde mükemmel bir silaha dönüşüyor. 7,5 milyarlık dünyada, 1 milyar aç ve 2,5 milyar obez ve aşırı kilolu insan yaratılıyor. Ülkemizde ise tarımsal üretim gittikçe gerilerken, gıda fiyatları kontrol edilemiyor. Gıdalarımız birkaç tekelin eline bırakılıyor.  Bu gidişe artık dur diyoruz. Gıda sektöründeki bu hukuksuzluğa karşı adalet istiyoruz. Emekçilerin gıda ürünleri fiyatları karşısında eriyen gelirlerini görüyor ve adalet istiyoruz.” ORHAN SARIBAL: “ÜRETİCİ, ÜRETMESİN ANLAMINA GELİYOR” Toplantıda tarım ve gıda üzerine sunum gerçekleştirmek üzere davet edilen CHP Bursa Milletvekili, Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal da önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 80 darbesi ile birlikte ekonomide devletin rolünün özel şirketlere bırakıldığı süreçten bahseden Sarıbal, 70’lerden itibaren sanayi ve mali açıdan ihracatçı konumda olan devletlerin ülkelerinde gıda üretimine ağırlık verdiğini belirterek Türkiye’nin politikasının kendi üreticisini mülksüzleştirerek alanı uluslararası şirketlere bırakmak olarak geliştiğini anlattı.  Gümrük vergisinden indirim yapılan tarım ürünlerine dikkat çeken Sarıbal, “Mısırda gümrüğün yüzde 130’dan yüzde 25’e düşürülmesi mısırcıların iflas bayrağını açması anlamına geliyor. Aynı şekilde buğdayda yüzde 135’ten yüzde 40’a, arpada yüzde 135’ten 35’e düşürülmesi bu ülkenin üretici üretmesin anlamına geliyor” diye konuştu. “ÇİFTÇİ ÖRGÜTLERİ DESTEKTEN YOKSUN BIRAKILDI” İMF, Dünya Bankası gibi uluslararası para fonlarından para istenirken hep imtiyazlar verildiğini dile getiren Sarıbal, mevzuatlarda yapılan değişikliklerle Et Balık Kurumu, Tarım Kredi, Çukobirlik, Fiskobirlik gibi çiftçiyi destekleyen bütün kurumları artık desteklemekten vazgeçtiğini söyledi. Tarım ilaçlarının 55 milyar dolarlık ticari hacminin tamamının, gübrenin yaklaşık 175 milyar dolarlık ticari hacminin yüzde 90’lık kısmının, uluslararası 10 şirketin, tohumun büyük kısmının 5-6 şirketin elinde olduğunu ifade eden Sarıbal, “Ülkenin tarım politikası yok deniyor. Hayır tarım politikası var. Politikaları bu ülkenin çiftçisini açığa çıkarmak, mülksüzleştirmek ve yabancı şirketlerin kölesi yapmaktır. AKP bunun merkezindedir” dedi. “41 MİLYON TON BUĞDAY, 61 MİLYON TON HUBUBAT İTHAL EDİLDİ” 2002’den bu yana dışarıdan alınan 61 milyon ton hububatın 41 milyon tonunun buğday olduğunu ifade eden Sarıbal, “Çukurova’da buğday eksen olmayacak yer var mı? 63 milyon ton da endüstri ürünleri ithal ettiler. Soya, pamuk benzeri ürünlere 171 milyar dolar para ödediler. 175 milyar da ihracat yaptık diyecekler ancak ithal edilen ürünlerin işlenmesi ile yapılıyor” dedi. GIDA GÜVENLİĞİ YABANCI ŞİRKETLERE BIRAKILIYOR Gıda güvenliğinin yabancı şirketlere bırakıldığına dikkat çeken Sarıbal, milli geliri en yüksek ülkelerden olan Katar’ın kendisine gelen ambargolar üzerinden milli gelirlerinin tamamı petrolden oluştuğu için raflarda yiyecek bir şey bulamadıklarını ve Almanya, Fransa ve ABD gibi büyük ülkelerin tarım alanlarını daraltmak bir yana daha da genişlettiğine dikkat çekti. Bu sorunların çözümünün itiraz etmek olduğunu dile getiren Sarıbal, 10 Ekim katliamı ve diğer bütün katliamlara dikkat çektiği açıklamasında 17-25 Aralık’ı unutmadıklarını belirterek gökyüzünden yer yüzüne, Kadirli’den Cerattepe’ye… Bu ülkenin neresine sömürü ve yağma varsa karşısında olmaya devam edeceklerini söyledi. YOĞUN İLGİ GÖSTERİLDİ TMMOB’ye bağlı odaların Adana Şube Başkanları, CHP ilçe başkanları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği açık hava toplantısında CHP İl Başkanvekili Yüksel Karaaslan ve ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir de birer konuşma yaptı.
TMMOB Adana İKK, Atatürk Parkı’nda ‘Tarım Politikası ve Gıda Güvenliği’ni masaya yatırdı. ZMO Genel Başkanı Özden Güngör ve CHP Bursa Milletvekili, Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, önemli açıklamalarda bulundu

 

ADANA – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), “Türkiye’de Tarım Politikası ve Gıda Güvenliği” konulu toplantı düzenledi. Adana’daki Atatürk Parkı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, ülkemizin içinde bulunduğu mevcut durumda ne sağlıklı gıda üretilebildiğini, ne uygun fiyatla halkımıza sunulabildiğini ne de gıda üretiminin bir sürekliliği olduğunu ifade etti.
“ÜLKEMİZ GIDA PİYASASI HUKUKSUZCA YÖNETİLİYOR”
Bugün artık bütün dünyada gıdanın maalesef politik bir silah olarak kullanıldığını vurgulayan Güngör, “Uluslararası tekeller tohumdan gübreye, ilaçtan pazarlamaya kadar bütün üretimi kontrol etmeye çalışıyorlar. Ülkemizde de tohum, gübre ve ilaç sektörü birkaç ulusal ve uluslararası tekelin kontrolüne bırakılmış durumdadır. Dünya ölçeğindeki bir şirket Türkiye’ye geliyor, tarım arazileri üzerine bina yapıyor, ülkemizdeki gıda piyasasını hukuksuzca yönetmeye kalkıyor, siyasi iktidar ise bu duruma izin veriyor. Bizler buna itiraz edince, bu hukuksuzluğu dava edince de, bir gecede yasalar değiştiriliyor.  Bunun gibi onlarca akıl almaz olayın ardından, ülkemiz tarımı ve çiftçisi zor duruma düşünce, gıda üretimleri sekteye uğrayınca da ithalat yoluna başvuru, uluslararası firmaları bir kez daha ihya ediliyor” diye konuştu.
GIDA ZEHİRLENMELERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Son günlerde askeri birliklerimizde yaşanan toplu gıda zehirlenme vakalarının her biri bir önce yaşanılandan ders çıkarılmadığını gösterdiğini ifade eden Güngör, şunları söyledi:
“Bu gibi hayati konularda hizmet alımı ihalelerinde yaşanan rekabet, üst düzey standartlarda verilmesi gereken hizmet şartlarının, olabildiğince düşük şartlarda sunulmasını beraberinde getirmektedir. Kamu kaynaklarının özel firmalara aktarılması anlamına gelen kamuda hizmet alımı uygulamalarından biran önce vazgeçilmeli ve hepimizin vergileri ile sağlanan kamu kaynakları kamu eliyle hepimizin yararına olacak şekilde kullanılmalıdır. Yakın zamana kadar kendi tarımsal üretiminde, kendisine yetmenin dışında, büyük tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye, dağları, tepeleri bitmiş gibi, en verimli tarım alanlarını yapılaşmaya açarak; köylerin ve köylünün ihtiyacını karşılamayarak onları şehirlere taşıyor. Bu arada artan işsizlik bir yana, hemen her türlü tarım ürününü ithal eden bir ülke haline getiriliyor.
“ADALET İSTİYORUZ”
Bütün bunların sonucunda ise önce yeraltı ve yerüstü kaynakları, sonra vazgeçilmez ihtiyaçlarımız su gıda, uluslararası Kapitalizm’in ve Emperyalizm’in elinde mükemmel bir silaha dönüşüyor. 7,5 milyarlık dünyada, 1 milyar aç ve 2,5 milyar obez ve aşırı kilolu insan yaratılıyor. Ülkemizde ise tarımsal üretim gittikçe gerilerken, gıda fiyatları kontrol edilemiyor. Gıdalarımız birkaç tekelin eline bırakılıyor.  Bu gidişe artık dur diyoruz. Gıda sektöründeki bu hukuksuzluğa karşı adalet istiyoruz. Emekçilerin gıda ürünleri fiyatları karşısında eriyen gelirlerini görüyor ve adalet istiyoruz.”
ORHAN SARIBAL: “ÜRETİCİ, ÜRETMESİN ANLAMINA GELİYOR”
Toplantıda tarım ve gıda üzerine sunum gerçekleştirmek üzere davet edilen CHP Bursa Milletvekili, Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal da önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de 80 darbesi ile birlikte ekonomide devletin rolünün özel şirketlere bırakıldığı süreçten bahseden Sarıbal, 70’lerden itibaren sanayi ve mali açıdan ihracatçı konumda olan devletlerin ülkelerinde gıda üretimine ağırlık verdiğini belirterek Türkiye’nin politikasının kendi üreticisini mülksüzleştirerek alanı uluslararası şirketlere bırakmak olarak geliştiğini anlattı.  Gümrük vergisinden indirim yapılan tarım ürünlerine dikkat çeken Sarıbal, “Mısırda gümrüğün yüzde 130’dan yüzde 25’e düşürülmesi mısırcıların iflas bayrağını açması anlamına geliyor. Aynı şekilde buğdayda yüzde 135’ten yüzde 40’a, arpada yüzde 135’ten 35’e düşürülmesi bu ülkenin üretici üretmesin anlamına geliyor” diye konuştu.
“ÇİFTÇİ ÖRGÜTLERİ DESTEKTEN YOKSUN BIRAKILDI”
İMF, Dünya Bankası gibi uluslararası para fonlarından para istenirken hep imtiyazlar verildiğini dile getiren Sarıbal, mevzuatlarda yapılan değişikliklerle Et Balık Kurumu, Tarım Kredi, Çukobirlik, Fiskobirlik gibi çiftçiyi destekleyen bütün kurumları artık desteklemekten vazgeçtiğini söyledi. Tarım ilaçlarının 55 milyar dolarlık ticari hacminin tamamının, gübrenin yaklaşık 175 milyar dolarlık ticari hacminin yüzde 90’lık kısmının, uluslararası 10 şirketin, tohumun büyük kısmının 5-6 şirketin elinde olduğunu ifade eden Sarıbal, “Ülkenin tarım politikası yok deniyor. Hayır tarım politikası var. Politikaları bu ülkenin çiftçisini açığa çıkarmak, mülksüzleştirmek ve yabancı şirketlerin kölesi yapmaktır. AKP bunun merkezindedir” dedi.
“41 MİLYON TON BUĞDAY, 61 MİLYON TON HUBUBAT İTHAL EDİLDİ”
2002’den bu yana dışarıdan alınan 61 milyon ton hububatın 41 milyon tonunun buğday olduğunu ifade eden Sarıbal, “Çukurova’da buğday eksen olmayacak yer var mı? 63 milyon ton da endüstri ürünleri ithal ettiler. Soya, pamuk benzeri ürünlere 171 milyar dolar para ödediler. 175 milyar da ihracat yaptık diyecekler ancak ithal edilen ürünlerin işlenmesi ile yapılıyor” dedi.
GIDA GÜVENLİĞİ YABANCI ŞİRKETLERE BIRAKILIYOR
Gıda güvenliğinin yabancı şirketlere bırakıldığına dikkat çeken Sarıbal, milli geliri en yüksek ülkelerden olan Katar’ın kendisine gelen ambargolar üzerinden milli gelirlerinin tamamı petrolden oluştuğu için raflarda yiyecek bir şey bulamadıklarını ve Almanya, Fransa ve ABD gibi büyük ülkelerin tarım alanlarını daraltmak bir yana daha da genişlettiğine dikkat çekti. Bu sorunların çözümünün itiraz etmek olduğunu dile getiren Sarıbal, 10 Ekim katliamı ve diğer bütün katliamlara dikkat çektiği açıklamasında 17-25 Aralık’ı unutmadıklarını belirterek gökyüzünden yer yüzüne, Kadirli’den Cerattepe’ye… Bu ülkenin neresine sömürü ve yağma varsa karşısında olmaya devam edeceklerini söyledi.
YOĞUN İLGİ GÖSTERİLDİ
TMMOB’ye bağlı odaların Adana Şube Başkanları, CHP ilçe başkanları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği açık hava toplantısında CHP İl Başkanvekili Yüksel Karaaslan ve ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir de birer konuşma yaptı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.