“İnsanca yaşamak için yüzde 100 zam istiyoruz”
GÜNDEM
29.12.2021 - 18:00, Güncelleme:
29.12.2022 - 15:20 1179+ kez okundu.
“İnsanca yaşamak için yüzde 100 zam istiyoruz”
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde 100 zam istiyoruz. Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz.” dedi.
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde 100 zam istiyoruz. Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz.” dedi.
Eğitim- İş Adana Şube Başkanı Seher Emre ve sendika üyeleri iş bırakma eylemi gerçekleştirip Atatürk Parkı’nda “Sefalet zamlarını reddediyoruz” açıklaması yaptı. Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, AKP iktidarının; ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren ve yoksullaşmayı artıran politikalar yürütmeye devam ettiğini söyledi.
Ağustos 2021’de “yandaş sendika” ile imzalanan sözde toplu sözleşme ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin geleceğine el konulduğunu ve adeta sefalete mahkûm edildiklerini öne süren Yıldırım, “Hükümetin oluşturduğu cari açığın bedeli milyonlarca emekçiye KDV ve ÖTV olarak dönmüş ve çarşıda pazarda kendini göstermiştir. 2022 bütçesinden; memura, dar gelirliye, esnafa, çiftçiye, emekliye, işçiye; vergi, zam, açlık ve yoksulluk çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Türk Lirası’nın hızla değer kaybettiğini, gelen zamların oluşturduğu karanlık ekonomik tablo karşısında, aylardır meydanlarda çağrıda bulunduklarını anlatan Orhan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Zam, kriz, yoksulluk; tükeniyoruz! diyerek peş peşe yapılan zamları, yaşadığımız ekonomik kriz ve derin yoksulluğu haykırıp, siyasi iktidarı önlemler almaya çağırıyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam daha da imkânsız hale gelmişken, AKP iktidarı sadece yandaşların özgür ve refah içinde olduğu bir ülke yaratmıştır. Devletin kar eden fabrikalarını yıllar içinde bir bir satan, çiftçiyi bankacıların insafına bırakan iktidar, 20 yıl içerisinde üretmeden tüketen, birçok mal ve hizmeti dışarıdan almak zorunda olan bir ülke yaratmıştır. Ülkedeki işsiz sayısı ise 7 milyon 870 bin kişiye ulaşmıştır. Büyük önder Atatürk’ün eğitimi, kalkınmayı, sosyal ve ekonomik ilerlemeyi birbirinden ayırmadan var ettiği Türkiye, Cumhuriyetin ilk yıllarında bile Avrupa ülkelerine parmak ısırtırken, şimdi tepetaklak haldeki ekonomisiyle, Dünya Sefalet Endeksi’nde 156 ülke içinde 21. sırada yer almıştır.”
YUMURTA HESABIYLA MAAŞ YARIYA DÜŞTÜ!
Orhan Yıldırım, iktidarın asgari ücrete yaptığı zammın marketlerdeki yeni zamlarla anlamını yitirdiğini kaydederek, “Geçen yıl maaşıyla 7 bin yumurta alabilen asgari ücretli şimdi ancak 3 bin 700 yumurta alabilmektedir” dedi.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zengini daha zengin, emekçileri ise daha yoksul hale getiren bu eziyetten, eğitim emekçileri de payını en ağır biçimde almıştır. Sözde toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yıllık zamlar yıl bitmeden erimiş, enflasyon ve artan vergi dilimi ile kamu emekçisinin alım gücü yerle bir edilmiştir. TÜİK ezbere bildiğimiz yalanları söyleyedursun, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Aralık ayı araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu harcamaları gösteren yoksulluk sınırı 13 bin 598 liraya, açlık sınırı ise 4 bin 652 liraya yükselmiştir. 1 yılda tüketilmesi zorunlu olan tüm gıda maddelerine yüzde 100’ü aşan oranlarda zam gelmiştir. Peki bu şartlar altında fedakârca çalışan biz eğitim emekçilerinin payına ne düşüyor:
-Torpille atanmış yöneticilerin keyfi disiplin cezaları, mobbing, sürgünler…-Kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında kategorize edilerek, ayrıştırılarak sömürülme. -İş güvencemizi ortadan kaldıracak, öğretmenleri ayrıştıracak bize müjde gibi sunulmaya çalışan Öğretmenlik Meslek Kanunu. -Gericileştirilmiş, piyasacılaştırılmış bir eğitim sistemi. Bu böyle gitmez, gidemez! Bugün bizim taleplerimizi görmezden gelenlere, isyanımıza kulağını kapatanlara karşı üretimden gelen gücümüzü kullanacağız! Bir günlük iş bırakma eylemimizle derse girmeyerek sesimizi herkese duyuracağız. Yani meslek büyüğümüz Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vereceğiz! Dünyada Başöğretmen unvanı taşıyan bir liderin kurduğu tek ülke olan Cumhuriyetimizde, öğretmeniyle, memuruyla, akademisyeniyle, tüm eğitim çalışanlarına pranga vurulamayacağını göstereceğiz. -İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz!
-Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz! -Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz! -Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, görev tanımlarının yapılmasını, angarya çalışmaya son verilmesini istiyoruz. -Üniversitelerimizde bilimsel, idari ve mali özerklik istiyoruz. -Atatürk’ün bize emanet ettiği yeni nesiller için çağdaş, bilimsel, laik, ulusal ve kamusal bir eğitim istiyoruz! Gün umutsuzluğa kapılma, kendini çaresiz ve güçsüz hissetme günü değildir. Gün dayanışma günüdür, gün mücadele günüdür. Biz eğitim emekçileri, bugünün gerçekliğini TÖS’ten TÖB-DER’den Köy Enstitülerinden devraldığımız tarihsel mirasla şekillendireceğiz. Büyük Usta Nazım’ın dediği gibi, ağır ellerimizi toprağa basıp doğrulacağız. Bugün burada bulunan ve iş bırakma eylemimize destek olan tüm eğitim emekçilerini de selamlıyoruz. Tüm haklarımızı elde edene kadar, eğitim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!”
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde 100 zam istiyoruz. Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz.” dedi.
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde 100 zam istiyoruz. Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz.” dedi.
Eğitim- İş Adana Şube Başkanı Seher Emre ve sendika üyeleri iş bırakma eylemi gerçekleştirip Atatürk Parkı’nda “Sefalet zamlarını reddediyoruz” açıklaması yaptı. Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, AKP iktidarının; ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren ve yoksullaşmayı artıran politikalar yürütmeye devam ettiğini söyledi.
Ağustos 2021’de “yandaş sendika” ile imzalanan sözde toplu sözleşme ile kamu emekçilerinin ve emeklilerin geleceğine el konulduğunu ve adeta sefalete mahkûm edildiklerini öne süren Yıldırım, “Hükümetin oluşturduğu cari açığın bedeli milyonlarca emekçiye KDV ve ÖTV olarak dönmüş ve çarşıda pazarda kendini göstermiştir. 2022 bütçesinden; memura, dar gelirliye, esnafa, çiftçiye, emekliye, işçiye; vergi, zam, açlık ve yoksulluk çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Türk Lirası’nın hızla değer kaybettiğini, gelen zamların oluşturduğu karanlık ekonomik tablo karşısında, aylardır meydanlarda çağrıda bulunduklarını anlatan Orhan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Zam, kriz, yoksulluk; tükeniyoruz! diyerek peş peşe yapılan zamları, yaşadığımız ekonomik kriz ve derin yoksulluğu haykırıp, siyasi iktidarı önlemler almaya çağırıyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam daha da imkânsız hale gelmişken, AKP iktidarı sadece yandaşların özgür ve refah içinde olduğu bir ülke yaratmıştır. Devletin kar eden fabrikalarını yıllar içinde bir bir satan, çiftçiyi bankacıların insafına bırakan iktidar, 20 yıl içerisinde üretmeden tüketen, birçok mal ve hizmeti dışarıdan almak zorunda olan bir ülke yaratmıştır. Ülkedeki işsiz sayısı ise 7 milyon 870 bin kişiye ulaşmıştır. Büyük önder Atatürk’ün eğitimi, kalkınmayı, sosyal ve ekonomik ilerlemeyi birbirinden ayırmadan var ettiği Türkiye, Cumhuriyetin ilk yıllarında bile Avrupa ülkelerine parmak ısırtırken, şimdi tepetaklak haldeki ekonomisiyle, Dünya Sefalet Endeksi’nde 156 ülke içinde 21. sırada yer almıştır.”
YUMURTA HESABIYLA MAAŞ YARIYA DÜŞTÜ!
Orhan Yıldırım, iktidarın asgari ücrete yaptığı zammın marketlerdeki yeni zamlarla anlamını yitirdiğini kaydederek, “Geçen yıl maaşıyla 7 bin yumurta alabilen asgari ücretli şimdi ancak 3 bin 700 yumurta alabilmektedir” dedi.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zengini daha zengin, emekçileri ise daha yoksul hale getiren bu eziyetten, eğitim emekçileri de payını en ağır biçimde almıştır. Sözde toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yıllık zamlar yıl bitmeden erimiş, enflasyon ve artan vergi dilimi ile kamu emekçisinin alım gücü yerle bir edilmiştir. TÜİK ezbere bildiğimiz yalanları söyleyedursun, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Aralık ayı araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu harcamaları gösteren yoksulluk sınırı 13 bin 598 liraya, açlık sınırı ise 4 bin 652 liraya yükselmiştir. 1 yılda tüketilmesi zorunlu olan tüm gıda maddelerine yüzde 100’ü aşan oranlarda zam gelmiştir. Peki bu şartlar altında fedakârca çalışan biz eğitim emekçilerinin payına ne düşüyor:
-Torpille atanmış yöneticilerin keyfi disiplin cezaları, mobbing, sürgünler…-Kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında kategorize edilerek, ayrıştırılarak sömürülme. -İş güvencemizi ortadan kaldıracak, öğretmenleri ayrıştıracak bize müjde gibi sunulmaya çalışan Öğretmenlik Meslek Kanunu. -Gericileştirilmiş, piyasacılaştırılmış bir eğitim sistemi. Bu böyle gitmez, gidemez! Bugün bizim taleplerimizi görmezden gelenlere, isyanımıza kulağını kapatanlara karşı üretimden gelen gücümüzü kullanacağız! Bir günlük iş bırakma eylemimizle derse girmeyerek sesimizi herkese duyuracağız. Yani meslek büyüğümüz Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vereceğiz! Dünyada Başöğretmen unvanı taşıyan bir liderin kurduğu tek ülke olan Cumhuriyetimizde, öğretmeniyle, memuruyla, akademisyeniyle, tüm eğitim çalışanlarına pranga vurulamayacağını göstereceğiz. -İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz!
-Yıllardır yok edilen meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz! -Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz! -Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, görev tanımlarının yapılmasını, angarya çalışmaya son verilmesini istiyoruz. -Üniversitelerimizde bilimsel, idari ve mali özerklik istiyoruz. -Atatürk’ün bize emanet ettiği yeni nesiller için çağdaş, bilimsel, laik, ulusal ve kamusal bir eğitim istiyoruz! Gün umutsuzluğa kapılma, kendini çaresiz ve güçsüz hissetme günü değildir. Gün dayanışma günüdür, gün mücadele günüdür. Biz eğitim emekçileri, bugünün gerçekliğini TÖS’ten TÖB-DER’den Köy Enstitülerinden devraldığımız tarihsel mirasla şekillendireceğiz. Büyük Usta Nazım’ın dediği gibi, ağır ellerimizi toprağa basıp doğrulacağız. Bugün burada bulunan ve iş bırakma eylemimize destek olan tüm eğitim emekçilerini de selamlıyoruz. Tüm haklarımızı elde edene kadar, eğitim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz!”
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.