"Gıda egemenliğimizi baltalar"
"Gıda egemenliğimizi baltalar"
Ayhan Barut, bitkisel üretimde tarımsal desteklerle ilgili yayınlanan yönetmeliğe tepki gösterip yanlıştan dönülmesi çağrısında bulundu
"Destek yerine tarımı bitirmenin peşindeler"
"Üretime ve üreticiye düşmanlıkları bitmiyor"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, tarımda bitkisel üretimle alakalı 3 yıllık destekleme yönetmeliğine sert sözlerle tepki gösterdi. AKP iktidarının yerli üretim ve çiftçiyi tümüyle yasaklarla bitirmenin peşinde olduğunu vurgulayan Barut, "Yarın çıkıp Çukurova'da pamuk, Konya Ovası'nda buğday ve arpa ekemezsiniz diye ferman yayınlamayacakları belirsiz. Nasıl ki tütünü ve haşhaşı yasaklayarak, şeker üretimine kota getirip ülkemize ihanet ettilerse yarın yine aynı şeyi yapabilirler. Gübre ve mazot desteğini, 17 üründe prim desteğini kaldırıyorlar. Bu gıda egemenliğimizin de baltalanmasıdır. Yanlışa geçit vermeyeceğiz! Bu yanlıştan dönülsün" dedi.
"TARIMI VE ÇİFTÇİYİ BİTİRDİLER"
Planlı üretim gerekçesiyle 2025 yılından başlamak üzere yeni yayınlanan 3 yıllık bitkisel üretim destekleriyle ilgili tepkisini ortaya koyan Ayhan Barut, "Bir zamanlar ülkemiz tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi. Bununla övünür, gurur duyardık. Tarımda teknolojik ve bilimsel gelişmeler, verimdeki artışlar, üretimdeki yenilikçi yaklaşımlar ve çağa uygun yöntemlerle tarımda yeterliliğimizin fazlasıyla korunması gerekirdi. Oysa AKP iktidarı, üretime ve üreticiye düşman gibi davrandı. Mazottan gübreye, tohumdan zirai ilaca tarımsal üretim maliyetlerinin tamamı katlanarak artarken çiftçinin binbir emekle ürettiği ürünler para etmedi. Çiftçi borçları dağları aştı, AKP iktidarında 700 binden fazla çiftçi tarımdan uzaklaştı. Niye? Çünkü AKP'nin uyguladığı yanlış tarım ve ekonomi politikaları ülke tarımı ve çiftçisini bitirdi" diye konuştu.
"İTHALAT AŞIKLARI"
Türkiye'nin her bölgesinde eylem yapan çiftçileri hatırlatan Ayhan Barut, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün ülkemizin dört bir yanında çiftçiler feryat ediyor, eylem yapıyor. Halkımız ise pahalılıktan alamıyor. Tarımda yapılması gerekenler çok açıkken, üretim ve üretici odaklı planlı tarım politikaları gerekirken AKP iktidarı ithalat sevdasıyla hareket ediyor. Paramız var ki ithal ediyoruz diye övünenler nedeniyle tarım ve çiftçi bile isteye bitirildi. AKP iktidarı döneminde tarımsal ürün ithalatına 160 milyar Dolar ödendi. Her yıl ortalama 15 milyar dolara yakın para tarımsal ürün ithalatına harcanıyor. Bu yıl çiftçiye verilen destek miktarı yaklaşık 90 milyar lira, oysa ithalata harcanan para 220 milyar lira civarında. İthalata giden para tarımsal desteklerin kat kat üstünde. İthalata vereceklerine kendi çiftçimize destek olsalar, ülke çiftçisi kazanır, ülkemiz de üreterek kalkınırdı. Bunlar çiftçiye destek yerine köstek oluyorlar. Üretime ve üreticiye düşman gözüyle baktıkları için tarımsal destekleri cezaya dönüştürdüler. Tarım Kanununa göre çiftçinin hükümetten sadece bu yıl bile 320 milyardan fazla alacağı var. Çiftçiye yasal olarak borçlarını ödemeyenler, fahiş zamlar ve aşırı artan maliyetlere çözüm üretmek yerine algı oyunlarına girişiyor. Yeni açıklanan destekleme yönetmeliği 3 yıllık planlı üretim kapsamında güya tarımın ve çiftçinin sorunlarını çözecek."
ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ PAYLAŞTI
Yeni yönetmeliğin sakıncalarını anlatarak çözüm önerilerini paylaşan Ayhan Barut, şunları kaydetti:
"Bu yönetmelikle çiftçinin gübre, mazot ve prim desteğini kesiyorlar. Havza modeli çerçevesinde üretilerin desteklerini zorunlu ve belirsiz hale getiriyorlar. Bir çiftçi tarlasında ne üreteceğini ve nasıl üreteceğini gayet iyi bilir. YApılması gereken ulusal ve bölgesel ölçekte gerçekçi planlı üretim çalışmasıyken, şu bölgede şunu bu bölgede şunu üretibilirsin diyerek aklımızla alay ediyorlar, tarıma ve çiftçiye zarar veriyorlar. Çiftçinin yılda 3 milyar litreden fazla mazot ve yılda 6 milyon tondan çok gübre kullandığı ülkemizde bu gübre mazot desteği çok yetersizdi. Bunu da bir sene sonra ödüyorlardı. Destekleri arttırmak ve peşin ödemek yerine tümüyle devre dışı bırakıyorlar. Yüksek enflasyon, artan vergiler ve fahiş zamların olduğu yerde güya 'planlı tarımsal üretim' bahanesiyle ülke tarımı ve çiftçisini tümüyle yok edecekler. Belki de tütün ve haşhaş üretiminde olduğu gibi ülke çapında yerli üretim ve çiftçiyi tümüyle yasaklarla bitirmenin peşindeler. Yarın çıkıp "Çukurova'da pamuk, Konya Ovası'nda buğday ve arpa ekemezsiniz" diye ferman yayınlamayacakları ne malum? Nasıl ki tütünü yasaklayıp, şeker üretimine kota getirip ülkemize ihanet ettilerse yarın yine aynı şeyi yapabilirler. Bu gıda egemenliğimizin de baltalanmasıdır. Güzel laflar edip algı operasyonları ile gerçeği gizlemek çözüm değildir. Planlı üretim için çiftçinin ve meslek odalarının, ilgili akademisyen ve uzmanların görüşü alınarak gerçekçi adımlar atılmalıdır. Üretimi ve üreticiyi merkeze koyan tarımsal üretim modeli devreye girmelidir. Tarımsal üretim destekleri bu model çerçevesinde, çiftçiyi ve tarımı koruyacak şekilde belirlenmeli, destek miktarları yeterli olmalı ve etkin kullanılabilmelidir. Destekler sezon başında çiftçiye peşin olarak ödenmeli, çiftçi ürettiğinden zarar etmemelidir. Tarımda ithalat sevdasından vazgeçilmeli, kendi kendimize yeterlilik sağlanması için üretim ve üretici teşvik edilmeli, ihracatın önü açılmalıdır. Üretime ve üreticiye destek yerine köstek olan bu yönetim anlayışından vazgeçilmeli, ulusal, sürdürülebilir ve planlı tarımsal üretim için acilen adım atılmalıdır!"
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.