GLOKOMDA ERKEN TANI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

SAĞLIK-YAŞAM 19.12.2024 - 14:03, Güncelleme: 19.12.2024 - 14:03 1959 kez okundu.
 

GLOKOMDA ERKEN TANI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

Glokom Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri
Dünya genelinde kalıcı görme kaybının önde gelen nedenlerinden biri olan glokom, çoğu zaman sinsi ilerliyor ve belirti vermeden görme yetisini kaybettirebiliyor. Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, erken tanının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, glokomun nedenleri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgiler aktardı. Glokom, sıklıkla yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bir göz hastalığı olup belirli risk gruplarında daha sık görülmektedir. Glokomun zamanında teşhis edilmediğinde kalıcı görme kayıplarına neden olabileceğini vurgulayan Bayındır Söğütözü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, düzenli göz kontrollerinin ve erken müdahalenin glokomun ilerlemesini durdurmada kilit rol oynadığını ifade etti. 40 YAŞ ÜZERİ KİŞİLERDE GLOKOM RİSKİ ARTIYOR Glokomun ortaya çıkmasında çeşitli risk faktörlerinin etkili olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, “40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor” uyarısında bulunarak glokom için risk oluşturan durumları şu şekilde sıraladı: Aile öyküsü, Yaş, her yaş grubunda görülmekle birlikte 40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor, Göz içi basıncının yüksek olması (Oküler hipertansiyon), Göz travmaları, Geçirilmiş bazı göz ameliyatları, Diyabet ve hipertansiyon hastalıklarıı, Uzun süre steroid kullanımı glokom riskini artırabiliyor. ERKEN TANI VE TEDAVİ İLE KALICI GÖRME KAYBI ÖNLENEBİLİYOR Glokomda erken tanı, ciddi ve kalıcı görme kayıplarını önleyerek, görme yetisini korumak ve yaşam kalitesini artırmak açısından çok önemli. Glokomun ilerleyici yapıda olması, zamanla geri dönüşü olmayan görme kayıplarına yol açabildiği için erken tanı ve müdahalenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tamer Takmaz açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Özellikle risk faktörlerine sahip kişilerin düzenli göz muayeneleri hayati önem taşıyor. Glokom, genellikle göz içi basıncının artması sonucu retina gangliyon hücreleri ve görme sinirinde hasar oluşturarak geri dönüşümü olmayan görme keskinliği ve görme alanı kayıplarına, körlüğe yol açabiliyor. Erken tanı ve tedavi ile kalıcı görme kaybı önlenebiliyor. Düzenli göz muayeneleri, glokomun erken dönemde teşhis edilmesine olanak tanıyor.” GLOKOM TEDAVİSİNDE BU YÖNTEMLER KULLANILIYOR Glokom tedavisinin temel amacının, göz içi basıncını düşürerek görme sinirindeki hasarı önlemek veya mevcut hasarı sınırlandırmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tamer Takmaz, glokom tedavisinde kullanılan yöntemleri şu şekilde sıraladı:   İlaç Tedavisi: Göz damlaları veya ağızdan alınan ilaçlar kullanılarak göz içi basıncı kontrol altına alınır. Lazer Tedavisi: Göz sıvısının dışa akışını artırmak, akışını düzenlemek veya sıvı üretimini azaltmak için uygulanır. Cerrahi Müdahale: İlaç ve lazer tedavisinin yetersiz kaldığı durumda çeşitli ameliyat yöntemleri arasından hastanın durumuna en uygun olan cerrahi yöntem uygulanır.
Glokom Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Dünya genelinde kalıcı görme kaybının önde gelen nedenlerinden biri olan glokom, çoğu zaman sinsi ilerliyor ve belirti vermeden görme yetisini kaybettirebiliyor.

Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, erken tanının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, glokomun nedenleri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgiler aktardı.

Glokom, sıklıkla yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bir göz hastalığı olup belirli risk gruplarında daha sık görülmektedir. Glokomun zamanında teşhis edilmediğinde kalıcı görme kayıplarına neden olabileceğini vurgulayan Bayındır Söğütözü Hastanesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, düzenli göz kontrollerinin ve erken müdahalenin glokomun ilerlemesini durdurmada kilit rol oynadığını ifade etti.

40 YAŞ ÜZERİ KİŞİLERDE GLOKOM RİSKİ ARTIYOR

Glokomun ortaya çıkmasında çeşitli risk faktörlerinin etkili olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tamer Takmaz, “40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor” uyarısında bulunarak glokom için risk oluşturan durumları şu şekilde sıraladı:

  • Aile öyküsü,
  • Yaş, her yaş grubunda görülmekle birlikte 40 yaş üzerindeki kişilerde glokom riski artıyor ve risk yaşla birlikte daha da yükseliyor,
  • Göz içi basıncının yüksek olması (Oküler hipertansiyon),
  • Göz travmaları,
  • Geçirilmiş bazı göz ameliyatları,
  • Diyabet ve hipertansiyon hastalıklarıı,
  • Uzun süre steroid kullanımı glokom riskini artırabiliyor.

ERKEN TANI VE TEDAVİ İLE KALICI GÖRME KAYBI ÖNLENEBİLİYOR

Glokomda erken tanı, ciddi ve kalıcı görme kayıplarını önleyerek, görme yetisini korumak ve yaşam kalitesini artırmak açısından çok önemli. Glokomun ilerleyici yapıda olması, zamanla geri dönüşü olmayan görme kayıplarına yol açabildiği için erken tanı ve müdahalenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tamer Takmaz açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Özellikle risk faktörlerine sahip kişilerin düzenli göz muayeneleri hayati önem taşıyor. Glokom, genellikle göz içi basıncının artması sonucu retina gangliyon hücreleri ve görme sinirinde hasar oluşturarak geri dönüşümü olmayan görme keskinliği ve görme alanı kayıplarına, körlüğe yol açabiliyor. Erken tanı ve tedavi ile kalıcı görme kaybı önlenebiliyor. Düzenli göz muayeneleri, glokomun erken dönemde teşhis edilmesine olanak tanıyor.”

GLOKOM TEDAVİSİNDE BU YÖNTEMLER KULLANILIYOR

Glokom tedavisinin temel amacının, göz içi basıncını düşürerek görme sinirindeki hasarı önlemek veya mevcut hasarı sınırlandırmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tamer Takmaz, glokom tedavisinde kullanılan yöntemleri şu şekilde sıraladı:

 

  • İlaç Tedavisi: Göz damlaları veya ağızdan alınan ilaçlar kullanılarak göz içi basıncı kontrol altına alınır.
  • Lazer Tedavisi: Göz sıvısının dışa akışını artırmak, akışını düzenlemek veya sıvı üretimini azaltmak için uygulanır.
  • Cerrahi Müdahale: İlaç ve lazer tedavisinin yetersiz kaldığı durumda çeşitli ameliyat yöntemleri arasından hastanın durumuna en uygun olan cerrahi yöntem uygulanır.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.