“Depremler doğru tanımlanmalı”

GÜNDEM 03.08.2015 - 17:41, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2312+ kez okundu.
 

“Depremler doğru tanımlanmalı”

  Başta Adana Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Seyhan ve Yüreğir belediyelerinde uzun yıllar üst düzey bürokratlık yapan, eski ASKİ’nin kurucu Genel Müdür Yardımcılarından İnşaat Mühendisi Mehmet Ali Emirler, depremlerin “doğru tanımlanması” gerektiğini vurguladı. Emirler, geçen hafta yaşanan aletsel büyüklüğü 5.2 olan deprem hakkında, Egemen’e çarpıcı açıklamalar yaptı. 27 Haziran 1998’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremin, literatüre “Adana-Ceyhan” depremi olarak geçtiğini anımsatan Mehmet Ali Emirler, bunun yanlış bir tanımlama olduğunu ileri sürdü. O dönem, Adana depremiyle ilgili birlikte çalıştıkları Kandili’den Doğan Kalafat’a,  İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu’ya kadar pek çok uzmana kadar, 27 Haziran depreminin koordinatlarının yanlış hesaplandığını anlattığını belirten Mehmet Ali Emirler, “27 Haziran Depreminin merkez üssünün Ceyhan olmadığını ben defalarca dile getirdim. 1998’de yaşanan deprem; Ceyhan depremi değil. Bu depremin koordinatları Yüreğir’e çıkıyor. Gerek Doğan Kalafat’a gerekse Oğuz Gündoğdu’ya bunu anlattım, ancak, ‘Literatüre Ceyhan depremi şeklinde girdi’ dediler ve bu tanımlama böyle kaldı” iddiasında bulundu. 27 Haziran depremine “Ceyhan depremi” denildiğinde, “Adana’ya haksızlık yapılmış olacağını” kaydeden Mehmet Ali Emirler, bunun sonucunda, depremin getireceği risklerin görülemeyeceğini kaydetti. Emirler, deprem fay hattının Kıbrıs’tan uzanan bir güzergahla Adana’ya girdiğini savunarak, buradan Yüreğir ve Kahramanmaraş’a kadar uzandığını dile getirdi. Emirler, bu deprem fay hattının en aktif fay hatları arasında bulunduğunu da sözlerine ekledi. MERSİN DEĞİL, YÜREĞİR… 30 Temmuz’da meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün ise önceleri açıklandığı gibi Mersin değil, Yüreğir olduğunu belirten Mehmet Ali Emirler, “Bu deprem, Karataş’ın Tuzla beldesinin 20 kilometre güneyinde, Adana’ya 59 kilometre uzaklıkta meydana geldi. Kıbrıs’tan gelen fay hattı Tarsus-Seyhan’a girer. Buradan Ayvalı, Çiçekli köyüne doğru gider. 30 Temmuz’dan hemen sonra Tarsus’taki depremin merkez üssünün de Yüreğir’e çıktığını göstermektedir” dedi. “Depremlerin doğru tanımlanması” gerektiğini yineleyen İnşaat Mühendisi Mehmet Ali Emirler, 1998’deki deprem bilançosu hakkında da bilgi verdi. Emirler, özetle, 27 Haziran 1998 depreminde Yüreğir’in (Sarıçam’ın ilçe olmasıyla birlikte şimdi bazıları bu ilçeye bağlandı) köylerinden Çamlıca’da 100 konuttan 78’inin, Yeniyayla köyünde 100 konuttan 71’inin, Ünlüce’de 100 konuttan 68’inin, Akkuyu’da 100 konuttan 55’inin orta ve ağır olmak üzere hasar gördüğün anlattı. Verdiği bu örneklerin bile “depremlerin doğru tanımlanması” gerektiğini ortaya koyduğunu belirten Emirler, 27 Haziran 1998 depreminden bu yana ciddi bir önlem alındığının söylenemeyeceğini dile getirdi. O dönemde, Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle yaptıkları çalışmalarda, Adana’nın şehirleşme adına ortaya çıkan tablonun iç karartıcı olduğunu kaydeden Mehmet Ali Emirler, 580 bin konuttan 215 bininin kaçak, ruhsatsız ve hormonlu olduğuna dikkat çekti. Emirler, “Seyhan’da kaçak ve ruhsatsız bina oranı yüzde 65, Çukurova’da yüzde 10, Yüreğir’de yüzde 90, Sarıçam’da yüzde 95.  Hormonlu dediğimiz yani, iskan ve oturma ruhsatı almış ama sonradan binasına çeşitli eklentiler yapılan binaların oranı ise Adana’da yüzde 15. Bu hormonlu binaları da eklediğimizde Adana’da ortaya çıkan kaçak ve ruhsatsız bina oranı ortalama yüzde 83.75’e ulaşıyor” diye konuştu.

 

Başta Adana Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Seyhan ve Yüreğir belediyelerinde uzun yıllar üst düzey bürokratlık yapan, eski ASKİ’nin kurucu Genel Müdür Yardımcılarından İnşaat Mühendisi Mehmet Ali Emirler, depremlerin “doğru tanımlanması” gerektiğini vurguladı. Emirler, geçen hafta yaşanan aletsel büyüklüğü 5.2 olan deprem hakkında, Egemen’e çarpıcı açıklamalar yaptı.

27 Haziran 1998’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremin, literatüre “Adana-Ceyhan” depremi olarak geçtiğini anımsatan Mehmet Ali Emirler, bunun yanlış bir tanımlama olduğunu ileri sürdü. O dönem, Adana depremiyle ilgili birlikte çalıştıkları Kandili’den Doğan Kalafat’a,  İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu’ya kadar pek çok uzmana kadar, 27 Haziran depreminin koordinatlarının yanlış hesaplandığını anlattığını belirten Mehmet Ali Emirler, “27 Haziran Depreminin merkez üssünün Ceyhan olmadığını ben defalarca dile getirdim. 1998’de yaşanan deprem; Ceyhan depremi değil. Bu depremin koordinatları Yüreğir’e çıkıyor. Gerek Doğan Kalafat’a gerekse Oğuz Gündoğdu’ya bunu anlattım, ancak, ‘Literatüre Ceyhan depremi şeklinde girdi’ dediler ve bu tanımlama böyle kaldı” iddiasında bulundu.

27 Haziran depremine “Ceyhan depremi” denildiğinde, “Adana’ya haksızlık yapılmış olacağını” kaydeden Mehmet Ali Emirler, bunun sonucunda, depremin getireceği risklerin görülemeyeceğini kaydetti. Emirler, deprem fay hattının Kıbrıs’tan uzanan bir güzergahla Adana’ya girdiğini savunarak, buradan Yüreğir ve Kahramanmaraş’a kadar uzandığını dile getirdi. Emirler, bu deprem fay hattının en aktif fay hatları arasında bulunduğunu da sözlerine ekledi.

MERSİN DEĞİL, YÜREĞİR…

30 Temmuz’da meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün ise önceleri açıklandığı gibi Mersin değil, Yüreğir olduğunu belirten Mehmet Ali Emirler, “Bu deprem, Karataş’ın Tuzla beldesinin 20 kilometre güneyinde, Adana’ya 59 kilometre uzaklıkta meydana geldi. Kıbrıs’tan gelen fay hattı Tarsus-Seyhan’a girer. Buradan Ayvalı, Çiçekli köyüne doğru gider. 30 Temmuz’dan hemen sonra Tarsus’taki depremin merkez üssünün de Yüreğir’e çıktığını göstermektedir” dedi.

“Depremlerin doğru tanımlanması” gerektiğini yineleyen İnşaat Mühendisi Mehmet Ali Emirler, 1998’deki deprem bilançosu hakkında da bilgi verdi. Emirler, özetle, 27 Haziran 1998 depreminde Yüreğir’in (Sarıçam’ın ilçe olmasıyla birlikte şimdi bazıları bu ilçeye bağlandı) köylerinden Çamlıca’da 100 konuttan 78’inin, Yeniyayla köyünde 100 konuttan 71’inin, Ünlüce’de 100 konuttan 68’inin, Akkuyu’da 100 konuttan 55’inin orta ve ağır olmak üzere hasar gördüğün anlattı.

Verdiği bu örneklerin bile “depremlerin doğru tanımlanması” gerektiğini ortaya koyduğunu belirten Emirler, 27 Haziran 1998 depreminden bu yana ciddi bir önlem alındığının söylenemeyeceğini dile getirdi.

O dönemde, Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle yaptıkları çalışmalarda, Adana’nın şehirleşme adına ortaya çıkan tablonun iç karartıcı olduğunu kaydeden Mehmet Ali Emirler, 580 bin konuttan 215 bininin kaçak, ruhsatsız ve hormonlu olduğuna dikkat çekti. Emirler, “Seyhan’da kaçak ve ruhsatsız bina oranı yüzde 65, Çukurova’da yüzde 10, Yüreğir’de yüzde 90, Sarıçam’da yüzde 95.  Hormonlu dediğimiz yani, iskan ve oturma ruhsatı almış ama sonradan binasına çeşitli eklentiler yapılan binaların oranı ise Adana’da yüzde 15. Bu hormonlu binaları da eklediğimizde Adana’da ortaya çıkan kaçak ve ruhsatsız bina oranı ortalama yüzde 83.75’e ulaşıyor” diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.