KÜÇÜK: "KÖY ENSTİTÜLERİ ANLAYIŞINI EĞİTİMİN HER ALANINA YAYMALIYIZ”

16.04.2017 - 14:42, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:19 2296+ kez okundu.
 

KÜÇÜK: "KÖY ENSTİTÜLERİ ANLAYIŞINI EĞİTİMİN HER ALANINA YAYMALIYIZ”

Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük, 77. yıl önce kurulan Köy  Enstitülerinin amacının aydın, bilinçli köylü ve üretim olduğunu  belirterek, “Bugün ilkelerden, amaçlardan, stratejik planlamalardan,  tanımlanmış hedef ve politikalardan arındırılmış eğitimin, tam anlamıyla  bir keşmekeş içinde bulunduğu ortadadır. Yapılması gereken; elbette ki  ''köy enstitüleri'' adıyla okullar açmak değil, dogmatik kabuller yerine  analitik düşünceyi esas alan, bilimsel zihniyet inşasını ilke edinen köy  enstitüleri anlayışını, eğitimin her alanına yeniden egemen kılmaktır”  dedi. “BU SİSTEM CUMHURİYETİMİZE AİTTİ” Köy Enstitülerinin 17 Nisan 1940 günü TBMM'de kabul edilen 3803 sayılı  yasa ile kurulduğunu anımsatan Av. Küçük, “ Ama asıl amaç sadece üretim değil; kendini bilen sanatın, bilimin, kültürün, felsefenin farkında  tepeden tırnağa bir cumhuriyet nesli yaratmaktı. Basit tarım ve  hayvancılıktan başka geçimi olmayan, dünyadan bihaber Anadolu insanı  için medeniyet ve ışık demekti bu enstitüler. Sıradan bir köylüden kitap  okuyan, müzik aleti çalan, çağdaş tarım teknikleri öğrenen, kendi  ahşabını oyan, kendi pantolonunu diken ve her konuda kendine yetebilen  birey demekti enstitü. Bu günlerde çağdaş batı toplumlarının uygulamaya  başladığı bir sistemdi. Bu yerinde ve uygulamalı eğitim sistemin fikri  bizim genç cumhuriyetimize aitti. Yani bugünlerde milli ve yerli deniyor  ya o türdendi” diye konuştu. İlk olarak 1936 yılında askerliğini onbaşı ve çavuş rütbesiyle yapan  seksen dört erbaşla projeye başlandı. Başarılı olunca; daha kapsamlı bir  projeyle daha eğitimli neferler yetiştirerek devam etmiştir. Bina  yapımından, demirciliğe, marangozluğa, çiftçilikten, modern hayvancılığa  kadar her şey uygulamalı öğretilmiştir. Köy enstitüleri Anadolu için bir rüyaydı. Ve bu rüya maalesef erken  bitmiştir. Cumhuriyet ilk yıllarından itibaren ekonomik ve soysal  gelişmişliğin adı olan Köy Enstitüleri maalesef günlük kısır siyasi  tartışmalara heba edilmiş ve 1954 yılında kapatılmış olması  aydınlanmanın lokomotifinin önüne set vurmuştur" dedi. Uzun savaş yıllarının toplumu yoksullaştırdığı, dinamik nüfusunu  tükettiği bir dönemde acil öğretmen ihtiyacının karşılanması için açılan  Eğitmen Kursları, sonradan gelecek olan Köy Enstitülerinin öncüsü  olduğunu ifade eden Av. Küçük, “1 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük  Millet Meclisi'nde konuşan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ; "Bu  yurdun gerçek sahibi toplumumuzun büyük çoğunluğunu oluşturan köylüdür.  İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır.  Bundan ötürü bir yandan bilgisizliği gidermeye çalışırken, öte yandan da  yurt çocuklarını toplumsal ve ekonomik alanlarda etkin ve üretken kılmak  için gerekli olan bilgileri öğretme yaklaşımı ulusal eğitimimizin  temelini oluşturmaktadır" sözleriyle Cumhuriyeti kuran kadrolar  Türkiye'nin köy gerçeğini niteliksel ve niceliksel boyutları ile  gördüklerinden, yoksulluk, doğal afetler ve savaşlar nedeniyle harap ve  bitap düşmüş olan köylülerimizi yeniden canlandırmak ve toplumsal yaşama  hızla entegre edebilmek için bu proje yaşama geçirmiştir. 1940-1946 döneminde 15000 dönüm arazi, köy enstitüleri tarafından tarıma  kazandırılmıştır. Aynı dönemde bu okullarda 750 bin fidan dikilmiştir.  12 bin dönümlük alanda bağ-bahçe yapılmıştır. Ayrıca, 150 büyük inşaat,  60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır  ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3  balıkhane ve 100 kilometre yol yapılmıştır. Uygulama bahçeleri için  sulama suyu bizzat öğrenciler tarafından getirilmiştir. Günümüzde birçok  üniversiteden daha donanımlı bir yapıya sahip olan köy enstitüleri,  maalesef günlük kısır siyasi tartışmalara heba edilmiş ve 1954 yılında  kapatılmıştır. Her şeyden önce köy enstitüleri milli bir projedir. Yani  tamamen ülke gerçeklerine uygun bir yapıdadır. Ülkenin ihtiyaçları ve  halkın isteklerini karşılamak esasına dayanılarak yapılan bu güzide  kurumlardan kimlerin zarar gördüğü bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Köy enstitülerinin kapatıldığında bu okullarda toplam 1.308 kadın, 15.943  erkek olmak üzere toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiştir. “YURTTAŞIN BİLİNÇLENMESİNDEN KORKULDU” Ancak zaman içerisinde Köy Enstitüleri'nin "Bolşevik yuvası" olduğu, kız  ve erkek öğrencilerinin birlikte eğitim almaları nedeniyle "fuhuş  yatağı" olarak nitelendiği ve "din elden gidiyor" şeklinde dönemin  egemen güçleri tarafından ortaya atılan iddialarla karalama kampanyaları  başlatılmıştır. Bu kampanyaların sonucunda toplumu dönüştürmede önemli  rol üstlenen bu kurumlar, öngörüsü olmayan, çıkarları zedelenen, köyde  yaşayan yurttaşların bilinçlenmesinden korkan zihniyet tarafından yok  edilerek, tarihin derinliklerine salınmıştır. “BİLİMSEL ZİHNİYET İNŞAA EDİLMELİ” Bugün ilkelerden, amaçlardan, stratejik planlamalardan, tanımlanmış  hedef ve politikalardan arındırılmış eğitimin, tam anlamıyla bir  keşmekeş içinde bulunduğu ortadadır. Yapılması gereken; elbette ki ''köy  enstitüleri'' adıyla okullar açmak değil, dogmatik kabuller yerine  analitik düşünceyi esas alan, bilimsel zihniyet inşasını ilke edinen köy  enstitüleri anlayışını, eğitimin her alanına yeniden egemen kılmaktır.  Bu duygu, düşünce ve umutlarla, köy enstitülerinin 76. kuruluş  yıldönümünü buruk şekilde kutluyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ve projenin mimarları Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ile hayatını  kaybeden tüm köy enstitülülere Allah'tan rahmet, hayatta olanlara  sağlıklı ömürler diliyoruz. Kamuoyuna saygı ile sunarım.”


Adana Baro Başkanı Avukat Veli Küçük, 77. yıl önce kurulan Köy  Enstitülerinin amacının aydın, bilinçli köylü ve üretim olduğunu  belirterek, “Bugün ilkelerden, amaçlardan, stratejik planlamalardan,  tanımlanmış hedef ve politikalardan arındırılmış eğitimin, tam anlamıyla  bir keşmekeş içinde bulunduğu ortadadır. Yapılması gereken; elbette ki  ''köy enstitüleri'' adıyla okullar açmak değil, dogmatik kabuller yerine  analitik düşünceyi esas alan, bilimsel zihniyet inşasını ilke edinen köy  enstitüleri anlayışını, eğitimin her alanına yeniden egemen kılmaktır” 
dedi.
“BU SİSTEM CUMHURİYETİMİZE AİTTİ”
Köy Enstitülerinin 17 Nisan 1940 günü TBMM'de kabul edilen 3803 sayılı  yasa ile kurulduğunu anımsatan Av. Küçük, “ Ama asıl amaç sadece üretim değil; kendini bilen sanatın, bilimin, kültürün, felsefenin farkında 
tepeden tırnağa bir cumhuriyet nesli yaratmaktı. Basit tarım ve  hayvancılıktan başka geçimi olmayan, dünyadan bihaber Anadolu insanı  için medeniyet ve ışık demekti bu enstitüler. Sıradan bir köylüden kitap 
okuyan, müzik aleti çalan, çağdaş tarım teknikleri öğrenen, kendi  ahşabını oyan, kendi pantolonunu diken ve her konuda kendine yetebilen  birey demekti enstitü. Bu günlerde çağdaş batı toplumlarının uygulamaya 
başladığı bir sistemdi. Bu yerinde ve uygulamalı eğitim sistemin fikri  bizim genç cumhuriyetimize aitti. Yani bugünlerde milli ve yerli deniyor  ya o türdendi” diye konuştu.
İlk olarak 1936 yılında askerliğini onbaşı ve çavuş rütbesiyle yapan  seksen dört erbaşla projeye başlandı. Başarılı olunca; daha kapsamlı bir  projeyle daha eğitimli neferler yetiştirerek devam etmiştir. Bina  yapımından, demirciliğe, marangozluğa, çiftçilikten, modern hayvancılığa  kadar her şey uygulamalı öğretilmiştir.
Köy enstitüleri Anadolu için bir rüyaydı. Ve bu rüya maalesef erken  bitmiştir. Cumhuriyet ilk yıllarından itibaren ekonomik ve soysal  gelişmişliğin adı olan Köy Enstitüleri maalesef günlük kısır siyasi  tartışmalara heba edilmiş ve 1954 yılında kapatılmış olması  aydınlanmanın lokomotifinin önüne set vurmuştur" dedi.
Uzun savaş yıllarının toplumu yoksullaştırdığı, dinamik nüfusunu  tükettiği bir dönemde acil öğretmen ihtiyacının karşılanması için açılan  Eğitmen Kursları, sonradan gelecek olan Köy Enstitülerinin öncüsü  olduğunu ifade eden Av. Küçük, “1 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük  Millet Meclisi'nde konuşan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ; "Bu  yurdun gerçek sahibi toplumumuzun büyük çoğunluğunu oluşturan köylüdür. 
İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. 
Bundan ötürü bir yandan bilgisizliği gidermeye çalışırken, öte yandan da  yurt çocuklarını toplumsal ve ekonomik alanlarda etkin ve üretken kılmak  için gerekli olan bilgileri öğretme yaklaşımı ulusal eğitimimizin 
temelini oluşturmaktadır" sözleriyle Cumhuriyeti kuran kadrolar  Türkiye'nin köy gerçeğini niteliksel ve niceliksel boyutları ile  gördüklerinden, yoksulluk, doğal afetler ve savaşlar nedeniyle harap ve  bitap düşmüş olan köylülerimizi yeniden canlandırmak ve toplumsal yaşama  hızla entegre edebilmek için bu proje yaşama geçirmiştir.
1940-1946 döneminde 15000 dönüm arazi, köy enstitüleri tarafından tarıma  kazandırılmıştır. Aynı dönemde bu okullarda 750 bin fidan dikilmiştir. 
12 bin dönümlük alanda bağ-bahçe yapılmıştır. Ayrıca, 150 büyük inşaat,  60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır  ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 
balıkhane ve 100 kilometre yol yapılmıştır. Uygulama bahçeleri için  sulama suyu bizzat öğrenciler tarafından getirilmiştir. Günümüzde birçok  üniversiteden daha donanımlı bir yapıya sahip olan köy enstitüleri, 
maalesef günlük kısır siyasi tartışmalara heba edilmiş ve 1954 yılında  kapatılmıştır. Her şeyden önce köy enstitüleri milli bir projedir. Yani  tamamen ülke gerçeklerine uygun bir yapıdadır. Ülkenin ihtiyaçları ve 
halkın isteklerini karşılamak esasına dayanılarak yapılan bu güzide  kurumlardan kimlerin zarar gördüğü bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Köy enstitülerinin kapatıldığında bu okullarda toplam 1.308 kadın, 15.943 
erkek olmak üzere toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiştir.
“YURTTAŞIN BİLİNÇLENMESİNDEN KORKULDU”
Ancak zaman içerisinde Köy Enstitüleri'nin "Bolşevik yuvası" olduğu, kız  ve erkek öğrencilerinin birlikte eğitim almaları nedeniyle "fuhuş  yatağı" olarak nitelendiği ve "din elden gidiyor" şeklinde dönemin  egemen güçleri tarafından ortaya atılan iddialarla karalama kampanyaları  başlatılmıştır. Bu kampanyaların sonucunda toplumu dönüştürmede önemli  rol üstlenen bu kurumlar, öngörüsü olmayan, çıkarları zedelenen, köyde 
yaşayan yurttaşların bilinçlenmesinden korkan zihniyet tarafından yok  edilerek, tarihin derinliklerine salınmıştır.
“BİLİMSEL ZİHNİYET İNŞAA EDİLMELİ”
Bugün ilkelerden, amaçlardan, stratejik planlamalardan, tanımlanmış  hedef ve politikalardan arındırılmış eğitimin, tam anlamıyla bir  keşmekeş içinde bulunduğu ortadadır. Yapılması gereken; elbette ki ''köy  enstitüleri'' adıyla okullar açmak değil, dogmatik kabuller yerine  analitik düşünceyi esas alan, bilimsel zihniyet inşasını ilke edinen köy  enstitüleri anlayışını, eğitimin her alanına yeniden egemen kılmaktır. 
Bu duygu, düşünce ve umutlarla, köy enstitülerinin 76. kuruluş  yıldönümünü buruk şekilde kutluyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ve projenin mimarları Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ile hayatını  kaybeden tüm köy enstitülülere Allah'tan rahmet, hayatta olanlara  sağlıklı ömürler diliyoruz. Kamuoyuna saygı ile sunarım.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.