Küresel ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemesin

GÜNDEM 29.04.2021 - 16:31, Güncelleme: 29.12.2022 - 15:20 2822+ kez okundu.
 

Küresel ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemesin

Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar:
Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, işçilerin büyük bedeller ödeyerek haklarını kazandığını belirterek, “Küresel ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemesin. Fedakarlık yine bizden beklenmesin” uyarısında bulundu.  Gül, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla açıklama yaptı. Covid-19 salgınının her şeyi alt üst ettiğini, durumu fırsata çevirmek isteyenlerin yine ortaya çıktığına vurgu yapan Gülnar, bugün her zamankinden daha fazla dayanışma içinde olunması gerektiğini söyledi. Gülnar, “Yaklaşık 1,5 yıldır şiddetini artıran Covid-19 salgını tüm dünyada milyonlarca can aldı. Ülkemizdeki gelişmeleri her geçen gün endişeyle izliyoruz. Bu gelişmeler, emekçilerin birlik içinde olmaları gerektiğini ortaya koydu, dayanışma çağrılarının ne derece doğru olduğunu gösterdi" ifadelerini kullandı. Salgın, bazı işverenlere adeta bulunmaz bir fırsat verdiğini, bu sırada işçi hak ve özgürlüklerine el uzatılmasının “meşru” gerekçeymiş gibi görüldüğünü anımsatan Gülnar, şöyle devam etti: “İş ve gelir güvencesi zayıflatıldı. Onlarca yıldır yok edilmeye çalışan sosyal devlet felsefesinin ve varlığının önemi iyice ortaya çıktı. Dünyanın yeni-liberalizme teslim olduğu bir dönemde, salgına karşı devletlerin koruma ve destek önlemleri tartışma konusu oldu. Devasa boyutlara gelen işsizlik sorunu resmi verilere bile yansıdı, görünür oldu. Ama çalışır gözüken ve fakat ücretsiz izine çıkarılan milyonlarca emekçinin yaşamlarını asgari ücretin yarısı bir gelirle nasıl sürdürecekleri sorusu yanıtsız kaldı. Kısa çalışma uygulaması kapsamında olan emekçilere yapılan ödemelerin yeterli olup olmadığı sorusunun cevabı verilmedi.  Kendi nam ve hesabına çalışan küçük işletmecilerin, esnafların işyerleri kapanmak zorunda kaldı. Ailenin bir haftalık mutfak masrafını dahi karşılayacağı şüpheli olan bir meblağla yapılan “yardım” yeterli olmadı.  Salgın tam anlamıyla sosyal devletin gücünü deneme sınavı halini aldı. Aralarında farklılıklar olmak kaydıyla dünyanın hiçbir ülkesi bu sınavdan geçer not alamadı. Emekçilerin büyük bir bölümü, hem salgınla hem de salgının getirdiği yoksullukla mücadelede bir başlarına kaldı.Bu durum ulus-dil-din-etnik köken ayrımı gözetmeksizin salgınının en ağır vurduğu kesimin yine emekçiler ve dar gelirler olduğunu ortaya koydu. Dünyanın tüm emekçilerinin, yaşadıkları zorluklara karşı beraberce mücadele etmeleri gerekliliğini hepimize -bir kez daha- hatırlattı. Resmi açıklamaların ötesinde, dünyanın büyük bir bölümünde işsizlik tam anlamıyla patladı; ana çalışma tarzı olması için işverenlerin uzun süreden beri çaba sarf ettiği güvencesiz istihdam iyiden iyiye kök saldı. Sendikal örgütlülüğün önemi bu olumsuz koşullarda daha iyi anlaşıldı. Sendikalı emekçilerin, örgütsüz ve kayıt dışı çalışanlara göre, salgının olumsuz etkilerinden daha az hasarla çıkma imkanına sahip oldukları görüldü.  Virüsün de etkisiyle, sendikasız, örgütsüz, güvencesiz işçiler ya işsizliğe ya da yoksulluğa mahkûm oldu.  Bu sorunlarla mücadele için emekçilerin en önemli gücü örgütlenmek, sendikalaşmak.Sendikaların önemli savunma aracı sosyal devlet politikaları. Artık terk edilmesi gereken yaklaşım ise yeni-liberal anlayış. Üretimle sağlanan milli gelir artışı, bunu sağlayan geniş kesimlere adaletli dağılmalıdır.  Yani fakirden alıp zengine değil, zenginden alıp fakire vermeli."  Türk-İş 4 Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, sosyal devletin yeniden ve daha güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Emekçilerin iş ve yaşam şartlarını iyileştirecek ekonomik ve sosyal politikalar öncelikle uygulanmalı, ücretli çalışanların vergi yükü düşürülmeli.Devam eden toplu iş sözleşmeleri müzakerelerindeki taleplerimiz karşılanmalı. İnsana yakışır istihdam şartları sağlanmalı,  Taşeron çalıştırma KİT’lerde tamamıyla sona erdirilmeli, geçici olarak çalışan işçiler kamuda kadroya alınmalıdır.  Bunun için bizler şimdiye kadar verdiğimiz mücadelenin daha büyüğünü vermeye hazırız. Bu mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olduğunu biliyoruz. Hemen çözülmesi gereken acil sorunlarımız için ise tespit ve taleplerimizi aşağıdaki gibi sıralıyoruz: *Üç ay daha uzatılan Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması, salgın boyunca güçlendirilerek sürdürülmelidir. *Ücretsiz izine çıkarılan emekçilere yeterli gelir desteği sağlanmalıdır. *17 Mayıs 2021 tarihine kadar uzatılan işten çıkarma yasağına rağmen 4857 sayılı İş Kanununun 25 madde 2. fıkrasını muvazaalı bir şekilde uygulayan işverenlere karşı denetim ve yaptırım getirilmelidir. Kamuoyunda “Kod 29” olarak da bilinen bu muvazaalı uygulama ortadan kaldırılmalıdır.  *Bazı büyük işletmelerin “kalıcı uzaktan çalışma” uygulamasına geçeceklerini duyurmaları, uzun vadede yaşanacak hak kayıplarına neden olma tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Uzaktan çalışma uygulamasına yönelik düzenlemeler, uzaktan çalışanların ekonomik, sosyal ve sendikal haklarını gözeterek yapılmalıdır. *Uzaktan çalışma kapsamında çalışan kadın emekçilerin ev içi iş yükleri eğitim öğrenim çağında olan çocuklarının da evde bulunmalarından dolayı daha da artmıştır. Bu durum, kadınların iş-yaşam dengesi sorununu yoğunlaştırmıştır. İlgili sorunun üstesinden gelinmesi için düzenlemeler yapılması zorunludur. *Salgının yayılım hızıyla aşılama hızı arasındaki dengesizlik mutlaka giderilmelidir. *Fabrikalarda, bürolarda, her türlü kalabalık ortamda, fiziki temasın yoğun olduğu yerlerde çalışan emekçiler aşı programındaki öncelikli kapsama alınmalıdır.  *Salgınla mücadelede sorumluluğun bireylere bırakıldığı bir yaklaşımdan, etkin ve önleyici toplumsal yaklaşıma geçilmesi bir zorunluluktur. Toplumsal etkin ve önleyici salgınla mücadele programı, bireylerin salgına karşı mücadele isteğini de güçlendirecektir.”
Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar:

Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, işçilerin büyük bedeller ödeyerek haklarını kazandığını belirterek, “Küresel ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemesin. Fedakarlık yine bizden beklenmesin” uyarısında bulundu. 

Gül, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla açıklama yaptı. Covid-19 salgınının her şeyi alt üst ettiğini, durumu fırsata çevirmek isteyenlerin yine ortaya çıktığına vurgu yapan Gülnar, bugün her zamankinden daha fazla dayanışma içinde olunması gerektiğini söyledi. Gülnar, “Yaklaşık 1,5 yıldır şiddetini artıran Covid-19 salgını tüm dünyada milyonlarca can aldı. Ülkemizdeki gelişmeleri her geçen gün endişeyle izliyoruz. Bu gelişmeler, emekçilerin birlik içinde olmaları gerektiğini ortaya koydu, dayanışma çağrılarının ne derece doğru olduğunu gösterdi" ifadelerini kullandı.
Salgın, bazı işverenlere adeta bulunmaz bir fırsat verdiğini, bu sırada işçi hak ve özgürlüklerine el uzatılmasının “meşru” gerekçeymiş gibi görüldüğünü anımsatan Gülnar, şöyle devam etti: “İş ve gelir güvencesi zayıflatıldı. Onlarca yıldır yok edilmeye çalışan sosyal devlet felsefesinin ve varlığının önemi iyice ortaya çıktı. Dünyanın yeni-liberalizme teslim olduğu bir dönemde, salgına karşı devletlerin koruma ve destek önlemleri tartışma konusu oldu. Devasa boyutlara gelen işsizlik sorunu resmi verilere bile yansıdı, görünür oldu. Ama çalışır gözüken ve fakat ücretsiz izine çıkarılan milyonlarca emekçinin yaşamlarını asgari ücretin yarısı bir gelirle nasıl sürdürecekleri sorusu yanıtsız kaldı. Kısa çalışma uygulaması kapsamında olan emekçilere yapılan ödemelerin yeterli olup olmadığı sorusunun cevabı verilmedi.  Kendi nam ve hesabına çalışan küçük işletmecilerin, esnafların işyerleri kapanmak zorunda kaldı. Ailenin bir haftalık mutfak masrafını dahi karşılayacağı şüpheli olan bir meblağla yapılan “yardım” yeterli olmadı.  Salgın tam anlamıyla sosyal devletin gücünü deneme sınavı halini aldı. Aralarında farklılıklar olmak kaydıyla dünyanın hiçbir ülkesi bu sınavdan geçer not alamadı. Emekçilerin büyük bir bölümü, hem salgınla hem de salgının getirdiği yoksullukla mücadelede bir başlarına kaldı.Bu durum ulus-dil-din-etnik köken ayrımı gözetmeksizin salgınının en ağır vurduğu kesimin yine emekçiler ve dar gelirler olduğunu ortaya koydu. Dünyanın tüm emekçilerinin, yaşadıkları zorluklara karşı beraberce mücadele etmeleri gerekliliğini hepimize -bir kez daha- hatırlattı. Resmi açıklamaların ötesinde, dünyanın büyük bir bölümünde işsizlik tam anlamıyla patladı; ana çalışma tarzı olması için işverenlerin uzun süreden beri çaba sarf ettiği güvencesiz istihdam iyiden iyiye kök saldı. Sendikal örgütlülüğün önemi bu olumsuz koşullarda daha iyi anlaşıldı. Sendikalı emekçilerin, örgütsüz ve kayıt dışı çalışanlara göre, salgının olumsuz etkilerinden daha az hasarla çıkma imkanına sahip oldukları görüldü.  Virüsün de etkisiyle, sendikasız, örgütsüz, güvencesiz işçiler ya işsizliğe ya da yoksulluğa mahkûm oldu.  Bu sorunlarla mücadele için emekçilerin en önemli gücü örgütlenmek, sendikalaşmak.Sendikaların önemli savunma aracı sosyal devlet politikaları. Artık terk edilmesi gereken yaklaşım ise yeni-liberal anlayış. Üretimle sağlanan milli gelir artışı, bunu sağlayan geniş kesimlere adaletli dağılmalıdır.  Yani fakirden alıp zengine değil, zenginden alıp fakire vermeli." 

Türk-İş 4 Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, sosyal devletin yeniden ve daha güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Emekçilerin iş ve yaşam şartlarını iyileştirecek ekonomik ve sosyal politikalar öncelikle uygulanmalı, ücretli çalışanların vergi yükü düşürülmeli.Devam eden toplu iş sözleşmeleri müzakerelerindeki taleplerimiz karşılanmalı. İnsana yakışır istihdam şartları sağlanmalı,  Taşeron çalıştırma KİT’lerde tamamıyla sona erdirilmeli, geçici olarak çalışan işçiler kamuda kadroya alınmalıdır.  Bunun için bizler şimdiye kadar verdiğimiz mücadelenin daha büyüğünü vermeye hazırız. Bu mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olduğunu biliyoruz. Hemen çözülmesi gereken acil sorunlarımız için ise tespit ve taleplerimizi aşağıdaki gibi sıralıyoruz:
*Üç ay daha uzatılan Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması, salgın boyunca güçlendirilerek sürdürülmelidir.
*Ücretsiz izine çıkarılan emekçilere yeterli gelir desteği sağlanmalıdır. *17 Mayıs 2021 tarihine kadar uzatılan işten çıkarma yasağına rağmen 4857 sayılı İş Kanununun 25 madde 2. fıkrasını muvazaalı bir şekilde uygulayan işverenlere karşı denetim ve yaptırım getirilmelidir. Kamuoyunda “Kod 29” olarak da bilinen bu muvazaalı uygulama ortadan kaldırılmalıdır. 
*Bazı büyük işletmelerin “kalıcı uzaktan çalışma” uygulamasına geçeceklerini duyurmaları, uzun vadede yaşanacak hak kayıplarına neden olma tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Uzaktan çalışma uygulamasına yönelik düzenlemeler, uzaktan çalışanların ekonomik, sosyal ve sendikal haklarını gözeterek yapılmalıdır. *Uzaktan çalışma kapsamında çalışan kadın emekçilerin ev içi iş yükleri eğitim öğrenim çağında olan çocuklarının da evde bulunmalarından dolayı daha da artmıştır. Bu durum, kadınların iş-yaşam dengesi sorununu yoğunlaştırmıştır. İlgili sorunun üstesinden gelinmesi için düzenlemeler yapılması zorunludur. *Salgının yayılım hızıyla aşılama hızı arasındaki dengesizlik mutlaka giderilmelidir. *Fabrikalarda, bürolarda, her türlü kalabalık ortamda, fiziki temasın yoğun olduğu yerlerde çalışan emekçiler aşı programındaki öncelikli kapsama alınmalıdır. 
*Salgınla mücadelede sorumluluğun bireylere bırakıldığı bir yaklaşımdan, etkin ve önleyici toplumsal yaklaşıma geçilmesi bir zorunluluktur. Toplumsal etkin ve önleyici salgınla mücadele programı, bireylerin salgına karşı mücadele isteğini de güçlendirecektir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve egemengzt.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.