Ortaöğretimde okullar açılalı 10 gün oldu. Ama gelin görün ki, sıkıntılar, sorunlar, şikayetler bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Büyükşehirlerde servislere 30 kilometre sınırı getirildi, bu sınırı aşan bölgelerde taşımalı eğitime son verildi. Öğrenci ve velileri ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Öte taraftan her yıl olduğu gibi yetkililer tarafından üstüne basa basa söylenmesine karşın alınan kayıt paraları, yetersiz derslikler, sınıflar. El yakan kırtasiye malzemeleri, kıyafetler, defter kitap masrafı, servis ücretleri. Say say bitmiyor... Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ortada. Milyonlarca insanımız asgari ücrete çalışıyor, yaklaşık 16 milyon emeklinin en düşük maaşı 12 bin 500 lira. Hal böyle iken, dar gelirli insanlarımızın çocuklarının eğitim masraflarına yetişmesi gerçekten mucize. Bunlar konuşulur, tartışılırken, şu günlerde de okulların temizlik sorunu gündemden düşmüyor. İktidarın açıkladığı tasarruf önlemleri kapsamında okullarda temizlik artık üç gün yapılacak. Tasarruf önlemleri kapsamında uygulanan İşgücü Uyum Programı’yla okullarda temizlik hizmetleri kısıtlanıyor. Bu program doğrultusunda okullarda haftada yalnızca 3 gün yardımcı hizmet personeli çalıştırılması öngörülüyor. Geriye kalan 2 gün, okullarda temizlik ve hijyeni aileler yani veliler sağlayacak. İlkokuldan liseye kadar her kademede okullarımızda binlerce öğrenci eğitim-öğretim görüyor. Tasarruf önlemleri olsun olmasına, buna kimsenin bir itirazı yok. Ancak, okullarda temizlikten, hijyenden vazgeçilemez, kısıtlanamaz. Vazgeçilmemeli, kısıtlanmamalıdır. Sağlık açısından her türlü riske açık olan okullarımızda temizlik lüks değil, zorunluluktur.  Çocuklarımızın, öğrencilerimizin daha güvenli eğitim alabilmeleri için okullarda temizlik hizmetinin önemi tartışma götürmez. Bu açıdan, bu uygulama tekrar gözden geçirilmeli ve okullarda temizlik ön planda tutulmalıdır.