İstanbul’da ortaya çıkarılan “Yenidoğan Çetesi”, artık bu kadarı “olmaz” dedirtti. Sözüm ona bir hekiminin elebaşılığını yaptığı çete, bazı hekimleri, hemşireleri, sağlık çalışanlarını bir araya getirerek, yenidoğan bebekleri anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakım servislerine sevk ederek, orada ölmelerini sağlamışlar.  Daha doğrusu öldürmüşler. Neden yapmışlar bunu, daha fazla para kazanmak için… Allah belanızı versin, canınız cehenneme… Oysa… Dünyanın neresinde olursa olsun hekimler, en zeki, en başarılı insanlardır. Bunlara hekim demek bile doğru değil. Daha 8 yaşındaki Narin kızımızın, 2 yaşındaki Sıla bebeğimizin, 19 yaşındaki Rojin Kabaiş’in acısını yaşarken, para hırsıyla daha annesinin kokusunu almadan yoğun bakımlarda öldürülen bebekler… ... Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak; Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, Hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime, İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime… Hipokrat Andı’ndan. ……….. Erdoğan’dan sonra Demirçalı… Yüreğir Belediyesi’nde geçen hafta AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafının bir poşet içinde bahçeye atılmış halde bulunması tepkiyle karşılanmıştı. Doğal olarak, AK Parti teşkilatları olayı protesto ederek, belediye binası önünde basın açıklaması yapmış, olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını dile getirmişlerdi. Çok geçmedi. Bu kez, Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’nın fotoğrafının da bulunduğu Yüreğir Belediyesi’ne ait bir afiş, bir üst geçitte Cuma akşamı parçalanmış. Yüreğir Belediyesi görseliyle birlikte olayı kamuoyuna duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının da, Yüreğir Belediyesi’ne ait afişlerin de kim ya da kimler tarafından yapıldığını bilmiyoruz. Her ikisi de kasıtlı yapıldı ise, her iki olayın da karşısındayız. Toplum zaten yeteri kadar gergin. Dileriz, her iki olay da tüm çıplaklığıyla aydınlığa kavuşturulur. ………. Çiftçi emekli olamıyor, emekli çalışan sayısı artıyor 2009 yılında ülkemizde bir milyonu aşkın çiftçi prim öderken, bugün bu sayı 460 binin altına düşmüş. Bu, çiftçinin Bağ-Kur primini ödeyemediğinin göstergesi. Prim ödeyemez duruma gelen çiftçinin emekli olması da haliyle imkansız. Hadi emekli oldunuz diyelim. Emeklilerden de bir rakam verelim. 2020 yılında 747 bin kişi emekli olduktan sonra çalışıyor iken, bugün bu sayı 2 milyona ulaşmış. Aradan geçen 4 yılda oluşan farka bakar mısınız? Bu rakamlar kayıtlı çalışanlar için. Bir de pazarda, çaycıda ya da ne bilelim günübirlik işlerde çalışan emekliler bu sayıya dahil değil. Yani kayıt dışı çalışan bir o kadar da emekli olduğunu düşünün. Ülkenin büyük bölümü zaten asgari ücrete talim ediyor. Çiftçi prim ödeyemiyor, emekli olma ihtimali çok zor, öte yandan emekli çalışan sayısı artıyor. Ekonomi yönetimi biraz da bu kesimlerin yaşamını düzeltmek için önlemler almalıdır. ………………………. 8. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin son gününde de yurt içi ve dışından olmak üzere büyük bir ilgi gösterildiğini biliyor musunuz? Şanlıurfaspor’a sahasında 4-1 mağlup olan Adanaspor’un teknik direktörü Kemal Kılıç’ın, “Dışarıda gol atmamış bir takımdan 4 yedik” diyerek, taraftarlardan özür dileğini biliyor musunuz? TÜRK-İŞ’in dün Ankara’da düzenlediği “Zordayız, Geçinemiyoruz” mitingine, Adana’dan yoğun bir katılım sağlandığını biliyor musunuz?