Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte, gittiği her yerde, tahtanın başına geçerek yeni sözcükleri öğretmesi nedeniyle 11 Kasım 1928’de “Başöğretmen” unvanı verildi. Atatürk, Türk Ulusu’nun kendisine verdiği bu unvanı 24 Kasım 1928’de kabul etti. Gittiği her yerde öğretmenleri onurlandıran Büyük Önder Atatürk, ziyaret ettiği bir köy okuluna önceden haber vermeden ziyarete gider. Kapı açılır ve ders veren genç bir öğretmen kürsüden kalkarak, Atatürk’e yerini vermek ister. Atatürk, “Hayır, yerinize oturunuz ve dersinize devam ediniz! Eğer izin verirseniz, biz de sizden yararlanmak isteriz. Sınıfa girdiği zaman cumhurbaşkanı bile, öğretmenden sonra gelir” der. Öğretmenlerimiz, geleceğimizin mimarlarıdır. Ülkeler onların ellerinde gelişir, kalkınır, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşır. Ne yazık ki, bugün öğretmenlerimiz büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Özellikle büyük şehirlerde görev yapan öğretmenlerimiz büyük sorunlar yaşamaktadır.  Öğretmenlerin bir diğer önemli sorunu ise sözleşmeli, kadrolu diye ayrılmalarıdır. Sözleşmeli öğretmenlerimizin durumu daha vahimdir. Bu nedenle sözleşmeli öğretmenler de bir an önce kadroya alınmalıdır. Dün, öğretmenlerimiz, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü buruk içinde kutladılar. Dileğimiz o ki, ülkemizi bugünlere getiren öğretmenlerimiz hak ettikleri değere en kısa sürede kavuşurlar.