Bir koca yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Yeni yıla girmemize birkaç gün kaldı.
Geçmiş bir yılın muhasebesini yaptığımızda şehrimiz için neleri yaptık, neleri yapamadık
bunları önümüze koymalı ve yeni yılda telafi etmeliyiz.
Adana, ekonomik kalkınmada kurulan negatif düzenden bir türlü kurtulamıyor. Vasata
razı bir anlayış Adana’yı gücüne yabancı bırakıyor. Bunun en önemli nedenlerinden
birisi sürdürülebilirlik kriterlerinin yok sayılması. İkinci bir neden ise üretimde teknolojik
değişime karşı olan dirençtir.
Stratejik olarak güçlü olmanın temeli ölçek ekonomisinden yararlanmak olabilmektedir.
Bu ekonomi türü, maliyetleri düşürdüğünden firmalar için rekabet avantajı
sağlamaktadır. Üretimde verimsizlik Türkiye’nin temel sorunu olmaya devam ediyor.
Düşük teknoloji kullanan işletmelere teşvik ve kredi vermek kaynak israfından başka bir
şey değildir.
Adana’daki sivil toplum kuruluşları, odalar, dernekler ve üniversiteler son 5 yılda ortaya
koydukları görüşler ve projelerle ilgili sürdürülebilirlik etüdü yaparak varsa başarılarını
ortaya koymalıdır. Adana, çöp projelere doymuş durumdadır. Kimin ne yaptığını bilmek
önemlidir. Protokol ziyaretleri iyi güzel de sonuç ne söylüyor.
Özellikle zorunlu üyelik olan meslek odalarının çalışmaları çok önemlidir. İktidara yakın
olmak çoğu zaman kişinin kendisi olmasına izin vermez. İktidara şirin görüneceğim diye
etliye ve sütlüye karışmayan anlayış hem Adana’nın güçlenmesini ve hem de meslek
mensuplarının çıkarlarının korunmasını engelleyecektir.
Avrupa ülkelerindeki refahı, ulaşımı ve çevreye saygıyı görünce bir Türk olarak çok
üzülüyorsunuz. İspanya, Macaristan ve Yunanistan’ı bir tarafa bırakın Bulgaristan ve
Romanya bile bizi geçmiş durumdadır. Türkiye neden başaramadı sorusunun yanıtı
“günlük düşünüyoruz” dur.
Vizyonsuz, vasata razı olmak ve kişisel çıkarların kamusal çıkarların kamusal çıkarların
önünde tutulması Türkiye’ nin belini büküyor. Durumdan memnun olan ve sürekli olarak
kendi aralarında top çeviren dar bir anlayış Türkiye’nin baş belası olmuş durumdadır.
Yeni dünya düzenini etkileyen birinci güç “bilgi”, ikinci güç ise “kentleşme başarısıdır”.
Şehirlerde çok dar bir kadro arasında paslaşmalar yapıldığı için kamusal çıkarların
yerini kişisel çıkarların alması sıklıkla görülür. Bu kadrolar sürekli birbirlerine gidip
gelirler. Kamusal çıkarları da konuşurlar ama etkili olan kişisel yararlar ve kazançlardır.
Kişiler değişse bile sistem değişmez. Bir şeyler yapılıyor gibi görünür ama
sürdürülebilirlik izlenmediği için yeni sorunlar ortaya çıkar. Yine birbirlerine gidip gelirler,
kısır döngünün içinde zaman boşa akıp gider.
Ulusal kalkınma planıyla yerel plan arasındaki uyumu sağlamak ve yerel kalkınma
stratejilerini geliştirmek amacıyla kurulan kalkınma ajanslarını işlevsizleştirdik. Kamu
kurumları zaten işini yapsaydı kalkınma ajanslarını kurmaya gerek kalmazdı.
Kalkınma ajanslarının da kamu kurumu gibi işlevsiz çalışmaları ajansları etkisiz hale
getirdi.
Bölgesel kalkınmada işe yaramamak eşitsizlikleri derinleştiriyor. Kalkınmanın üç önemli
ölçüsü olan istihdam, kişi başı gelir ve verimlilik artışında ön planda yer almadan
kalkınma olmaz. Kaynakları boşa harcayıp durursunuz.
Adana’nın dinamiklerini harekete geçirmek için, önce Adana diyerek iktidarıyla,
muhalefetiyle el ele vermeliyiz.
Yeni yılın başarılı, mutlu ve huzurlu olması dileğimle herkesin yeni yılını kutluyorum.